"Evlat kokusu, cennet kokusudur" demiş Peygamber Efendimiz(sav).
Bizde bu kokuyu içimize çekmek istiyoruz !
Merhaba Sayın Bakanım, Başbakanım
Bizler yıllarca uğraşmamıza rağmen anne olamayan anne adaylarıyız. “Üç çocuk söylemlerinizi” her duyuşumuzda ah keşke diye içimizden geçirirken aynı zamanda daha bir tanesine sahip olamadığımız gerçeğiyle yüzleşiyoruz.
İnfertilite çağımıza damgasını vurmuş önemli hastalıklardan biri. Neyse ki çözüme sahip bir hastalık. Çözüm sürecinin hem maddi, hem de manevi ciddi yüklerinin olduğunu ifade etmeliyiz.
Devletin bu konudaki destekleri yadsınamaz ancak oldukça sınırlı ve yetersizdir. Bu süreç keyfe keder bir uygulama olmayıp tamamen anne olmak için yola çıkılan ve bizleri maddi / manevi yoran bir uygulamadır. Tedavi sürecinde devletin sağladığı imkanlardan faydalanabilmek için çeşitli şartlara yerine getirme zorunluluğu ve uzun süren prosedürler zamanla yarışan çiftler için hem zaman kaybı hem de yıpratıcıdır. Tabi ki şartlar uygulanmalı fakat aşağıda tüm detayları ile sizlerle paylaştığımız ciddi sorunlar ile sürekli karşı karşıya gelmekteyiz.
Bu konuda nasıl bazı sektörlere kaynak ayrılıyor ise bizler içinde bir kaynak ayrılması veya sorunlarımıza bir çözüm üretilmesi hepimizi sevindirecektir. Bizler kaynak konusunda fikirler de üretir masaya koyarız ama bunun en doğrusunu yine işin uzmanları yapacaklardır. Her zaman şunu savunuruz herkes bildiği işi yapmalı ; Bizim bu aşamada tek bildiğimiz anne olmak isteğimizdir.
Bu konuda desteğinizi bekliyor, bizi önemsediğinizi düşünerek en kısa sürede olumlu veya olumsuz cevap vereceğinizi umuyoruz...
#evlatkokusucennetkokusudur
Tüp Bebek Raporu ile İlgili Talepler
RAPOR ÇIKARMAK İÇİN GEREKEN ŞARTLARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ
-Yapılan tıbbî tedavileri sonrasında normal tıbbî yöntemlerle çocuk sahibi olamadığının ve ancak yardımcı üreme yöntemi ile çocuk sahibi olabileceğinedair sağlık kurulu raporu düzenlenmiş olması (SGK)
* Bu maddedeki sağlık kurulu raporu için gerekli testler, tahliller ve sonuçlarının çıkması, sonrasında değerlendirilmesi uzun zaman alıyor (en erken 1 ay) bu süre aşağı çekilmeli. Günümüzde bir çok çift çalışıyor ve bu prosedürler için zaman ayırma imkanları olmuyor.
* Testler ve tahlillerin daha kapsamlı olması
Örnek olarak ;
Kanda genetik incelemesi gerekirse tanı amaçlı histeroskopi ve pıhtılaşma testlerinin tamamının yapılması, sperm dna yapısının incelenmesi vb...
Tekrarlayan düşükler, başarısız tüp bebek denemelerinden sonra araştırılmaya geçilmesi hem zaman, hem maddi, hem manevi kayıp olarak bizlere dönmektedir.
- 23 yaşını doldurmuş, 40 yaşından gün almamış olması (SGK)
* 23 yaşından önce evlenmiş ancak sadece tüp bebekle anne baba olabilecekleri tıbben belgelenmiş çiftler rapor haklarını kullanabilmek için 23 yaşını beklemek durumunda kalıyorlar yine üst yaş sınırı olarak ta kadının 40 yaşından gün almamış olması gerekiyor. Çiftlerin geç evlenmiş ya da herhangi bir sebeple evlat sahibi olmayı geç yaşlara bırakmış olmaları rapor haklarını kaybettirmemeli bu nedenle yaş sınırı olmamalıdır. Çiftlerden birinin daha önceki evliliğinden olan çocuğu sebebiyle rapor hakkından yararlanması mevcut şartlarda mümkün değil. Aynı zamanda ilk bebeği doğal yolla olan ama ikinci bebeğe sonradan oluşan sağlık sorunları gereği sahip olamayan çiftlere de rapor hakkı yararlanamıyor. Sadece yaş sınırlaması maddesine takılan çiftlerin sayısı oldukça fazladır. Yaş sınırlaması gözden geçirilmeli hatta mümkünse tamamen kaldırılmalıdır.
- Uygulamanın yapıldığı merkezin Kurum ile sözleşmeli olması (SGK)
* Devlet ya da Üniversite hastanelerinden alınmış rapor devlet, üniversite ve SGK ile anlaşmalı özel hastanelerde kullanılabiliyor. Raporlar özel, devlet ve üniversite hastanelerinin tümünde geçerli olmalı bu şekilde isteyen istediği merkezde istediği doktor ve ekiple çalışma imkanına sahip olacak daha uygun fiyatlı hastanelerde hasta yoğunluğu da azalmış olacaktır. Aynı zamanda tüp bebek raporu özel hastanelerde de oluşturulacak sağlık kurulu ile verilebilmelidir.
- En az beş yıldır genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık sigortası prim gün sayısının olması veya halen genel sağlık sigortalısı olan kadının bu bentteki koşulları taşımaması halinde eşinin gerekli koşulları sağlaması(SGK)
* Sigorta gün sayısı 900 günden daha aşağı çekilmeli. Diğer şartlara uyan sadece prim gün sayısı maddesine takılarak rapor çıkaramayan çiftlerin sayısı oldukça fazladır.
