- 25 Kasım 2010
- 114
- 16
Bu anlatabileceğim en güzel hikaye..
Beni gerçek ben yapan eksik kalan yerlerimi dolduran 'can'ın hikayesi..
Oğlum Eren Çınar’ın dünyaya geliş,yüzümü güldürüş hikayesi..
Ufacık tefecik zamanları saymaz,son 1,5 ayın bedensel sıkıntılarını da hesaba katmazsak son derece huzurlu , mutlu ve sağlıklı bir hamilelik geçirdim.Ne hamileliğin başında yaşanması muhtemel sıkıntıları yaşadım ne de geri kalan zamanlarda ekstra sıkıntılarla karşılaştım.Moralimse ömrüm boyu olmadığı kadar iyiydi.Son derece keyifliydik.32. haftama geldiğimde izne ayrılma zamanım olmasına rağmen sağlığım yerinde olduğu için çalışabilir raporu alarak 37. haftama kadar çalıştım.Son zamanlarda yol yorsada kendimi hep iyi hissettim.
38. haftanın başladığı pazartesi günü okula gittim,izin işlemlerimi başlattım.Yollarda doğuracaksın git artık dediler.24 Kasım Öğretmenler Günü programı vardı o gün.Ona katıldım.Annemde benimleydi.Pimpirikli kocam artık tek başıma dışarı çıkmamdan da huzursuz oluyordu.Gereksiz vesvese yaptığını söyleyip duruyordum.Zira ne bir sancı,ne açılma ne de başka bir belirti yoktu doğumun yakın olduğuna dair. Çünkü daha 3 koca haftam vardı.
Yine 38. haftanın 3. günü gündüz bir arkadaşım geldi.Sohbet ettik,doğumdan bahsettik."Senin doğumun yakın yüzünden belli." dedi ama çok önemsemedik.Hiçbir belirti yoktu.Akşam gelecek misafirler için hazırlık yaptım,markete gidip geldik bol yağmurlu yürüyüş yaptık.Akşam oldu arkadaşlarım geldi,yine bebek ve doğum üzerine bol bol konuştuk ama bizim oğlan içerde oldukça keyifli tekmelerini atıyordu ve hala en ufak bir belirti yoktu.
Misafirlerimizi yolladık.Her gece erkenden uykum gelmesine rağmen o gece uykum falan da yoktu.Annemle oturduk.Saat 2 ye kadar tv izledik , muhabbet ettik.Sonra ben yattım.Hala uykum yoktu.Ertesi sabah işe gidecek olan kocam mışıl mışıl uyuyordu ve ben bir süredir baş başa kalamadığım kocamla muhabbet etmeyi özlemiştim.Acaba biraz uğraşsam uyanırmı diye yatakta bir o yana bir bu yana dönerken birden bir akıntı olduğunu fark ettim.Tuvalete gittiğimde aynı akıntının devam ettiğini gördüm.
Serde fenci ruhu var tabi.İlk deneyi evde kendim yaptım.Turnusol kağıdıyla gelen suyun asit mi baz mı olduğuna baktım ki bazdı.Bu da akıntının amniyon sıvısı olduğunu kanıtlıyordu.
Çantam falan hazır olmasına rağmen hala doğum olma ihtimalini düşünmeden bir nst ye girelim bakalım nedir diye hastaneye gittik.En fazla yaklaşan doğumun habercisi olabilirdi.Saat 02:35 evden çıkış saatimizdi ve yaklaşık saat 3 de hastanedeydik.Hastanede hafif hafif sancılarım olmaya başladı ama sancı olduğunu anlamadım.Ancak doğum sonrasında demek ki sancıymış diyebildim.
Doktor muayene ettiğinde 2 cm açılman var dedi.28 inde doğacak demekki dedi.Bir an nasıl saf anıma denk geldiyse “28 i ne zamanki “diye sordum."Bu gün 28 i değil mi?" diye tereddüte düştü doktor.Şaşkınlığımı anlamadı yanlış tarih söylediğini sandı.Bense şoka girdim."Nasıl yani doğum bugün mü?" dedim."Yarın akşamı bulmaz." dedi.
Düşünmeye zamanımın olmaması büyük bir şanstı bir bakıma.Bize yatış yapmamızı söyledi.Bu arada sancılar hafif hafif başladı.Annem ve eşimde yanımdaydı.Eşim eve gidip hastane bavullarını almaya gitti.Bana serum taktılar ve bir saçma sapan önlük getirdiler giymem için.Ani bir sezeryan durumunda çabuk müdahale için şartmış.Neyse giydik bekledik.
