Boşanıyorum

Bir de şuan bu ev çok garibime gidiyor, kendi evime, Mutfağıma, yatağıma, dolabıma alışmışım.. Elimi attığım yer elimde kalıyor bu duruma çok canım sıkkın.. :KK43:
 
Bir de şuan bu ev çok garibime gidiyor, kendi evime, Mutfağıma, yatağıma, dolabıma alışmışım.. Elimi attığım yer elimde kalıyor bu duruma çok canım sıkkın.. :KK43:
Hepsi geçecek. Ameliyatların ilk gecesi en zorudur. Sonra gün geçtikçe hafifler. Bir zaman sonra izini görmeden ameliyat olduğunu hatırlamasın bile. Aynısı olacak emin olun
 
Bugün babamla dışarı çıktık, bebeğe kıyafetler aldık. Dışarıda bebeğiyle eşiyle gezenleri gördüm gözlerim dolu dolu oldu.. Ama bunları da atlatacağım inşallah çünkü benim çocuğumun babası yanımda llsa bile biz onlar kadar mutlu değiliz...
Sor kendine , en zor gecelerin bile bir sabahı olmadı mı ? Hepsi geçecek. Bebeğine ve mutluluğuna odaklan 🌿
 

Bana neden "cahil" Dediğini, altınlarımı istediğimde öyle bir şey yok mahkeme sonuçlandıktan sonra alırsın altınlarını dediğini anladım... Gerçekten zır cahilmişim. Ben evlendiğim günden beri altınlarım annesinin evinde duruyor hiç elime geçmedi ki, hırsız girer diye aldı oraya götürdü. Mahkeme de doğal olarak bende kabul ediyor. Ben bende olmadığını ispatlamak zorundayım. Eşim dinine düşkün bir insan olduğunu söylediği, annesi ve babası hacı oldukları için, ancak altınların onlarda olmadığına dair Kur'an'a el basmalarını, yemin etmelerini talep edebilirim, bu da mahkemede delil niteliği taşımaz sanırım.. Çok fena oyuna geldim.​

Kadın evi terk ederken ziynetlerini/altınları yanında götürdüğü kabul edilmelidir​

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2020/1780 Karar : 2020/2680 08.06.2020 Tarihli içtihatta özetle; "Dava, ziynet alacağı davası olup davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalı tarafından elinden alındığını ileri sürmüş, davalı koca ise kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması,
muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de
mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır."
denilmiştir.
 

Bana neden "cahil" Dediğini, altınlarımı istediğimde öyle bir şey yok mahkeme sonuçlandıktan sonra alırsın altınlarını dediğini anladım... Gerçekten zır cahilmişim. Ben evlendiğim günden beri altınlarım annesinin evinde duruyor hiç elime geçmedi ki, hırsız girer diye aldı oraya götürdü. Mahkeme de doğal olarak bende kabul ediyor. Ben bende olmadığını ispatlamak zorundayım. Eşim dinine düşkün bir insan olduğunu söylediği, annesi ve babası hacı oldukları için, ancak altınların onlarda olmadığına dair Kur'an'a el basmalarını, yemin etmelerini talep edebilirim, bu da mahkemede delil niteliği taşımaz sanırım.. Çok fena oyuna geldim.​

Kadın evi terk ederken ziynetlerini/altınları yanında götürdüğü kabul edilmelidir​

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas : 2020/1780 Karar : 2020/2680 08.06.2020 Tarihli içtihatta özetle; "Dava, ziynet alacağı davası olup davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalı tarafından elinden alındığını ileri sürmüş, davalı koca ise kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması,
muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de
mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır."
denilmiştir.
Nasıl bir şeytan bu adam ya madem öyle sizin ailenizin ve akrabalarınızın taktıklarını size versin kendi tarafınınkileri kendi alsın en azından bunu yapsın hepsinin üstüne konmak ne demek ya !

Mehirinizden asla vazgeçmeyin vermek zorunda
 
Nasıl bir şeytan bu adam ya madem öyle sizin ailenizin ve akrabalarınızın taktıklarını size versin kendi tarafınınkileri kendi alsın en azından bunu yapsın hepsinin üstüne konmak ne demek ya !

