- 14 Ağustos 2009
- 53.296
- 42.836
Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu Raporu Meclis gündeminde
Meclis İçişleri Komisyonunda müftülere nikah yetkisi veren tasarının görüşülüp tartışmalar üzerine alt komisyona gönderilmesinin ardından “Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu raporu” üzerine değerlendirmeler başladı. Bu görüşmeler sırasında da komisyonda bulunan CHP ve HDP’li milletvekillerinin itirazları dikkat çekti.
'HÜKÜMET PROGRAMI BU KADAR BAŞARILIYSA NEDEN BU KADAR KADIN VE ÇOCUK ŞİDDETE UĞRADI?'
Komisyonda konuşan CHP Milletvekili Fatma Hürriyet Kaplan: “Bütünsel bakış açısından uzak, kadını ötekileştiren, kız çocuklarını tecavüzcülerle evlenmenin kıyısına getiren bir rapor bu. Raporda sosyal olgulardan bahsedilmemiş, hatta raporun bir yerinde kadınların haklarını öğrenmeleri boşanmaları arttırıyor deniyor. Komisyona davet edilen Avukat Hülya Gülbahar hükümeti eleştirdiği gerekçesiyle şiddet yüklü dile maruz bırakıldı, toplantıdan kovuldu. Komisyonda görüşler özgürce ifade edilmedi. Raporun ilk 260 sayfasının yarısı AKP politikalarını, hükümet programı anlatıyor. Bu kadar başarılı uygulamalar vardı da neden bu kadar kadın ve çocuk şiddete uğradı” diye konuştu.
'İŞTE AKP’NİN KADIN POLİTİKASININ ÖRNEKLERİ'
HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş da konuşmasında “Belediyelere kayyum atandı, kadın merkezleri kapatıldı, kadın belediye başkanları tutuklandı, sığınaklar kapatıldı. İşte AKP’nin kadın politikasının örnekleri. Bugün kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran rapor konuşulurken, bir kadın vekilimizin vekilliği düşürüldü. Bu, kadınlar şiddet görmeye devam etsinler demektir” sözleriyle hükümetin kadın politikalarını eleştirdi.
'AİLENİN GÜÇLENDİRİLMESİ MEMLEKET MESELESİ YA KADINLARIN YAŞAMI?'
Kaplan ve Beştas’ın ardından söz alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya “Güçlü Türkiye’nin güçlü ailelerden geçtiğini düşünüyoruz. Aile kurumunun güçlendirilmesi için elbette yasal ve idari önlemler var” sözleriyle Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu Raporlarını savunarak şöyle konuştu: “Geçtiğimiz günlerde bir magandanın saldırısına uğrayan kardeşime geçmiş olsun diyorum. Emniyet güçlerine teşekkür ediyorum. Kadına yönelik şiddeti insanlığa karşı suç olarak görüyoruz, gereken her tedbiri alıyoruz. Bu mesele gündelik siyasi kaygılara alet edilmemeli. Aile kurumunun güçlendirilmesini biz memleket için bir gelecek meselesi olarak görüyoruz. Hükümet olarak temel ilkemiz insanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesi oldu. Bu yol haritası doğrultusunda önemli yol kat ettik.”
'AİLEYİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN KADINLARI ESNEK ÇALIŞTIRIYORLAR!'
Konuşmasında bakanlık olarak 32 milyar sosyal yardım dağıttıklarını açıklayan Bakan Kaya, 34 farklı biçimde aileleri desteklediklerini söyleyerek yine yardımlarını ve yardım planlarını anlattı. Kaya’nın konuşmasında kadın değil ailenin güçlendirilmesi vurgusu öne çıktı.
“Aile bütünlüğünün korunmasında kadının güçlenmesi son derece önemli” diyen Bakan, sosyal yardımlarda hak sahiplerinin yüzde 70’inin kadınlar olduğunu açıkladı ve yine ailenin güçlenmesi için çalışma hayatında kadınların olmasını önemsediklerini söyledi. Bakan kadınların çalışma yaşamında yer alması için “esnek çalışma modeli”ni uygulamaya başladıklarını söyledi.
Kadına yönelik şiddet konusunda ise Bakan, “Şiddetle mücadele için bilişim teknolojilerinden etkin biçimde faydalanıyoruz. Teknik entegrasyon çalışmaları sürüyor. 137 kadın konukevimiz hizmette. 102’si bakanlığa bağlı. 120 bin kadın ve 66 bin çocuğa hizmet verdik. 24 saat esasıyla hizmet veren ŞÖNİM’ler var” diye konuştu.
'ÇOCUKLARA İLİŞKİN ÇALIŞMALAR DA AİLENİN KORUNMASI İÇİN'
Erken yaşta evliliklerin önüne geçmek için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Kaya, erken yaşta evliliklerin yüksek olduğu 8 il için özel bir saha çalışması ve özel uygulamalar yaptıklarını söyledi. Kaya, çocuklara yönelik politikalarının da aile bütünlüğünü koruma merkezli olduğunu söyledi.
MHP: ŞÖNİM’LER YETERSİZ, ŞİDDETİN HER YÖNÜYLE ELE ALINMASI LAZIM
Mecliste MHP grubu adına konuşan Aydın Milletvekili Deniz Depboylu da “Türk ailesinin dirlik ve düzenlik olduğu dönemlerde devlet de dirlik ve düzenlik içinde olur. Aile demek bir noktada düzen demektir” diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Amaç boşanmaları tamamen engellemek değildi. Önlem ve yardım mekanizmalarının geliştirilmelerini sağlamaktı. Her ne kadar raporda arabuluculuk barıştırma gibi algılanmamalı dense de, toplumdaki algı böyledir. Arabuluculuk yerine boşanma danışmanlığı yapılandırılmalıdır. Aile içi şiddet, ihmal ve istismarın önlenmesine ilişkin öneriler var raporda. ŞÖNİM’lerin sayısı çok az. Şiddetin engellenmesi şiddetin her yönüyle ele alınmasıyla mümkün.”
