Başlangıç Aşamasındaki Panik Atağı İlaçsız Nasıl Atlattım

HuzurlaKal

Huzurla Kal
Kayıtlı Üye
15 Ağustos 2024
28
32
Merhabalar hanımlar,

Öncelikle bu yazımdakilere bakarak size de aynı şeyi yapın diyemem, ancak bende işe yarayan şey bir başkasında da işe yarayabilir diyerek paylaşmak istedim. Bundan 6 yıl kadar önce panik atak durumları yaşamıştım ancak bunu da önceden belirteyim ki: psikiyatri teşhisli değil, çünkü genel olarak bu alandaki doktorlara gitmeyi pek sevmem. Belirtilere göre kendim öyle olduğumu düşünüyorum, hatta şahsen eminim (durduk yerde nabız artışı, endişe hali, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz olması vb. tüm belirtiler örtüşüyordu. Bu arada dahiliyeden testlerim de temizdi, sadece yönlendirildiğim psikoloğa gitmedim.).


(NOT: Panik atak belirtilerine benzer belirtiler farklı rahatsızlıkların işareti olabilir. Bu yüzden teşhis konusunda doktor desteği almak her zaman güvenilir bir yöntemdir. Siz de benim gibi psikiyatri sevmeyenlerdenseniz de, en azından benim yaptığım gibi genel sağlık durumunuzun kontrolünü muhakkak yaptırın.)

İçinde bulunduğum durumun çözümü için nette araştırdım, İbrahim Bilgen'in bir yazısına denk geldim ve panik atak için nefes egzersizleri öneriyordu. Bu detayı biraz araştırdım ve nefes egzersizinin neden tavsiye edildiğini anladım. Kandaki bozulan karbondioksit dengesini düzeltmek içinmiş. Kandaki karbondioksitin bile bir dengede bulunması gerektiğini bilmeyen ben, bu işi biraz daha araştırırken "hiperventilasyon" kavramını öğrendim. Bunu ilk öğrendiğim yer acil çalışanlarının makale paylaştığı bir yerdi ama şu an o yazı yok, silinmiş. Neler yazıyordu derseniz, kısaca: acile gelen birçok fenalık geçiren kişide ilk akla gelmesi gerekenlerden biri olarak anılıyordu. Bilhassa yoğun tartışmalar esnasında stres yüzünden fenalık geçiren hanımların hali hani, "ay bana bir şeyler oluyor" hali...


Çok uzatmak istemiyorum:


Arkadaşlar, gün içinde nefes alışverişinize dikkat edin. Eğer stres/endişe vs. sebebiyle kendinizi kasıyorsanız (belirtileri: omuzlar yukarıda ve gergin, üst ciğerden sık/yüzeysel solunum hali) bu nefes alıp verme hali yüzünden kandaki oksijen artıyor, karbondioksit azalıyor. Bu "hiperventilasyon" denilen duruma sebep oluyor ve bu denge bozulması "adrenalin" hormonunu tetikleyen bir durum. O çarpıntı var ya hani, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz gibi olması: işte hep o hiperventilasyon durumunda salgılanan adrenalinin etkisi. Normalde adrenalin vücudun "savaş ya da kaç" savunma mekanizmasının doğal sürecinin başlangıcıdır ve bu durumlarda hayat kurtarıcıdır. Misal ani bir tehlike karşısında ansızın bu hormon salgılanır ve vücudunuz saniyeler içinde enerji dolar ve siz süper bir güçle savaşır veya hızla koşarak kaçarsınız. Bu gücün sebebi işte: adrenalin, dost hormon. Temel olarak zararsızdır, ortalama 20-30 dk içinde kandaki oranı azalır ve siz normal halinize geri dönersiniz.

Panik atakta ise, normalde etrafta tehlike yoktur ancak bilhassa hanımlar stres (psikolojik veya bedensel stres) sebebiyle yukarıda bahsettiğim yanlış nefes alışverişi haline giriyorlar ve her şey güllük gülistanlıkken adrenalini tetikleyen şey de işte bu yanlış nefes alıp verme hali oluyor.

(NOT: Ben bu bilgilere 2 ay içinde eriştim ve uygulayarak kurtulmam da 3 ay kadar sürdü. Kişilerin bu hali ne kadar uzun süre ve ne şiddette yaşadığı değişebilir ve uzun vadede ardcıl sağlık sorunlarına da yol açabilir. Dolayısıyla basit düzeyde değilse muhakkak doktor desteği almanızı öneririm.)


Çözüme gelelim mi?