Bekledik mi ? Pek bekledik de denemez.Sancılar başladı.İlk iki sancı arası 9 dk sonraki sancılar arası 6 dk.Nasıl olur.Yarın akşamı bulmaz ama doktoruna yetişirsin demişti doktor.Doktor 11 de geliyor.Bu sancılar çok sık.Hani önce saatde bir falan başlıyodu yavaş yavas sıklaşıyordu bu sancılar.Hiç anlatılanlar gibi değil..Burdan anlıyoruz ki her doğum ayrı bir hikaye…
Bu arada bir hemşire gelip açıklığı kontrol ediyor.Pat diye demez mi 6 cm.İyi ama daha az önce 2 cm di.Sanırım yakın diyorum ama çok da düşünmek istemiyorum.Aklıma gelen tek şey yahu bu sıklıkta sancılarla ertesi güne kalınır mı , dayanılır mı?
Zaten dayanamadı da..Daha önce okuduğum normal doğum hikayelerinde yatarak sancı çekmenin zorluğundan bahsediliyordu.Kalktım gezindim.Sancı çok zorladığında annem ve eşim belime masaj yaptılar bende sık sık nefes alıp vererek sancının geçmesini bekledim.Sancılar sıklaştıkça da şiddeti arttı.Dayanabileceğimden şüphe duyduğum zamanlar oldu.Acaba belden uyuşturmayı kabul etsem mi diye de düşünmedim değil.Hemşire "Geç kaldın zaten az sonra doğuracaksın,doğumhaneye gidiyoruz." dedi.
Sonra doğumhaneye geçtik.Aklımda hep böyle full teknolojik bir oda vardı.Ama hiç de öyle değil..Oldukça sıradan bir yer.O an nedense hayal kırıklığı yaşadım.Halbuki normal doğum için gerekli çok da fazla ekipman yok,doktor,hemşire ve ben,dikiş malzemeleri ve alkol falan filan.Doğa ana bize oldukça basit bir yolla doğurmayı vermiş çok şey beklemeye gerek yok yani..
Doktorum 9 ay boyu beni muayene eden doktor olmadığı içinde üzgündüm.İncecik sesli fazla sakin bir doktordu.Bana bağırmamamı,enerjimi harcamamamı ve tüm gücümü doğuma harcamamı salık vererek başladı doğuma ama o kadar sessizdi ki konuşmalarını duymaktan aciz bide o halimle kendimi zorluyorum ne dedi acaba diye..
Sonrası zaten malum çok değil 5 dk sonra doktorun ellerinde bembeyaz verniks ile örtülü bir bebek ,simsiyah saçlarıyla oğlum Eren Çınar’ı gördüm..Ve hep klişe gibi anlatılan doğar doğmaz sancılar bitti lafını bizzat yaşadım.Zaman bir an için herkese durdu da sadece oğlum ve bana aktı…O an ben bir mucizeye tanık oldum.O an anne ve oğul olduk.İlk nefes alışını gördüm,minik minik çıkan ilk sesini,nefesini duydum.O anda bedenimden çıkıp yüreğime aktı oğlum,bir bütün olduk.Tüm bunlar olduğunda saat 05:03 dü.Tam karşımdaki saatte bu saati gördüğümde doktorun ellerindeydi kuzucuğum..
Bu muhteşemlik içinde karmakarışık duygular yaşarken hemşireler oğlumu yakınıma getirdiler.Bembeyaz tabakanın içinde yakışıklı bir oğlan ,gözleri kapalı,yumuk yumuk ,şiş yüzüyle karşımda duruyor..Ama kucağıma vermeden, ben verin diyemeden alıp götürdüler.Dikişlere başlamışlardı bir şey diyemedim çünkü yine duyamadığım ses bana bir şeyler diyordu.Hemşirelerde kendi aralarında konuluyorlardı."İyi değil mi?" diye sordum.İyi dediler.
Böylece hastaneye girdikten 2 saat sonra ,muhteşem bir hamileliğin beraberinde muhteşem bir doğumla anne oldum.Ne kadar çabuk anne oldum.Evet çok çabuk oldu her şey ve ben çok değil yarım saat sonra gerçek bir anne olacaktım..Bundan habersiz dikişlerin bitmesini bekledim.Heyecandan zaman çok yavaş aktı.Odaya gidince yavrumu göreceğim diye beklerken sanki saniyeler iki ileri bir geri giderek bana işkence yaptı.
