- 16 Ağustos 2010
- 293.035
- 602.909
- 43
Yaşamın ilk birkaç yılı, sağlığın temellerinin atıldığı son derece önemli bir dönemdir. Bu kritik dönemde bebeklerin yaşaması ve sağlıklı büyüme ve gelişmelerinde yeterli ve dengeli beslenme belli başlı etmenlerden birisi, belki de en önemlisidir. Kişinin temel ihtiyaçlarından birisi olan beslenme; büyüme, gelişme ve sağlığın korunmasındaki en önemli faktördür.
Beslenme alışkanlıkları kalp - damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kanser gibi pek çok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme birçok kronik hastalıktan korunmada etkili olmaktadır. İleri yaşlarda görülen birtakım rahatsızlıkların temeli henüz küçük yaşlarda iken atıldığı için yaşamın her döneminde besin alımına dikkat etmek gerekmektedir. Yüksek oranda sebze ve meyve tüketimi birçok kronik hastalıktan korunmada etkili olmaktadır. Bebeklik ve çocukluk dönemindeki en önemli sorunlar, onların yanlış beslenme alışkanlığı kazanmalarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucunda çocuğun büyüme ve gelişmesi, yavaşlamakta ve durmaktadır. Hatta kazandığı ağırlığı bile kaybedebilmektedir. Bu yaşlardaki yetersiz ve dengesiz beslenme durumunda fiziksel gelişimin yanı sıra zeka gelişimi ve öğrenme yeteneklerinin de olumsuz yönde etkilendiği görülmektedir.
Sebze ve meyve tüketimi ile kalp - damar hastalıkları, bazı kanser türleri, inme, diyabet, Alzheimer hastalığı, katarakt ve yaşla ilintili fonksiyonel kayıp riskinin azalması arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Bu etkilerin sebze ve meyvelerin içerdiği diyet posası, folat, potasyum ve Beta - karoten, C vitamini, E vitamini gibi antioksidan etkinlik gösteren biyoaktif fitokimyasal bileşenlerden kaynaklandığı vurgulanmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda biyoaktif bileşenlerin sebze ve meyvelere kıyasla sebze ve meyve sularından daha kolay emilebildiği belirtilmektedir.
Meyvelerde değişen oranlarda A ve C vitamini bulunmaktadır. Turunçgiller, kavun, karpuz, çilek, böğürtlen gibi meyveler C vitamini açısından zengindirler. Koyu sarı renkli (kavun, kayısı, mango, şeftali gibi) meyvelerin çoğu A vitamininin zengin kaynağıdır. Bunların yanı sıra çoğu meyve potasyum ve folik asit içermektedir. Özelikle kabuklu olarak yenebilen meyveler ile kuru meyveler iyi birer posa (lif) kaynağıdırlar. Böylelikle şeker, kolesterol ve kan basıncı seviyelerini istenilen düzeylerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Su ile birlikte midede şişerek tokluk, doygunluk hissi uyandırmaktadır. Aynı zamanda tuvalete çıkma sayısını ve dışkı miktarını artırarak kabızlığı önlemekte ve özellikle kalın bağırsak kanserinden koruyucu etkiler göstermektedir. Günlük posa alımını artırmak adına meyve ve meyve suyu tüketimini artırmakta yarar vardır.
Vitaminler, mineraller ve enzimler sayesinde yaşam kalitesi gelişmekte ve ortalama yaşam süresi uzamaktadır. Sağlığın yanı sıra güzellik iksiri görevi de gören meyve suları, içerdikleri vitaminlerle saç, tırnak, cilt şikayetlerini de ortadan kaldırmaktadır.
İşte birkaç örnek:
Ahududu suyu: C vitamini ve demir yönünden zengindir. Ateş düşürücü etkisi vardır.
Çilek: A, C, K ve bazı B grubu vitaminleri ile potasyum ve demir mineralinden yana zengindir. Ateşi düşürücü etkisi vardır. Kan yapıcı, damarları genişletici ve kalp kasını kuvvetlendirici etkisi mevcuttur. Dağ çileği yapraklarından yapılan çay ishali önlemeye yardımcı olur.
Dut: A, B ve C vitamini içeren dut ak, kara ve kırmızı olmak üzere 3 çeşit olarak yetişmektedir. Şurubu ağız ve boğaz hastalıklarına çok iyi gelmektedir.
Elma suyu: Potasyum, magnezyum minerali ile A, C ve K vitamini içerir. Cildi temizler. Güzellik iksiri olarak tanımlanır. Elma suyu içinde kuvvetli antioksidan özellikler gösteren farklı fitokimyasallar da içerir. Elma suyunun %9-34 oranında (kötü huylu) LDL oksidasyonunu önleyici, kalp hastalıkları ve bazı kanser risklerini azaltıcı etkisi olduğu belirtilmektedir.
Erik: Kuru, taze ve komposto şeklinde tüketilebilen erik bol miktarda C ve bazı B vitaminlerinden yana zengindir. Damar sertliğine ve kabızlık sorununa karşı etkili olduğu belirtilen eriğin taze olarak 100 gramı 75, kurusu 255 kkal enerji içerir.
İncir: İçerdiği yüksek orandaki lifler sayesinde kabızlık sorununa karşı etkili olduğu belirtilen incirin taze olarak 100 gramı 80, kurusu 274 kkal enerji içerir. C vitamini dışında pek çok besin öğesini içeren incir vücut direncini artırmaya yardımcı olur.
