Bir İzmir dönüşü daha yaşadım kızlar ve yine buradayım işte... Üstelik benim için muhteşem sayılabilecek haberlerle...
Dün sabah erkenden İzmir'e gittik. Hem pansuman yapılacaktı hem de lenflerin patoloji sonuçları belli olacaktı.
Alsancak'ta doktorumun muayenehanesine yakın bir otoparka arabamızı bıraktık, ne oldu tahmin edin... Edemezsiniz tabii. Çünkü aklıma hayalime gelmeyecek bir şey oldu ve benim bir haftadır gözüm gibi baktığım, uğruna uykularımı böldüğüm direnim, emniyet kemerime takılarak koptu.
Elimde ucundan kanlar akan bir hortum, yüzümde acıyla karışık korku, bir yanım gülüyor, bir yanım ağlıyor...İnsanlar garip garip yüzümüze bakıyorlar. Otopark görevlisinin yüzünde komik bir ifadeyle "Abla geçmiş olsun." deyişi ise tam bir komedi...
Neyse becerebildiğim kadarıyla hortumu yerine oturtmaya çalıştım ve sağ salim doktorumuza vardık. Halimi görünce bir süre adamcağız da güldü. Sonra beni pansuman için diğer odaya aldı. Bu arada tüm beceriksizliğimi sergileyerek kopardığım direni de onardı. Bandajlarım çıktığında gördüğüm şeyler pek hoşuma gitmediyse de yine halime şükretmeyi ihmal etmedim. Vücudumda kalabilecek izler umurumda değil de yine de garipsiyor insan.
Kolum ve omzumdaki hissizliğin uzun bir süre daha devam edeceğini öğrenmek de canımı sıktı doğrusu. Bu çok garip çünkü... Sanki bir tarafımda tonlarca bir ağırlık varmış gibi, yokmuş gibi, hem var hem yok gibi...( Size saçma geldiğini biliyorum ama tam olarak böyle hissediyorum ne yapayım.)
Daha sonra ben giyinmek için odada bir süre daha oyalandım ve diğer odaya geçtim. Eşimi koltukta, elindeki bir kağıdı dikkatle inceler durumda buldum. Yüzü gülüyor gibi geldi ama emin olamadım. O anda doktor, "Gözün aydın olsun bakalım, lenflerin temiz çıktı." demez mi?
Bir anda bunun ne anlama geldiğini çıkaramadım; ama kısa bir süre sonra , bunun kemoterapi yok anlamına geldiğini farkettim. Artık sevincimi tahmin edin kolaysa... Önce eşimin boynuna atıldım, doktoru öptüm, hızımı alamayıp sekreter kıza saldırdım. Ben öpmek için saldırdım ama kız biraz korktu galiba...:))
Asansöre bile binmeden merdivenlerden inerek kendimizi sokağa attık. Yılardır her İzmir gezimde uğramayı adet edindiğim Efes Pastanesi'ne oturup tüm ailemle telefon görüşmeleri yaparak herkese müjdeyi verdim tabii.
Sonrasında bir kaç mobilyalı ev baktık, hatta ev işini hallettik bile diyebilirim. Pazartesi günü yeniden gidip netleştireceğiz.
Benim anlatacaklarım şimdilik bu kadar. Sevincimi sizlerle de paylaşmak istedim. Biliyorum ki benim kadar sizler de mutlu oluyorsunuz.