Mehirinizden asla vazgeçmeyin vermek zorunda
Mehirimi verse nolcak ona o kadar güvendiğim için 20 gr istemiştim..
Altınlarım şuan 300-400 bin civarında değeri
 
psikoloji uzmanlık alanımız değil teşhis koymayalım elbette ama.
bariz narsistmiş çocuğunuzun babası. siz de empat.
sizi alınganlıkla suçlaması da bir gösterge.

ne güzel destekleyici yorumlar almışsınız.
verdiğiniz kararın arkasında durun ve lütfen avukatsız ilerlemeyin.
onun tanıdığına bunun akrabasına sorduk gibi bir yaklaşım avukattan danışmanlık almak değildir.
 
bildiğim kadarıyla evi terkeden suçlu oluyor, avukatınızdan bilgi alıp ona göre hareket edin, bu adımı atlamayın derim. yazıldı mı bilmiyorum ama
 
bildiğim kadarıyla evi terkeden suçlu oluyor, avukatınızdan bilgi alıp ona göre hareket edin, bu adımı atlamayın derim. yazıldı mı bilmiyorum ama
Biraz araştırdım, fakat işin içinde, tehdit, fiziksel şiddet, can güvenliği tehlikesi, evden kovulma gibi durumlar varsa suç olmuyor, kadın evi hiç bir sebep göstermeksizin, dava açmayıp 6 ay uzakta kalırsa suçlu durumuna düşüyor ve erkek dava açabiliyor. şimdi avukata gideceğim.
 
Biraz araştırdım, fakat işin içinde, tehdit, fiziksel şiddet, can güvenliği tehlikesi, evden kovulma gibi durumlar varsa suç olmuyor, kadın evi hiç bir sebep göstermeksizin, dava açmayıp 6 ay uzakta kalırsa suçlu durumuna düşüyor ve erkek dava açabiliyor. şimdi avukata gideceğim.

doğrudur ben bir arkadaşımın boşanma sürecinden duymuştum araştırmadım haklarınızı kaybedip onu sevindirmeyin, hakkınızda hayırlısı olsun inşallah.

buarada boşanmayı malesef hakeden bir eşiniz var.
bebeğiniz huzursuz ortamda mutsuz büyüyeceğine ayrılık en doğru karar.
davanızı açın, bebeğinize odaklanın çok çabuk büyüyorlar. Her şey güzel olacak merak etmeyin ❤️
 
Ben bu görümceleri anlamıyorum. Ben yengelerimle kardeş gibiyim abimi desteklemem yengelerimi desteklerim bisey olduğunda ama bunlar resmen yuva yikmaya çalışıyor bu konuyu okumadim öncekinden biliyorum. Hakkınızda hayırlısı olsun 😓
 
Bir de "protokolü ben hazırlatır gönderirim" diyordu.
O yüzden ısrarla çok iyi bir avukat bulun ve avukat muhatap olsun diyorum.
Whatsapp yazışmalarında falan altınların annesinde olduğuna ilişkin bir iki cümle de olsa mesaj bulabilirseniz belki işinize yarayabilir. Ancak kesinlikle ve kesinlikle çirkeflerle baş edebilecek bir avukat şart.
Bir de şu konuyu Gerçek NARSİST nedir, anlatıyorum. Sanırım yaşadıklarınıza anlam vermeniz ve gardınızı düşürmemeniz konusunda size yardımcı olacaktır.
 
psikoloji uzmanlık alanımız değil teşhis koymayalım elbette ama.
bariz narsistmiş çocuğunuzun babası. siz de empat.
sizi alınganlıkla suçlaması da bir gösterge.

ne güzel destekleyici yorumlar almışsınız.
verdiğiniz kararın arkasında durun ve lütfen avukatsız ilerlemeyin.
onun tanıdığına bunun akrabasına sorduk gibi bir yaklaşım avukattan danışmanlık almak değildir.
Ben de tanı koymak istemiyorum ama dün narsistlerle alakalı bir araştırma yaptım, bütün maddelere fazla fazla uyuyor.

