Öyle bir imkânsızlık hikâyesi yazmışsınız ki sanki Nazi Almanyasında üst düzey bir SS subayının kızı olarak bir Yahudi'ye aşık oldunuz. Neymiş, adam polismiş.
Aşık olduğum adamın ailesi durumu biliyor diyorsunuz; bir gün canlarına tak deyip "Sizin nişanlı kızınız bizim oğlumuzla görüşüyor, onu ayarttı" filan gibi laflarla babanızın karşısına gelseler ne olacak? O zaman adınız çıkmayacak mı? Sevdiğiniz adama kaçsanız aileniz rezil olmayacak mı? Ya bırakın aileyi; siz rezil-kepaze olmayacak mısınız nişanlısını aldatıp başkasıyla kaçan biri olarak?
Arkadaşım, nişanlınızdan ayrılın. Nişanı atmanız için karşılıklı bir anlaşma hâlinde olmanız gerekmiyor. İlişkiler iki kişiyle yürüse de ayrılık kararı tek başına verilebilir. Babanıza da "İstemiyorum, evlenmeyeceğim" deyin. Ne olacak, öldürecek değil ya? Bir süre sonra sevdiğiniz adam gelir sizi ister. Babanız ısrarla vermezse o zaman düşünürsünüz kaçmayı.
Bu ne 'drama queen' hâlleri ya? Öyle inanılmaz, çözülemeyecek bir durumda değilsiniz ki. Başta parası var diye zorlamayacaktınız babanızı, sizi sadece bir kere gördüğünüz birine vermesi için.