‘CEZA İNDİRİMİ UYGULANMAMALI’
Kadına yönelik suçlarda sıkça uygulandığı için tepkilere neden olan ceza indirimlerine karşı çıkan Depboylu önerilerini şöyle sıraladı: “Şiddet uygulayanlara ve istismar suçu işleyenlere o ya da bu sebeple ceza indirimine gidilmemelidir. Şiddet suçlularının tamamına tedavi ve rehabilitasyon şartı getirilmelidir. Bu, sadece mağduru korumayacak, suçluyu da stabilize edecek, onun da yaşamına değer katılacaktır. Acil yardım numaraları tek bir sistem altında birleştirilmelidir.”
AYM’NİN KARARI ERKEN YAŞTA EVLİLİKLERİN VE ÇOK EŞLİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇTI
Çocuk yaşta evliliklere ilişkin de konuşan Depboylu, “Erken yaşta evlilikle ilgili titizlikle çalışılmalıdır. Bu evliliklerde şiddetin daha çok olduğu biliniyor. Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının şiddet nedeniyle eşlerini haklı görme eğilimi olabilir. O yaştaki çocuğun korku ve utanma duyguları nedeniyle suç gizli kalabilir. TÜİK sadece resmi nikah kayıtlarına bakarak istatistik tutuyor, oysa çocuklar resmi olmayan yollarla evlendiriliyorlar. Çocuk yaşta evlilikleri yeniden ele almamız gerek. Erken yaşta evliliklerde tarafların ikisi de 15 yaşında ya da küçükse, sorumluluk ailelerindir, cezai sorumluluk da onlarındır. 15-18 yaş arasında eğitimleri yarım kaldığında ne yapacağız? Erken yaş evlilikleriyle ilgili çok önemli bir sorun raporda gözden kaçtı. AYM’nin resmi nikahtan önce dini nikahı serbestleştiren kararı erken yaş evliliklerin ve çoklu evliliklerin önünü açtı. AYM’nin bu kararının ve bu uygulamanın gözden geçirilmesi gerekmektedir. Erken yaş evlilikleri hiç de öyle bahsedildiği kadar az değil. Kars, Ardahan, Iğdır'da erken yaşta doğum oranı Türkiye ortalamasının çok üstünde” dedi.
Depboylu diğer önerilerini de şöyle dile getirdi: “Ailelerin yapısının bozulmasına neden olan bağımlılık yapan maddelerle ilgili önlemler alınmalı. Bağımlılık danışmanlığı merkezleri hizmete açılmalı. Aile bütünlüğünde eş durumu tayinleri önündeki engeller kaldırılmalı.”
‘BOŞANMAK DA EVLENMEK KADAR HAKTIR’
HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, Besime Konca’nın vekilliğinin düşürülmesini bir hukuksuzluk olarak değerlendirerek “AKP zihniyetinin ne olduğunu gözler önüne sermiştir” diyerek başladı konuşmasına.
Ocak 2016’da kurulan ve 4 ay çalışan komisyonunun raporunun 1.5 yıl sonra Meclis Genel Kuruluna gelmesini “handikap” olarak değerlendiren İrmez, “Bu gecikme, kadına yönelik şiddetle ilgili hiçbir adımın atılmadığını gösteriyor” dedi.
Komisyon çalışmalarına değinen İrmez, “Muhalefetin önerdiği isimler komisyona davet edilmedi, komisyonun çalışmalarına katkı vermemizin önüne geçildi. Bu, tahakkümcü AKP zihniyetinin bir tezahürüdür. Bu rapor aile kurumunun kuru kuruya yüceltilmesinin bir belgesi niteliğindedir. Boşanma oranlarının yüksek olduğu iddiası doğru değildir. İlgili araştırmalar da bu iddiayı çürütüyor. Boşanmak da evlenmek kadar bireyin insan hakkıdır."
NE OLURSA OLSUN AİLENİN KORUNMAK İSTENMESİ CİDDİ BİR SORUN
Kadına yönelik şiddetin boşanmalarda temel neden olduğunu vurgulayan İrmez, “Maalesef insanlar sadece savaş zamanlarında şiddet görmüyor. Eğer kadınlar ve çocuk yaştaki genç kızlar şiddetin her türlüsüne maruz kalıyorsa bu cinsiyet temelli bir nefret suçu ve savaşıdır. Boşanmalara asıl kaynaklık eden, kadına şiddet, erkek tarafından uygulanan şiddettir. Kadınların özellikle aile içinde evlilik içinde gördüğü çeşitli şiddet türleri görmezden gelinerek konu sadece fiziksel şiddete sıkıştırılıyor. Aile içindeki iktidar ilişkilerini, kadın erkek eşitsizliğini gizleyerek ailenin ne şartta olursa olsun korunmasını sağlamak ciddi bir anlayış sorunudur. Şiddet içeren bir evliliğin çocukların yararı adına sürdürülmesinin teşvik edilmesi Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırıdır” diye konuştu.