Kendini üstün görmesi, karşındaki insanı aşağılaması, özgüvenini yitirip kendine muhtaç etmesi, akıl oyunları ile karşısındakinin kendinden şüpheye düşmesine sebep olması, utanç duygusu hissetmemesi, yaptığı kötü davranışları kabul etmemesi etse bile karşı tarafın yüzünden o şekilde davrandığını söylemesi, sessizlik (şuan sessizliğe büründü) , karşısındaki insanı yalnızlaştırması, ailesinden arkadaşlarından somutlaması, kıskanç olup giyimine kuşamına karışması, karşındaki insanın iyi olduğu durumları" Bende yapabilirim daha iyisini yaparım ne var bunda" Diyerek küçümsemesi.
Yalan söylemesi, inkar etmesi, dedikodu ve kötüleme yaparak karşi taraftan önce etrafındaki herkesi kendisinin haklı olduğuna ikna edip, kendisini mağdur göstermesi.
Aldatmaya meyilli olması, hatta kurbanın ondan vazgeçeceğini anladığı anda, hemen yeni birini bulmaya çalişmak, cepte hazır tutma çabaları( ben yine oturucam bu sofraya Allah'ın izniyle, çok mutlu olucam, bir düzine çocuk da yaparım merak etme, çocuğa güvenme tarzında konuşması da bana bu maddeyi düşündürttü)
İyi olduğu zamanlarda çok farklı, kötü olduğu zamanlarda çok farklı olması(( dr. Jekyll ve mr. Hyde, aslında var olanın sadece mr. Hyde olup, dr jekyll'nin tamamen rol olması( altınların en başından beri benim elime hırsız girer bahanesiyle geçmemesi, evde olduğum zamanlarda bile elime geçmemesi aslında nikah günü ve öncesinde bile olası bir ayrılım durumunda bunun önceden tasarlanmış bir plan olduğunu düşündürttü)).
 
Bir de "protokolü ben hazırlatır gönderirim" diyordu.
O yüzden ısrarla çok iyi bir avukat bulun ve avukat muhatap olsun diyorum.
Whatsapp yazışmalarında falan altınların annesinde olduğuna ilişkin bir iki cümle de olsa mesaj bulabilirseniz belki işinize yarayabilir. Ancak kesinlikle ve kesinlikle çirkeflerle baş edebilecek bir avukat şart.
Bir de şu konuyu Gerçek NARSİST nedir, anlatıyorum. Sanırım yaşadıklarınıza anlam vermeniz ve gardınızı düşürmemeniz konusunda size yardımcı olacaktır.
Maalesef wp mesajlarda hiç bir delilim yok, ne yaşadığım psikolojik, fiziksel şiddete dair ne de altınlara dair. Telefonum bozulup değiştirdiğim için bütün mesajlarım silindi kurtaramadım, zaten o şekilde mesajlar yoktu da.
Avukatla görüştüm, protokolü yollamasını beklememi, yolladıktan sonra şartları görüşüp düzenlemeyi, altınları geçirmemişse tekrar altınları içeren maddeyi ekleyeceğini şartları kabul ederse anlaşmalı etmezse çekişmeliden devam edebileceğimizi söyledi.
Ben şimdi sessiz kalıp protokolü bekliyorum, avukata şuan benim sessiz kalmamın bir sıkıntı çıkarıp çıkarmayacağını sordum, hayır hiç bir sıkıntı çikmaz dedi.

Bebeği elinden alabilmesi için ağır bir suçun olması gerekir varsa bana söyle ben de neyle uğraştığımı bileyim dedi.
Alkol, uyuşturucu bağımlılığı yok, aldatma, zina vs yok, psikolojik hastalık, ilaç kullanımı yok hiç sıkıntı yapma hiç bir hakim bebeği senden almaz dedi.
Eşek gibi nafakasını da öder dedi.
Darp raporu almış olabilir dedim, şahidim yok fiziksel şiddete uğradığıma dair benim raporum yok dedim, hiç sorun değil alsın alıyorsa da darp raporu dedi.
Biraz içim rahatladı, şuan sessiz bir biçimde beklemeye geçeceğim..
Önce çocuğumun velayeti, sonra altınlarım, mehirim, ve nafaka için savaşacağım, kabul etmezse çekişmeli ise çekişmeliden devam edeceğim.
Benden sonra evlenme planları varsa da resmi nikahlı bir şekilde oturamasın o evde, imam nikahlı oturur ancak, bunu da hangi kadın kabul eder, 3 aylık bebeği olan bir kadından boşanmış, onun eski eşyaları ile dolu olan evde imam nikahlı kuma gibi yaşamayı bilmiyorum ederde de aklından şüphe ederim.

