- 17 Nisan 2010
- 212
- 0
Sancı odasındayım… hastanenin 4. Katı, pencereden baktığımda Pendik ayaklarımın altında… şehir geceyi yaşıyor, her yer karanlık… gece saat 4, sancı odası hiç hayal ettiğim gibi değil, iki tane yatak, bir plastik sandalye, bir ilaç dolabı ve duvarda şirinlik olsun diye rengi solmuş birkaç bebek resmi… arada sancım giriyor, 1 m2 alanda yürümeye çalışıyorum, derin nefes alıp veriyorum… heyecandan ayaklarım titriyor… mucize gibi geçen 9 ayın sonuna gelmiştik, bu rüya bitecek, yeni bir hayat başlayacaktı.. biraz hüzünlüydüm doğrusu… dolu dolu yaşadım 9 ayımı, en güzel şekilde… ilk aylardaki mide bulantımı, son aylardaki kaşıntımı saymazsak mükemmel bile diyebilirim… kendimi olmadığım kadar güzel, rahat, mutlu hissettim… bebeğimin içimde kıpırtıları, onu hissetmek ayrı bir heyecandı… bir kelebek vardı sanki içimde, hani birisine çok aşık olursunda onu gördüğün zaman için bir tuhaf olur ya, onun gibi işte, ama sürekli yaşıyorsun o heyecanı, 9 ay boyunca… dediğim gibi, hamilelik bir mucizeydi… hayatını yeni birisi için hazırlama sürecide diyebiliriz… her şeyi onun için hazırlıyorsun, eşyaları, kıyafetlerini başka kimsede özenmediğin kadar özenerek seçiyorsun… her gün bakıp koklamaya doyamıyorsun, yatağını her gün havalandırıp, ‘böyle yatırırım, şöyle geri kucağıma alırım’ diye hayaller kuruyorsun… ve bunu hiç görmediğin tanımadığın birisi için yapıyorsun… aslında çok garip değil mi?
Ve yine sancı giriyor… yine ayaktayım, dilimde sürekli ‘Ya Ragibu Ya Allah’ … artık her sancıdan bilinçsizce dilimde… zaten o an başka kimden yardım isteyebilirim ki? Kim bana O’nun kadar yardım edebilir? Nöbetçi doktor bana sürekli yatmamı söylüyor, hatta beni yatırıyor Benn geri kalkıyorum… yattığım zaman sancılarımı daha şiddetli hissediyorum, yürümek ve ayakta durmak daha iyi geliyor…
Hemşire çağırıyor, eşim görmek istiyormuş beni. Üstümde hasta önlüğüyle doğumhanenin kapısına geliyorum… eşimin gözleri dolu, ‘nasılsın diye soruyor.. iyim merak etme diyorum… anlımdan öpüyor, sakın korkma, yanında olmasam kalbindeyim unutma diyor ve tekrar sancı odasına gidiyorum…
Bana güç vermişti eşimi görmem… zaten bütün hamileliğim boyunca bana güç vermişti, o olmasaydı bu kadar güzel geçmezdi… bebek gibi baktı bana, nazımı çekti… onu çook seviyorum, onunda beni çok sevdiğine o kadar eminim ki… kendim için en iyi eşi, kızım için en iyi babayı seçmiştim…
Ve sabah ezanı okunuyor… şehir artık aydınlanmaya başladı ve Benn hala kızıma kavuşmayı bekliyorum… son bir ayda olduğu gibi… her an doğabilir diyen doktorumun sayesinde bir ayı tetikte geçirdik… ama kızım inatla 11 martı bekledi…
Sancılarım artık çoğalmaya ve şiddetlenmeye başlıyor.. nöbetçi doktor tekrar kontrol ediyor ve doğum yakın az kaldı diyor… açılmam 7 cm olmuş… heyecan ve korku sarmaya başlıyor beni… ya bebeğime yada bana bir şey olursa? ‘Allah’ım nolur onu bensiz, beni de onsuz buradan çıkarma’ diye dualar ediyorum…
Saat sabah 8 oldu, ebenin son muayenesinden sonra sancım iyice dayanılmaz oldu… yinede ayaktayım, yatmak istemiyorum… hemşireler yatırmak istedikçe ‘hayır ayakta duracağım’ diye bağırıyorum… zaten doğumhaneye yanıma kimseyi almama izin vermemişlerdi… o an ‘keşke yanımda birisi olsaydı’ dedim… birisinin elimi tutmasına o kadar ihtiyacım vardı ki… hemşirenin elini tuttum ve bırakmadım… kimdi, adı neydi bilmiyorum, şimdi görsem tanımam… ama o an onun elinden güç aldım…
Ve o korkunç doğum masasına çıktım… etrafımda 5 kişi dönüyor, kendi aralarında muhabbet ediyorlar, arada bana sancım gelirse ıkınmamı söylüyorlar… ilk iki denemede beceremiyorum, bu yüzden birde azar işitiyorum… ıkınmayı becerince ebe karıma bastırıyor ve Benn ölüyorum sanıyorum… can havliyde bağırıyorum, bırakın diye çığlık atıyorum… tekrar beni sakinleştiriyorlar. son defa ıkınıyorum…