KADINLAR EVLİLİĞE MAHKUM EDİLİYOR
Kadınların maddi olanaklarının kendi yaşamlarını kendi başlarına sürdürmeye olanak tanımadığına dikkat çeken İrmez, kadınların evliliğe mahkum edildiğini söyledi: “Boşanmak isteyen kadınlar sosyal ve ekonomik güvenceden yoksul kalacakları için de boşanmaktan alıkonulabiliyorlar. Kadınlar kendi yaşamlarını idame ettirecek olanaklara sahip değildir. Devlet ve özel işyerleri yaygın, ücretsiz, nitelikli çocuk bakım hizmeti sunmadığı için kadınlar kazandıklarıyla çocuklarının bakımını bile sağlayamıyor. Kadınlar evliliğe mahkum ediliyor. Kadın dayanışmasını esas alan, kadınları güçlendirici mekanizmalar olmadığı için devlet kadınların kötü muameleye maruz kaldığı evliliklere sıkışmasına neden olmaktadır. Devlet kadınların kötü muameleye maruz kaldığı evliliklere sıkışmasına neden olmaktadır. Türkiye'de eşi vefat eden kadınlarla boşanmış kadınlar aynı zorluklarla baş etmeye çalışırken boşanmış kadınlar eşi vefat eden kadınların sosyal destek olanaklarından yararlanamıyorlar. Aile kurumu adeta ulus devlet sisteminin mikro bir prototipi haline getiriliyor. Yapılması gereken kadınların aile içindeki siyasal, sosyal, tüm açılardan güçlendirilmesidir.”
‘KİMSE BOŞANMAK İÇİN EVLENMEZ, BOŞANMALAR BİR SONUÇTUR’
CHP Milletvekili Candan Yüceer de “Boşanma bir travmadır, kişinin ruhsal yapısını, yaşamını etkiler, kimse huzursuz mutsuz olmak için evlenmez. Boşanma kararının verilmesi çiftler arasında yıkıcı bir süreç. Boşanma, göç, geleneksel aile yapılarının çözülmesi, şiddet gibi toplumsal sorunların bir sonucudur. Boşanmaların en önemli nedenlerinden biri de aile içi şiddettir” değerlendirmesinde bulunan Yüceer, şöyle konuştu: Bu komisyonun kurulmasının ekonomik ve sosyal sorunların derinleştiğinin ve politikaların iflas ettiğinin bir göstergesi ve itirafı olduğunu düşünüyorum. Kendi görüşü sorulmadan ailesinin kararıyla evlenen kadın oranı yüzde 15. Boşanmanın kökleri evliliğin kurulmasının temellerinde yatıyor. Kadınlar mutsuz olsa dahi çevre baskısı, ekonomik durumun yetersizliği ve baba evine dönememe şiddet görmeye devam etmesine neden oluyor, şiddet gören her 5 kadından biri boşanmak istiyor. Kadınlar devlet koruması altında katlediliyor, devlet buna seyirci kalıyor. Aile elbette önemli bir kurum. Ama toplumsal bir kuruma aşırı bir kutsiyet atfedilirse diğer sorunları ıskalamış olursunuz. Kafalar kuma görülüyor, diziler, medya suçlanıyor. Kadını yok sayan zihniyetle yüzleşmek zorundayız. Bu raporda olmayan budur. Kolaycılığa kaçılarak sorunlar medya yıkılmış. Kadınları sadece iyi eş, anne, ev kadını olarak görürseniz kadınları yaşayamaz hale getirirsiniz. İstediğiniz kadar uluslararası sözleşmeye imza atın, yasa çıkarın, betonlaşmış zihniyetleri kırmadıkça ilerleyemezsiniz. Farkındalık diyip duruyorsunuz, bu ‘kadınlar kahkaha atmasın’, ‘hamileyken sokağa çıkmasın’, ‘kadın evin süsüdür’, ‘anne olmayan kadın yarımdır’ farkındalığı mı? Müfredatta küçük yaşta evlilikler örf gereği diyorsunuz, kadın kocaya itaat etsin diyorsunuz. Bununla nasıl zihniyet değişikliği sağlayacaksınız? Bunlar sadece laiklik ilkesine aykırı olduğu için değil, imzamızın olduğu uluslararası sözleşmelere de aykırı. Eğitim sisteminde insan mı merkezde, bir ideoloji bir din yorumu mu merkezde?”
‘KADINLAR UMURUNUZDA DEĞİL’
Bugün İçişleri Komisyonunda görüşülen müftülere nikah yetkisi veren tasarıyı da hatırlatan Yüceer, “İlk icraatınız müftülere nikah yetkisi oldu. Binlerce evlendirme memuru varken bu keyfiyet neden? Evlenme akdinin evlendirme memuru önünde olmasının kadın-erkek eşitliği açısından çok önemli olduğunu görmezden geliyorsunuz. Bundan zarar görecek olan siz değilsiniz, kadınlar ve çocuklar... Kadınlar umurunuzda değil. Kadın hakları deyince, kadın-erkek eşitliği deyince alerji oluyorsunuz. İsteniyor ki kadınlar hak, hukuk, adalet demesin. Günlerdir kadınlar bu düzenlemeye karşı sokakta. Siz duymuyor olabilirsiniz ama haklılığın sesi en sağır kulaklarda bile, sizin kulaklarında bile yankılanacaktır. Kız çocuklarına tecavüz eden suçlulara af getiren utanç vesikasını getirmiştiniz. Kadınlar ‘yeter’ demişti, bu sesi yeniden duyacaksınız. Ülkenin yarısını yok sayarak varlığını sürdürebilmiş tek bir ülke yok dünyada. Bunun size bir şey anlatması lazım. Aile bütünlüğü deyip duruyorsunuz ama aile birliği için atama bekleyen, OHAL bahanesiyle yuvası yıkılanlar var. Bunları umursamıyorsunuz. Ama o sağır kulaklarınız bunları eninde sonunda duyacak” diye konuştu.
AİLE ARABULUCULUĞU ÖNERİSİ YENİDEN GÜNDEMDE
AKP grubu adına konuşan komisyon başkanı Ayşe Keşir ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya’nın söylemlerine benzer sözlerle ailenin bütünlüğünü savundu: “Aile insan ve toplum arasında bir köprüdür. Sağlıklı ve güçlü aile, sağlıklı ve güçlü toplumdur. Çekirdek aileler arasındaki etkileşimi teşvik eden öneriler raporumuzda yer almıştır. Ailelerin en fazla iletişim konusunda sorun yaşadığı ortaya çıktı. Medyanın suçlandığı ifadesini kabul etmiyorum ama medyanın sorumluluğu olduğunu söylüyorum” dedi.
