Sana daha evvel çok yazmak istedim. elim sadece klavyeye değil, kaleme de gitti. klasik cümleler de olmayacaktı söylediklerim. varlığını ilk duyduğum günden itibaren, seni içimin en has yerinde hissedişimi çok garip karşıladım. hayata dair yeni bir ufuk açıldı önüme. demek böyle oluyormuş dedim. demek evlenince de, işe girince de, çocuğa sahip olunca da, ev alınca da , emekli olunca da böyle hislerle göneniyormuş insan. henüz bunların hiçbirine adım atmamış biri olarak, ilksin benim için.
Bebek, can bebek, gül bebek, şimdiden fısıltılarını duyuyorum. Rabbim sağlığını Eyüp Peygamberin yeniden doğuşuna eş kılsın, minicik ellerini avuçlarımın içinde görüyorum. misk kokunu o narin teninde duyar gibi oluyor, başkalarının çocuklarında duyduğum o değişmeyen çocuk kokusunu, ahsen haliyle sende hissediyor gibi oluyorum. Ah bebek, Rabbim sana hangi sesi üflerse onu çıkaracaksın. Onun kudret kalemi seni hangi güzellliğe bürürse, sen aynalarda onun üzre bize kendini göstereceksin. Resulullah başını okşasın, annenin karnında bizi özle. korkma hiç, hissettiklerin ve duydukların ürkütücü şeyler değil, henüz gelişmemiş olsalar da, sen meleklere en yakın varlık olduğundan sebeb, Hak Teala muazzam bir sezgi kabiliyeti yüklemiştir sana. sakın ürkme, sezgilerin seni hangi karara iterse, itibar etme onlara. varlığına karar vermiş olan, dahline de onay verecek olursa, varolan ve dahil olmuşlar olarak, seni burada ürkütecek hiçbir sesin kulaklarına girmesine izin vermeyeceğiz, emin ol.
Nur bebek, Şanı Yüce olan, seni sağ ve salimen kollarımızda tutmayı nasib ederse, bize de sana layık olabilme istidadını verecektir. şayet biz sana layık olamazsak yaşamamızın ne anlamı var? insan sadece kendine yardım etmez bebek, başkaları için de vardır. haddizatında esas başkaları için vardır. benim başkam sensin. ruhun incinmesin sakın gül kokulu, başka derken öteleme gelmesin somuta bürünmemiş aklına. mücerred sezgi sınırlarına, kötülüğün frekansları hiç bulaşmasın. biz, sana layık olmaya çalışacağız!
Çabuk gel diyemem sana. güzel gel, planlandığı gibi gel, nasıl iyi hissediyorsan öyle gel, ama üzmeden gel olmaz mı? karnında bulunduğun gül yüzlünün gözlerinde bir gülücük olarak gel. sana, seni çevreleyen tenin dışından bakan esas erkeğe yeni bir muştu olarak gel! odanın çeperlerine senin vücudun kadar olan ellerini koyup seninle konuşan, başını okşayan üç merhametli yüreği üzmeden, 1-ilk kez sadece seni, tüm sınırlardan korunmuş ve sana uzun süre yetecek tüm tecrübeleri edinmiş olana hayat iksiri olarak, 2-büyüğün ve küçüğün keşmekeşlikleri ve serkeşlikleri arasında sıkışmış, ilk olarak sadece seninle, bağımsız ve özgür ağabey formuna ulaşacak olan yufka yürekli, engin kalpli için, ona bir kurtuluş ve ruh öpücüğü olarak, 3- iki büyüğün altında sıkça ezilmiş, ruhu büyüklük iddiasında bulunanların kibri ve değişmez galibiyeti altında örselenmiş, asiliği çaresizliğinden gelen asil yürek için, isminde barındırdığı gibi, yeni bir bayram olarak GEL! kimse için bitmeyecek bir bayram olarak!
bebek, bebeğim, canımın yeni içi, kalbimin yeni odası, insanlığımın yeni tadı, acılığıma yeni tat, seni çok özlüyorum! Allahın bir müjdesi ve müjdecisi olarak gel, gel ki, lütf-u ilahinin benim için de var olduğunu kör gözüme göster, bana inşirah ver, çaresizliğimi yık, melankolimi onar, mizanımı hak çizgisine oturt! ben sana da yetmeyeceksem, varlığımın ne anlamı olabilir ki???