- 15 Ağustos 2024
- 28
- 32
- Konu Sahibi HuzurlaKal
- #1
Merhabalar hanımlar,
Öncelikle bu yazımdakilere bakarak size de aynı şeyi yapın diyemem, ancak bende işe yarayan şey bir başkasında da işe yarayabilir diyerek paylaşmak istedim. Bundan 6 yıl kadar önce panik atak durumları yaşamıştım ancak bunu da önceden belirteyim ki: psikiyatri teşhisli değil, çünkü genel olarak bu alandaki doktorlara gitmeyi pek sevmem. Belirtilere göre kendim öyle olduğumu düşünüyorum, hatta şahsen eminim (durduk yerde nabız artışı, endişe hali, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz olması vb. tüm belirtiler örtüşüyordu. Bu arada dahiliyeden testlerim de temizdi, sadece yönlendirildiğim psikoloğa gitmedim.).
(NOT: Panik atak belirtilerine benzer belirtiler farklı rahatsızlıkların işareti olabilir. Bu yüzden teşhis konusunda doktor desteği almak her zaman güvenilir bir yöntemdir. Siz de benim gibi psikiyatri sevmeyenlerdenseniz de, en azından benim yaptığım gibi genel sağlık durumunuzun kontrolünü muhakkak yaptırın.)
İçinde bulunduğum durumun çözümü için nette araştırdım, İbrahim Bilgen'in bir yazısına denk geldim ve panik atak için nefes egzersizleri öneriyordu. Bu detayı biraz araştırdım ve nefes egzersizinin neden tavsiye edildiğini anladım. Kandaki bozulan karbondioksit dengesini düzeltmek içinmiş. Kandaki karbondioksitin bile bir dengede bulunması gerektiğini bilmeyen ben, bu işi biraz daha araştırırken "hiperventilasyon" kavramını öğrendim. Bunu ilk öğrendiğim yer acil çalışanlarının makale paylaştığı bir yerdi ama şu an o yazı yok, silinmiş. Neler yazıyordu derseniz, kısaca: acile gelen birçok fenalık geçiren kişide ilk akla gelmesi gerekenlerden biri olarak anılıyordu. Bilhassa yoğun tartışmalar esnasında stres yüzünden fenalık geçiren hanımların hali hani, "ay bana bir şeyler oluyor" hali...
Çok uzatmak istemiyorum:
Arkadaşlar, gün içinde nefes alışverişinize dikkat edin. Eğer stres/endişe vs. sebebiyle kendinizi kasıyorsanız (belirtileri: omuzlar yukarıda ve gergin, üst ciğerden sık/yüzeysel solunum hali) bu nefes alıp verme hali yüzünden kandaki oksijen artıyor, karbondioksit azalıyor. Bu "hiperventilasyon" denilen duruma sebep oluyor ve bu denge bozulması "adrenalin" hormonunu tetikleyen bir durum. O çarpıntı var ya hani, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz gibi olması: işte hep o hiperventilasyon durumunda salgılanan adrenalinin etkisi. Normalde adrenalin vücudun "savaş ya da kaç" savunma mekanizmasının doğal sürecinin başlangıcıdır ve bu durumlarda hayat kurtarıcıdır. Misal ani bir tehlike karşısında ansızın bu hormon salgılanır ve vücudunuz saniyeler içinde enerji dolar ve siz süper bir güçle savaşır veya hızla koşarak kaçarsınız. Bu gücün sebebi işte: adrenalin, dost hormon. Temel olarak zararsızdır, ortalama 20-30 dk içinde kandaki oranı azalır ve siz normal halinize geri dönersiniz.
Panik atakta ise, normalde etrafta tehlike yoktur ancak bilhassa hanımlar stres (psikolojik veya bedensel stres) sebebiyle yukarıda bahsettiğim yanlış nefes alışverişi haline giriyorlar ve her şey güllük gülistanlıkken adrenalini tetikleyen şey de işte bu yanlış nefes alıp verme hali oluyor.
(NOT: Ben bu bilgilere 2 ay içinde eriştim ve uygulayarak kurtulmam da 3 ay kadar sürdü. Kişilerin bu hali ne kadar uzun süre ve ne şiddette yaşadığı değişebilir ve uzun vadede ardcıl sağlık sorunlarına da yol açabilir. Dolayısıyla basit düzeyde değilse muhakkak doktor desteği almanızı öneririm.)
Çözüme gelelim mi?
Gün içinde kendinizi yoklayın, omuzlarınızı gergin hissettiğinizde hemen gevşemeye koyulun, nefesinizi sakinleştirin, karından (diyaframdan) nefes alın. Bu aşamadayken kendinizi yakalar ve halinizi düzeltirseniz panik atak tetiklenmeyecektir.