“Şiddet konusunda hukuksal düzenlemeler yapılması gerekiyor” diyen Keşir, İstanbul “Sözleşmesini imzalayan ilk devlet olarak bu konuyu ayrıntılı bir biçimde ele almış durumdayız. Cezai müeyyidelerle sınırlı kalmamalıyız. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa bazı sorunlara yol açıyor. Boşanma sürecinde eşlerin ve çocukların zarar görmemesi için sürecin çatışma derinleştirici biçimde ilerlememesi gerekiyor. En çok velayet konusunda sorun yaşanıyor. Boşanma sürecinde velayet ve mal paylaşımlarında aile arabuluculuğun getirilmesi önerilmiştir. Bu konuda Mağdur Hakları Yasası ile alınan mesafe oldukça mutluluk vericidir” sözleriyle kadınların bu önerilerdeki itirazlarına kulak tıkadı.
EVLİLİĞİN ERTELENMEMESİ İÇİN GENÇLERE BURS!
Doğum ve evlilik için teşviklerin artırılması gerektiğini söyleyen Keşir şöyle konuştu: “Ülkemizde doğurganlık düşmekte, ilk doğum yaşı yükselmektedir. Toplumun genelinde bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç var. Evliliğin ertelenmemesi için gençlere burs imkanı ve alternatif barınma imkanları sunulmalı. Türk Medeni Kanun ve 6284 sayılı yasaya ilişkin düzenleme önerilerimiz var. Bunlar değerlendirmeye alınmalıdır. Aileyi sorunun değil çözümün merkezi olarak gören bütüncül politikalar zamanın gereğidir. Evliliği sadece kadının ve erkeğin ihtiyaçlarıyla tanımlayamayız. Kendimiz için istediğimizi diğeri için istemezsek aile olamayız.”
Muhalefetin usule ilişkin sorunları komisyonda dile getirmediğini iddia eden Keşir, komisyın çalışmaları sırasında ise kimsenin sözünün kesilmediğini, kimseye müdahale edilmediğini ileri sürdü. Ancak komisyon çalışmaları özellikle kadın örgütlerinin görüşlerinin alınmaması ve Avukat Hülya Gülbahar’ın komisyonda konuşturulmaması ile gündeme gelmişti.
EŞLER PROBLEM ÇÖZMEDE YETENEKSİZMİŞ!
AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik de şahsi olarak söz alarak şöyle konuştu: “Araştırmalar eşlerin problem çözme yeteneksizliğini göstermektedir. Gelirin yeterli olmaması durumunda harcamalar konusunda eşler arasında sorunlar yaşandığı biliniyor. Çocuklar, yaşlı ve hastalar konusunda sosyal politikalar geliştirilerek aile içi şiddet azaltılmalıdır. Evde sağlık hizmeti, gündüz bakım hizmetleri geliştirilmeli. Kamuda eş durumu atamaları dikkate alınmalıdır. Değerler eğitiminin tüm okul hayatının içine yerleştirilerek planlanması gerekmektedir. Boşanmış olsa da ebeveynlerin sorumluluğunu yerine getirmesi sağlanmalıdır.”
Konuşmaların tamamlanmasının ardından Meclis görüşmeleri tamamlandı. 4 Ekim’de devam etmek üzere Meclis Genel Kurulu kapandı.
BOŞANMALARIN ÖNLENMESİ KOMİSYONU KARARLARINDA NELER VAR?
* Rapor, çocuk istismarcısının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz” ve “başarılı” bir evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanmasını öneriyor.
* Rapor cinsel saldırı, cinsel istismar ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarında hadım uygulanmasını öneriyor.
* Rapor, yasada kesin olarak yasak olmasına rağmen, boşanma davalarında ve şiddet durumunda uzlaşma ve arabuluculuk yöntemi kullanılmasını öneriyor.
* Rapor, karakolların kapılarının mesai saatleri içerisinde şiddete maruz kalan kadınlara kapatılmasını öneriyor.
* Rapor, şiddet durumunda kadına verilecek tedbir sürelerinin “Kadınlar tarafından kötü kullanıldığı” ve “Erkeklerin mağdur edildiği” iddiasına dayanarak, en fazla 15 gün olarak kısaltılmasını öneriyor. Üstelik, bu karar, kadının “belge ve delil sunması” koşuluna bağlanıyor.
* “Aile mahremiyetinin korunması” bahanesiyle, aile hukukuna ilişkin tüm davalarda duruşmaların gizli yapılmasını öneriyor. Esas olarak kadın örgütlerini sürecin dışında bırakmak, kadınları yalnızlaştırmak ve zorunlu ara buluculuğa giden yolu açmak için bu öneriyi yapıyor.
* Rapor, kadınların nafaka hakkını evlilik süresi ile bağlantılandırarak kısıtlıyor. “Boşanırsam nasıl yaşayacağım” diye düşünecek kadınları boşanmadan caydırmaya çalışıyor.
* Nafaka kısıtlamasıyla yetinmeyen Komisyon, kadınların, 1-2 yıl içerisinde mal paylaşımı davası açmazlarsa eğer, haklarını tümüyle kaybedecekleri yeni bir düzenleme öneriyor.
* Rapor ilahiyatçıların aile danışmanı olarak görevlendirilmesini öneriyor.