Ve final… saat 08:55 kızımın doğduğunu görüyorum… ‘Allah’ım yardım et’ olan dualarım ‘Allahım sana şükürler olsun’a dönüşüyor… ama kızım ağladığını duymuyorum… birden panik oluyorum, ‘neden ağlamıyor’ diye bağırıyorum… doktor ‘korkma, bişey yok, sessiz ağlıyor sen duymuyorsun’ diyince sakileşiyorum… geri kalan teferruat, dikişlerim vs. hiçbir önemi yok… kızım doğmuştu ve sağlıklıydı, binlerce şükürler olsun…
Minik mucizemi ilk gördüğüm anda aşkın ne olduğu anladım… ne kadar güzel bir bebekti… ve aynı bana benziyordu…
Şimdi kızım 4 bucuk aylık ve bana daha önce yaşamadığım duyguları yaşatıyor… ona aşığım… onu bana layık gören Rabbime binlerce şükürler olsun… Rabbim isteyen herkese yaşatsın… AMİN…
Ve yine sancı giriyor… yine ayaktayım, dilimde sürekli ‘Ya Ragibu Ya Allah’ … artık her sancıdan bilinçsizce dilimde… zaten o an başka kimden yardım isteyebilirim ki? Kim bana O’nun kadar yardım edebilir? Nöbetçi doktor bana sürekli yatmamı söylüyor, hatta beni yatırıyor Benn geri kalkıyorum… yattığım zaman sancılarımı daha şiddetli hissediyorum, yürümek ve ayakta durmak daha iyi geliyor…
Hemşire çağırıyor, eşim görmek istiyormuş beni. Üstümde hasta önlüğüyle doğumhanenin kapısına geliyorum… eşimin gözleri dolu, ‘nasılsın diye soruyor.. iyim merak etme diyorum… anlımdan öpüyor, sakın korkma, yanında olmasam kalbindeyim unutma diyor ve tekrar sancı odasına gidiyorum…
Bana güç vermişti eşimi görmem… zaten bütün hamileliğim boyunca bana güç vermişti, o olmasaydı bu kadar güzel geçmezdi… bebek gibi baktı bana, nazımı çekti… onu çook seviyorum, onunda beni çok sevdiğine o kadar eminim ki… kendim için en iyi eşi, kızım için en iyi babayı seçmiştim…
Ve sabah ezanı okunuyor… şehir artık aydınlanmaya başladı ve Benn hala kızıma kavuşmayı bekliyorum… son bir ayda olduğu gibi… her an doğabilir diyen doktorumun sayesinde bir ayı tetikte geçirdik… ama kızım inatla 11 martı bekledi…
Sancılarım artık çoğalmaya ve şiddetlenmeye başlıyor.. nöbetçi doktor tekrar kontrol ediyor ve doğum yakın az kaldı diyor… açılmam 7 cm olmuş… heyecan ve korku sarmaya başlıyor beni… ya bebeğime yada bana bir şey olursa? ‘Allah’ım nolur onu bensiz, beni de onsuz buradan çıkarma’ diye dualar ediyorum…
Saat sabah 8 oldu, ebenin son muayenesinden sonra sancım iyice dayanılmaz oldu… yinede ayaktayım, yatmak istemiyorum… hemşireler yatırmak istedikçe ‘hayır ayakta duracağım’ diye bağırıyorum… zaten doğumhaneye yanıma kimseyi almama izin vermemişlerdi… o an ‘keşke yanımda birisi olsaydı’ dedim… birisinin elimi tutmasına o kadar ihtiyacım vardı ki… hemşirenin elini tuttum ve bırakmadım… kimdi, adı neydi bilmiyorum, şimdi görsem tanımam… ama o an onun elinden güç aldım…
Ve o korkunç doğum masasına çıktım… etrafımda 5 kişi dönüyor, kendi aralarında muhabbet ediyorlar, arada bana sancım gelirse ıkınmamı söylüyorlar… ilk iki denemede beceremiyorum, bu yüzden birde azar işitiyorum… ıkınmayı becerince ebe karıma bastırıyor ve Benn ölüyorum sanıyorum… can havliyde bağırıyorum, bırakın diye çığlık atıyorum… tekrar beni sakinleştiriyorlar. son defa ıkınıyorum…
Ve final… saat 08:55 kızımın doğduğunu görüyorum… ‘Allah’ım yardım et’ olan dualarım ‘Allahım sana şükürler olsun’a dönüşüyor… ama kızım ağladığını duymuyorum… birden panik oluyorum, ‘neden ağlamıyor’ diye bağırıyorum… doktor ‘korkma, bişey yok, sessiz ağlıyor sen duymuyorsun’ diyince sakileşiyorum… geri kalan teferruat, dikişlerim vs. hiçbir önemi yok… kızım doğmuştu ve sağlıklıydı, binlerce şükürler olsun…
Minik mucizemi ilk gördüğüm anda aşkın ne olduğu anladım… ne kadar güzel bir bebekti… ve aynı bana benziyordu…
Şimdi kızım 4 bucuk aylık ve bana daha önce yaşamadığım duyguları yaşatıyor… ona aşığım… onu bana layık gören Rabbime binlerce şükürler olsun… Rabbim isteyen herkese yaşatsın… AMİN…