Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Bu gece bana uyku yok. Yazayım dedim.
Çok karmaşığım. Aynı anda bir sürü duygu hissediyorum.
En iyisi hikayenin başından başlamak.
11 yıl önce eşimle tanıştım. 6 yıldır evliyiz.
5 yıllık ilişkimiz süresince pek kavga etmedik. Bugün ayrılık aşamasındayız ama hala uyumlu olarak tanımlayabiliyorum ikimizi.
Ailelerimiz arasında kültür farkı, siyasi görüş, dini yaşama noktasında taban tabana zıttık. Fakat ben eşimi tanıdığımda bütün yaşantısı benimle aynıydı.
Çünkü orta okulda evden ayrılmış tatilden tatile köyüne giden, aile ve ortamına göre kendisi asimile olmuş bir adamdı veya öyle görünüyordu bilmiyorum.
Evlenince aileleri idare edebileceğimize karar verdik ve 5 yılın ardından kısa bir nişanlılık dönemini takiben evlendik.
Öte yandan eşim hiç bir şey çaktırmadı bana dersem doğru olur.
Ailesinden başka bir şehirde yaşıyordu. 5 yılda annesinin geldiği 3 kereyi geçmedi.
Arada bana annesinin, kendisini aramaması sebebiyle fırça attığını söylerdi.
Bunlar bana hep anneye veya aileye "bağımlı olmayı" geç pek "bağlı bile değil" mesajı veriyordu.
Gelelim kendi aileme,
Ben klişe bir şekilde ''baba sorunlu bir kızdım''
Ailem sıkıntılıydı, ben yansıtmazsam bile hayatıma girecek insanın bunu anlamaması pek mümkün değildi o zamanlar.
Eşim benim için en kötü günlerimde sığınağımdı. Aramızdaki uyum sanki hayatımda bir daha yakalayamayacağım bir şeydi.
Hep böyle hissettim.
Öte yandan hiç bir zaman evleneyim, ailemden kurtulayım gibi bir düşüncem olmadı. Evlilik benim için tabu gibi bir şeydi.
--------
Neyse ne olduysa evlendikten sonra oldu.
Ben istanbulluyum. İzmir'e geldim. Eşim buralı. (biz sevgiliyken eşim benim olduğum yerdeydi)
Benim için sorun yoktu şehir değiştirme konusunda.
Ailesiyle tanışınca (çok kısa bir nişanlılık ve il farkından tanıma fırsatım olmadı) eşimin ailesine hayır diyemediğini keşfettim.
1,5-2 yıl boyunca yok ya anneci değil, ben yanlış anlıyorumlarla geçti.
Sonra ben depresyona girdim.
Annesinin sözleri, benim o zamanlar sağlıklı tepkiler verememem falan derken sıkıntılı bir hale geldik.
Sonrasında ben sindiremedim. Eşimle tek kavgamız annesiydi.
Ben kendimi savunmaya başlayınca yüzüme konuşamayan bir kayınvalidem oldu.
Böyle en boş bulunduğum anlarda gelen abuk subuk mesajlar, benim kaale almamam, ben kaale almadıkça, mesafe koydukça içerleyen bir adam oldu eşim.
Belki de hep böyleydi ama benim evlenmeden önce tanıdığım adama benzemiyor.
Neyse sonrasında kavgalarımız başladı işte annesi yüzünden. Ben konuşuyorum ama havaya tepki yok. Duvara konuşur gibi olunca agresifleşmem ve kızgınlıkla büyük büyük konuşmak benim bu evlilikteki tek hatam.
Annesinin bana dediklerinin küçük bir kısmını benim ailem eşime derse kendisi ailemle konuşmayacağını dile getirecek kadar bana hak verip geç verdiği tepki anlamsız oldu.
Çokta uzatmaya gerek yok. Benim eşim de bir çeşit aile bağımlısı çıktı. Ben mesafe koyarken ses etmedi. Bu yüzden düzeliyoruz zannediyordum.
Kendisi de bana ayak uydurdu ama kayınvalidemin ramazanda attığı tehdit mesajından sonra eşim beni harcamayı tercih etti.
Tehdit mesajıda " sen bizim kurallara uymuyorsun bak oğlum bizi kaybedecek" kurallar dediği namaz kılmak, baş örtüsü vs meselesi. Ayrıca bu aileye torun vermiyor oluşum.
Orada bile evlenmeden önce manipüle edildiğimi daha yeni anlıyorum ya. Duygusal açlığımdan, zaafımdan, sevilme ihtiyacımdan faydalanmış eşim. Aslında o kadar melek değilmiş.
Hepsini bir kenara bırakalım.
Ben zaten yamuk yumuk giden bu evliliğe çocuk katmayarak aklımda acabalar vardı.
Bu acabalar düzelir mi, düzelmez mi derken benim başka bir derdim oldu. Hayat maalesef planladığımız gibi gitmiyor.
Hastalandım. Keşke hastalanmadan önce aklımı kurcalayan boşanma düşüncesini gerçeğe dökseymişim.
Eşim yanımdaymış gibi yapmış.
Benim en zayıf anımda beni biraz daha zayıflattı.
Kanser öntanısı aldım, testler devam ediyor. Geçen seneden beri canımla uğraşıyorum.
2 kere ameliyat oldum. Daha radyoterapi, kemoterapi vs tedavi durumları var.
Hatta yanımda olmak istiyor diye istanbula gitmedim, burada kaldım.
Zor doktor buldum. Çok zor ameliyat oldum. Sıkıntılı bir ameliyattı.
Şimdi tedavinin devamı var ama bir an önce evi boşaltıp gitmemi istiyor.
Tedavini hızlandır diyor bana. Sonra sıkıntı olmasın diye istediğin kadar kalabilirsin diyor.
Bir de maddiyat konusu var.
Şuan İşe girmek istersem giremem. 5 kuruş param yokken yaptı bunu.
Evlilik ya güveniyorsun. Ben eşime güveniyordum.
Parasal konularda ortaktık sözde. Şimdi para pul konusunda yan çizmeye çalışıyor.
Bazı konularda dezavantajlı durumdayım.
Şimdi kötü ayrılmayalım falan diyor. Bu adam ve ailesiyle iyi ayrılsam ne olacak?
Başka zaman olsaydı benden ayrılmayı isteseydi hay hay derdim. Nafaka vs bile düşünmezdim. Mesleğim var parasına mı kaldım derdim.
Şimdi inadına süreci uzatmak istiyorum. Çünkü kayınvalidem beni ekstra tahrik etti. Oğluşuna hemen birini bulmak için dualar ediyor.
Eşimin de annesinin ailesinin ağzıyla iş yapması öyle sinirimi bozdu ki anlatamam. Önceden de öyleymiş niye şimdi bozuluyorsun demeyin.
Mesele ilk defa ailesi etkilemiyormuş gibi davranıp benim kararım onlar bir şey demiyor demesi.
Benim hakkım helal değil.
Belki hata yapıyorumdur ama şuan aklımdaki tek şey süründürmek istemek. Bu boşanma meselesini ortaya atmak için bir sürü zaman ve an varken şimdi yaptı. Zamanlama beni çok öfkelendiriyor. Ben hastalığımla uğraşıp bu kadar üzülürken, hayatıma o kadar kolay devam edemeyecekken,
ona da ailesini de ben bir tokat atmak; uğraştırmak istiyorum. Hemen hayatlarına devam edemesinler istiyorum.
Şuan yaşadığım hissettiğim öfke, gelecek kaygısı, bir daha sevilmemekten korkmak.
Yas sürecinde gibi hissediyorum.
Son sözü söyleyen ben olmadığım için kendime kızıyorum.
Birileri bana her şey güzel olacak desin! İnandırın beni lütfen...
Edit: İzmir'de boşanma avukatı tavsiyeniz varsa lütfen yazın.