Bu rapor kadınların büyük tepkisini çekmiş, kadınlar tüm Türkiye’de sokak eylemleriyle komisyon raporunun geri çekilmesini talep etmişler ve “haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz” demişlerdi.
https://www.evrensel.net/kategori/9/kadin
Meclis İçişleri Komisyonunda müftülere nikah yetkisi veren tasarının görüşülüp tartışmalar üzerine alt komisyona gönderilmesinin ardından “Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu raporu” üzerine değerlendirmeler başladı. Bu görüşmeler sırasında da komisyonda bulunan CHP ve HDP’li milletvekillerinin itirazları dikkat çekti.
'HÜKÜMET PROGRAMI BU KADAR BAŞARILIYSA NEDEN BU KADAR KADIN VE ÇOCUK ŞİDDETE UĞRADI?'
Komisyonda konuşan CHP Milletvekili Fatma Hürriyet Kaplan: “Bütünsel bakış açısından uzak, kadını ötekileştiren, kız çocuklarını tecavüzcülerle evlenmenin kıyısına getiren bir rapor bu. Raporda sosyal olgulardan bahsedilmemiş, hatta raporun bir yerinde kadınların haklarını öğrenmeleri boşanmaları arttırıyor deniyor. Komisyona davet edilen Avukat Hülya Gülbahar hükümeti eleştirdiği gerekçesiyle şiddet yüklü dile maruz bırakıldı, toplantıdan kovuldu. Komisyonda görüşler özgürce ifade edilmedi. Raporun ilk 260 sayfasının yarısı AKP politikalarını, hükümet programı anlatıyor. Bu kadar başarılı uygulamalar vardı da neden bu kadar kadın ve çocuk şiddete uğradı” diye konuştu.
'İŞTE AKP’NİN KADIN POLİTİKASININ ÖRNEKLERİ'
HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş da konuşmasında “Belediyelere kayyum atandı, kadın merkezleri kapatıldı, kadın belediye başkanları tutuklandı, sığınaklar kapatıldı. İşte AKP’nin kadın politikasının örnekleri. Bugün kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran rapor konuşulurken, bir kadın vekilimizin vekilliği düşürüldü. Bu, kadınlar şiddet görmeye devam etsinler demektir” sözleriyle hükümetin kadın politikalarını eleştirdi.
'AİLENİN GÜÇLENDİRİLMESİ MEMLEKET MESELESİ YA KADINLARIN YAŞAMI?'
Kaplan ve Beştas’ın ardından söz alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya “Güçlü Türkiye’nin güçlü ailelerden geçtiğini düşünüyoruz. Aile kurumunun güçlendirilmesi için elbette yasal ve idari önlemler var” sözleriyle Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu Raporlarını savunarak şöyle konuştu: “Geçtiğimiz günlerde bir magandanın saldırısına uğrayan kardeşime geçmiş olsun diyorum. Emniyet güçlerine teşekkür ediyorum. Kadına yönelik şiddeti insanlığa karşı suç olarak görüyoruz, gereken her tedbiri alıyoruz. Bu mesele gündelik siyasi kaygılara alet edilmemeli. Aile kurumunun güçlendirilmesini biz memleket için bir gelecek meselesi olarak görüyoruz. Hükümet olarak temel ilkemiz insanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesi oldu. Bu yol haritası doğrultusunda önemli yol kat ettik.”
'AİLEYİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN KADINLARI ESNEK ÇALIŞTIRIYORLAR!'
Konuşmasında bakanlık olarak 32 milyar sosyal yardım dağıttıklarını açıklayan Bakan Kaya, 34 farklı biçimde aileleri desteklediklerini söyleyerek yine yardımlarını ve yardım planlarını anlattı. Kaya’nın konuşmasında kadın değil ailenin güçlendirilmesi vurgusu öne çıktı.
“Aile bütünlüğünün korunmasında kadının güçlenmesi son derece önemli” diyen Bakan, sosyal yardımlarda hak sahiplerinin yüzde 70’inin kadınlar olduğunu açıkladı ve yine ailenin güçlenmesi için çalışma hayatında kadınların olmasını önemsediklerini söyledi. Bakan kadınların çalışma yaşamında yer alması için “esnek çalışma modeli”ni uygulamaya başladıklarını söyledi.
Kadına yönelik şiddet konusunda ise Bakan, “Şiddetle mücadele için bilişim teknolojilerinden etkin biçimde faydalanıyoruz. Teknik entegrasyon çalışmaları sürüyor. 137 kadın konukevimiz hizmette. 102’si bakanlığa bağlı. 120 bin kadın ve 66 bin çocuğa hizmet verdik. 24 saat esasıyla hizmet veren ŞÖNİM’ler var” diye konuştu.
'ÇOCUKLARA İLİŞKİN ÇALIŞMALAR DA AİLENİN KORUNMASI İÇİN'
Erken yaşta evliliklerin önüne geçmek için çalışmalar yaptıklarını ifade eden Kaya, erken yaşta evliliklerin yüksek olduğu 8 il için özel bir saha çalışması ve özel uygulamalar yaptıklarını söyledi. Kaya, çocuklara yönelik politikalarının da aile bütünlüğünü koruma merkezli olduğunu söyledi.
MHP: ŞÖNİM’LER YETERSİZ, ŞİDDETİN HER YÖNÜYLE ELE ALINMASI LAZIM
Mecliste MHP grubu adına konuşan Aydın Milletvekili Deniz Depboylu da “Türk ailesinin dirlik ve düzenlik olduğu dönemlerde devlet de dirlik ve düzenlik içinde olur. Aile demek bir noktada düzen demektir” diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “Amaç boşanmaları tamamen engellemek değildi. Önlem ve yardım mekanizmalarının geliştirilmelerini sağlamaktı. Her ne kadar raporda arabuluculuk barıştırma gibi algılanmamalı dense de, toplumdaki algı böyledir. Arabuluculuk yerine boşanma danışmanlığı yapılandırılmalıdır. Aile içi şiddet, ihmal ve istismarın önlenmesine ilişkin öneriler var raporda. ŞÖNİM’lerin sayısı çok az. Şiddetin engellenmesi şiddetin her yönüyle ele alınmasıyla mümkün.”