Karpuz: Böbrek ve mesane kumlarını dökmeye yardımcı olan karpuz hazmı kolaylaştırmanın yanında bağırsakları çalıştırmaya yardımcı olur.
Kavun: Bol miktarda A, B ve C vitamini ile potasyum minerali içeren kavun karaciğer ve dalağın faaliyetini hızlandırmaktadır. Bağırsakları yumuşatarak kabızlığı önlemeye yardımcı olur.
Kayısı suyu: Bir bardak kayısı suyu günlük A vitamini gereksiniminin 1/3'ünü karşılamaktadır. Bunun yanında B ve C vitamininden yana zengindir. Yapılan çalışmalar, karotenoidlerin antioksidan özellikler gösterdiğini ve kansere karşı potansiyel koruyucu etkisi olduğunu ortaya koymaktadır.
Kiraz: A, B ve C vitamini açısından zengin olan kiraz içermiş olduğu antioksidanlar sayesinde kanserden koruyucu etkiye sahiptir. Kanı temizlemeye ve idrar söktürücü etkiye de sahip olan kiraz yaz döneminin en gözde meyvelerinden biridir.
Malta Eriği: A, C ve bazı B vitaminlerinden zengin olan ve Yeni Dünya olarak da bilinen bu meyve bağırsakların çalışmasını sağlamanın yanı sıra mikroplara karşı vücudun direncini artırmaya yardımcıdır.
Şeftali: Bol miktarda A, C ve B vitaminlerini içeren şeftali safra kesesi ve karaciğer faaliyetlerini düzenlemeye, kabuksuz olarak tüketildiğinde ishali önlemeye yardımcı olur.
Üzüm suyu: Potasyum, vitamin C, folik asit ve polifenollerden zengindir. Özellikle mor üzüm ve mor üzüm suyunda bulunan polifenollerin kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkilerinin olduğu uzmanlar tarafından onaylanmaktadır.
Vişne Suyu: A, C ve B vitaminleri ve potasyum minerali açısından zengin olan vişne idrar söktürücü etkiye sahiptir.
Meyve - sebze özlü kokteyller: Soğuk ve kirli havaların yol açabileceği olumsuzluklara karşı güçlü bir sağlık ve güzellik iksiridir. Taze sebze ve meyvelerin zengin içeriği organizmanın günlük gereksinimini karşılarken soğuk ve puslu havalarda korumasız kalan cildin de içeriden beslenmesini sağlar. Bu nedenle kış dışında, içinde bulunduğumuz şu günlerde günde bir bardak taze meyve kokteyli içilmesinde yarar vardır.
Kokteyl 1: C vitamini ve potasyum açısından 1/2 adetkivi + A, C ve bazı B vitaminleri açısından 8 adet vişne + potasyum ve A vitamini açısından 4 adet kayısı + A, C, K ve bazı B vitaminleri ile kan yapıcı etkisinden dolayı 4 adet çilek karıştırılarak hazırlanan karışım vitamin kaybı olmaması için tek bir seferde içilebilir.
Kokteyl 2: A vitamini ve potasyum açısından 1 adet Anamur muzu + A, C ve bazı B vitaminleri açısından 1 küçük boy şeftali ile 100 gram kavun + kanı temizlemesi ve idrar söktürmesi açısından A, B, C vitamini kaynağı 8 adet kiraz karıştırılarak hazırlanan karışım havaların ısındığı şu günlerde ideal bir kokteyl olarak 200 ml olarak tüketilebilir.
Vücutlarının yaklaşık %70'i sıvı olan bebeklerin gün içerisinde kaybettiği sıvı miktarı düşünülürse; meyve suları vücuda kaybedilen sıvıyı geri kazandırdığı gibi, C vitamini, karotenoid ve fenolik bileşik içerikleri ile bazı kanser türleri ve kronik hastalıklara karşı koruyucu etkiler de göstermektedir. Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri ve vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi, vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Vücudun su dengesi; idrar, dışkı, terleme ve solunum yoluyla kaybedilen sıvının yeniden su ve sulu besinler ile karşılanmasıyla sağlanmaktadır. Meyve suları susuzluğu giderdiği gibi, sağlığı da olumlu yönde etkilemektedir. Örnek olarak, okul öncesi çocuklar için önerilen günlük meyve suyu tüketimi 120-180 gram, 7-18 yaşındaki çocuklar için ise 240-360 gramdır. Özellikle çocuklara gazlı içeceklerden ziyade meyve suyu içme alışkanlığı kazandırmakta yarar vardır.
Bebek beslenmesinde dikkat edilecek husus: Anne sütü yeterli olduğu takdirde meyve suları 4 6. ayda verilir. C vitamini için en uygun yiyecekler turunçgiller ve domatestir. Bunların bulunmadığı durumlarda elma, şeftali suları da verilebilir. Meyve iyice yıkandıktan sonra suyu sıkılır. Günde 1 çay kaşığı ile başlamak suretiyle miktar gittikçe artırılır. Meyveler sıkılır sıkılmaz, bekletilmeden bebeğe verilmelidir. Yalnız anne sütü ile beslenenlere 6. aydan itibaren verilmeye başlanır. Meyve ezmeleri 4. aydan itibaren verilebilir. Anne sütüyle beslenen bebeğe meyve suyu ve meyve ezmesi anne sütü ile aynı zamanda verilmez. Meyve suyu, ezme ve püresi anne sütü verildikten 2 saat sonra verilirse daha sağlıklı olmaktadır.