-Yardımcı Üreme Yöntemi Katılım Payları
1) Yardımcı üreme yöntemi tedavilerinde birinci denemede %30, ikinci denemede %25 oranında olmak üzere bu tedaviler için belirlenen bedeller üzerinden katılım payı alınır.
2) Yardımcı üreme yöntemi katılım payları, tedavinin sağlandığı sağlık hizmeti sunucusunca kişilerden tahsil edilir.(SGK)
* Bu maddede yapılacak iyileştirme maddi yönden çiftleri rahatlatacak ve tedavinin maddi bölümünü düşünmek yerine asıl önemli aşaması olan tıbbi boyutuna odaklanacaklardır.
Rapor süresinin uzatılması
* Çıkarılan tüp bebek raporları 6 aylık süre için geçerli olmaktadır. İki tüp bebek arasındaki bekleme süresi en az iki aydır. Bu süre çiftlerin sağlık durumuna göre doktorlar tarafından daha da uzatılabiliyor. Bir de işin maddi boyutu devreye girdiğinde 2 ayda bir tüp bebek denemesi yapmaları imkansız hale getiriyor. 6 aylık rapor süresi genelde 1 tüp bebek denemesine imkan veriyor. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı rapor süresi uzatılmalıdır. Eğer rapor süresi uzatılamıyorsa rapor hakkı ikiden daha fazla olmalıdır. Rapor sayısının artırılması önemle ele alınması gereken bir konudur ve çok fazla gündeme gelmektedir.
Tıbbi Talepler
* 35 yaş altı kadınlara birinci ve ikinci tüp bebek uygulamasında tek embriyo transfer ediliyor. Bu iki uygulamadan sonuç alınamıyorsa üçüncü ve sonraki uygulamalarda 2 ve daha üzeri embriyo transferi yapılabiliyor. Mevcut şartlarda tekrar tekrar tüp bebek denemesine imkanı olmayan çiftler için tek embriyo sınırlaması hem maddi, hem manevi hem de zaman kaybına sebep oluyor.
Örnek olarak ;
Yumurta rezervi 25 yaşında azalmış erken menopoz tehlikesi yaşayan bir kadın için zaman çok değerlidir. Tedavisi sırasında sadece 2 yumurta oluşturuyor ve embriyo haline geliyorsa bu 2 embriyodan sadece yaşı gereği 1 tane transfer ediliyor. Oysaki 2 embriyo transfer edildiğinde gebelik şansı artacaktır. Belki bir daha yumurta üretmesi mümkün olmayacak ve bu tedavisi son şansıdır. Buna benzer örnekler çok sayıda mevcuttur ve yaşanan mağduriyetler gereği kaç embriyo transfer edileceği doktor ve hastasının ortak kararına bırakılmalı.
* Tedaviden sonra transferden kalan embriyoların dondurulması için çiftlerden tüp bebek ücretinden ayrı bir ücret talep edilmektedir. Dondurma işlemi için alınan ücret belirli zaman aralıklarında tekrar istenmektedir. Birçok çift tüp bebek tedavisi için ciddi rakamlar ödemişken dondurma işlemi için ek ücret talep edildiğinde sorun yaşamaktadır. Dondurma işlemi için ücret talep edilmemelidir.
*PGT yani Preimplantasyon Genetik Tanı aileden gelen genetik bir hastalık nedeniyle ya da tekrarlayan gebelik kayıpları ve başarısız tüp bebek denemeleri olan çiftlerde uygulanan bir işlemdir ve bu işlem maddi olarak çiftleri oldukça zorlamaktadır. Ücretler gözden geçirilmeli mümkünse devlet desteği verilmelidir.
Tüp Bebek Hastaneleri / Merkezleri ile İlgili Talepler
* Devlet/Üniversite hastaneleri ve özel merkezler arasındaki ücret farkları ortadan kaldırılmalı. Parası olan özel hastaneye olmayan devlet/üniversite hastanelerine gitmemeli herkes özel hastane imkanlarından faydalanabilmeli bunun içinde tüp bebek ücretlerinde tavan fiyat uygulamasına geçilmeli.
* Tüp bebek merkezlerinin sık sık denetimden geçirilmelidir. Bu sayede hastaların şikayetleri minimize edilmiş olacak hatta belki de ortadan kalkacaktır.
* Bazı hastane ve merkezlerde hali hazırda uygulanan psikolojik danışmanlık birimleri tüm merkez ve hastanelerde olmalı hatta mecbur kılınmalı.
Tüp Bebek İlaçları ile İlgili Talepler
* İlaç fiyatları eczaneler arasında farklılık göstermekte ve masrafların önemli bir kısmını teşkil etmektedir.
İlaç fiyatlarına her kesimden vatandaşın alım gücüne göre bir standart getirilmeli. Hatta hatta ilaç konusunda %100 destek devlet tarafından karşılanmalıdır.
Konaklama ile ilgili talepler
* Tüp bebek merkezleri büyük illerde bulunmakta olup çevre il, ilçe ve yerleşim bölgelerinden gelenlerin yani tüp bebek yaptırabilmek için şehir değişikliği yapmak durumunda kalan çiftler tedavi masrafları haricinde konaklama için ciddi bir harcama yapmaktadır. Tedavi olunacak hastane çevresinde konaklama imkanı sağlanmalı, devlet misafirhaneleri bu konuda bir kontenjan mutlaka ayırılmalıdır.
Tüm bunlara ek olarak erkek hastaların tedavi sürecinde, operasyonları (varikosel vb.), rapor ve testleri tam bir muallaktır. Yukarıda yer alan hemen hemen tüm sorunlar erkek hastalar içinde geçerliliğini korumaktadır.
Tüp bebek süreci hikayeleri…
İlk Hikayemiz ;
Evlat beklemenin ne demek olduğunu asla "evlat aramayan" bilemez. Bir kaç ay tamam ama bir kaç yıl olduğunda bu süre her ay yüreğin buruk, kalbin kırık, yaşama gücün azalmış oluyor.