Odaya döndüğümde bu muhteşem doğum hakkında en azından güzel cümleler duymayı bekliyordum.Ama geri döndüğümde ne doğumdan bahseden ailem vardı ne de beni bekleyen bebeğim.Daha getirmediler dediler.Daha giydirmemişlerdir diye düşündüm.Hemşireler geldi gitti serum vs. Annem ve eşim kapıyı süslemeye çalışıyor ve benimle konuşmuyorlardı.Ben de saf saf muhteşem doğumu anlatıyordum.
Oğlumu merak ediyordum birde.Sonra eşim yatağa yaklaştı.Gözlerinde şaşkınlık vardı.Neden benim kadar mutlu değil diye içimden sitem etmedim değil ama şok içindedir diye umursamadım.Yüzü düştü sonra..Neden getirmediler dediğimde solunum sorunu olduğunu söyledi.Kalp atışlarım yükseldi.Bazı bebekler doğumda zorlanır stres yaparmış.Hızlı nefes alıp veriyor kontrol edilecek dedi.”Doğru söyle başka bişey yok değil mi?” dedim.Yok demedi.Durdu biraz.Belki 1-2 sn ama bana çok uzun geldi.Sonra bir ayağı çapraz doğdu dedi.Yalan dedim,doğru dedi.Yalan dedim hayır doğru dedi.Yalan de lütfen dedim.Yalan değil dedi.Neden benim oğlum ,neden olmuş,nasıl olmuş..Benim yüzümden mi?Yanlış mı yattım,yememem gereken bişey mi yedim,yapmamam gereken bişey mi yaptım?Benim yüzümden mi oğlum yaşıyacaktı bunu?
Bir hastanenin üzerime yıkılışını altında ezilişimi hissettim.İşte asıl o anda anne oldum.Herşey ne de çabuk oluyordu böyle.Bu hıza yetişemiyordum.Ne çok ilk ne çok farklı duygu bir aradaydı.Çok korktum.Kendim için değil asla.Oğlum için..Yürüyemeyecek miydi?Kalbi ağrıyacaktı oğlumun.”Neden ben” diyecekti.Neden herkes gibi değilim?Neden basit bir mahalle maçı bile yapamıyorum,ayakkabı giyemiyorum diyecekti.Halbuki ilk önce ayakkabı almıştım oğluma babasına mutlu haberi vermek için.Hep saklanmak zorunda kalacak,boğazında yumrularla yaşayacaktı oğlum.Ben onun mutsuzluğuna nasıl dayanacaktım,nasıl merhem olacaktım.Dindirebilecek miydim yaşadıklarını..Hiç bilmediğim adını bile duymadığım bu sorunun çözümü var mı hiç bilmiyordum.Ama muhteşem bir eşim vardı.Baba yüreğini,sevincini kenara koymuş,heyecanını ertelemiş ve önce beni en az üzecek şekilde söylemek için çırpınmış ve yine bize umut vermek için araştırmıştı.Tedavisi var dedi.Biz yorulucaz ama o iyi olacak,hatırlamıyacak bile dedi.Bu yalan değildi dimi?Ben ne varsa çekilmesi gereken hepsine razıydım.Gerçekse eğer beni kandırmıyorlarsa.Herşeyi atlatırdık biz.Birlikte oldukça üstesinden gelirdik.Evet o anda anne oldum.Biz o anda gerçek bir aile olduk.
4 kardeşin en küçüğü olmak seneler sonra tekne kazıntısı olarak doğmuş olmak şımartılmış bir çocuk olmak..Hepsi bendim evet.Elimde minik bir çizik olsa elim havada dolanan da bendim , azıcık kanda içi bayılıp yığılanda.Ama şimdi dimdik ayakta durması gerekende bendim.Oğlum için gereken ne varsa hepsini yapacak olanda.Anne olmak doğumhanede bebeğimi gördüğüm anda hissettiklerim değilmiş meğer.Onun için kaygılanmaya başladığım anda yaşadığım sahiplik çok daha başkaydı.Duyduğum sevgi her geçen dakika arttıkça arttı.
