• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

:( Bir Gün Babamızın Resmi De Ölür (Mutlaka Okuyun derim...)

lagrima

Nirvana
Kayıtlı Üye
11 Ocak 2009
6.176
102
688
39
Çoğumuz, babamız henüz hayattayken onun yüzüne bir kere bile dikkatle bakmayız. Baba, “baba” demeye başladığımız günden itibaren sürekli karşımızda duran bir alışkanlıktır. Yıllarca babamızdan değil, bir alışkanlıktan bahsederiz: Annemize, “babam bugün niçin gecikti?” diye sorarız; kardeşimize, “babam yine su istiyor,” der ve dertleniriz; bazen de,”babama hangi yalanı uydursam,” diye planlar kurarız kafamızda. Baba, her seferinde, bize biraz uzak, biraz yabancı birisidir. Her gün elbiselerini giydirip sokaklara saldığımız o” biraz” yabancının, zamanın karşısında nasıl da eriyip gittiğini fark etmeyiz bile. Oysa ilkin ve hep onun elbiseleri yaşlanır, ilkin ve hep onun saçları ağarır, ilkin ve hep o öksürür. Bir alışkanlığın perde gerisinden baktığımız o yüzde zaman, çizgilerden, girintilerden ve çıkıntılardan yeni bir yüz yapar; bunu da fark etmeyiz. İçimizden az buçuk dikkat kesilenler bilirler ki, baba, gözaltlarındaki torbalarda yorgunluk biriktiren kederli göçmenidir evimizin. Bir an gelir, gözaltlarındaki torbaların bağcığını gözlerinin feriyle bağlayamaz olur artık. O iki bağcık da, hiç ummadığımız bir vakitte, hiç ummadığımız bir yerde çözülüverir. Çözülüverir ve babamız, bizden sakladığı bütün yorgunlukları orta yerde bırakıp, kederli yüzünü terk eder. Biliyor musunuz? Babamız bir gün gerçekten ölür!

Babamız bir gün gerçekten ölür, ama biz, onun ölümünü bile birden değil parça parça kavrarız. Eve geç kaldığımızda duyduğumuz tedirginlik, yerini garip bir boşluğa bırakır mesela;Annemiz, “babanız duymasın “ demez olur. Ütü masasında eksik bir giysi vardır artık. Sabahları ceketini tuttuğumuz telaş, akşamları kapısını açtığımız yorgunluk bizi terk etmiştir. Yaşarken bir alışkanlığa kurban giden babamızı, öldüğü günden sonra tekrar toplamaya, bir arya getirmeye başlarız. Onun, yırtık bir resim gibi günlerimizin şurasına burasına dağılmış ne çok yüzü varmış meğerse. Haber izleyen, kızan, surat asan bıyık altından gülen baba yüzlerinin hepsi de neredeyse bir tek kavşakta birleşmektedir ama: Evde. Bizim babamız bir ev adamıdır. Aslınca onlarca yıl hâkimi değil, mahkûmu olmuştur yaşadığı evin. Son bir gayretle yaşadığı konağı ve toprakları terk etmeye çalışan Tolstoy’un deliliğine soyunamayacak kadar karısı ve çocukları tarafından teslim alınmış, inceden inceye tutkusuzlaştırılarak vasat bir adama dönüştürülmüş ve hayatının yeknesaklığı içinde bir gün, kefen parasını biriktirmiş olmanın huzuruyla evine veda etmiştir.

Artık içimizden hiç kimsenin, bize veda eden babanın yerine baba olamayacağını, vaktin çıkıp çıkmadığını onun sesiyle soramayacağını anladığımızda, çaresizce bir şey yaparız: Kendimizi babamızın hiç ölmediğine, şeceremizin hiç dağılmayacağına inandırmak için, onun en sevdiğimiz fotoğrafını büyüterek, annemizin ya da en büyük kardeşimizin odasındaki duvarın yerine konduruveririz. Konduruveririz ve o resme bakarken ilk kez babamızın yüzüyle yüzleşiriz. Böylelikle ilk kez, babamızın gözlerinde bir göç öncesinin alınganlığını görürüz; saçlarının fazlasıyla beyazlaşmış olduğunu görürüz. Görürüz ki, onun alnı yaşadığımız coğrafyanın kaderiyle aynıdır. Sanki hiç mola verilmemiş bir savaşın cephe yerine benzeyen bu alın aslında bizzat hayatın alnıdır. Onu yeniden aramıza çağırmakla, yüzünü her gün görebileceğimiz bir yerde ağırlamakla, bir süreliğine de olsa, ölü babamızla ilk kez içtenlikle baba-evlat haline geliriz. Konuk ettiğimiz insanlara anlatırız onu, kim olduğunu soran çocuklara; öyle ki, onun kim olduğunu sormayanlara içlendiğimiz bile olur. Duvarda, bazı yanlarını yeni yeni hatırladığımız, çerçeve içinde bir babamız vardır artık.

Ama gün gelir, mevsimler duvardaki fotoğrafı da soldurmaya başlar. Babamızın gözaltlarını tutan o incelmiş bağcıklar, bir kere daha unutkanlığımız tarafından kopmaya terk edilir. Aramıza heyecanla çağırdığımız sevgili ölümüzün yüzü, mahkûm olduğu çerçevenin içinde tekrar bir gölgeye, bir alışkanlığa dönüşür. Bir evden bir eve taşınırken, eşyalarımızın arasında can çekişir durur; yeni evimize uygun olup olmadığını düşündürecek kadar uzaklaşır aramızdan. Nihayet, yeni evlerimiz, bu yakışıksız yabancının resmini duvarları için uygunsuz bulmaya başlar. Yeni evlerimizin duvarları, su kenarlarını, tarlaları, yorgun işçi tulumlarını, bir memurun çantasını, bir askerin kaputunu, bir kasketin alınlığını ve bütün o eski alışkanlıkları kabul etmez olur artık. Bir gün, biz yine fark etmeden, duvardaki yerinden de devrilir babamız; ikinci kez ölür!..
 
aminnnnnnn... inşallah..... Rabbim azap vermesin onlara...15 gün öncede babamın yanına anneannemi gönderdim :(
Başın saolsun arkadaşım.Elimizdekilerin kıymetini hiç bilmiyoruz.Hep yanımızda yada arkamızda olacaklar zannediyoruz.Allah sabır versin,mekanı cennet olsun inşlh.
 
başın sağ olsun canım.ağladım valla.gerçekten çok doğru.yaşarken kıymetini bilemiyoruz hayattaki en önemli varlıklarımızın.mekanı cennet olsun inşallah babanın da ananenin de:43:
 
çok sağolun.Allah razı olsun.. RAbbim cümlemizin geçmişinin günahlarını affetsin, mekanları cennet olsun...
canım başın sağolsun Allah sabır versin...
ağlattın beni :(

başın sağ olsun canım.ağladım valla.gerçekten çok doğru.yaşarken kıymetini bilemiyoruz hayattaki en önemli varlıklarımızın.mekanı cennet olsun inşallah babanın da ananenin de:43:
 
okurken yarısında başladım ağlamaya :43:
Başın sağ olsun bu arada :43:
babam yanımda kanepede yatıyor şuan :49:
gözlerim yaşlı...
gidip içeri kendime çekidüzen verip ona sarılıcam :69:
yazı için çok teşekkürler :71:
 
git sarıll.. sebepsiz yere sevdiğini söyle.. ben yapamadım çok pişmanım ama cocuktum bende yaa.. şimdi olsalar gidip gidip sarılır ağlarımm..
okurken yarısında başladım ağlamaya :43:
Başın sağ olsun bu arada :43:
babam yanımda kanepede yatıyor şuan :49:
gözlerim yaşlı...
gidip içeri kendime çekidüzen verip ona sarılıcam :69:
yazı için çok teşekkürler :71:
 
YAZIN İÇİN TŞKLER. BEN BABAMI KAYBEDELİ ÇOK UZUN YILLAR OLUYOR. ONUNLA HEP ARKADAŞ GİBİYDİK. O GİTTİ BEN BİTTİM. ŞİMDİ EVLİYİM. AMA BABAM NE OKULU BİTİRDİĞİMİ NE ÖĞRETMEN OLDUĞUMU NE EVLENDİĞİMİ GÖREMEDİ. NE BİLEYİM. İŞTE İNSANIN BİR YANI EKSİK OLUYOR İŞTE.

Allah tüm babasını kaybedenlere sabır versin. babası hayatta olupta kıymetini bilmeyenlere de akıl versin. iyi akşamlar.
 
aminnnn........
YAZIN İÇİN TŞKLER. BEN BABAMI KAYBEDELİ ÇOK UZUN YILLAR OLUYOR. ONUNLA HEP ARKADAŞ GİBİYDİK. O GİTTİ BEN BİTTİM. ŞİMDİ EVLİYİM. AMA BABAM NE OKULU BİTİRDİĞİMİ NE ÖĞRETMEN OLDUĞUMU NE EVLENDİĞİMİ GÖREMEDİ. NE BİLEYİM. İŞTE İNSANIN BİR YANI EKSİK OLUYOR İŞTE.

Allah tüm babasını kaybedenlere sabır versin. babası hayatta olupta kıymetini bilmeyenlere de akıl versin. iyi akşamlar.
 
Canım başın sağolsun.Bende babamı 2 sene önce kaybettim.Rahmetli babam bana çok düşkündü bende ona düşkünüm.Ben ölmeden kimseye vermem seni,senden ayrılamam ben derdi:(Sanki tek dileği buydu babacığımın.Babam vefat ettikten sonra nişanlandım ve temmuzda kısmetse evleniyorum.Ama babamı çok özlüyorum keşke nikahımda olabilseydi diyorum ama sağ olsaydı evlenemezdim,kimseye vermezdi sanırım:9:O benim ilk aşkımdı hep babamla evleneceğimi söylerdim ben.Kanser olduğunu öğrendiğimde bile yakıştıramadım,inanmadım benim dağ gibi babam asla hasta olmaz olamaz dedim ama öğrendikten 1 ay sonra vefat etti,çektirmedi Allah çok şükür.Bu arada ben babamın resmini hiç asmadım bakamıyorum çünkü gördüğüm an ağlamaktan harap oluyorum fakat hep aklımda,Allah mekanını cennet etsin babalarımızın ve tüm sevdiklerimizin.
 
aminnnn...Rabbim günahlarını affetsin onların.. alışıyorsun zamanla resmini asmaya bakmaya.. çünkü özlüyorsun.. arada ağlama nöbetleri şeklinde devam etsede alışıyor bakışların donuklasıyor resme sesini bile anımsayamıyorsun an geliyor.. 12 sene bitti dile kolay...
 
çocuk olmak istiyorum tekrar
oyuncaklarım olsun istiyorum..
bez bebekler,maket binalar
kırmasın istiyorum birileri ve kırılmamak hayata
körebe oynamak olumsuzluklarla,
görmemek hayatın zalimliğini..
ve yakan top acılarla..daha az yaralanmak adına,
hayatta tek görevim dişlerimi fırçalamak ve erken uyumak olsun..
mutlu olayım bir kağıt helva alınca
yada kumbarama bi yüzlük atınca..
evet! çocuk olmak istiyorum tekrar..
çünkü benim çocukluğumda babam da var..
 
okurken gözlerim doldu. zor tuttum kendimi inan. mekanı cennet olsun babanın. kıymetlerini bilmiyoruz babalarımızın :14:
 
Back