Eğer önceden fark edemez ve adrenalini salgılanmış bulursanız da: endişelenmeyin, bu sadece adrenalin. Adrenalinin bağımlıları bile var, hatırladınız mı? Hani eğlence için. Evet, insanlar bu hali yaşamak için çeşitli tehlikeli/heyecan verici aktiviteler peşinde koşuyorlar. Onlar bu hormonun keyfini sürerken, bu hormonu tanımayan insanlar ise: durduk yerde tetiklenen bu hormonun etkileri sebebiyle ölüm vb korkular yaşıyorlar. Ve o korku, adrenalini tekrar ve tekrar salgılattırıyor ve bu bir kısır döngü halini alıyor. Korku = Adrenalin , Adrenalin = Korku. Ancak, bilin ki bu doğal hormonun görevi sadece enerji vermektir ve temel olarak tehlikeli değildir, korkmayı unutun. (el ayak soğumasının nedenlerini de siz araştırın, o da doğal korunma mekanizması). Kısaca: ölüyor bayılıyor değil, tam tersine sadece yoğun bir enerji dolusunuz o an.
Madem ortada yoğun bir enerji var, bu açıdan biraz tempoya ne dersiniz?
Evet, ben bunları öğrendikten sonra, beden uyum sürecine geçene dek (başlangıç aşamasında bu durumu alışkanlık yapan zihnin sakinleşmesi için en az 1-2 ay süre gerekiyor) : nabzımı yüksek görünce süpürge açma gibi hareketli ev işleri yapıyordum. O dönemde kızımı okuldan benim almam gerekiyordu ve normalde eskiden bu durumdan korktuğum için dışarı çıkamayan ve bu görevi eşime devredip duran ben, sürecin işleyişini öğrenince merdivenlerden koşarak inip, yolu hızlı adım yürüyordum. Hani ayılıp bayılacaktım? Evet, öyle sanıyordum ama o sadece bir hismiş, sadece bir his. Gerçekte ise vücut yakılması gereken bir enerji ile dolup taşmaktaymış.
Bu arada, yakılması gereken dedim, değil mi? Evet, adrenalin karaciğere emir gönderiyor ve kana yüksek oranda şeker salgılattırıyor. O yüksek enerjinin kaynağı bu. Ve yüksek şekerle ilgili neler biliyoruz? Sürekli olduğunda diyabet sebebidir. Evet, masum adrenalinin eğer varsa en büyük riski sanırım bu. O şeker sürekli kanda yüksek seyrettiğinde, baklava yiyip yiyip oturan kişilere ne oluyorsa onun olması mümkün: yani şeker hastalığı riskine kayıyor iş. Ancak, baklava yiyip hemen ardından egzersiz yapan kişi nasıl korunuyorsa, adrenalinin etkili olduğu zamanda bu enerjiyi yakan kişi de aynı şekilde bu hastalıktan (en azından bu sebepten yana) korunuyor.
(Not: Diyabetten korunmanın tek yolu tabi ki bu değil; dengeli beslenmek, hareketli ve kronik stresten uzak yaşam esastır.)
Eğer çok yoğunsa ve kendinizi buna güç bulamaz halde hissediyorsanız da: oturduğunuz yerde, iki elinizi ağız ve burnunuzu kapatacak şekilde yüzünüze kapatın ve elinize soluyun. Bu şekilde verdiğiniz karbondioksiti geri alarak daha kısa sürede kandaki dengeyi düzene koyabilirsiniz. Ve: korkup, endişelenmeyi unutun çünkü bu tekrar ve tekrar adrenalini salgılattırıp duracaktır ve haliyle iş uzayacaktır. Sakin kalırsanız, kısa sürede nabzınızın da sakinleştiğinizi göreceksiniz.
(NOT: Net anlamayanlar için nasıl yapıldığına dair nette videolar var, araştırıp bulabilirsiniz veya doğruca doktorunuza danışabilirsiniz.)
Son Not: Normalde hiçbir sağlık sorunu olmayan, kalp dolaşım sistemi sağlıklı olup, sadece panik atak sebebiyle bu sorunları yaşayanlar için yazılmıştır.
Ek olarak:
Yukarıda bedensel stres demiştim. Psikolojik stres haricinde, çeşitli vitamin mineral eksiklikleri, hormon bozuklukları, günümüzün modası haline gelmiş gluten alerjisi gibi gıda alerjileri, katkılı beslenme vb. vücudu yoran, yıpratan her şey "tıpkı psikolojik stres gibi" vücudu gerer. O yüzden bu tür konularda doktor eşliğinde bedeninizin ne eksiği varsa tespit edip gidermeyi ihmal etmeyin.