3 geçmek bilmeyen saatin sonunda getirdiler oğlumu.Artık gün doğmuş zaman akmıştı.O en ufak sese korkan minicik beden benim oğlum.Temizlemiş giydirmişlerdi oğlumu.Ak pak bir yüz.Tombul yanaklar.Simsiyah ve bir sürü saç.Yumuşacık kadife bir ten.Ellemeye kıyamıyorum.Sonsuz güzel..Sonsuz güzel…Sonsuz güzel…Benim güzelim benim yakışıklım benim parçam.
Şimdi düşündüğüm şey ise oğlumun özel bir çocuk olduğu.Tüm varlığı ile mükemmel.Sadece binde bir görülen bir deformitenin sahibi olan oğlum çok şanslı.Şanslı çünkü baba olmak için oğlunun doğmasını ,hatta büyümesini beklemeyen bir babası var.Onun için endişelenen bir baba.Ne olursa olsun tüm zorluğu üstlenecek bir baba.Ve bende çok şanslıyım ki ne yaşarsak yaşayalım her zaman bizim iyiliğimizi kendi önünde tutacak bir dayanak,oğlumun adı gibi , çınar ağacı gibi bir dayanak,çok sevgili bir kocam vardı.Öyle çok şanslıyım ki çok sevdiğim bu adam benim kocam,benim çocuğumun babası..Sanırım bu kadar güzelliğin bir nazar bocuğu olmalıydı.Keşke oğlum yerine bizde olsaydı nazar boncuğu.Ama bu bizim elimizde değildi.
Her şeye rağmen içimdeki mutluluk beni normal dünyanın akışına döndürdü.
Velhasıl benim mükemmel oğlum bana bu dünyada yaşanabilecek en güzel duyguyu yaşattı.29 yıllık ömrümde hissetmediğim kadar mutlu,özel,güzel hissettim.Suratıma nereden geldiğini bilmediğim bir sürü çile rağmen,darmadağın saça başa rağmen.Yorgun bedenime rağmen en güzel bendim.Artık hiçbirşey birkaç saat öncesi gibi değildi.Çünkü oğlum yanımıza gelmişti.
Oğlum gelince ben büyüdüm birden.Ailemin en küçüğü olmadım artık. Büyütebilmek için oğlumu..Büyüdüm aniden…
İyiki geldin Eren...
Beni gerçek ben yapan eksik kalan yerlerimi dolduran 'can'ın hikayesi..
Oğlum Eren Çınar’ın dünyaya geliş,yüzümü güldürüş hikayesi..
Ufacık tefecik zamanları saymaz,son 1,5 ayın bedensel sıkıntılarını da hesaba katmazsak son derece huzurlu , mutlu ve sağlıklı bir hamilelik geçirdim.Ne hamileliğin başında yaşanması muhtemel sıkıntıları yaşadım ne de geri kalan zamanlarda ekstra sıkıntılarla karşılaştım.Moralimse ömrüm boyu olmadığı kadar iyiydi.Son derece keyifliydik.32. haftama geldiğimde izne ayrılma zamanım olmasına rağmen sağlığım yerinde olduğu için çalışabilir raporu alarak 37. haftama kadar çalıştım.Son zamanlarda yol yorsada kendimi hep iyi hissettim.
38. haftanın başladığı pazartesi günü okula gittim,izin işlemlerimi başlattım.Yollarda doğuracaksın git artık dediler.24 Kasım Öğretmenler Günü programı vardı o gün.Ona katıldım.Annemde benimleydi.Pimpirikli kocam artık tek başıma dışarı çıkmamdan da huzursuz oluyordu.Gereksiz vesvese yaptığını söyleyip duruyordum.Zira ne bir sancı,ne açılma ne de başka bir belirti yoktu doğumun yakın olduğuna dair. Çünkü daha 3 koca haftam vardı.
Yine 38. haftanın 3. günü gündüz bir arkadaşım geldi.Sohbet ettik,doğumdan bahsettik."Senin doğumun yakın yüzünden belli." dedi ama çok önemsemedik.Hiçbir belirti yoktu.Akşam gelecek misafirler için hazırlık yaptım,markete gidip geldik bol yağmurlu yürüyüş yaptık.Akşam oldu arkadaşlarım geldi,yine bebek ve doğum üzerine bol bol konuştuk ama bizim oğlan içerde oldukça keyifli tekmelerini atıyordu ve hala en ufak bir belirti yoktu.