Evlat isteyen birinin yaşadığı acıları;
Bir sürü karnı burnunda hamile kadınla bir kadın doğumcu doktorun kapısında beklemeyen bilemez.
Sizinle aynı sene evlenen arkadaşlarınız size ikinci bebeğini beklediği müjdesini verirken sizin bir an önce ağlamak istediğinizi kimse anlayamaz. Ve sonra onun sevincine sevinememenin verdiği vicdan azabını yaşamanızı kimse anlayamaz.
Dışarı çıktığınızda bile kafa dağıtmak için gözünüz hep küçük bebeklerde ve hamile kadınların karınlarında oluyor.
Hele çok istediğiniz bebeğiniz bir doktor hatasıyla sizden koparılmışsa "olsun bir daha olur" cevabını duyduğunuzda hissettiklerinizi kimse anlayamaz. Çünkü kimse bilemez sizin ona nasıl hasretle kavuşmayı beklediğinizi, her ay karı koca gelmeyen bebek yüzünden matem tuttuğunuzu, erkeğinin ağlayarak Allah'a dua ettiğinin görmeyen bir kadın bilebilir mi yaşadıklarınızı ?
Ya da ağlayarak Allah'tan evlat isteyen bir erkeğin duygularını hissedebilir mi ?
Ve zamanla evlilik hayatınızın eski neşesini kaybettiğini kimse göremez.
Evladının peşinde koşturan bir anne-baba görmek, onun ilklerini anlatan dostlarla olmak, dağılan evlerinden, boşalan mutfak dolaplarından, dökülen çekmecelerden bahsedilince yanımda gözlerim doluyor gülümseyen yüzümde ve içimden Allah’ım bana da bu duyguları yaşat diye dua ediyorum.
Allah’ım kimsenin yuvasını cıvıldayan bir yavrudan mahrum bırakmasın. Rabbim kimseyi evlat ateşiyle sınamasın, yuvanın neşesi evlattır kimseyi hasret bırakmasın.
Her kadına anneliği, her erkeğe babalığı tattırsın inşallah. Biz de rahmimizde bir canlı büyütmek ve onu dünyaya getirip bu duyguların hepsini yaşamak ve eşlerimize de yaşatmak istiyoruz.
Allah’ım imtihanımızı bitir artık bize sağlıklı, hayırlı, ihsan sahibi evlatlar nasip et.
İkinci Hikayemiz ;
Merhaba Bebeğim…
Bilmiyorum bir gün benim olup, büyüyüp bu satırları okuyabilecek misin?
Sana kavuşmak için her gün dua ediyorum Meleğim,
İlk başta senin hemen aramıza katılacağını sanıyorduk. Bilmiyorduk senin bu kadar uzak yollardan geleceğini ama inan ki sana olan özlemim hiç azalmıyor bebeğim. Sen gelmedikçe, gelmekte inat ettikçe daha da artıyor sana olan özlemim.
Sana kavuşmak için nelere katlandığımı bilseydin bu kadar geç kalmazdın herhalde Bebeğim...
Senin için ne hayaller ne umutlar büyüttük yüreğimizde evlenir evlenmez hemen anne olacağım diye sana ilk aydan başladım patikler kazaklar örmeye, seni pamuklara saracaktım oysaki, kimselerin ağlatmasına, üzmesine izin vermeyecektim gelseydin eğer…
Sana en güzel beşikleri, en güzel kıyafetleri alacaktım. Beraber parklara gidip oyunlar oynayacaktık. Sen benim için dünyanın en güzel bebeği olacaktın, biz de dünyanın en güzel bebeğine sahip anne baba…
Biliyor musun bebeğim, etrafımda öyle kötü insanlar var ki sen gelmedikçe beni üzmek için senin niye gelmediğini soruyorlar inatla kendi bebeklerini seviyorlar yanımızda. Onlar öyle yaptıkça inan ki çok üzülüyorum ama kimseye bir şey diyemiyorum gözyaşlarımı hep içime akıtıyorum. Her ay belki gelirsin umuduyla bekliyorum, Yalvarıyorum Allah’ıma…
Sonra yine olmadığını anlayınca ağlıyorum hıçkıra hıçkıra. Bazen niye ben diyorum… Sonra yine içimi bir umut kaplıyor ama göz yaşlarımı asla babana göstermiyorum, onu da üzmek istemiyorum. Biliyor musun Bebeğim baban da seni hasretle bekliyor. Hani erkekler ağlamaz derler ya o yüzden o gözyaşlarını hep içinde tutuyor. Bebeğim baban da öyle fedakar bir insan ki o da sana kavuşabilmek için her şeyden vazgeçti. Bir bilsen ne kilometreler kat ettik beraber, “belki o yolların sonunda sen varsındır” diye.
Her tedavi sonunda tahlil sonucunu o aldı hastaneden, alıştırarak söyledi bana yine olmadığını kavuşamayacağımızı. Her zaman o yıkıldı benden önce.
İlk tedavide çok olumlu konuştu doktorlar. Kendimizi sana öyle hazırladık ki baban hemşirem oldu ve iğnelerimi o vurdu. Babanla ikimiz geleceğinden çok emindik. Senin embriyo halini gördük verdikleri fotoğrafta.
Seni o fotoğraflarda sevdik. O fotoğraf bizi dünyanın en mutlu insanı yaptı. 15 gün sonra baban sonucu getirdi çok yıkıldım, günlerce ağladım tutunamamıştın.
Sonra 2. deneme 3 ay zor bekledik yeni bir tedaviye başlamak için ve yine aynı umutlar ve aynı kötü son
Bu sefer aradan 1 yıl geçti merkezimizi değiştirdik. Yine aynı umutlarla çıktık yola.
Günlerce gittik geldik tedavi için.
O uzun yollar bize kısa geliyordu sonunda Sen vardın çünkü Bebeğim,
“Her şey çok güzel gidiyor” dediler hep.