Bedava bedava boşanmak yok ona..
Eğer bunların hiç birisini kazanamazsam da oturur bir bardak soğuk su içer, en azından evladım yanımda der düştüğüm yerden kalkar sıfırdan başlar yine de yoluma devam ederim.
İçinde olduğum hapishanenin dışına çıktığımde ne kadar zor günler geçirdiğimi, beynimin nasıl bulandığını, kendime hiç bir şekilde inancım güvencim kalmadığını, yürüyüşümün duruşumun ses tonumun bile değişip pısırık özgüvensiz bir insana dönüştüğümü farkettim..

Babam, annem ne istiyorsun diye sorduğunda, "farketmez, gerek yok, çok pahalı, benim için masraf yapma" Gibi cümlelerle aileme bile olan güvenimin gittiğini, kendimi her yerde sığıntı, istenmeyen, yük, masraf bir insan olarak göreceğimi farkettim..

Şuan kötü durumdayım, ama elbet güneşli günleri göreceğim, bugün bekarken aldığım ve giyemediğim bir elbiseyi giyip özgürcd dolaştım, tedirgin olmadan, evlenmeden önceki zevkimi, vizyonumu hatırladım, avukatla konuşurken ve kendimi ifade ederken çok uzun zamandır kimseye kendimi bu şekilde ifade edemediğimi, etrafımda ondan başka kimse kalmadığını, kafamın içinde dolaşan kendime ait Düşücelerin nasıl bastırıldığını farkettim.

Yolumu kaybetmişim, tekrar kendime doğru yola çıkıyorum, geriye dönerken giderken bıraktığım bazı işaretleri görmek bulmak tanımak hoşuma gidiyor. Eski Dilek'e doğru adımlarımı hızlandıracağım, kavuştuğum gün, kızımın, özgür, bağımsız, güçlü, kendi ayakları üstünde durabilen, neşeli, mutlu bir annesiyle geçirdiği güzel bir çocukluk dönemi olacak..

Mutlu olmak için ona ihtiyacım yok.. Gün geçtikçe bulanık zihnim aydınlanıyor, nefes aldığımı hissediyorum..

Bunların hepsinin olmasında hepinizin desteği, emeği var. Herkese tek tek teşekkür ediyorum. Bu konu benim hayatımın nasıl şekillendiğine dair bir günlük gibi oldu..

Bu kadar güçlü durmama sebep olup bana inandığınız için teşekkür ederim🙏
 
Maalesef wp mesajlarda hiç bir delilim yok, ne yaşadığım psikolojik, fiziksel şiddete dair ne de altınlara dair. Telefonum bozulup değiştirdiğim için bütün mesajlarım silindi kurtaramadım, zaten o şekilde mesajlar yoktu da.
Avukatla görüştüm, protokolü yollamasını beklememi, yolladıktan sonra şartları görüşüp düzenlemeyi, altınları geçirmemişse tekrar altınları içeren maddeyi ekleyeceğini şartları kabul ederse anlaşmalı etmezse çekişmeliden devam edebileceğimizi söyledi.
Ben şimdi sessiz kalıp protokolü bekliyorum, avukata şuan benim sessiz kalmamın bir sıkıntı çıkarıp çıkarmayacağını sordum, hayır hiç bir sıkıntı çikmaz dedi.

Bebeği elinden alabilmesi için ağır bir suçun olması gerekir varsa bana söyle ben de neyle uğraştığımı bileyim dedi.
Alkol, uyuşturucu bağımlılığı yok, aldatma, zina vs yok, psikolojik hastalık, ilaç kullanımı yok hiç sıkıntı yapma hiç bir hakim bebeği senden almaz dedi.
Eşek gibi nafakasını da öder dedi.
Darp raporu almış olabilir dedim, şahidim yok fiziksel şiddete uğradığıma dair benim raporum yok dedim, hiç sorun değil alsın alıyorsa da darp raporu dedi.
Biraz içim rahatladı, şuan sessiz bir biçimde beklemeye geçeceğim..
Önce çocuğumun velayeti, sonra altınlarım, mehirim, ve nafaka için savaşacağım, kabul etmezse çekişmeli ise çekişmeliden devam edeceğim.
Benden sonra evlenme planları varsa da resmi nikahlı bir şekilde oturamasın o evde, imam nikahlı oturur ancak, bunu da hangi kadın kabul eder, 3 aylık bebeği olan bir kadından boşanmış, onun eski eşyaları ile dolu olan evde imam nikahlı kuma gibi yaşamayı bilmiyorum ederde de aklından şüphe ederim.

Bedava bedava boşanmak yok ona..
Eğer bunların hiç birisini kazanamazsam da oturur bir bardak soğuk su içer, en azından evladım yanımda der düştüğüm yerden kalkar sıfırdan başlar yine de yoluma devam ederim.
İçinde olduğum hapishanenin dışına çıktığımde ne kadar zor günler geçirdiğimi, beynimin nasıl bulandığını, kendime hiç bir şekilde inancım güvencim kalmadığını, yürüyüşümün duruşumun ses tonumun bile değişip pısırık özgüvensiz bir insana dönüştüğümü farkettim..

Babam, annem ne istiyorsun diye sorduğunda, "farketmez, gerek yok, çok pahalı, benim için masraf yapma" Gibi cümlelerle aileme bile olan güvenimin gittiğini, kendimi her yerde sığıntı, istenmeyen, yük, masraf bir insan olarak göreceğimi farkettim..

Şuan kötü durumdayım, ama elbet güneşli günleri göreceğim, bugün bekarken aldığım ve giyemediğim bir elbiseyi giyip özgürcd dolaştım, tedirgin olmadan, evlenmeden önceki zevkimi, vizyonumu hatırladım, avukatla konuşurken ve kendimi ifade ederken çok uzun zamandır kimseye kendimi bu şekilde ifade edemediğimi, etrafımda ondan başka kimse kalmadığını, kafamın içinde dolaşan kendime ait Düşücelerin nasıl bastırıldığını farkettim.

Yolumu kaybetmişim, tekrar kendime doğru yola çıkıyorum, geriye dönerken giderken bıraktığım bazı işaretleri görmek bulmak tanımak hoşuma gidiyor. Eski Dilek'e doğru adımlarımı hızlandıracağım, kavuştuğum gün, kızımın, özgür, bağımsız, güçlü, kendi ayakları üstünde durabilen, neşeli, mutlu bir annesiyle geçirdiği güzel bir çocukluk dönemi olacak..

Mutlu olmak için ona ihtiyacım yok.. Gün geçtikçe bulanık zihnim aydınlanıyor, nefes aldığımı hissediyorum..

Bunların hepsinin olmasında hepinizin desteği, emeği var. Herkese tek tek teşekkür ediyorum. Bu konu benim hayatımın nasıl şekillendiğine dair bir günlük gibi oldu..

Bu kadar güçlü durmama sebep olup bana inandığınız için teşekkür ederim🙏
Kendinizi ve yaşadıklarınızı o kadar güzel tahlil etmişsiniz ki bu yolun sonunda kaybetmek yok en kötü dediğiniz gibi bir bardak su içer şükredersiniz. ❣
 

Günlüğüme bu sene anneler gününde yazdığım yazıya denk geldim. Sizinle paylaşmak istedim. Yazmam iyi olmuş bana da oradayken neler çektiğimi hatırlatıyor..