Sağlıklı, huzurlu günler dilerim.
Öncelikle bu yazımdakilere bakarak size de aynı şeyi yapın diyemem, ancak bende işe yarayan şey bir başkasında da işe yarayabilir diyerek paylaşmak istedim. Bundan 6 yıl kadar önce panik atak durumları yaşamıştım ancak bunu da önceden belirteyim ki: psikiyatri teşhisli değil, çünkü genel olarak bu alandaki doktorlara gitmeyi pek sevmem. Belirtilere göre kendim öyle olduğumu düşünüyorum, hatta şahsen eminim (durduk yerde nabız artışı, endişe hali, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz olması vb. tüm belirtiler örtüşüyordu. Bu arada dahiliyeden testlerim de temizdi, sadece yönlendirildiğim psikoloğa gitmedim.).
(NOT: Panik atak belirtilerine benzer belirtiler farklı rahatsızlıkların işareti olabilir. Bu yüzden teşhis konusunda doktor desteği almak her zaman güvenilir bir yöntemdir. Siz de benim gibi psikiyatri sevmeyenlerdenseniz de, en azından benim yaptığım gibi genel sağlık durumunuzun kontrolünü muhakkak yaptırın.)
İçinde bulunduğum durumun çözümü için nette araştırdım, İbrahim Bilgen'in bir yazısına denk geldim ve panik atak için nefes egzersizleri öneriyordu. Bu detayı biraz araştırdım ve nefes egzersizinin neden tavsiye edildiğini anladım. Kandaki bozulan karbondioksit dengesini düzeltmek içinmiş. Kandaki karbondioksitin bile bir dengede bulunması gerektiğini bilmeyen ben, bu işi biraz daha araştırırken "hiperventilasyon" kavramını öğrendim. Bunu ilk öğrendiğim yer acil çalışanlarının makale paylaştığı bir yerdi ama şu an o yazı yok, silinmiş. Neler yazıyordu derseniz, kısaca: acile gelen birçok fenalık geçiren kişide ilk akla gelmesi gerekenlerden biri olarak anılıyordu. Bilhassa yoğun tartışmalar esnasında stres yüzünden fenalık geçiren hanımların hali hani, "ay bana bir şeyler oluyor" hali...
Çok uzatmak istemiyorum:
Arkadaşlar, gün içinde nefes alışverişinize dikkat edin. Eğer stres/endişe vs. sebebiyle kendinizi kasıyorsanız (belirtileri: omuzlar yukarıda ve gergin, üst ciğerden sık/yüzeysel solunum hali) bu nefes alıp verme hali yüzünden kandaki oksijen artıyor, karbondioksit azalıyor. Bu "hiperventilasyon" denilen duruma sebep oluyor ve bu denge bozulması "adrenalin" hormonunu tetikleyen bir durum. O çarpıntı var ya hani, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz gibi olması: işte hep o hiperventilasyon durumunda salgılanan adrenalinin etkisi. Normalde adrenalin vücudun "savaş ya da kaç" savunma mekanizmasının doğal sürecinin başlangıcıdır ve bu durumlarda hayat kurtarıcıdır. Misal ani bir tehlike karşısında ansızın bu hormon salgılanır ve vücudunuz saniyeler içinde enerji dolar ve siz süper bir güçle savaşır veya hızla koşarak kaçarsınız. Bu gücün sebebi işte: adrenalin, dost hormon. Temel olarak zararsızdır, ortalama 20-30 dk içinde kandaki oranı azalır ve siz normal halinize geri dönersiniz.
Panik atakta ise, normalde etrafta tehlike yoktur ancak bilhassa hanımlar stres (psikolojik veya bedensel stres) sebebiyle yukarıda bahsettiğim yanlış nefes alışverişi haline giriyorlar ve her şey güllük gülistanlıkken adrenalini tetikleyen şey de işte bu yanlış nefes alıp verme hali oluyor.
(NOT: Ben bu bilgilere 2 ay içinde eriştim ve uygulayarak kurtulmam da 3 ay kadar sürdü. Kişilerin bu hali ne kadar uzun süre ve ne şiddette yaşadığı değişebilir ve uzun vadede ardcıl sağlık sorunlarına da yol açabilir. Dolayısıyla basit düzeyde değilse muhakkak doktor desteği almanızı öneririm.)
Çözüme gelelim mi?
Gün içinde kendinizi yoklayın, omuzlarınızı gergin hissettiğinizde hemen gevşemeye koyulun, nefesinizi sakinleştirin, karından (diyaframdan) nefes alın. Bu aşamadayken kendinizi yakalar ve halinizi düzeltirseniz panik atak tetiklenmeyecektir.