Bu sefer geleceksin, bizim olacaksın diye çok emindim.
Yine tedavimiz bitti ve aynı kötü sonu yine yaşadık bebeğim.
Neden gelmiyordun ? bizi neden bu kadar üzüyordun ?
Benim hep bir yanım eksik mi kalacaktı Allah’ım
Olmayacaktı, iki kişilik ailemizi 3 kişiye çıkartamayacaktık, evimiz yine sessiz kalacaktı. Oysaki sana ne umutlar beslemiştim yüreğimde biliyor musun bebeğim ?
Ben aradan 3. negatif sonucu almıştın ve aradan 20 gün geçti geçmedi halan 2. bebeğini kucağına aldı.
Kıskanmadım ama çok üzüldüm…
Aradan bir kaç ay geçti ve artık teyzen de ilk bebeğine hamileydi.
Ama teyzen hamile olduğuna sevinemedi bile, belki de sevindi de belli edemedi sadece ben üzülmeyeyim diye ...
Ama ben onun hamile olduğunu duyunca o kadar üzüldüm ki MELEĞİM evimize geldim saatlerce gözyaşı döktüm senin için. Onun bebeği büyüdükçe benim de sana olan hasretim büyüyordu.
Biliyor musun MELEĞİM teyzenin güzel bir kızı oldu sen onun büyüğü olacakken o senin ablan olacak gelirsen eğer.
Niye bebeğim niye bu kadar inat ettin bizimle...
Ve daha fazla dayanamadık. Biz de anne baba olmalıydık. 2010 yılının sonlarında yine düştük yollara. Bu sefer her şey daha güzel olacak dedi doktorlarımız. Ama yine olmadı, yine tutunamamıştın bana..
Biliyor musun Bebeğim; baban beni mutlu etmek, senin yokluğunu unutturmak için elinden geleni yapıyor inan ki ama hep bir yanım eksik kalıyor sen yoksun diye...
Herkes doğum hikayelerini, bebeklerinin yaramazlıklarını anlatırken ben sadece susuyorum. Ne senden ne de yaptıklarından bahsedemiyorum....
Seni sadece rüyalarımdan tanıyorum. Bazen rüyalarıma girdiğinde öyle seviniyorum ki o an hiç bitmesin hiç uyanmayayım istiyorum ama sonra rüya olduğunu anlıyorum...
6 yıldır ne bayramlar geçti sensiz, her bayram gelirsin de sana bayramlık alırım diye bekliyorum...
Çocuklarını elinden tutup okula götüren anneleri gördükçe iç geçiriyorum. Bir gün ben de onlar gibi senin doğum hikayeni anlatır mıyım bilmiyorum ama sen geç olsa da yine de gel bebeğim.
Gel ki seninle ertelediğimiz her şeyi yaşayalım.
Gel de geceleri beni uykumdan uyandır. Sabahları babanı işe beraber gönderelim seninle beraber parklara gidelim.
Senin için ne adaklar adadık...
Biliyor musun bebeğim sensiz biz hep kışı yaşıyoruz, gel artık kışımızı bahara döndür, ağlayan gözlerimizi güldür bu hasreti bitir.
Bu da tüp bebek ile anne olan bir annemizin hikayesi ;
Anne olacağını duymak dünyanın en güzel hissidir elbette.
Peki olamayacağını duymak nasıl bir histir ?
Önce şu soru geçer aklından, neden ben, ben ne yaptım bunu yaşıyorum ?
Sonra ağlama krizleri, eş ile anlamsız kavgalar, tarifsiz bir his… Sonra araştırmalar, ne yapabilirizler. Doktor kontrolleri ve son aşama tüp bebek.
O merkeze gittiğim günü hiç unutamıyorum. O kadar çok çift vardı ki bizim gibi, Allah'ım yalnız değiliz demiştim, yalnız değiliz tek biz değiliz. Bu inanılmazdı. Sonra merkezin bir köşesine çöküp hüngür hüngür ağlamıştım ama kendim için değil, bu kadar çok çocuğu olmayan tedavi olan insan olduğunu gördüğüm için.
Ve tedavi başlar... Hep korku duyulur ya olmazsa diye, hamile haberi gelince hiç tanımadığın insanlara sarılıp gözyaşı dökebilirsiniz mutluluktan ve diller de hep aynı dua vardır ; darısı başımıza !
Ben bu süreci olumlu atlatmış ve ikiz çocuklarıma tedavi sonucu kavuşmuş bir anneyim. Bu öyle güzel bir mutluluk ki, tarifini et deseniz mümkün değil. Sanki yıllarca onu beklemiş ve sonunda kavuşmuş gibi olursunuz.
Bebeklerimi ilk kucağıma aldığımda tek dediğim şey; Allah'ım bunlar benim mi ? Hoş geldiniz yavrularım, çok beklettiniz ama hoş geldiniz...
Tüp bebek süreci sancılı bir süreçtir. Horman haplarını yüklenirsiniz, günlük muayeneler, duyacağınız tek bir söz, bir surat ifadesi, doktorun bir off demesi bile etkiler sizi. Bu manevi yönüdür.
Bir de maddi külfeti vardır hele de özel bir merkez ise ve farklı bir şehirden geldiyseniz. Kalacak yer sorun, yeme-içme sorun, her şey maddiyat. Maddi manevi sancılı, zorlu bir süreç. Anne olmak her kadının hakkıdır ama sırf maddi sebeplerle bu haktan mahrum kalan çok insan var.
Bu güzelliği herkesin yaşayabilmesini diliyorum..
Not : Yazıyı sizlerin dilinizden yazmaya çalıştım, tamamen şablon bir yazıdır ama ekleme düzenleme her türlü değişikliği yapıp son haline getirip gerekli yerlere ulaştırmak benim sorumluluğumdadır.
http://www.kadinlarkulubu.com/porta...-bebek-islemlerinde-devlet-katkisi-46302.html
Bizde bu kokuyu içimize çekmek istiyoruz !
