para biriktirmek isteyenlere öneriler
para biriktir(eme)me meselesi birçok sohbette yeniden ve yeniden açılır oldu. ben de en bilirkişi halimle bu konuda ahkam kesmeye karar verdim. işte altın değerindeki önerilerim:
1* güzel bir hedefiniz olsun
şu en temel soruyla başlayın: bunu gerçekten istiyor muyum? çünkü para biriktirmek gibi bir derdiniz yoksa yoktur. nokta. ama biriktirmek istiyorsanız parayla yapmak istediğiniz bir şeyler de olmalı. çünkü amaçsızca biriktirmek bir süre sonra motivasyon kaybına sebep oluyor. sakın ama sakın ama sakın "kötü gün parası" diye düşünerek para biriktirmeyin, kötü günü kendinize çekmeyin, kaşınmayın! zevk-ü safa param deyin, bahama tatili param deyin, ispanyolca öğrenme param deyin, paraşüt kursu param deyin, kendi işimi kurma param deyin vs. olumlu bir amacınız olsun.
2* öncelik birikimin olsun
para dediğin daha ay başından bi kenara ayrılarak biriktirilir arkadaş. yok ay sonu gelsin de, yok elimde kalanı birikim hesabıma atarım da falan geçin bunları. vadeli bir hesap açın, ki artık internetten bile 3 saniyede açılıyor. ay başında maaşınızı alır almaz belirlediğiniz bir tutarı ya kendi elceğizinizle ya da otomatik transfer talimatıyla bu hesaba aktarın. ama o tutarı belirlerken gerçekçi olun. gaza gelip maaşınızın dörtte üçünü ilk aydan lönk diye o hesaba atarsanız tabi ki ayın 2. haftasında ağlarsınız.
3* önceliklerinizi, olmazsa olmazlarınızı belirleyin
kiradır, faturadır, muhtelif başka zorunlu ödemelerdir, bunlardan kısacak haliniz yok. ama önceliklerinizi belirleyin. her gün starbucks'tan kahve içmek mi, bahama tatili mi? sık sık taksiye binmek mi, yatırım yapmak mı? sadece bir kere giyeceğiniz bir giysiye para dökmek mi, istediğiniz işi yapacak maddi güce kavuşmak mi? para harcadığınız şeylerin mutluluğunuza ne kadar katkıda bulunduğuna daha yakından bakın.
4* eğlenmeyi para harcamakla karıştırmayın
çok ucuza, hatta bedavaya birçok eğlence var. sevdiğiniz arkadaşlarınızla evde dvd veya oyun akşamları düzenlemek, güzel havalarda yine sevdiklerinizle deniz kenarında, parkta, kırda, doğada piknikler yapmak, bisiklete binmek, uçurtma uçurmaya gitmek veya doğa yürüyüşlerine çıkmak şimdi ilk aklıma gelenler...
5* kredi kartı kullanmayın
ya da en azından bir taneyle yetinin. kart limitinizi yeniden belirleyin ve daima borcunuzun tamamını ödeyin. bu yazıyı okumaya lüzum gördüğünüze göre her ay yeni bir 4x4 almadığınızı varsayıyorum. hiçbirimizin binlerce TL limite ihtiyacı yok. hem böylece "kartım çalınırsa sıçtım" paniğinden de kurtulmuş olursunuz. aileler için ani ihtiyaç limiti bir parça daha yüksek olabilir belki. ama şu besbekar halim ve 700 TL kart limitimle istanbul'da babalar gibi yaşayabildiğimi de belirtmek isterim.
6* evde yiyin için
ev yemeği hem sağlıklı hem de ucuz. yemek yapmayı ya da ev yemeğini sevmeyenler, size ne diyeyim! en azından sevdiğiniz bazı şeyleri kendiniz hazırlamayı deneyebilirsiniz. mesela hamburgerinizi, patates kızartmanızı veya muhtelif tatlıları evde de kolayca yapabilirsiniz. ya da en azından dışarda yemeği haftanın belli bir gününe özel hale getirmek bir çözüm olabilir. sadece cuma veya sadece cumartesi örneğin.
7* daha küçük ev
her evli çiftin 3+1 eve çıkması memleketimizde adeta bir zorunluluk ve bir itibar meselesi olsa da, siz siz olun itibarınızı m2'lerle belirlemeyin. kirayı, temizliği ve ısınma masraflarınızı kaynınız ödemeyecekse bildiğinizi okuyun. diğer türlü daha fazla kira verdiğiniz yetmiyormuş gibi, "nasıl olsa evde yer var" diye diye evinizin hiç kullanmadığınız o 2. ve 3. odalarını da binbir türlü gereksiz şeyle doldurmaya başlarsınız. sonra bütün o ıvır zıvır o kadar çok yer kaplar ve onlardan o kadar ayrılamazsınız ki, yarın öbür gün çocuk filan yapmaya kalkarsanız 5 odadan aşağısı kesmez sizi.
8* daha ucuz araba, hatta arabasız hayat
bu madde ille de arabam olsuncular için. yoksa büyük şehirlerde toplu taşıma genellikle işinizi görür. unutmayın ki son model arabanız daha araba bayisinden çıktığı anda değer kaybetmeye başlayacak. benzini, kaskosu, tamiri, bakımı derken hep ama hep para yiyecek. yedirmek veya yedirmemek, işte mesele bu. ikinci el alın, beşinci el alın, maksat ayağınızı yerden kesmek. varsın "arabası eski" desinler, siz arabanız değilsiniz.
9* sporu bedavaya getirin
bu madde bana uymuyor mesela. ben grupla yoga dersi yapmayı seviyorum. ama spor salonlarına paraları saçıp da koşu bandı ve ağırlık dışında pek bir şey yapmayan, üstelik bu esnada şov yapma telaşıyla anırtılı sesler çıkartarak halterlere asılan gencolar arasında kendini tuhaf hisseden sevgili arkadaşlar, sözüm size. evde kaldırın ağırlığınızı. ufak ufak, paşa paşa. ya da takın kulağınıza müziği, işten eve dönerken 2-3 durak önce inin ve yürüyün. ayrıca kardiyo, pilates, dans, yoga, hepsinin dvd'si var piyasada, onlar da sizi spor salonu masrafından kurtarabilir.
10* sanal tekliflere savaş açın
avantaj/fırsat/şok teklif vurgusu ne kadar fazlaysa o kadar zararlı oluyorlar, dikkat! en sempatik satış amaçlarıyla size gönderilmiş olan bütün o birbirinden janjanlı e-mail'leri, sms'leri, mms'leri, hetehötleri okumadan hemen silin, silin, silin. markafoni, limango, şehir fırsatı falan filan da buna dahil. ben üyesi değilim ama bu batağa düşen hanım kızlarımızı ibretle seyrediyorum. her hafta sırf ucuz diye yeni bir masraf. bu tip bir bağımlılığınız varsa bi durup düşünün, aslında görmeseniz hiç de aklınıza gelmeyecek şeylere kimbilir ne çok para döktünüz.
11* no tv
biliyorum bu çok radikal bir öneri oldu, ama amacı farklı. tv seyretmemek ya da en azından tv başında geçen zamanınızı azaltmak sizi kendinize, gerçek isteklerinize, gerçek hayallerinize yaklaştıracak. çünkü tv başında maruz kaldığımız kişi, istek ve hayaller biz değiliz. onlara uymak zorunda da değiliz. olduğumuz ya da olmadığımız, sahip olduğumuz ya da olmadığımız, başardığımız ya da başarmadığımız hiçbir şey bizi mutsuz hissettirmek zorunda değil.