Bugün anneler günü. Anneliğimin de 38. Günü.
Anneliğim ve eşliğim sanırım eşim dediğim adam tarafından asla yeterli görünmüyor.
Her gün kavga etmekten bıktım.
Düşüncesiz, kaba hareketlerden, kalp kırıcı davranış ve sözlerden, hakaretlerden, aşağılanmaktan, benim ve ailemin sürekli hor görülmesinden bıktım.
Dünyanın en kötü insanı bile olsa bu şekilde bir davranışa maruz kalmayı hak etmez.
Ki ben kötü bir insan olduğumu düşünmüyorum.
Elimden geleni ve daha fazlasını yapmaya çalışıyorum.
Ama asla kendimi beğendiremiyorum.
Ve bu beni günden güne üzüyor.
Suyu verilmeyen çiçek gibi ilgisiz, sevgisiz kaldım ve bu beni günden güne bugün ki halime getirdi.
Çok bir şey istemedim ben hayattan.
Ne paraya pula önem verdim hayat arkadaşımı seçerken, ne dış güzelliğe ne de romantizme.
Sadece beni sevsin ve ona güveneyim istedim.
İlk zamanlarda beni sevdiğini hissediyordum ve beni her üzdüğünde onunla konuştuğumda bilerek yapmadığına ikna oluyordum gönlümü alıyordu ben de affediyordum. Fakat aynı davranışa onlarca yüzlerce kez maruz kalınca insanın artık anlaşılabilmek için kendini açıklamaya bile mecali kalmıyor.
Çünkü karşındakinin anlayacağından, bir daha yapmayacağından ümidini yitiriyor.
Bu kavgalar başladığı ilk zamanlarda başlarda hep kendime olan özgüvenimi yitirdim. Kendime olan sevgimi bitirdim. Şimdi farkediyorum ki kendimi sevmeden onu sevmeye devam etmeye çalışıyorum ama beceremiyorum.
Çünkü artık benden gidecek bir şey kalmadığından yaptiği hareketler, söylediği sözler ona olan sevgimden götürüyor.
Artık iletişim kuramıyoruz.
Ben ona ulaşamıyorum.
Artık mutsuzum, artık o da mutsuz. Çünkü bu ilişki benim enerjim benim sevgim benim çabalarımla başladı ayakta da bunlar tutabildi.
Fakat şimdi her gün eve geldiğinde memnuniyetsiz, suratsız, üzgün, kızgın bir suratla karşılaşıyor.
Çünkü mutsuzum . Kendimi değerli hissetmiyorum.
O da benim memnuniyetsizliğimden şikayetçi.
Kendi hatalarının büyüklüğünün karşısında ne denli yaralar açtığının, nasıl yıprattığının farkında değil.
Çalışıp eve para getiriyor, karnımı doyuruyor, barınma ihtiyacımı karşılıyor, istediğim şeyleri alıyor diye benim çok mutlu olmamı bekliyor.
Bunları sanki kimse yapmıyormuş gibi.
Bunlar için ona aşık olmam gerekiyormuş gibi.
Halbuki benim isteklerim parayla veya büyük bir uğraşla yerine getirilen şeyler değil.
Tamamen insanlıkla, sevgiyle olabilecek şeyler.
Kavga olduğunda onurumu gururumu kıracak şeyler söylememesi.
Bana saygı duyması.
Beni anlaması.
Beni onure etmesi.
Kendimi güzel, değerli hissettirmesi.
Bunların hiç birisini görmüyorum.
Beni geçtim beni doğuran annem büyüten babam ailem dediğim insanlar bile saygıyı hak etmiyor onun gözünde. Bu da yine bana yapılan saygısızlık oluyor.
Bebeğimiz oldu, çocuğunu doğurdum yine onun gözünde saygı kazanamadım. Bana memnuniyetsiz diyen o fakat asıl kendisi memnuniyetsiz.
 
Sen forumdan ayrılma. Senin tamamen iyilestiğin,bu adamdan hakkını aldığın günleri de görelim tamam mı? 😌
Bu arada onun sana kurduğu her cümle her küçük görme kendini yansıtıyordu. Seninle alakası yoktu. O değersizdi. Kendi değersizlik duygusunu sana yansıtarak seni de değersiz hissettirmeye çalıştı. Ama altın çamura bulaşmasıyla değer kaybetmez unutma.
 

Günlüğüme bu sene anneler gününde yazdığım yazıya denk geldim. Sizinle paylaşmak istedim. Yazmam iyi olmuş bana da oradayken neler çektiğimi hatırlatıyor..


Bugün anneler günü. Anneliğimin de 38. Günü.
Anneliğim ve eşliğim sanırım eşim dediğim adam tarafından asla yeterli görünmüyor.
Her gün kavga etmekten bıktım.
Düşüncesiz, kaba hareketlerden, kalp kırıcı davranış ve sözlerden, hakaretlerden, aşağılanmaktan, benim ve ailemin sürekli hor görülmesinden bıktım.
Dünyanın en kötü insanı bile olsa bu şekilde bir davranışa maruz kalmayı hak etmez.
Ki ben kötü bir insan olduğumu düşünmüyorum.
Elimden geleni ve daha fazlasını yapmaya çalışıyorum.
Ama asla kendimi beğendiremiyorum.
Ve bu beni günden güne üzüyor.
Suyu verilmeyen çiçek gibi ilgisiz, sevgisiz kaldım ve bu beni günden güne bugün ki halime getirdi.
Çok bir şey istemedim ben hayattan.
Ne paraya pula önem verdim hayat arkadaşımı seçerken, ne dış güzelliğe ne de romantizme.
Sadece beni sevsin ve ona güveneyim istedim.
İlk zamanlarda beni sevdiğini hissediyordum ve beni her üzdüğünde onunla konuştuğumda bilerek yapmadığına ikna oluyordum gönlümü alıyordu ben de affediyordum. Fakat aynı davranışa onlarca yüzlerce kez maruz kalınca insanın artık anlaşılabilmek için kendini açıklamaya bile mecali kalmıyor.
Çünkü karşındakinin anlayacağından, bir daha yapmayacağından ümidini yitiriyor.
Bu kavgalar başladığı ilk zamanlarda başlarda hep kendime olan özgüvenimi yitirdim. Kendime olan sevgimi bitirdim. Şimdi farkediyorum ki kendimi sevmeden onu sevmeye devam etmeye çalışıyorum ama beceremiyorum.
Çünkü artık benden gidecek bir şey kalmadığından yaptiği hareketler, söylediği sözler ona olan sevgimden götürüyor.
Artık iletişim kuramıyoruz.
Ben ona ulaşamıyorum.
Artık mutsuzum, artık o da mutsuz. Çünkü bu ilişki benim enerjim benim sevgim benim çabalarımla başladı ayakta da bunlar tutabildi.
Fakat şimdi her gün eve geldiğinde memnuniyetsiz, suratsız, üzgün, kızgın bir suratla karşılaşıyor.
Çünkü mutsuzum . Kendimi değerli hissetmiyorum.
O da benim memnuniyetsizliğimden şikayetçi.
Kendi hatalarının büyüklüğünün karşısında ne denli yaralar açtığının, nasıl yıprattığının farkında değil.
Çalışıp eve para getiriyor, karnımı doyuruyor, barınma ihtiyacımı karşılıyor, istediğim şeyleri alıyor diye benim çok mutlu olmamı bekliyor.
Bunları sanki kimse yapmıyormuş gibi.
Bunlar için ona aşık olmam gerekiyormuş gibi.
Halbuki benim isteklerim parayla veya büyük bir uğraşla yerine getirilen şeyler değil.
Tamamen insanlıkla, sevgiyle olabilecek şeyler.
Kavga olduğunda onurumu gururumu kıracak şeyler söylememesi.
Bana saygı duyması.
Beni anlaması.
Beni onure etmesi.
Kendimi güzel, değerli hissettirmesi.
Bunların hiç birisini görmüyorum.
Beni geçtim beni doğuran annem büyüten babam ailem dediğim insanlar bile saygıyı hak etmiyor onun gözünde. Bu da yine bana yapılan saygısızlık oluyor.
Bebeğimiz oldu, çocuğunu doğurdum yine onun gözünde saygı kazanamadım. Bana memnuniyetsiz diyen o fakat asıl kendisi memnuniyetsiz.
Bir günün meselesi değil işte yılların birikmişliği o kadar iyi anlıyorum ki hissettiğin huzursuzluğu, herşeye rağmen oldurma çabanı , tüm bu hissettiklerini bi kenarı bırakıp yüne düzelse kabul edip çiçekler saçardın etrafına ama düzelmiyorlar maalesef.
Kendinden ödün verdikçe bu iki kişilik yalnızlığa devam ettikçe belki farkeder diyor insan hiç birşey demeyeyim o görsün yaptıklarımı halimi.. ama görmüyor görse bile geçici anlık şeyler , kalıcı bir onarım yok.
Ruhumuz hayata bakışımız sizle çok benzer , o sebeple sizin öykünüzden ben çok etkilendim. Herşeye bir cevap yetiştirmem bundan.
Tüm yaşanabilicekken yaşanmamış olanlarla kalan ömrünü kendi bildiği gibi tüketsin!
Güven verip yola çıkıp yarı yolda değişen mecbur bırakanlara da Allah bırakmasın yanına.
Kırdığı yerden kırılsın, çocuğunuzdan uzak.
 
Sen forumdan ayrılma. Senin tamamen iyilestiğin,bu adamdan hakkını aldığın günleri de görelim tamam mı? 😌
Bu arada onun sana kurduğu her cümle her küçük görme kendini yansıtıyordu. Seninle alakası yoktu. O değersizdi. Kendi değersizlik duygusunu sana yansıtarak seni de değersiz hissettirmeye çalıştı. Ama altın çamura bulaşmasıyla değer kaybetmez unutma.
Siz yazdığınız sürece ben her zaman size zaman ayırır, neler olup bittiğini anlatırım..
Özgüvenim o kadar düşük ki, burada yazdıklarımla başkalarının kafasını şişiriyor, dertlerine dert ekliyormuşum gibi geliyor bir yandan da...
Başarılı oldu yaşadığı oyunda, beni tamamen bitirdi..
 
X