Merhaba Sayın Bakanım, Başbakanım
Bizler yıllarca uğraşmamıza rağmen anne olamayan anne adaylarıyız. “Üç çocuk söylemlerinizi” her duyuşumuzda ah keşke diye içimizden geçirirken aynı zamanda daha bir tanesine sahip olamadığımız gerçeğiyle yüzleşiyoruz.
İnfertilite çağımıza damgasını vurmuş önemli hastalıklardan biri. Neyse ki çözüme sahip bir hastalık. Çözüm sürecinin hem maddi, hem de manevi ciddi yüklerinin olduğunu ifade etmeliyiz.
Devletin bu konudaki destekleri yadsınamaz ancak oldukça sınırlı ve yetersizdir. Bu süreç keyfe keder bir uygulama olmayıp tamamen anne olmak için yola çıkılan ve bizleri maddi / manevi yoran bir uygulamadır. Tedavi sürecinde devletin sağladığı imkanlardan faydalanabilmek için çeşitli şartlara yerine getirme zorunluluğu ve uzun süren prosedürler zamanla yarışan çiftler için hem zaman kaybı hem de yıpratıcıdır. Tabi ki şartlar uygulanmalı fakat aşağıda tüm detayları ile sizlerle paylaştığımız ciddi sorunlar ile sürekli karşı karşıya gelmekteyiz.
Bu konuda nasıl bazı sektörlere kaynak ayrılıyor ise bizler içinde bir kaynak ayrılması veya sorunlarımıza bir çözüm üretilmesi hepimizi sevindirecektir. Bizler kaynak konusunda fikirler de üretir masaya koyarız ama bunun en doğrusunu yine işin uzmanları yapacaklardır. Her zaman şunu savunuruz herkes bildiği işi yapmalı ; Bizim bu aşamada tek bildiğimiz anne olmak isteğimizdir.
Bu konuda desteğinizi bekliyor, bizi önemsediğinizi düşünerek en kısa sürede olumlu veya olumsuz cevap vereceğinizi umuyoruz...
#evlatkokusucennetkokusudur
Tüp Bebek Raporu ile İlgili Talepler
RAPOR ÇIKARMAK İÇİN GEREKEN ŞARTLARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ
-Yapılan tıbbî tedavileri sonrasında normal tıbbî yöntemlerle çocuk sahibi olamadığının ve ancak yardımcı üreme yöntemi ile çocuk sahibi olabileceğinedair sağlık kurulu raporu düzenlenmiş olması (SGK)
* Bu maddedeki sağlık kurulu raporu için gerekli testler, tahliller ve sonuçlarının çıkması, sonrasında değerlendirilmesi uzun zaman alıyor (en erken 1 ay) bu süre aşağı çekilmeli. Günümüzde bir çok çift çalışıyor ve bu prosedürler için zaman ayırma imkanları olmuyor.
* Testler ve tahlillerin daha kapsamlı olması
Örnek olarak ;
Kanda genetik incelemesi gerekirse tanı amaçlı histeroskopi ve pıhtılaşma testlerinin tamamının yapılması, sperm dna yapısının incelenmesi vb...
Tekrarlayan düşükler, başarısız tüp bebek denemelerinden sonra araştırılmaya geçilmesi hem zaman, hem maddi, hem manevi kayıp olarak bizlere dönmektedir.
- 23 yaşını doldurmuş, 40 yaşından gün almamış olması (SGK)
* 23 yaşından önce evlenmiş ancak sadece tüp bebekle anne baba olabilecekleri tıbben belgelenmiş çiftler rapor haklarını kullanabilmek için 23 yaşını beklemek durumunda kalıyorlar yine üst yaş sınırı olarak ta kadının 40 yaşından gün almamış olması gerekiyor. Çiftlerin geç evlenmiş ya da herhangi bir sebeple evlat sahibi olmayı geç yaşlara bırakmış olmaları rapor haklarını kaybettirmemeli bu nedenle yaş sınırı olmamalıdır. Çiftlerden birinin daha önceki evliliğinden olan çocuğu sebebiyle rapor hakkından yararlanması mevcut şartlarda mümkün değil. Aynı zamanda ilk bebeği doğal yolla olan ama ikinci bebeğe sonradan oluşan sağlık sorunları gereği sahip olamayan çiftlere de rapor hakkı yararlanamıyor. Sadece yaş sınırlaması maddesine takılan çiftlerin sayısı oldukça fazladır. Yaş sınırlaması gözden geçirilmeli hatta mümkünse tamamen kaldırılmalıdır.
- Uygulamanın yapıldığı merkezin Kurum ile sözleşmeli olması (SGK)
* Devlet ya da Üniversite hastanelerinden alınmış rapor devlet, üniversite ve SGK ile anlaşmalı özel hastanelerde kullanılabiliyor. Raporlar özel, devlet ve üniversite hastanelerinin tümünde geçerli olmalı bu şekilde isteyen istediği merkezde istediği doktor ve ekiple çalışma imkanına sahip olacak daha uygun fiyatlı hastanelerde hasta yoğunluğu da azalmış olacaktır. Aynı zamanda tüp bebek raporu özel hastanelerde de oluşturulacak sağlık kurulu ile verilebilmelidir.
- En az beş yıldır genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık sigortası prim gün sayısının olması veya halen genel sağlık sigortalısı olan kadının bu bentteki koşulları taşımaması halinde eşinin gerekli koşulları sağlaması(SGK)
* Sigorta gün sayısı 900 günden daha aşağı çekilmeli. Diğer şartlara uyan sadece prim gün sayısı maddesine takılarak rapor çıkaramayan çiftlerin sayısı oldukça fazladır.
