Kuzum, senin gibi akademik olarak yükselme hedefi taşımayan bir öğrenci olduğum, tembelliği sevdiğim ve aynı oranda bölümümü sevmediğim için, lisans eğitimimi tamamlayıp resmen okulu bitirmek için bitirip kaçtım
Ama o tembelliğe karşın, ki ciddi bir yayılmadan bahsediyorum, yine de parlak bir öğrenciydim ve en sevdiğim hocam, aynı zamanda en gıcık aldığım hocam, 100lük final verdiğimi düşündüğüm kağıda 90dan yukarısını, söz konusu ben olunca vermeyen hocamdı ve o hocadan bitirme aldım. Aslında genele karşı hep not şişirmeden davranırdı, kimi öğrencilerden ise daha çok not kırardı işte. Belki kendince ışık görüyordu bizde.
O süreçte, hocamı daha iyi anladım, diğer deney alanlar hocalarından 100ü kaparlarken, ben ve benimle birlikte aynı hocadan bitirme alan arkadaşım, bildiğin süründük.
Nedenini söyleyeyim, o kadar idealist, o kadar öğrencisine kendisini gereksiz kılmayı hedefleyen bir hocaydı ki, diğerleri otu mku sormadan iş yapamaz halde iken, biz mezuniyetten sonra çatır çatır (lisans mezununun olması gerektiği kadar) çoğu şeye hakim başladık alanımızda, anlatabiliyor muyum?
Diğer hocalara haksızlık olmasın, her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır ama en iyi öğretmen de, kendisini öğrencisi için en gereksiz hale getirebilen öğretmendir. Bunu bir düşün derim, notlar sadece kağıttalar, sen ise ne bilgilerle yoguruldun, geçiştirilmediğin, satır satır her yazdığın okunduğu için, bunu düşün derim.
İlave:
Hocanı da pek sevdim anlatımından, tam benim kalemim. Öğretici olsam, aha bu şekil olurdum. Ya alanımız ile alakası yok misal ama bir anlatım bozukluğu görsün, bir noktalama imla hatası, her şeyinden not kırardı o hocamız "Düzgün Türkçe yazmadan üni. mezunu olmak ne haddinize" diye yani anlatabildim mi bilmiyorum, şimdiki mezunların çoğu iki lafı bir araya getiremiyor. Ondan nota bakma, kendine kattığına bak.