Eğer önceden fark edemez ve adrenalini salgılanmış bulursanız da: endişelenmeyin, bu sadece adrenalin. Adrenalinin bağımlıları bile var, hatırladınız mı? Hani eğlence için. Evet, insanlar bu hali yaşamak için çeşitli tehlikeli/heyecan verici aktiviteler peşinde koşuyorlar. Onlar bu hormonun keyfini sürerken, bu hormonu tanımayan insanlar ise: durduk yerde tetiklenen bu hormonun etkileri sebebiyle ölüm vb korkular yaşıyorlar. Ve o korku, adrenalini tekrar ve tekrar salgılattırıyor ve bu bir kısır döngü halini alıyor. Korku = Adrenalin , Adrenalin = Korku. Ancak, bilin ki bu doğal hormonun görevi sadece enerji vermektir ve temel olarak tehlikeli değildir, korkmayı unutun. (el ayak soğumasının nedenlerini de siz araştırın, o da doğal korunma mekanizması). Kısaca: ölüyor bayılıyor değil, tam tersine sadece yoğun bir enerji dolusunuz o an.
Madem ortada yoğun bir enerji var, bu açıdan biraz tempoya ne dersiniz?
Evet, ben bunları öğrendikten sonra, beden uyum sürecine geçene dek (başlangıç aşamasında bu durumu alışkanlık yapan zihnin sakinleşmesi için en az 1-2 ay süre gerekiyor) : nabzımı yüksek görünce süpürge açma gibi hareketli ev işleri yapıyordum. O dönemde kızımı okuldan benim almam gerekiyordu ve normalde eskiden bu durumdan korktuğum için dışarı çıkamayan ve bu görevi eşime devredip duran ben, sürecin işleyişini öğrenince merdivenlerden koşarak inip, yolu hızlı adım yürüyordum. Hani ayılıp bayılacaktım? Evet, öyle sanıyordum ama o sadece bir hismiş, sadece bir his. Gerçekte ise vücut yakılması gereken bir enerji ile dolup taşmaktaymış.
Bu arada, yakılması gereken dedim, değil mi? Evet, adrenalin karaciğere emir gönderiyor ve kana yüksek oranda şeker salgılattırıyor. O yüksek enerjinin kaynağı bu. Ve yüksek şekerle ilgili neler biliyoruz? Sürekli olduğunda diyabet sebebidir. Evet, masum adrenalinin eğer varsa en büyük riski sanırım bu. O şeker sürekli kanda yüksek seyrettiğinde, baklava yiyip yiyip oturan kişilere ne oluyorsa onun olması mümkün: yani şeker hastalığı riskine kayıyor iş. Ancak, baklava yiyip hemen ardından egzersiz yapan kişi nasıl korunuyorsa, adrenalinin etkili olduğu zamanda bu enerjiyi yakan kişi de aynı şekilde bu hastalıktan (en azından bu sebepten yana) korunuyor.
(Not: Diyabetten korunmanın tek yolu tabi ki bu değil; dengeli beslenmek, hareketli ve kronik stresten uzak yaşam esastır.)
Eğer çok yoğunsa ve kendinizi buna güç bulamaz halde hissediyorsanız da: oturduğunuz yerde, iki elinizi ağız ve burnunuzu kapatacak şekilde yüzünüze kapatın ve elinize soluyun. Bu şekilde verdiğiniz karbondioksiti geri alarak daha kısa sürede kandaki dengeyi düzene koyabilirsiniz. Ve: korkup, endişelenmeyi unutun çünkü bu tekrar ve tekrar adrenalini salgılattırıp duracaktır ve haliyle iş uzayacaktır. Sakin kalırsanız, kısa sürede nabzınızın da sakinleştiğinizi göreceksiniz.
(NOT: Net anlamayanlar için nasıl yapıldığına dair nette videolar var, araştırıp bulabilirsiniz veya doğruca doktorunuza danışabilirsiniz.)
Son Not: Normalde hiçbir sağlık sorunu olmayan, kalp dolaşım sistemi sağlıklı olup, sadece panik atak sebebiyle bu sorunları yaşayanlar için yazılmıştır.
Ek olarak:
Yukarıda bedensel stres demiştim. Psikolojik stres haricinde, çeşitli vitamin mineral eksiklikleri, hormon bozuklukları, günümüzün modası haline gelmiş gluten alerjisi gibi gıda alerjileri, katkılı beslenme vb. vücudu yoran, yıpratan her şey "tıpkı psikolojik stres gibi" vücudu gerer. O yüzden bu tür konularda doktor eşliğinde bedeninizin ne eksiği varsa tespit edip gidermeyi ihmal etmeyin.
Sağlıklı, huzurlu günler dilerim.
Son düzenleme: