Bir Köpeğin Ağzından

Yelizz

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
19 Aralık 2006
444
5
Bir köpeğin ağzından


Bir köpeğin ağzından yazılmış bu öykü, büyük bir gerçeği gözler önüne seriyor.


Üzerinden seneler geçti, şimdi hatırlıyorum da, ben yavruyken şirinliklerime katıla katıla güler, beni yavrum diye çağırırdın. Birkaç dişlenen ayakkabı ve katledilen yastığı saymazsak, kısa zamanda senin en vazgeçilmez dostun oldum. Ne zaman bir muzırlık yapsam bana parmağını sallar ve "nasıl yaparsın" diye çıkışırdın. Ne var ki hemen arkasından kızgınlığın geçerdi ve beni yere yatırır, göbeğimi okşardın.

Çok meşguldün o aralar... Dolaysıyla tuvalet eğitimim tahminimizden uzun sürdü ama el ele verip üstesinden gelmiştik. Sana sokulup da koynunda geçirdiğim geceleri unutamam. Sen farkında değildin belki ama ben senin rüyalarını ve hayallerini gizlice dinler, bundan daha mutlu olunamayacağına kanaat getirirdim.

Beraberce uzun yürüyüşlere çıkar, parklarda koşuşturur, dondurma yerdik, hatırlıyor musun? Bana sadece külahını verirdin dondurma bana dokunur diye. Ve evde senin işten dönüşünü beklerken sırtımı ılık güneşe verir, huzurlu, derin bir uyku çekerdim.

Zamanla işinde daha fazla vakit geçirmeye başladın, boş zamanlarında da kendine bir eş aramaya koyuldun. Ben seni her zamanki gibi sabırla bekledim, sana hayal kırıklıkların ve acılarında teselli oldum. Yanlış kararlarını hiçbir zaman kınamadım, her defasında seni büyük bir sevinçle karşıladım. Sonunda birine aşık oldun ve evlendin.

BARINAĞA TERK EDİLDİM

Ne var ki eşin köpeklerden pek hazzeden biri çıkmadı. Yine de ben onu sevinçle karşıladım ve ona sevgi gösterdim. Mutluydum, çünkü sen mutluydun. Sonra insan bebekler geldi aramıza. Yeni yavruların heyecanını sizinle aynen paylaştım. Onların pespembe yumuşacık tenleri, mis gibi bebek kokuları beni heyecanlandırıp hayran bırakıyordu. Ben de onlara annelik etmek istiyordum. Ne yazık ki -her nedense- hem eşin hem de sen onlara zarar vereceğime kanaat getirdiniz ve beni ayrı bir odaya kapattınız hep. Oysa ben sevgiden mahrum kaldıkça, onlara olan sevgim daha çok arttı. Bilemediniz hiç.

Çocuklar büyüdükçe onların en yakın dostu oldum. Tüylerime tutunup tombul bacaklarının üzerinde ilk adımlarını attılar, minicik parmaklarını gözlerime soktular, kulaklarımın içini karıştırdılar, burnuma öpücükler kondurdular. Gerektiğinde onları hayatım pahasına korumaya hazırdım. Ama bu arada senin dokunuşuna ise hasret olmuştum. "Köpeğin var mı?’ sorusuna, cüzdanından resmimi çıkarıp, hakkımda şirin hikayeler anlattığın zamanlar artık geride kalmıştı. Senin köpeğin olmaktan çıkıp, itin biri oldum; bana yaptığın her masraf sana batmaya başladı.

Sonunda da başka bir şehre tayinin çıktı. Yeni apartmanınızda sana ve ailene yer vardı ama bana yoktu. Ailen için en doğru kararı verdin belki ama unutma ki, bir zamanlar ailen sadece benden ibaretti.

Son araba gezintimize çıktığımızda heyecanlıydım. Ta ki barınağa varana kadar. Barınak köpek, kedi, korku ve umutsuzluk kokuyordu. Gereken evrakları doldurduğunu ve "ona çok iyi bir ev bulacağınıza eminim" dediğini hatırlıyorum. Omuz silkip sana karamsar bir bakış attılar. Onlar orta yaşlı, terk edilen bir köpek veya kedinin akıbetinin farkındaydılar.

Oğlunun tasmama yapışan elini zorla açmak zorunda kaldın. Çığlık çığlığa haykırmasına aldırmadın belki ama ben onun adına hem üzüldüm hem de çok endişelendim. Endişem, ona o anda arkadaşlık, sadakat, sevgi ve sorumluluk, bir cana duyulan saygı konusunda vermiş olduğun hatalı hayat dersinde yatıyordu. Başıma son bir kere dokunup bana veda ettin, göz göze gelmemeye özen gösterdin. Gitmen gereken yerler, yetişmen gereken işler vardı ve zaman aleyhine çalışıyordu nasıl ki şimdi de benim aleyhime çalıştığı gibi.

Sen ayrıldıktan sonra, barınaktaki iki tatlı kadın taşınacağını aylar öncesinden bildiğin halde bana uygun bir yuva bulmak için en ufak bir çaba sarf etmediğinden yakındılar. Sadece üzüntü içinde başlarını sallayıp, "Nasıl yaparsın" diye sordular arkandan.

Barınakta, zamanları izin verdiği ölçüde bizimle ilgileniyorlar. Bizi besliyorlar tabii ki ama bende iştah falan kalmadı. Önceleri ne zaman biri kafesime yaklaşsa sensindir diye kafesin önüne koşardım. Belki kararını değiştirdin, belki bunların hepsi kötü bir rüyadan ibaretti veya belki bana acıyan biri beni kurtarmaya gelmişti... Ama anladım ki, şirin yavru köpeklerle bu konuda yarışmam söz konusu bile değil. İşte o zaman kaderime razı olup köşeme çekildim ve akıbetimi beklemeye koyuldum.

VE ÖLÜM...

Önce ayak seslerini duydum onun. El ayak çekildikten sonra beni kafesimden çıkardı. Onu uslu uslu koridorun sonundaki odaya kadar takip ettim. Sessiz, sakin bir odaydı. Beni yavaşça kaldırdı ve masanın üstüne koydu, başımı okşadı, kulaklarımın arkasını kaşıdı, tasalanmamamı söyledi. Kalbim heyecanla çarpıyordu ama aynı zamanda içimi de sonsuz bir huzur kapladı. Sayılı günlerim dolmuştu demek ki... Kendimden çok onun için üzülüyordum. Üzerindeki yük çok ağırdı, onu eziyordu ve beraberliğimiz süresince senin de her ruh halini anladığım gibi onun da içinde bulunduğu durumun farkındaydım.

Eli çok hafifti, gözünden akan yaşları görmesem, ön patimdeki damarıma bağladığı turnikeyi nerdeyse fark etmeyecektim bile. Seneler önce seni de teselli ettiğim gibi, hafifçe elini yaladım. İğnenin ucunu usulca damarımdan içeri kaydırdı. Önce hafif bir sızı, arkasından damarlarımda dolaşmaya başlayan buz gibi sıvıyı hissettim.

Kafam ve gözlerim ağırlaştı ve onun merhamet dolu gözlerine bakarak son defa "Nasıl yaparsın" diye fısıldadım. Belki de benim lisanımı anladığı için, "Ne kadar üzgünüm bilemezsin" diye cevap verdi. Bana sarıldı, beni çok daha huzurlu ve güzel bir yere göndermekte olduğunu anlatmaya başladı. Öyle bir yer ki, bir daha ne ihmal edilecek ne acı çekecek ne de kendimi korumak zorunda kalacaktım. Öyle bir yer ki, sevgi ve ışık içinde, bu sefil dünyadan daha farklı güzellikte bir yerdi...

Son nefesimle kuyruğumu son bir kez sallayarak, "Nasıl yaparsın" derken onu kastetmediğimi anlatmaya çalıştım. Kastettiğim sendin, canımdan çok sevdiğim sahibim! Seni her zaman anacağım, sonsuza dek bekleyeceğim, bunu bil. Son dileğim, hayatındaki herkesin sana benim gösterdiğim sadakati göstermesi.
 
çok severek okuduğum bir hikayedir. güncellemek istedim.:)
 
Son dileğim, hayatındaki herkesin sana benim gösterdiğim sadakati göstermesi. mafoldumben
 
mafoldumben
 
mafoldumbenOkurken gözümde canlandı..Çok kötü ya, kimse aldığı hayvanı başka sebeplerden vermesin ya :sinifsinif:
 
mafoldumbenOkurken gözümde canlandı..Çok kötü ya, kimse aldığı hayvanı başka sebeplerden vermesin ya :sinifsinif:

ve kimse bi heves ugruna eger kısa süre bakıp geri yollıcaklarsa kendilerinden kesinlikle emin olmadıktan sonra evlerine kedi köpek almasınlar. Onlar tam sahiplerine alıstıkları sırada baska bi yere gönderilmek onları derinden etkiler senağlama
 
canım ya kıyamam ki hiç mafoldumben
içim acıdı okurken
 
gözlerim dola dola okudum çünkü bende bir köpek sahibiyim ve onu beebğim gibi büyüttüm koynumda uyutuyorum daha 3 yaşında ama sayılı gün çabuk dolar derler..umarım bu bizim için böyle olmaz çünkü ondan ayrılacağımı düşünmeye bile tahammülüm yok arkadaşlar nolur saçma sapan hevesler uğruna onları alıp alıp sokağa atmayın yada barınağa vermeyin.çünkü onları aldığınız andan itibaren hayattaki tek aileleri sizler oluyorsunuz.bizler gibi onlarında canlı varlıklar olduklarını unutmayalım lütfen...
 
millet heves edip alıyor, sonra başa çıkamayınca sokağa yada barınağa...
allah kahretsin onları inşallah...

tüm dostlarımıza mutlu ve sıcak bir yuva, sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
paylaşımınız içinde teşekkürler...
 
ağlamamak elde değil söylenecek tek kelime yok maalesef
insanlara haketmediği değeri verirken hayvanları düşünmüyoruz hiç onlar saipsiz, kimsesiz, muhtaç, aah ah nasıl bir ülkeyiz biz ya
hayvan sevgisinden uzak olan insan sevgisindende muaf oluyo zaten
sonra böyle canilikler yaşanıyor
 
ağladım ağlayacağım nerdeyse... son dileği taa içimde hissettim... üstelik benim değil kardeşimin köpeği için... o askerdeyken ben ilgilenmiştim... zor zamanlarımdı ve onu sevgisi çok iyi geldi bana... ve farketmiştim ki sadece yemek verip onu gezdirip oynattığım için gözümün içine sevgiyle bakıyordu...

keşke insanlar da böyle olabilseydi diye düşünüp gözlerimin dolu dolu olduğu çok gezintimiz oldu onunla :)
 
kimileri hayvanlardan nefret ediyor onları alıp işkenceler yaparak zevk alıyorlar... kimileri de onları yavruyken sevimli oldukları için hiç düşünmeden erkenden annesinden koparıp alıyor sonrasında aldığı sorumluluktan sıkılıp köpek da büyüyünce en kötü işkence yi bir kez de sahiplerinden görüyorlar sokağa terk edilerek... ama bir çoğu da bilmiyor ki hiç bir insanın kendisine bir köpek kadar sadık , yalansız şevkatli ve canını ortaya koyabilecek kadar fedakar olamayacağını...
 
Gözlerim doldu yaa yalnız bırakılmak sokağa atmak çok fena bişey,köpekler çok bağlanıolar sahiplerine bide...
 
Okurken ağladım biricik kızım köpüşüme bir kez daha sarıldım
evet hayatımda onun gösterdiği beklentisiz sadakati kimse ama kimse bana göstermiyor..
ve o nedenle vazgeçilmezim,herşeyim..
 
daha öncede okumuştum ama şimdi ilk defa okuyomuş gibi hissettim...nasıl ağlıyorum anlatamam.....mafoldumbenmafoldumbenmafoldumben

benimde köpeğim var....şimdi gidip ona sarılacağım....kıyamam ben onlaraa kıyamammm...insanlardan daha insanlar.....kimse onlar kadar sadık olamaz,kimse onlar gibi karşılıksız sevemez....insanın evladı bile böyle olmaz....mafoldumben
 
ağlamaktan okuyamadım benimde var bi tane onu evde bırakıp markete bile gitsem aklım evde onunla kalıyor beni annesi gibi bildiğini bildiğim için annesinden ayrılan bir çocuğun neler düşündüğünü bildiğim için ona bu hüznü yaşatmak istemiyorum .hiç yemek vermesem ama onun yanında gözünün önünde olmam gerekiyormuş gibi hissediyorum inanın o bunu istiyor. hayatta onu terk edemem,onlar çok masum canlılar sadece bütün kalpleriyle bize saf sevgilerini sunuyorlar, bunu onlara yapmayalım lütfen
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…