‘CEZA İNDİRİMİ UYGULANMAMALI’
Kadına yönelik suçlarda sıkça uygulandığı için tepkilere neden olan ceza indirimlerine karşı çıkan Depboylu önerilerini şöyle sıraladı: “Şiddet uygulayanlara ve istismar suçu işleyenlere o ya da bu sebeple ceza indirimine gidilmemelidir. Şiddet suçlularının tamamına tedavi ve rehabilitasyon şartı getirilmelidir. Bu, sadece mağduru korumayacak, suçluyu da stabilize edecek, onun da yaşamına değer katılacaktır. Acil yardım numaraları tek bir sistem altında birleştirilmelidir.”
AYM’NİN KARARI ERKEN YAŞTA EVLİLİKLERİN VE ÇOK EŞLİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇTI
Çocuk yaşta evliliklere ilişkin de konuşan Depboylu, “Erken yaşta evlilikle ilgili titizlikle çalışılmalıdır. Bu evliliklerde şiddetin daha çok olduğu biliniyor. Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının şiddet nedeniyle eşlerini haklı görme eğilimi olabilir. O yaştaki çocuğun korku ve utanma duyguları nedeniyle suç gizli kalabilir. TÜİK sadece resmi nikah kayıtlarına bakarak istatistik tutuyor, oysa çocuklar resmi olmayan yollarla evlendiriliyorlar. Çocuk yaşta evlilikleri yeniden ele almamız gerek. Erken yaşta evliliklerde tarafların ikisi de 15 yaşında ya da küçükse, sorumluluk ailelerindir, cezai sorumluluk da onlarındır. 15-18 yaş arasında eğitimleri yarım kaldığında ne yapacağız? Erken yaş evlilikleriyle ilgili çok önemli bir sorun raporda gözden kaçtı. AYM’nin resmi nikahtan önce dini nikahı serbestleştiren kararı erken yaş evliliklerin ve çoklu evliliklerin önünü açtı. AYM’nin bu kararının ve bu uygulamanın gözden geçirilmesi gerekmektedir. Erken yaş evlilikleri hiç de öyle bahsedildiği kadar az değil. Kars, Ardahan, Iğdır'da erken yaşta doğum oranı Türkiye ortalamasının çok üstünde” dedi.
Depboylu diğer önerilerini de şöyle dile getirdi: “Ailelerin yapısının bozulmasına neden olan bağımlılık yapan maddelerle ilgili önlemler alınmalı. Bağımlılık danışmanlığı merkezleri hizmete açılmalı. Aile bütünlüğünde eş durumu tayinleri önündeki engeller kaldırılmalı.”
‘BOŞANMAK DA EVLENMEK KADAR HAKTIR’
HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, Besime Konca’nın vekilliğinin düşürülmesini bir hukuksuzluk olarak değerlendirerek “AKP zihniyetinin ne olduğunu gözler önüne sermiştir” diyerek başladı konuşmasına.
Ocak 2016’da kurulan ve 4 ay çalışan komisyonunun raporunun 1.5 yıl sonra Meclis Genel Kuruluna gelmesini “handikap” olarak değerlendiren İrmez, “Bu gecikme, kadına yönelik şiddetle ilgili hiçbir adımın atılmadığını gösteriyor” dedi.
Komisyon çalışmalarına değinen İrmez, “Muhalefetin önerdiği isimler komisyona davet edilmedi, komisyonun çalışmalarına katkı vermemizin önüne geçildi. Bu, tahakkümcü AKP zihniyetinin bir tezahürüdür. Bu rapor aile kurumunun kuru kuruya yüceltilmesinin bir belgesi niteliğindedir. Boşanma oranlarının yüksek olduğu iddiası doğru değildir. İlgili araştırmalar da bu iddiayı çürütüyor. Boşanmak da evlenmek kadar bireyin insan hakkıdır."
NE OLURSA OLSUN AİLENİN KORUNMAK İSTENMESİ CİDDİ BİR SORUN
Kadına yönelik şiddetin boşanmalarda temel neden olduğunu vurgulayan İrmez, “Maalesef insanlar sadece savaş zamanlarında şiddet görmüyor. Eğer kadınlar ve çocuk yaştaki genç kızlar şiddetin her türlüsüne maruz kalıyorsa bu cinsiyet temelli bir nefret suçu ve savaşıdır. Boşanmalara asıl kaynaklık eden, kadına şiddet, erkek tarafından uygulanan şiddettir. Kadınların özellikle aile içinde evlilik içinde gördüğü çeşitli şiddet türleri görmezden gelinerek konu sadece fiziksel şiddete sıkıştırılıyor. Aile içindeki iktidar ilişkilerini, kadın erkek eşitsizliğini gizleyerek ailenin ne şartta olursa olsun korunmasını sağlamak ciddi bir anlayış sorunudur. Şiddet içeren bir evliliğin çocukların yararı adına sürdürülmesinin teşvik edilmesi Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırıdır” diye konuştu.
KADINLAR EVLİLİĞE MAHKUM EDİLİYOR
Kadınların maddi olanaklarının kendi yaşamlarını kendi başlarına sürdürmeye olanak tanımadığına dikkat çeken İrmez, kadınların evliliğe mahkum edildiğini söyledi: “Boşanmak isteyen kadınlar sosyal ve ekonomik güvenceden yoksul kalacakları için de boşanmaktan alıkonulabiliyorlar. Kadınlar kendi yaşamlarını idame ettirecek olanaklara sahip değildir. Devlet ve özel işyerleri yaygın, ücretsiz, nitelikli çocuk bakım hizmeti sunmadığı için kadınlar kazandıklarıyla çocuklarının bakımını bile sağlayamıyor. Kadınlar evliliğe mahkum ediliyor. Kadın dayanışmasını esas alan, kadınları güçlendirici mekanizmalar olmadığı için devlet kadınların kötü muameleye maruz kaldığı evliliklere sıkışmasına neden olmaktadır. Devlet kadınların kötü muameleye maruz kaldığı evliliklere sıkışmasına neden olmaktadır. Türkiye'de eşi vefat eden kadınlarla boşanmış kadınlar aynı zorluklarla baş etmeye çalışırken boşanmış kadınlar eşi vefat eden kadınların sosyal destek olanaklarından yararlanamıyorlar. Aile kurumu adeta ulus devlet sisteminin mikro bir prototipi haline getiriliyor. Yapılması gereken kadınların aile içindeki siyasal, sosyal, tüm açılardan güçlendirilmesidir.”
‘KİMSE BOŞANMAK İÇİN EVLENMEZ, BOŞANMALAR BİR SONUÇTUR’
CHP Milletvekili Candan Yüceer de “Boşanma bir travmadır, kişinin ruhsal yapısını, yaşamını etkiler, kimse huzursuz mutsuz olmak için evlenmez. Boşanma kararının verilmesi çiftler arasında yıkıcı bir süreç. Boşanma, göç, geleneksel aile yapılarının çözülmesi, şiddet gibi toplumsal sorunların bir sonucudur. Boşanmaların en önemli nedenlerinden biri de aile içi şiddettir” değerlendirmesinde bulunan Yüceer, şöyle konuştu: Bu komisyonun kurulmasının ekonomik ve sosyal sorunların derinleştiğinin ve politikaların iflas ettiğinin bir göstergesi ve itirafı olduğunu düşünüyorum. Kendi görüşü sorulmadan ailesinin kararıyla evlenen kadın oranı yüzde 15. Boşanmanın kökleri evliliğin kurulmasının temellerinde yatıyor. Kadınlar mutsuz olsa dahi çevre baskısı, ekonomik durumun yetersizliği ve baba evine dönememe şiddet görmeye devam etmesine neden oluyor, şiddet gören her 5 kadından biri boşanmak istiyor. Kadınlar devlet koruması altında katlediliyor, devlet buna seyirci kalıyor. Aile elbette önemli bir kurum. Ama toplumsal bir kuruma aşırı bir kutsiyet atfedilirse diğer sorunları ıskalamış olursunuz. Kafalar kuma görülüyor, diziler, medya suçlanıyor. Kadını yok sayan zihniyetle yüzleşmek zorundayız. Bu raporda olmayan budur. Kolaycılığa kaçılarak sorunlar medya yıkılmış. Kadınları sadece iyi eş, anne, ev kadını olarak görürseniz kadınları yaşayamaz hale getirirsiniz. İstediğiniz kadar uluslararası sözleşmeye imza atın, yasa çıkarın, betonlaşmış zihniyetleri kırmadıkça ilerleyemezsiniz. Farkındalık diyip duruyorsunuz, bu ‘kadınlar kahkaha atmasın’, ‘hamileyken sokağa çıkmasın’, ‘kadın evin süsüdür’, ‘anne olmayan kadın yarımdır’ farkındalığı mı? Müfredatta küçük yaşta evlilikler örf gereği diyorsunuz, kadın kocaya itaat etsin diyorsunuz. Bununla nasıl zihniyet değişikliği sağlayacaksınız? Bunlar sadece laiklik ilkesine aykırı olduğu için değil, imzamızın olduğu uluslararası sözleşmelere de aykırı. Eğitim sisteminde insan mı merkezde, bir ideoloji bir din yorumu mu merkezde?”
‘KADINLAR UMURUNUZDA DEĞİL’
Bugün İçişleri Komisyonunda görüşülen müftülere nikah yetkisi veren tasarıyı da hatırlatan Yüceer, “İlk icraatınız müftülere nikah yetkisi oldu. Binlerce evlendirme memuru varken bu keyfiyet neden? Evlenme akdinin evlendirme memuru önünde olmasının kadın-erkek eşitliği açısından çok önemli olduğunu görmezden geliyorsunuz. Bundan zarar görecek olan siz değilsiniz, kadınlar ve çocuklar... Kadınlar umurunuzda değil. Kadın hakları deyince, kadın-erkek eşitliği deyince alerji oluyorsunuz. İsteniyor ki kadınlar hak, hukuk, adalet demesin. Günlerdir kadınlar bu düzenlemeye karşı sokakta. Siz duymuyor olabilirsiniz ama haklılığın sesi en sağır kulaklarda bile, sizin kulaklarında bile yankılanacaktır. Kız çocuklarına tecavüz eden suçlulara af getiren utanç vesikasını getirmiştiniz. Kadınlar ‘yeter’ demişti, bu sesi yeniden duyacaksınız. Ülkenin yarısını yok sayarak varlığını sürdürebilmiş tek bir ülke yok dünyada. Bunun size bir şey anlatması lazım. Aile bütünlüğü deyip duruyorsunuz ama aile birliği için atama bekleyen, OHAL bahanesiyle yuvası yıkılanlar var. Bunları umursamıyorsunuz. Ama o sağır kulaklarınız bunları eninde sonunda duyacak” diye konuştu.
AİLE ARABULUCULUĞU ÖNERİSİ YENİDEN GÜNDEMDE
AKP grubu adına konuşan komisyon başkanı Ayşe Keşir ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya’nın söylemlerine benzer sözlerle ailenin bütünlüğünü savundu: “Aile insan ve toplum arasında bir köprüdür. Sağlıklı ve güçlü aile, sağlıklı ve güçlü toplumdur. Çekirdek aileler arasındaki etkileşimi teşvik eden öneriler raporumuzda yer almıştır. Ailelerin en fazla iletişim konusunda sorun yaşadığı ortaya çıktı. Medyanın suçlandığı ifadesini kabul etmiyorum ama medyanın sorumluluğu olduğunu söylüyorum” dedi.
“Şiddet konusunda hukuksal düzenlemeler yapılması gerekiyor” diyen Keşir, İstanbul “Sözleşmesini imzalayan ilk devlet olarak bu konuyu ayrıntılı bir biçimde ele almış durumdayız. Cezai müeyyidelerle sınırlı kalmamalıyız. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa bazı sorunlara yol açıyor. Boşanma sürecinde eşlerin ve çocukların zarar görmemesi için sürecin çatışma derinleştirici biçimde ilerlememesi gerekiyor. En çok velayet konusunda sorun yaşanıyor. Boşanma sürecinde velayet ve mal paylaşımlarında aile arabuluculuğun getirilmesi önerilmiştir. Bu konuda Mağdur Hakları Yasası ile alınan mesafe oldukça mutluluk vericidir” sözleriyle kadınların bu önerilerdeki itirazlarına kulak tıkadı.
EVLİLİĞİN ERTELENMEMESİ İÇİN GENÇLERE BURS!
Doğum ve evlilik için teşviklerin artırılması gerektiğini söyleyen Keşir şöyle konuştu: “Ülkemizde doğurganlık düşmekte, ilk doğum yaşı yükselmektedir. Toplumun genelinde bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç var. Evliliğin ertelenmemesi için gençlere burs imkanı ve alternatif barınma imkanları sunulmalı. Türk Medeni Kanun ve 6284 sayılı yasaya ilişkin düzenleme önerilerimiz var. Bunlar değerlendirmeye alınmalıdır. Aileyi sorunun değil çözümün merkezi olarak gören bütüncül politikalar zamanın gereğidir. Evliliği sadece kadının ve erkeğin ihtiyaçlarıyla tanımlayamayız. Kendimiz için istediğimizi diğeri için istemezsek aile olamayız.”
Muhalefetin usule ilişkin sorunları komisyonda dile getirmediğini iddia eden Keşir, komisyın çalışmaları sırasında ise kimsenin sözünün kesilmediğini, kimseye müdahale edilmediğini ileri sürdü. Ancak komisyon çalışmaları özellikle kadın örgütlerinin görüşlerinin alınmaması ve Avukat Hülya Gülbahar’ın komisyonda konuşturulmaması ile gündeme gelmişti.
EŞLER PROBLEM ÇÖZMEDE YETENEKSİZMİŞ!
AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik de şahsi olarak söz alarak şöyle konuştu: “Araştırmalar eşlerin problem çözme yeteneksizliğini göstermektedir. Gelirin yeterli olmaması durumunda harcamalar konusunda eşler arasında sorunlar yaşandığı biliniyor. Çocuklar, yaşlı ve hastalar konusunda sosyal politikalar geliştirilerek aile içi şiddet azaltılmalıdır. Evde sağlık hizmeti, gündüz bakım hizmetleri geliştirilmeli. Kamuda eş durumu atamaları dikkate alınmalıdır. Değerler eğitiminin tüm okul hayatının içine yerleştirilerek planlanması gerekmektedir. Boşanmış olsa da ebeveynlerin sorumluluğunu yerine getirmesi sağlanmalıdır.”
Konuşmaların tamamlanmasının ardından Meclis görüşmeleri tamamlandı. 4 Ekim’de devam etmek üzere Meclis Genel Kurulu kapandı.
BOŞANMALARIN ÖNLENMESİ KOMİSYONU KARARLARINDA NELER VAR?
* Rapor, çocuk istismarcısının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz” ve “başarılı” bir evlilik sürdürmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanmasını öneriyor.
* Rapor cinsel saldırı, cinsel istismar ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarında hadım uygulanmasını öneriyor.
* Rapor, yasada kesin olarak yasak olmasına rağmen, boşanma davalarında ve şiddet durumunda uzlaşma ve arabuluculuk yöntemi kullanılmasını öneriyor.
* Rapor, karakolların kapılarının mesai saatleri içerisinde şiddete maruz kalan kadınlara kapatılmasını öneriyor.
* Rapor, şiddet durumunda kadına verilecek tedbir sürelerinin “Kadınlar tarafından kötü kullanıldığı” ve “Erkeklerin mağdur edildiği” iddiasına dayanarak, en fazla 15 gün olarak kısaltılmasını öneriyor. Üstelik, bu karar, kadının “belge ve delil sunması” koşuluna bağlanıyor.
* “Aile mahremiyetinin korunması” bahanesiyle, aile hukukuna ilişkin tüm davalarda duruşmaların gizli yapılmasını öneriyor. Esas olarak kadın örgütlerini sürecin dışında bırakmak, kadınları yalnızlaştırmak ve zorunlu ara buluculuğa giden yolu açmak için bu öneriyi yapıyor.
* Rapor, kadınların nafaka hakkını evlilik süresi ile bağlantılandırarak kısıtlıyor. “Boşanırsam nasıl yaşayacağım” diye düşünecek kadınları boşanmadan caydırmaya çalışıyor.
* Nafaka kısıtlamasıyla yetinmeyen Komisyon, kadınların, 1-2 yıl içerisinde mal paylaşımı davası açmazlarsa eğer, haklarını tümüyle kaybedecekleri yeni bir düzenleme öneriyor.
* Rapor ilahiyatçıların aile danışmanı olarak görevlendirilmesini öneriyor.
Bu rapor kadınların büyük tepkisini çekmiş, kadınlar tüm Türkiye’de sokak eylemleriyle komisyon raporunun geri çekilmesini talep etmişler ve “haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz” demişlerdi.
https://www.evrensel.net/kategori/9/kadin
Son düzenleme: