Bir Aci Kahve De Size Pişireyim Istedim Bugün

Exorcist

Pantolonlu Bulut
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
799
11
BİR ACI KAHVE DE SİZE PİŞİREYİM İSTEDİM BUGÜN



Bir kitap yazmalı herkes hayatının cümlelerinden oluşan ve enginlerde kaybolduğu büyük denizinin rotalarından arınmış .Bir yaşam öyküsü ama olabildiğince uzun , patikalarında kaybolmadığımız ya da belki de her kayboluşun sonunda bilinmeyenlere kavuştuğumuz . Derin sohbetlere konu olmalı yaşam , musluğu açar açmaz dolmalı gönül kovası . Dolup da taşmalı dost sohbetlerinde . Kimi zaman sevda olmalı içinde , kimi zaman kayboluş öyküleri . Ve sayfalara dökemediğimiz notaların örülü olduğu melodilerle bezenmeli . Kırmızı ışıkta geçmeli bazen hayat caddesinde , erişilmeye çalışılan her ne olursa olsun .Yeni başlangıçlar yapılmalı , sabah kahvesi yanında . Ve kimi zaman en sevdiğimizi çekmeli yolun ortasına trafiğin en yoğun olduğu bir saatte korkmadan .

Aile sohbetlerinden bahsedeceğim bugün ama böylesi süslü ve uzun girişler biliyorum ki kiminize sayfayı çevirtecek .Benim istediğim de bu aslında ; asıl okuyucu bu engeli aşınca ulaşacak kaybettiklerine .Eğer ulaşmak isterse...Çevirmek istemiyorsa sayfayı zaten bunu ne ben, ne de daha önceki paragraf engelleyebilir biliyorum ki . İşte kırmızı ışık da yandı başlayalım yarenliğimize.

Bir gönül sohbetindeydim dün ; tam 13 yıldır kaçıyordum geçmişimden ama upuzun kollar yakalayıp çekiverdi beni geriye . Ne anlama geldiğini anlamak için belki de bir yudum tatmalıydım bu acı kahveden . Uzun yıllar önce terkettim memleketimi acı hayat tecrübeleri sonunda .Kaçmak her zaman en kolay yol olmuştur bilinesi . Belki de tercihlerim hep bu yüzden kaçmaya dair. Aile büyükleri unutmak istenileni sevmiyor ; yaşatmaya çalışıyorlar ya hep geçmişi , onları da anlamak lazım avuçlarımızda kalan başka ne var ki . Bir iftar akşamı rastladım onlara sevgiyle hazırlanmış bir masa başında . Ben o kadar alışmıştım ki tüm sevgimi hastalarıma dağıtmaya onlara ne kaldı diye açıp bakmak aklıma geldi yüreğime . Ve baktığımda hala kuyunun dolu olduğunu gördüm şaşırarak . Uzun yıllar evvel kaybettiğim anneciğime ait hatıralar gördüm o masada .Beklediğim neydi onu da bilmiyorum ya aslında . Pek önemi de yok o vakitten sonra . Yemekler yendi acı kahveler kondu önümüze, sigaramı da yakamıyordum ya varsın olsun “sigara ile saygı olmaz” lafına hep gülsem de galiba işlemiş ruhuma . Orta Asya’dan taa Kazan’dan başlayarak Şam’a , oradan Tarsus’a uzanan uzun aile öykümü dinledim hayatımda ilk kez. Fotograflar gördüm yüzlerce nereden geldiğime dair . Büyük dedelerim nerelerde at koşturmuş kımız içmiş .Oysa ben lise yıllarında okuduğum tarih kitaplarına bakarak yüzyıllar öncesinde sanıyordum hep Bu kadar mı yakın bir zamanda gelmiştim ben .Özümün topraklarında uçan kartalları gördüm .Ve ruhumdaki bu kaynağı belli olmayan sınırsız gücün nedenine ulaştım .Piyano çalan 9 dil bilen bir büyük büyükannem varmış benim ,tek başına kalmış çocukları ile gencecik yaşında. 4 başarılı evlat kazandırmış bu ülkenin 4 ayrı iline İdil’den başlayan uzun yolculuğunun sonunda .Neden bilmiyordum bunları ben 30 yaşıma dek . Ben 3.dili zar zor öğrenirken benden yüz yıl önce büyüklerim neler başarmış.Tek suçlu bendim. Kendini çözebilmek için geçmişi çözmüş olmak gerekiyor galiba . Geçmişi çözebilmek içinse herşeyi baştan beri hatırlayan büyüklere ihtiyaç var . Belki genetik karmaşam çekik gözlerimi almış benden ama bu kadar da yakın tarihlerde kaybettiğimi bilmiyordum . Ailedeki mavi gözlerin nedenine de ulaştım acı kahvemin son yudumunda .

Bir aile ağacı yapmalı herkes . Biz yaptık o gece, saklayacağız artık . 10 yıldır görmediğim kuzenimi gördüm orada ilk kez elinde gitarı saatlerce çaldı söyledi .Hep sorardım yahu bu Yaşar’ı benden başka seven dinleyen yok mu ? O çalıyordu ; o söylüyordu işte .Zevk de genetik olsa gerek . Tek başıma olmadığımı anladım o gece .Tek başıma kalmaya çalıştıkça ben, aslında asla kalamayacağımı...Gücümüzü doruklarda yaşamak ve yeni başlangıçlar yapmak için tarihin sayfalarını karıştırmak gerek . Sınırlarımızı tayin ederken eski sınırlarımızı da aşmamız gerek . Kaçmak çare değil geçmişten .1991 yılından beri kaçıyordum ben ,İstanbul’a gelişim de bundandır benim. Yeni bir hayat kurmak ve herşeye kendi bildiğim ve istediğim gibi başlamak için. Ama kaçmaya çalıştıkça gücümün bir parçası da geride kalıyormuş meğer.

Bir kartal varmış birbuçuk metrelik kanatlarını açarak uçsuz bucaksız bozkırlara dalmış bir sabah . Ve ben oymuşum ; neredeymişim ; ne zamanmış ; ben mi yapmışım . Hiç farketmeden neler yapmışım . Uyandığımı bile farketmeden ne kadar yol katetmişim .Sevgi ile hazırlanmış bir sofrada mı anlayacak mışım bunu .Ve sanata olan bu merakımın anneme ait olduğunu düşünürken daha kimler kimlerden kalmış bana genlerimde .Özünü bulabilmek için ailesine tutunmalı insan .Köklerine bakmalı bir sabah . Suya kavuşmak için ne kadar uzun bir yol katetmiş bu kökler onu görmeli. Geçmiş fotoğraflarda kalmamalı . Soru sormakla başlıyor herşey . Ben kimim , nereden geldim ,neleri aştım. Ben 30 yaşımda öğrendim; darısı bilmeyenlerin başına . Ve yine soru sormakla başlıyor herşey . Hala kafanızda bir ışık yanmadı ise ne çare . Ben 30 yıldır o ışığın yanmasını beklemişim meğer.

Bundan sonra aile sohbetleri bende . Unuttuğum gerçeğimi yaşamaya karar verdim. O acı kahveyi içmek değil pişirmek artık derdim . Bu kadar kitabı boşuna okumuşum; önce kendi kitabını okumalıymış insanoğlu. Ve o geceden sonra hazırladığım aile ağacımızı 4 kardeşime de postaladım ; bir acı kahve de onlara hazırladım . Kulaklarım çınlıyor şimdi , bir 40 yıl sonra yine bu konuda buluşuruz belki ...



Dr.Pakize DEMIRKALEM
Marmara Üniversitesi Genel Cerrahi