-Yardımcı Üreme Yöntemi Katılım Payları
1) Yardımcı üreme yöntemi tedavilerinde birinci denemede %30, ikinci denemede %25 oranında olmak üzere bu tedaviler için belirlenen bedeller üzerinden katılım payı alınır.
2) Yardımcı üreme yöntemi katılım payları, tedavinin sağlandığı sağlık hizmeti sunucusunca kişilerden tahsil edilir.(SGK)
* Bu maddede yapılacak iyileştirme maddi yönden çiftleri rahatlatacak ve tedavinin maddi bölümünü düşünmek yerine asıl önemli aşaması olan tıbbi boyutuna odaklanacaklardır.
Rapor süresinin uzatılması
* Çıkarılan tüp bebek raporları 6 aylık süre için geçerli olmaktadır. İki tüp bebek arasındaki bekleme süresi en az iki aydır. Bu süre çiftlerin sağlık durumuna göre doktorlar tarafından daha da uzatılabiliyor. Bir de işin maddi boyutu devreye girdiğinde 2 ayda bir tüp bebek denemesi yapmaları imkansız hale getiriyor. 6 aylık rapor süresi genelde 1 tüp bebek denemesine imkan veriyor. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı rapor süresi uzatılmalıdır. Eğer rapor süresi uzatılamıyorsa rapor hakkı ikiden daha fazla olmalıdır. Rapor sayısının artırılması önemle ele alınması gereken bir konudur ve çok fazla gündeme gelmektedir.
Tıbbi Talepler
* 35 yaş altı kadınlara birinci ve ikinci tüp bebek uygulamasında tek embriyo transfer ediliyor. Bu iki uygulamadan sonuç alınamıyorsa üçüncü ve sonraki uygulamalarda 2 ve daha üzeri embriyo transferi yapılabiliyor. Mevcut şartlarda tekrar tekrar tüp bebek denemesine imkanı olmayan çiftler için tek embriyo sınırlaması hem maddi, hem manevi hem de zaman kaybına sebep oluyor.
Örnek olarak ;
Yumurta rezervi 25 yaşında azalmış erken menopoz tehlikesi yaşayan bir kadın için zaman çok değerlidir. Tedavisi sırasında sadece 2 yumurta oluşturuyor ve embriyo haline geliyorsa bu 2 embriyodan sadece yaşı gereği 1 tane transfer ediliyor. Oysaki 2 embriyo transfer edildiğinde gebelik şansı artacaktır. Belki bir daha yumurta üretmesi mümkün olmayacak ve bu tedavisi son şansıdır. Buna benzer örnekler çok sayıda mevcuttur ve yaşanan mağduriyetler gereği kaç embriyo transfer edileceği doktor ve hastasının ortak kararına bırakılmalı.
* Tedaviden sonra transferden kalan embriyoların dondurulması için çiftlerden tüp bebek ücretinden ayrı bir ücret talep edilmektedir. Dondurma işlemi için alınan ücret belirli zaman aralıklarında tekrar istenmektedir. Birçok çift tüp bebek tedavisi için ciddi rakamlar ödemişken dondurma işlemi için ek ücret talep edildiğinde sorun yaşamaktadır. Dondurma işlemi için ücret talep edilmemelidir.
*PGT yani Preimplantasyon Genetik Tanı aileden gelen genetik bir hastalık nedeniyle ya da tekrarlayan gebelik kayıpları ve başarısız tüp bebek denemeleri olan çiftlerde uygulanan bir işlemdir ve bu işlem maddi olarak çiftleri oldukça zorlamaktadır. Ücretler gözden geçirilmeli mümkünse devlet desteği verilmelidir.
Tüp Bebek Hastaneleri / Merkezleri ile İlgili Talepler
* Devlet/Üniversite hastaneleri ve özel merkezler arasındaki ücret farkları ortadan kaldırılmalı. Parası olan özel hastaneye olmayan devlet/üniversite hastanelerine gitmemeli herkes özel hastane imkanlarından faydalanabilmeli bunun içinde tüp bebek ücretlerinde tavan fiyat uygulamasına geçilmeli.
* Tüp bebek merkezlerinin sık sık denetimden geçirilmelidir. Bu sayede hastaların şikayetleri minimize edilmiş olacak hatta belki de ortadan kalkacaktır.
* Bazı hastane ve merkezlerde hali hazırda uygulanan psikolojik danışmanlık birimleri tüm merkez ve hastanelerde olmalı hatta mecbur kılınmalı.
Tüp Bebek İlaçları ile İlgili Talepler
* İlaç fiyatları eczaneler arasında farklılık göstermekte ve masrafların önemli bir kısmını teşkil etmektedir.
İlaç fiyatlarına her kesimden vatandaşın alım gücüne göre bir standart getirilmeli. Hatta hatta ilaç konusunda %100 destek devlet tarafından karşılanmalıdır.
Konaklama ile ilgili talepler
* Tüp bebek merkezleri büyük illerde bulunmakta olup çevre il, ilçe ve yerleşim bölgelerinden gelenlerin yani tüp bebek yaptırabilmek için şehir değişikliği yapmak durumunda kalan çiftler tedavi masrafları haricinde konaklama için ciddi bir harcama yapmaktadır. Tedavi olunacak hastane çevresinde konaklama imkanı sağlanmalı, devlet misafirhaneleri bu konuda bir kontenjan mutlaka ayırılmalıdır.
Tüm bunlara ek olarak erkek hastaların tedavi sürecinde, operasyonları (varikosel vb.), rapor ve testleri tam bir muallaktır. Yukarıda yer alan hemen hemen tüm sorunlar erkek hastalar içinde geçerliliğini korumaktadır.
Tüp bebek süreci hikayeleri…
İlk Hikayemiz ;
Evlat beklemenin ne demek olduğunu asla "evlat aramayan" bilemez. Bir kaç ay tamam ama bir kaç yıl olduğunda bu süre her ay yüreğin buruk, kalbin kırık, yaşama gücün azalmış oluyor.
Evlat isteyen birinin yaşadığı acıları;
Bir sürü karnı burnunda hamile kadınla bir kadın doğumcu doktorun kapısında beklemeyen bilemez.
Sizinle aynı sene evlenen arkadaşlarınız size ikinci bebeğini beklediği müjdesini verirken sizin bir an önce ağlamak istediğinizi kimse anlayamaz. Ve sonra onun sevincine sevinememenin verdiği vicdan azabını yaşamanızı kimse anlayamaz.
Dışarı çıktığınızda bile kafa dağıtmak için gözünüz hep küçük bebeklerde ve hamile kadınların karınlarında oluyor.
Hele çok istediğiniz bebeğiniz bir doktor hatasıyla sizden koparılmışsa "olsun bir daha olur" cevabını duyduğunuzda hissettiklerinizi kimse anlayamaz. Çünkü kimse bilemez sizin ona nasıl hasretle kavuşmayı beklediğinizi, her ay karı koca gelmeyen bebek yüzünden matem tuttuğunuzu, erkeğinin ağlayarak Allah'a dua ettiğinin görmeyen bir kadın bilebilir mi yaşadıklarınızı ?
Ya da ağlayarak Allah'tan evlat isteyen bir erkeğin duygularını hissedebilir mi ?
Ve zamanla evlilik hayatınızın eski neşesini kaybettiğini kimse göremez.
Evladının peşinde koşturan bir anne-baba görmek, onun ilklerini anlatan dostlarla olmak, dağılan evlerinden, boşalan mutfak dolaplarından, dökülen çekmecelerden bahsedilince yanımda gözlerim doluyor gülümseyen yüzümde ve içimden Allah’ım bana da bu duyguları yaşat diye dua ediyorum.
Allah’ım kimsenin yuvasını cıvıldayan bir yavrudan mahrum bırakmasın. Rabbim kimseyi evlat ateşiyle sınamasın, yuvanın neşesi evlattır kimseyi hasret bırakmasın.
Her kadına anneliği, her erkeğe babalığı tattırsın inşallah. Biz de rahmimizde bir canlı büyütmek ve onu dünyaya getirip bu duyguların hepsini yaşamak ve eşlerimize de yaşatmak istiyoruz.
Allah’ım imtihanımızı bitir artık bize sağlıklı, hayırlı, ihsan sahibi evlatlar nasip et.
İkinci Hikayemiz ;
Merhaba Bebeğim…
Bilmiyorum bir gün benim olup, büyüyüp bu satırları okuyabilecek misin?
Sana kavuşmak için her gün dua ediyorum Meleğim,
İlk başta senin hemen aramıza katılacağını sanıyorduk. Bilmiyorduk senin bu kadar uzak yollardan geleceğini ama inan ki sana olan özlemim hiç azalmıyor bebeğim. Sen gelmedikçe, gelmekte inat ettikçe daha da artıyor sana olan özlemim.
Sana kavuşmak için nelere katlandığımı bilseydin bu kadar geç kalmazdın herhalde Bebeğim...
Senin için ne hayaller ne umutlar büyüttük yüreğimizde evlenir evlenmez hemen anne olacağım diye sana ilk aydan başladım patikler kazaklar örmeye, seni pamuklara saracaktım oysaki, kimselerin ağlatmasına, üzmesine izin vermeyecektim gelseydin eğer…
Sana en güzel beşikleri, en güzel kıyafetleri alacaktım. Beraber parklara gidip oyunlar oynayacaktık. Sen benim için dünyanın en güzel bebeği olacaktın, biz de dünyanın en güzel bebeğine sahip anne baba…
Biliyor musun bebeğim, etrafımda öyle kötü insanlar var ki sen gelmedikçe beni üzmek için senin niye gelmediğini soruyorlar inatla kendi bebeklerini seviyorlar yanımızda. Onlar öyle yaptıkça inan ki çok üzülüyorum ama kimseye bir şey diyemiyorum gözyaşlarımı hep içime akıtıyorum. Her ay belki gelirsin umuduyla bekliyorum, Yalvarıyorum Allah’ıma…
Sonra yine olmadığını anlayınca ağlıyorum hıçkıra hıçkıra. Bazen niye ben diyorum… Sonra yine içimi bir umut kaplıyor ama göz yaşlarımı asla babana göstermiyorum, onu da üzmek istemiyorum. Biliyor musun Bebeğim baban da seni hasretle bekliyor. Hani erkekler ağlamaz derler ya o yüzden o gözyaşlarını hep içinde tutuyor. Bebeğim baban da öyle fedakar bir insan ki o da sana kavuşabilmek için her şeyden vazgeçti. Bir bilsen ne kilometreler kat ettik beraber, “belki o yolların sonunda sen varsındır” diye.
Her tedavi sonunda tahlil sonucunu o aldı hastaneden, alıştırarak söyledi bana yine olmadığını kavuşamayacağımızı. Her zaman o yıkıldı benden önce.
İlk tedavide çok olumlu konuştu doktorlar. Kendimizi sana öyle hazırladık ki baban hemşirem oldu ve iğnelerimi o vurdu. Babanla ikimiz geleceğinden çok emindik. Senin embriyo halini gördük verdikleri fotoğrafta.
Seni o fotoğraflarda sevdik. O fotoğraf bizi dünyanın en mutlu insanı yaptı. 15 gün sonra baban sonucu getirdi çok yıkıldım, günlerce ağladım tutunamamıştın.
Sonra 2. deneme 3 ay zor bekledik yeni bir tedaviye başlamak için ve yine aynı umutlar ve aynı kötü son
Bu sefer aradan 1 yıl geçti merkezimizi değiştirdik. Yine aynı umutlarla çıktık yola.
Günlerce gittik geldik tedavi için.
O uzun yollar bize kısa geliyordu sonunda Sen vardın çünkü Bebeğim,
“Her şey çok güzel gidiyor” dediler hep.
Bu sefer geleceksin, bizim olacaksın diye çok emindim.
Yine tedavimiz bitti ve aynı kötü sonu yine yaşadık bebeğim.
Neden gelmiyordun ? bizi neden bu kadar üzüyordun ?
Benim hep bir yanım eksik mi kalacaktı Allah’ım
Olmayacaktı, iki kişilik ailemizi 3 kişiye çıkartamayacaktık, evimiz yine sessiz kalacaktı. Oysaki sana ne umutlar beslemiştim yüreğimde biliyor musun bebeğim ?
Ben aradan 3. negatif sonucu almıştın ve aradan 20 gün geçti geçmedi halan 2. bebeğini kucağına aldı.
Kıskanmadım ama çok üzüldüm…
Aradan bir kaç ay geçti ve artık teyzen de ilk bebeğine hamileydi.
Ama teyzen hamile olduğuna sevinemedi bile, belki de sevindi de belli edemedi sadece ben üzülmeyeyim diye ...
Ama ben onun hamile olduğunu duyunca o kadar üzüldüm ki MELEĞİM evimize geldim saatlerce gözyaşı döktüm senin için. Onun bebeği büyüdükçe benim de sana olan hasretim büyüyordu.
Biliyor musun MELEĞİM teyzenin güzel bir kızı oldu sen onun büyüğü olacakken o senin ablan olacak gelirsen eğer.
Niye bebeğim niye bu kadar inat ettin bizimle...
Ve daha fazla dayanamadık. Biz de anne baba olmalıydık. 2010 yılının sonlarında yine düştük yollara. Bu sefer her şey daha güzel olacak dedi doktorlarımız. Ama yine olmadı, yine tutunamamıştın bana..
Biliyor musun Bebeğim; baban beni mutlu etmek, senin yokluğunu unutturmak için elinden geleni yapıyor inan ki ama hep bir yanım eksik kalıyor sen yoksun diye...
Herkes doğum hikayelerini, bebeklerinin yaramazlıklarını anlatırken ben sadece susuyorum. Ne senden ne de yaptıklarından bahsedemiyorum....
Seni sadece rüyalarımdan tanıyorum. Bazen rüyalarıma girdiğinde öyle seviniyorum ki o an hiç bitmesin hiç uyanmayayım istiyorum ama sonra rüya olduğunu anlıyorum...
6 yıldır ne bayramlar geçti sensiz, her bayram gelirsin de sana bayramlık alırım diye bekliyorum...
Çocuklarını elinden tutup okula götüren anneleri gördükçe iç geçiriyorum. Bir gün ben de onlar gibi senin doğum hikayeni anlatır mıyım bilmiyorum ama sen geç olsa da yine de gel bebeğim.
Gel ki seninle ertelediğimiz her şeyi yaşayalım.
Gel de geceleri beni uykumdan uyandır. Sabahları babanı işe beraber gönderelim seninle beraber parklara gidelim.
Senin için ne adaklar adadık...
Biliyor musun bebeğim sensiz biz hep kışı yaşıyoruz, gel artık kışımızı bahara döndür, ağlayan gözlerimizi güldür bu hasreti bitir.
Bu da tüp bebek ile anne olan bir annemizin hikayesi ;
Anne olacağını duymak dünyanın en güzel hissidir elbette.
Peki olamayacağını duymak nasıl bir histir ?
Önce şu soru geçer aklından, neden ben, ben ne yaptım bunu yaşıyorum ?
Sonra ağlama krizleri, eş ile anlamsız kavgalar, tarifsiz bir his… Sonra araştırmalar, ne yapabilirizler. Doktor kontrolleri ve son aşama tüp bebek.
O merkeze gittiğim günü hiç unutamıyorum. O kadar çok çift vardı ki bizim gibi, Allah'ım yalnız değiliz demiştim, yalnız değiliz tek biz değiliz. Bu inanılmazdı. Sonra merkezin bir köşesine çöküp hüngür hüngür ağlamıştım ama kendim için değil, bu kadar çok çocuğu olmayan tedavi olan insan olduğunu gördüğüm için.
Ve tedavi başlar... Hep korku duyulur ya olmazsa diye, hamile haberi gelince hiç tanımadığın insanlara sarılıp gözyaşı dökebilirsiniz mutluluktan ve diller de hep aynı dua vardır ; darısı başımıza !
Ben bu süreci olumlu atlatmış ve ikiz çocuklarıma tedavi sonucu kavuşmuş bir anneyim. Bu öyle güzel bir mutluluk ki, tarifini et deseniz mümkün değil. Sanki yıllarca onu beklemiş ve sonunda kavuşmuş gibi olursunuz.
Bebeklerimi ilk kucağıma aldığımda tek dediğim şey; Allah'ım bunlar benim mi ? Hoş geldiniz yavrularım, çok beklettiniz ama hoş geldiniz...
Tüp bebek süreci sancılı bir süreçtir. Horman haplarını yüklenirsiniz, günlük muayeneler, duyacağınız tek bir söz, bir surat ifadesi, doktorun bir off demesi bile etkiler sizi. Bu manevi yönüdür.
Bir de maddi külfeti vardır hele de özel bir merkez ise ve farklı bir şehirden geldiyseniz. Kalacak yer sorun, yeme-içme sorun, her şey maddiyat. Maddi manevi sancılı, zorlu bir süreç. Anne olmak her kadının hakkıdır ama sırf maddi sebeplerle bu haktan mahrum kalan çok insan var.
Bu güzelliği herkesin yaşayabilmesini diliyorum..
Not : Yazıyı sizlerin dilinizden yazmaya çalıştım, tamamen şablon bir yazıdır ama ekleme düzenleme her türlü değişikliği yapıp son haline getirip gerekli yerlere ulaştırmak benim sorumluluğumdadır.
http://www.kadinlarkulubu.com/porta...-bebek-islemlerinde-devlet-katkisi-46302.html
(((((((