Misafirlerimizi yolladık.Her gece erkenden uykum gelmesine rağmen o gece uykum falan da yoktu.Annemle oturduk.Saat 2 ye kadar tv izledik , muhabbet ettik.Sonra ben yattım.Hala uykum yoktu.Ertesi sabah işe gidecek olan kocam mışıl mışıl uyuyordu ve ben bir süredir baş başa kalamadığım kocamla muhabbet etmeyi özlemiştim.Acaba biraz uğraşsam uyanırmı diye yatakta bir o yana bir bu yana dönerken birden bir akıntı olduğunu fark ettim.Tuvalete gittiğimde aynı akıntının devam ettiğini gördüm.
Serde fenci ruhu var tabi.İlk deneyi evde kendim yaptım.Turnusol kağıdıyla gelen suyun asit mi baz mı olduğuna baktım ki bazdı.Bu da akıntının amniyon sıvısı olduğunu kanıtlıyordu.
Çantam falan hazır olmasına rağmen hala doğum olma ihtimalini düşünmeden bir nst ye girelim bakalım nedir diye hastaneye gittik.En fazla yaklaşan doğumun habercisi olabilirdi.Saat 02:35 evden çıkış saatimizdi ve yaklaşık saat 3 de hastanedeydik.Hastanede hafif hafif sancılarım olmaya başladı ama sancı olduğunu anlamadım.Ancak doğum sonrasında demek ki sancıymış diyebildim.
Doktor muayene ettiğinde 2 cm açılman var dedi.28 inde doğacak demekki dedi.Bir an nasıl saf anıma denk geldiyse “28 i ne zamanki “diye sordum."Bu gün 28 i değil mi?" diye tereddüte düştü doktor.Şaşkınlığımı anlamadı yanlış tarih söylediğini sandı.Bense şoka girdim."Nasıl yani doğum bugün mü?" dedim."Yarın akşamı bulmaz." dedi.
Düşünmeye zamanımın olmaması büyük bir şanstı bir bakıma.Bize yatış yapmamızı söyledi.Bu arada sancılar hafif hafif başladı.Annem ve eşimde yanımdaydı.Eşim eve gidip hastane bavullarını almaya gitti.Bana serum taktılar ve bir saçma sapan önlük getirdiler giymem için.Ani bir sezeryan durumunda çabuk müdahale için şartmış.Neyse giydik bekledik.
Bekledik mi ? Pek bekledik de denemez.Sancılar başladı.İlk iki sancı arası 9 dk sonraki sancılar arası 6 dk.Nasıl olur.Yarın akşamı bulmaz ama doktoruna yetişirsin demişti doktor.Doktor 11 de geliyor.Bu sancılar çok sık.Hani önce saatde bir falan başlıyodu yavaş yavas sıklaşıyordu bu sancılar.Hiç anlatılanlar gibi değil..Burdan anlıyoruz ki her doğum ayrı bir hikaye…
Bu arada bir hemşire gelip açıklığı kontrol ediyor.Pat diye demez mi 6 cm.İyi ama daha az önce 2 cm di.Sanırım yakın diyorum ama çok da düşünmek istemiyorum.Aklıma gelen tek şey yahu bu sıklıkta sancılarla ertesi güne kalınır mı , dayanılır mı?
Zaten dayanamadı da..Daha önce okuduğum normal doğum hikayelerinde yatarak sancı çekmenin zorluğundan bahsediliyordu.Kalktım gezindim.Sancı çok zorladığında annem ve eşim belime masaj yaptılar bende sık sık nefes alıp vererek sancının geçmesini bekledim.Sancılar sıklaştıkça da şiddeti arttı.Dayanabileceğimden şüphe duyduğum zamanlar oldu.Acaba belden uyuşturmayı kabul etsem mi diye de düşünmedim değil.Hemşire "Geç kaldın zaten az sonra doğuracaksın,doğumhaneye gidiyoruz." dedi.
Sonra doğumhaneye geçtik.Aklımda hep böyle full teknolojik bir oda vardı.Ama hiç de öyle değil..Oldukça sıradan bir yer.O an nedense hayal kırıklığı yaşadım.Halbuki normal doğum için gerekli çok da fazla ekipman yok,doktor,hemşire ve ben,dikiş malzemeleri ve alkol falan filan.Doğa ana bize oldukça basit bir yolla doğurmayı vermiş çok şey beklemeye gerek yok yani..
Doktorum 9 ay boyu beni muayene eden doktor olmadığı içinde üzgündüm.İncecik sesli fazla sakin bir doktordu.Bana bağırmamamı,enerjimi harcamamamı ve tüm gücümü doğuma harcamamı salık vererek başladı doğuma ama o kadar sessizdi ki konuşmalarını duymaktan aciz bide o halimle kendimi zorluyorum ne dedi acaba diye..
Sonrası zaten malum çok değil 5 dk sonra doktorun ellerinde bembeyaz verniks ile örtülü bir bebek ,simsiyah saçlarıyla oğlum Eren Çınar’ı gördüm..Ve hep klişe gibi anlatılan doğar doğmaz sancılar bitti lafını bizzat yaşadım.Zaman bir an için herkese durdu da sadece oğlum ve bana aktı…O an ben bir mucizeye tanık oldum.O an anne ve oğul olduk.İlk nefes alışını gördüm,minik minik çıkan ilk sesini,nefesini duydum.O anda bedenimden çıkıp yüreğime aktı oğlum,bir bütün olduk.Tüm bunlar olduğunda saat 05:03 dü.Tam karşımdaki saatte bu saati gördüğümde doktorun ellerindeydi kuzucuğum..
Bu muhteşemlik içinde karmakarışık duygular yaşarken hemşireler oğlumu yakınıma getirdiler.Bembeyaz tabakanın içinde yakışıklı bir oğlan ,gözleri kapalı,yumuk yumuk ,şiş yüzüyle karşımda duruyor..Ama kucağıma vermeden, ben verin diyemeden alıp götürdüler.Dikişlere başlamışlardı bir şey diyemedim çünkü yine duyamadığım ses bana bir şeyler diyordu.Hemşirelerde kendi aralarında konuluyorlardı."İyi değil mi?" diye sordum.İyi dediler.
Böylece hastaneye girdikten 2 saat sonra ,muhteşem bir hamileliğin beraberinde muhteşem bir doğumla anne oldum.Ne kadar çabuk anne oldum.Evet çok çabuk oldu her şey ve ben çok değil yarım saat sonra gerçek bir anne olacaktım..Bundan habersiz dikişlerin bitmesini bekledim.Heyecandan zaman çok yavaş aktı.Odaya gidince yavrumu göreceğim diye beklerken sanki saniyeler iki ileri bir geri giderek bana işkence yaptı.
Odaya döndüğümde bu muhteşem doğum hakkında en azından güzel cümleler duymayı bekliyordum.Ama geri döndüğümde ne doğumdan bahseden ailem vardı ne de beni bekleyen bebeğim.Daha getirmediler dediler.Daha giydirmemişlerdir diye düşündüm.Hemşireler geldi gitti serum vs. Annem ve eşim kapıyı süslemeye çalışıyor ve benimle konuşmuyorlardı.Ben de saf saf muhteşem doğumu anlatıyordum.
Oğlumu merak ediyordum birde.Sonra eşim yatağa yaklaştı.Gözlerinde şaşkınlık vardı.Neden benim kadar mutlu değil diye içimden sitem etmedim değil ama şok içindedir diye umursamadım.Yüzü düştü sonra..Neden getirmediler dediğimde solunum sorunu olduğunu söyledi.Kalp atışlarım yükseldi.Bazı bebekler doğumda zorlanır stres yaparmış.Hızlı nefes alıp veriyor kontrol edilecek dedi.”Doğru söyle başka bişey yok değil mi?” dedim.Yok demedi.Durdu biraz.Belki 1-2 sn ama bana çok uzun geldi.Sonra bir ayağı çapraz doğdu dedi.Yalan dedim,doğru dedi.Yalan dedim hayır doğru dedi.Yalan de lütfen dedim.Yalan değil dedi.Neden benim oğlum ,neden olmuş,nasıl olmuş..Benim yüzümden mi?Yanlış mı yattım,yememem gereken bişey mi yedim,yapmamam gereken bişey mi yaptım?Benim yüzümden mi oğlum yaşıyacaktı bunu?
Bir hastanenin üzerime yıkılışını altında ezilişimi hissettim.İşte asıl o anda anne oldum.Herşey ne de çabuk oluyordu böyle.Bu hıza yetişemiyordum.Ne çok ilk ne çok farklı duygu bir aradaydı.Çok korktum.Kendim için değil asla.Oğlum için..Yürüyemeyecek miydi?Kalbi ağrıyacaktı oğlumun.”Neden ben” diyecekti.Neden herkes gibi değilim?Neden basit bir mahalle maçı bile yapamıyorum,ayakkabı giyemiyorum diyecekti.Halbuki ilk önce ayakkabı almıştım oğluma babasına mutlu haberi vermek için.Hep saklanmak zorunda kalacak,boğazında yumrularla yaşayacaktı oğlum.Ben onun mutsuzluğuna nasıl dayanacaktım,nasıl merhem olacaktım.Dindirebilecek miydim yaşadıklarını..Hiç bilmediğim adını bile duymadığım bu sorunun çözümü var mı hiç bilmiyordum.Ama muhteşem bir eşim vardı.Baba yüreğini,sevincini kenara koymuş,heyecanını ertelemiş ve önce beni en az üzecek şekilde söylemek için çırpınmış ve yine bize umut vermek için araştırmıştı.Tedavisi var dedi.Biz yorulucaz ama o iyi olacak,hatırlamıyacak bile dedi.Bu yalan değildi dimi?Ben ne varsa çekilmesi gereken hepsine razıydım.Gerçekse eğer beni kandırmıyorlarsa.Herşeyi atlatırdık biz.Birlikte oldukça üstesinden gelirdik.Evet o anda anne oldum.Biz o anda gerçek bir aile olduk.
4 kardeşin en küçüğü olmak seneler sonra tekne kazıntısı olarak doğmuş olmak şımartılmış bir çocuk olmak..Hepsi bendim evet.Elimde minik bir çizik olsa elim havada dolanan da bendim , azıcık kanda içi bayılıp yığılanda.Ama şimdi dimdik ayakta durması gerekende bendim.Oğlum için gereken ne varsa hepsini yapacak olanda.Anne olmak doğumhanede bebeğimi gördüğüm anda hissettiklerim değilmiş meğer.Onun için kaygılanmaya başladığım anda yaşadığım sahiplik çok daha başkaydı.Duyduğum sevgi her geçen dakika arttıkça arttı.
3 geçmek bilmeyen saatin sonunda getirdiler oğlumu.Artık gün doğmuş zaman akmıştı.O en ufak sese korkan minicik beden benim oğlum.Temizlemiş giydirmişlerdi oğlumu.Ak pak bir yüz.Tombul yanaklar.Simsiyah ve bir sürü saç.Yumuşacık kadife bir ten.Ellemeye kıyamıyorum.Sonsuz güzel..Sonsuz güzel…Sonsuz güzel…Benim güzelim benim yakışıklım benim parçam.
Şimdi düşündüğüm şey ise oğlumun özel bir çocuk olduğu.Tüm varlığı ile mükemmel.Sadece binde bir görülen bir deformitenin sahibi olan oğlum çok şanslı.Şanslı çünkü baba olmak için oğlunun doğmasını ,hatta büyümesini beklemeyen bir babası var.Onun için endişelenen bir baba.Ne olursa olsun tüm zorluğu üstlenecek bir baba.Ve bende çok şanslıyım ki ne yaşarsak yaşayalım her zaman bizim iyiliğimizi kendi önünde tutacak bir dayanak,oğlumun adı gibi , çınar ağacı gibi bir dayanak,çok sevgili bir kocam vardı.Öyle çok şanslıyım ki çok sevdiğim bu adam benim kocam,benim çocuğumun babası..Sanırım bu kadar güzelliğin bir nazar bocuğu olmalıydı.Keşke oğlum yerine bizde olsaydı nazar boncuğu.Ama bu bizim elimizde değildi.
Her şeye rağmen içimdeki mutluluk beni normal dünyanın akışına döndürdü.
Velhasıl benim mükemmel oğlum bana bu dünyada yaşanabilecek en güzel duyguyu yaşattı.29 yıllık ömrümde hissetmediğim kadar mutlu,özel,güzel hissettim.Suratıma nereden geldiğini bilmediğim bir sürü çile rağmen,darmadağın saça başa rağmen.Yorgun bedenime rağmen en güzel bendim.Artık hiçbirşey birkaç saat öncesi gibi değildi.Çünkü oğlum yanımıza gelmişti.
Oğlum gelince ben büyüdüm birden.Ailemin en küçüğü olmadım artık. Büyütebilmek için oğlumu..Büyüdüm aniden…
İyiki geldin Eren...
Son düzenleyen: Moderatör: