Çocukken sorduklarında ne olacaksın diye 'Anne olacam' derdim. Oldumda nitekim. Ama kuzumu birkez öpüp koklayamadan toprağa verdim. Beş yıllık evliliğimiz boyunca bir evlat özlemiyle hayatı izledim. Sorun yoktu ne bende ne eşimde. Nedeni belli değil dedi gittiğim doktorlar. Bir polip ameliyatı, üç aşılama yapıldı. Olmayınca olmuyormuş. İlahi onay çıkmadı dedim ama bir taraftanda yaratıcıya güç gelmeyecek bir bebeği neden benden esirgiyor diye gönül koydum. Beni mucizeler bulmaz diye kendime acıyıp durdum aşılamalardan sonra. Tek çare tüp bebek kalmıştı.Dokuz ay hiç doktora gitmedim. Dokuz ay boyunca adet harcinde yumurtlama zamanlarıda ama yumurtlama kanaması olamayacak kadar yoğun kanamalar yaşadım yinede gitmedim doktora. Çünkü gidersem tüp bebek süreci başlayacaktı. Aşılamalardaki korkunç ruh halini yine yaşayacaktı. En kötüsüde tüp bebekle olmazsa son ihtimalimi son umudumuda yitirecektim. Ama kaçamazdım nihayet gittik eşimle doktora. Polip olma ihtimali olduğunu söyleyip, adetin dördüncü günü bir daha bakmak istedi. Doktordan sonra dört gün bekledim bir türlü olmuyorum adet hafif kahverengi lekeler var ama esas kanama başlamadı bir türlü. Eşimin ısrarıyla test yapmaya karar verdik. Ben testi yapıp bıraktım banyoya bakmadım bile okadar eminimki olmayacağına. Eşim büyük bir şaşkınlıla çift çizgiyi gösterdi. Gecenin bir yarısı apar topar kan tahlili yaptırmak için özel bir hastanenin aciline koştuk. Sonuç pozitifti. Ağladık şaşkın şaşkın. Sonra keseyi gördü. Buraya kadar rüya gibiydi. Kahverengi lekelenmeler artarak devam etti bir kaç gün sora yine acildeydik. Progestan ve yatma zorunluluğuyla evimize geldik. Ama lekelenmeler br kesilip bir başlıyodu. ilacın dozu arttırıldı. Yinede tamamen kesilmedi lekelenme. Ben sürekli yatıyorum bu arada. Progestana ek olarak her gün birde iğne vurulmaya başladık. Ama sorun bir türlü tam geçmiyordu. Nihayet yok denecek kadar kayboldu sorun. Doktorum günlük kırk dakikayı geçmemek şartıyla ayağa kalmamı istedi. Her ayağa kalkışımda korkunç bel ağrırsı ve yoğun ıslaklık hissi veren akıntı oluyordu. Normal dedi doktor. Tam herşey yoluna giriyor derken hiç ağrısız belirtisiz kanama başladı 2 Temmuzda. Hayatım boyunca o kanı gördüğüm an yaşadığım duyguyu unutabileceğimi sanmıyorum. 'Ne olur bırakma beni oğlum' diye deliler gibi ağlamaya başladım. Ambulans geldi biz yine acideydik. Tabi doktorumuzda orda rahim açılmaya başlamıştı. Dikiş koymamız gerekiyordu. Ameliyata girdik oğlumla sipinal anestezi yapıldı doktorum dikişi koyarken ben hıçkırıklarla ona yalvarıyordum lütfen yardım edin oğluma gitmesin diye. Bir gece hastanede kaldık. İyiydi oğlum sıkıntı yoktu. Ama çok dikkat edcektim. Erken doğum artık kaçınılmazdı. Oğlumun 27. haftayı tamamlaması gerekiyordu. Biz daha 15. haftamızdaydık. Bu arada tüm bu süreçler boyunca gelişimi son derece sağlıklılıydı oğlumun . Hatta iki hafta önden gidiyordu. Erken doğacağı için bu bir avantajdı. Eve çıktık ama kanama bir türlü kesilmiyordu. Hafifliyor ama kaybolmuyordu. Ameliyattan iki buçuk hafta sonra kasılmalar başladı. Yalancı sancı olabilir denildi. Serumlar, Mağnezyum hapları ..... 20 TEMMUZ sabah biz korkuç sancılarla yine acildeydik. Doktorum artık beni odaya alıp yatış yaptı. Birazdaha izlemede kalıp dikişi alacaktı. Aldırmam dedim. Her kotrolünde hayır dedik eşimle. Artık sona yaklaştığımızı dikişi almazsa benimde çok büyük zarar göreceğimi hatta ölebileceğimi söyledi. Dikişi alıken yine son nefesime kadar yalvardım ölmek istedim oğlumla ama sıra benim deği daha ilk nefesini almadan son nefesini verecek olan oğlumundu. Dikiş alındıktan sonra sancılar iyice dayanılmaz oldu. Hangisi zordu oğlumun gitmesismsi o acayı çekmekmi o an bunu bile düşündü. Bir kaç saat içinde benim kıymet bilmez bedenim en değerlisini içinden attı. Deliriyorum sandım oğlum gidiyo demeye korktuğum için bir yabancıdan bahseder gibi bebek geliyor diye bağırdım. beni kürtaja aldılar. Bütün hastanenin duvarlarında sesim yankılanıyordu OĞLUM OĞLUM dİye. Küçücük bedenini bir mezara koydular. Her yağmur yağdığıda deliriyorum üstüne yağıyor diye. Kar yağmasın üşümesin istiyorum. Baş edemiyorum bu acıyla. Yaşama karşı tahammülüm azaldı. Tüm teselli sözleri bitti. Yokluğu ve ben kaldık. Bütün anlamsızlığıyla günler geçiyor. Ama ben içimde onun bıraktığı boşluğa sımsıkı tutunup evcilik oynuyorum hayatla................. NEDEN ? Bu nasıl bir acı?
- Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Ben zerreyim, varlığımı aydınlatan güneş sen:
- Konu Sahibi 120CAN
- Başlangıç Tarihi