Gün içinde kendinizi yoklayın, omuzlarınızı gergin hissettiğinizde hemen gevşemeye koyulun, nefesinizi sakinleştirin, karından (diyaframdan) nefes alın. Bu aşamadayken kendinizi yakalar ve halinizi düzeltirseniz panik atak tetiklenmeyecektir.


Eğer önceden fark edemez ve adrenalini salgılanmış bulursanız da: endişelenmeyin, bu sadece adrenalin. Adrenalinin bağımlıları bile var, hatırladınız mı? Hani eğlence için. Evet, insanlar bu hali yaşamak için çeşitli tehlikeli/heyecan verici aktiviteler peşinde koşuyorlar. Onlar bu hormonun keyfini sürerken, bu hormonu tanımayan insanlar ise: durduk yerde tetiklenen bu hormonun etkileri sebebiyle ölüm vb korkular yaşıyorlar. Ve o korku, adrenalini tekrar ve tekrar salgılattırıyor ve bu bir kısır döngü halini alıyor. Korku = Adrenalin , Adrenalin = Korku. Ancak, bilin ki bu doğal hormonun görevi sadece enerji vermektir ve temel olarak tehlikeli değildir, korkmayı unutun. (el ayak soğumasının nedenlerini de siz araştırın, o da doğal korunma mekanizması). Kısaca: ölüyor bayılıyor değil, tam tersine sadece yoğun bir enerji dolusunuz o an.

Madem ortada yoğun bir enerji var, bu açıdan biraz tempoya ne dersiniz?

Evet, ben bunları öğrendikten sonra, beden uyum sürecine geçene dek (başlangıç aşamasında bu durumu alışkanlık yapan zihnin sakinleşmesi için en az 1-2 ay süre gerekiyor) : nabzımı yüksek görünce süpürge açma gibi hareketli ev işleri yapıyordum. O dönemde kızımı okuldan benim almam gerekiyordu ve normalde eskiden bu durumdan korktuğum için dışarı çıkamayan ve bu görevi eşime devredip duran ben, sürecin işleyişini öğrenince merdivenlerden koşarak inip, yolu hızlı adım yürüyordum. Hani ayılıp bayılacaktım? Evet, öyle sanıyordum ama o sadece bir hismiş, sadece bir his. Gerçekte ise vücut yakılması gereken bir enerji ile dolup taşmaktaymış.


Bu arada, yakılması gereken dedim, değil mi? Evet, adrenalin karaciğere emir gönderiyor ve kana yüksek oranda şeker salgılattırıyor. O yüksek enerjinin kaynağı bu. Ve yüksek şekerle ilgili neler biliyoruz? Sürekli olduğunda diyabet sebebidir. Evet, masum adrenalinin eğer varsa en büyük riski sanırım bu. O şeker sürekli kanda yüksek seyrettiğinde, baklava yiyip yiyip oturan kişilere ne oluyorsa onun olması mümkün: yani şeker hastalığı riskine kayıyor iş. Ancak, baklava yiyip hemen ardından egzersiz yapan kişi nasıl korunuyorsa, adrenalinin etkili olduğu zamanda bu enerjiyi yakan kişi de aynı şekilde bu hastalıktan (en azından bu sebepten yana) korunuyor.


(Not: Diyabetten korunmanın tek yolu tabi ki bu değil; dengeli beslenmek, hareketli ve kronik stresten uzak yaşam esastır.)


Eğer çok yoğunsa ve kendinizi buna güç bulamaz halde hissediyorsanız da: oturduğunuz yerde, iki elinizi ağız ve burnunuzu kapatacak şekilde yüzünüze kapatın ve elinize soluyun. Bu şekilde verdiğiniz karbondioksiti geri alarak daha kısa sürede kandaki dengeyi düzene koyabilirsiniz. Ve: korkup, endişelenmeyi unutun çünkü bu tekrar ve tekrar adrenalini salgılattırıp duracaktır ve haliyle iş uzayacaktır. Sakin kalırsanız, kısa sürede nabzınızın da sakinleştiğinizi göreceksiniz.


(NOT: Net anlamayanlar için nasıl yapıldığına dair nette videolar var, araştırıp bulabilirsiniz veya doğruca doktorunuza danışabilirsiniz.)


Son Not: Normalde hiçbir sağlık sorunu olmayan, kalp dolaşım sistemi sağlıklı olup, sadece panik atak sebebiyle bu sorunları yaşayanlar için yazılmıştır.


Ek olarak:


Yukarıda bedensel stres demiştim. Psikolojik stres haricinde, çeşitli vitamin mineral eksiklikleri, hormon bozuklukları, günümüzün modası haline gelmiş gluten alerjisi gibi gıda alerjileri, katkılı beslenme vb. vücudu yoran, yıpratan her şey "tıpkı psikolojik stres gibi" vücudu gerer. O yüzden bu tür konularda doktor eşliğinde bedeninizin ne eksiği varsa tespit edip gidermeyi ihmal etmeyin.


Sağlıklı, huzurlu günler dilerim.
 
Son düzenleme:
Merhabalar hanımlar,

Öncelikle bu yazımdakilere bakarak size de aynı şeyi yapın diyemem, ancak bende işe yarayan şey bir başkasında da işe yarayabilir diyerek paylaşmak istedim. Bundan 6 yıl kadar önce panik atak durumları yaşamıştım ancak bunu da önceden belirteyim ki: psikiyatri teşhisli değil, çünkü genel olarak bu alandaki doktorlara gitmeyi pek sevmem. Belirtilere göre kendim öyle olduğumu düşünüyorum, hatta şahsen eminim (durduk yerde nabız artışı, endişe hali, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz olması vb. tüm belirtiler örtüşüyordu. Bu arada dahiliyeden testlerim de temizdi, sadece yönlendirildiğim psikoloğa gitmedim.).


(NOT: Panik atak belirtilerine benzer belirtiler farklı rahatsızlıkların işareti olabilir. Bu yüzden teşhis konusunda doktor desteği almak her zaman güvenilir bir yöntemdir. Siz de benim gibi psikiyatri sevmeyenlerdenseniz de, en azından benim yaptığım gibi genel sağlık durumunuzun kontrolünü muhakkak yaptırın.)

İçinde bulunduğum durumun çözümü için nette araştırdım, İbrahim Bilgen'in bir yazısına denk geldim ve panik atak için nefes egzersizleri öneriyordu. Bu detayı biraz araştırdım ve nefes egzersizinin neden tavsiye edildiğini anladım. Kandaki bozulan karbondioksit dengesini düzeltmek içinmiş. Kandaki karbondioksitin bile bir dengede bulunması gerektiğini bilmeyen ben, bu işi biraz daha araştırırken "hiperventilasyon" kavramını öğrendim. Bunu ilk öğrendiğim yer acil çalışanlarının makale paylaştığı bir yerdi ama şu an o yazı yok, silinmiş. Neler yazıyordu derseniz, kısaca: acile gelen birçok fenalık geçiren kişide ilk akla gelmesi gerekenlerden biri olarak anılıyordu. Bilhassa yoğun tartışmalar esnasında stres yüzünden fenalık geçiren hanımların hali hani, "ay bana bir şeyler oluyor" hali...


Çok uzatmak istemiyorum:


Arkadaşlar, gün içinde nefes alışverişinize dikkat edin. Eğer stres/endişe vs. sebebiyle kendinizi kasıyorsanız (belirtileri: omuzlar yukarıda ve gergin, üst ciğerden sık/yüzeysel solunum hali) bu nefes alıp verme hali yüzünden kandaki oksijen artıyor, karbondioksit azalıyor. Bu "hiperventilasyon" denilen duruma sebep oluyor ve bu denge bozulması "adrenalin" hormonunu tetikleyen bir durum. O çarpıntı var ya hani, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz gibi olması: işte hep o hiperventilasyon durumunda salgılanan adrenalinin etkisi. Normalde adrenalin vücudun "savaş ya da kaç" savunma mekanizmasının doğal sürecinin başlangıcıdır ve bu durumlarda hayat kurtarıcıdır. Misal ani bir tehlike karşısında ansızın bu hormon salgılanır ve vücudunuz saniyeler içinde enerji dolar ve siz süper bir güçle savaşır veya hızla koşarak kaçarsınız. Bu gücün sebebi işte: adrenalin, dost hormon. Temel olarak zararsızdır, ortalama 20-30 dk içinde kandaki oranı azalır ve siz normal halinize geri dönersiniz.

Panik atakta ise, normalde etrafta tehlike yoktur ancak bilhassa hanımlar stres (psikolojik veya bedensel stres) sebebiyle yukarıda bahsettiğim yanlış nefes alışverişi haline giriyorlar ve her şey güllük gülistanlıkken adrenalini tetikleyen şey de işte bu yanlış nefes alıp verme hali oluyor.

(NOT: Ben bu bilgilere 2 ay içinde eriştim ve uygulayarak kurtulmam da 3 ay kadar sürdü. Kişilerin bu hali ne kadar uzun süre ve ne şiddette yaşadığı değişebilir ve uzun vadede ardcıl sağlık sorunlarına da yol açabilir. Dolayısıyla basit düzeyde değilse muhakkak doktor desteği almanızı öneririm.)


Çözüme gelelim mi?


Gün içinde kendinizi yoklayın, omuzlarınızı gergin hissettiğinizde hemen gevşemeye koyulun, nefesinizi sakinleştirin, karından (diyaframdan) nefes alın. Bu aşamadayken kendinizi yakalar ve halinizi düzeltirseniz panik atak tetiklenmeyecektir.


Eğer önceden fark edemez ve adrenalini salgılanmış bulursanız da: endişelenmeyin, bu sadece adrenalin. Adrenalinin bağımlıları bile var, hatırladınız mı? Hani eğlence için. Evet, insanlar bu hali yaşamak için çeşitli tehlikeli/heyecan verici aktiviteler peşinde koşuyorlar. Onlar bu hormonun keyfini sürerken, bu hormonu tanımayan insanlar ise: durduk yerde tetiklenen bu hormonun etkileri sebebiyle ölüm vb korkular yaşıyorlar. Ve o korku, adrenalini tekrar ve tekrar salgılattırıyor ve bu bir kısır döngü halini alıyor. Korku = Adrenalin , Adrenalin = Korku. Ancak, bilin ki bu doğal hormonun görevi sadece enerji vermektir ve temel olarak tehlikeli değildir, korkmayı unutun. (el ayak soğumasının nedenlerini de siz araştırın, o da doğal korunma mekanizması). Kısaca: ölüyor bayılıyor değil, tam tersine sadece yoğun bir enerji dolusunuz o an.

Madem ortada yoğun bir enerji var, bu açıdan biraz tempoya ne dersiniz?

Evet, ben bunları öğrendikten sonra, beden uyum sürecine geçene dek (başlangıç aşamasında bu durumu alışkanlık yapan zihnin sakinleşmesi için en az 1-2 ay süre gerekiyor) : nabzımı yüksek görünce süpürge açma gibi hareketli ev işleri yapıyordum. O dönemde kızımı okuldan benim almam gerekiyordu ve normalde eskiden bu durumdan korktuğum için dışarı çıkamayan ve bu görevi eşime devredip duran ben, sürecin işleyişini öğrenince merdivenlerden koşarak inip, yolu hızlı adım yürüyordum. Hani ayılıp bayılacaktım? Evet, öyle sanıyordum ama o sadece bir hismiş, sadece bir his. Gerçekte ise vücut yakılması gereken bir enerji ile dolup taşmaktaymış.


Bu arada, yakılması gereken dedim, değil mi? Evet, adrenalin karaciğere emir gönderiyor ve kana yüksek oranda şeker salgılattırıyor. O yüksek enerjinin kaynağı bu. Ve yüksek şekerle ilgili neler biliyoruz? Sürekli olduğunda diyabet sebebidir. Evet, masum adrenalinin eğer varsa en büyük riski sanırım bu. O şeker sürekli kanda yüksek seyrettiğinde, baklava yiyip yiyip oturan kişilere ne oluyorsa onun olması mümkün: yani şeker hastalığı riskine kayıyor iş. Ancak, baklava yiyip hemen ardından egzersiz yapan kişi nasıl korunuyorsa, adrenalinin etkili olduğu zamanda bu enerjiyi yakan kişi de aynı şekilde bu hastalıktan (en azından bu sebepten yana) korunuyor.


(Not: Diyabetten korunmanın tek yolu tabi ki bu değil; dengeli beslenmek, hareketli ve kronik stresten uzak yaşam esastır.)


Eğer çok yoğunsa ve kendinizi buna güç bulamaz halde hissediyorsanız da: oturduğunuz yerde, iki elinizi ağız ve burnunuzu kapatacak şekilde yüzünüze kapatın ve elinize soluyun. Bu şekilde verdiğiniz karbondioksiti geri alarak daha kısa sürede kandaki dengeyi düzene koyabilirsiniz. Ve: korkup, endişelenmeyi unutun çünkü bu tekrar ve tekrar adrenalini salgılattırıp duracaktır ve haliyle iş uzayacaktır. Sakin kalırsanız, kısa sürede nabzınızın da sakinleştiğinizi göreceksiniz.


(NOT: Net anlamayanlar için nasıl yapıldığına dair nette videolar var, araştırıp bulabilirsiniz veya doğruca doktorunuza danışabilirsiniz.)


Son Not: Normalde hiçbir sağlık sorunu olmayan, kalp dolaşım sistemi sağlıklı olup, sadece panik atak sebebiyle bu sorunları yaşayanlar için yazılmıştır.


Ek olarak:


Yukarıda bedensel stres demiştim. Psikolojik stres haricinde, çeşitli vitamin mineral eksiklikleri, hormon bozuklukları, günümüzün modası haline gelmiş gluten alerjisi gibi gıda alerjileri, katkılı beslenme vb. vücudu yoran, yıpratan her şey "tıpkı psikolojik stres gibi" vücudu gerer. O yüzden bu tür konularda doktor eşliğinde bedeninizin ne eksiği varsa tespit edip gidermeyi ihmal etmeyin.


Sağlıklı, huzurlu günler dilerim.
Merhaba, bu yazınız için çok teşekkür ederim, ihtiyacım olan bir zamanda karşıma çıktı. Beden uyum süreci/ nabzımın arttığını görünce süpürge açıyordum demişsiniz. Bunu biraz açar mısınız.
Ben de bazı anlarda kalbim heyecanlı gibi çarpıyor, yerimde koşmak istiyorum içim kıpır kıpır oluyor ve bu histen çok korkuyorum endişeleniyorum ve daha da artıyor bu hal. Sizin nasıldı, bahsettiğiniz nasıl bir histi? Sadece nabız artışı değil sanki vücudum koşmak istiyor o an içim titriyor. Bahsettiğiniz şey bu mu
 
Merhaba, bu yazınız için çok teşekkür ederim, ihtiyacım olan bir zamanda karşıma çıktı. Beden uyum süreci/ nabzımın arttığını görünce süpürge açıyordum demişsiniz. Bunu biraz açar mısınız.
Ben de bazı anlarda kalbim heyecanlı gibi çarpıyor, yerimde koşmak istiyorum içim kıpır kıpır oluyor ve bu histen çok korkuyorum endişeleniyorum ve daha da artıyor bu hal. Sizin nasıldı, bahsettiğiniz nasıl bir histi? Sadece nabız artışı değil sanki vücudum koşmak istiyor o an içim titriyor. Bahsettiğiniz şey bu mu
Rica ederim. Evet, adrenalinin etkisi anlattığınıza benzer bir his. Bu durumdan korktukça durumun şiddeti daha artıyor; sakin kalıp doğru nefes alınca ise yavaşça normale dönüyoruz.

Süpürge önerisi şuna binaen:

Hem bu aktif bir ev işi, seri yapıldığında vücuttaki biriken enerjiyi sağlıklı bir şekilde boşaltmış oluyoruz; hem de kendi nabzımızı takip ederek endişelenme döngüsüne girmekten "dikkatimizi/odağımızı" süpürme işine vererek korunmuş/kurtulmuş oluyoruz. Bu iş süpürge açmak değil de: hafif/orta tempolu bir egzersiz yapmak, hızlı yürümek veya ortam müsaitse vücuda mutluluk hormonu yükleyen "yerinde zıplamak" gibi şeyler de olabilir.

İşin özü: hareket ederek enerjiyi boşaltmak ve aynı zamanda dikkati bu işlere vermek.

Psikolojik her tür durumda, şu en temel şeydir: zihnimizle her neye odaklanırsak, odaklanmadığımız şeyler azalmaya yüz tutar. Bu yüzden stresimizin, gerginliğimizin, fenalık hissimizin geçmesini istiyorsak (sadece panik atak durumlarında değil, genel olarak her tür olumsuz duygudan kurtulmak için) : zihnimizi pozitif olan bir şeylere odaklamalıyız. Keyif veren, rahatlık veren, iyi hissettiren, dikkatimizi bu olumsuz hislerden ayıracak olan her ne varsa.

Bu arada gün içinde, her koşulda, herkesi: kendilerini rahatlatacak şeylerle ara ara gevşemeye davet ediyorum. Telefondan açılacak kuş sesi, cırcır böceği veya okyanus sesi gibi sesler; inananlar için güzel bir kıraat dinlemek; güzel kokulu doğal mumlar; doğal esanslar, gül suyu; güzel kokulu meyveler, kahve vb şeyler ile "anda kalarak; o seslerin, kokuların huzurunu derinden hissetmeye çalışarak" kendilerine birkaç dakikalık bile olsa vakit ayırmalarını muhakkak tavsiye ediyorum. En zor koşullarda bile, eliniz bir yandan işte iken, o an sakin bir nefes eşliğinde omuzlarınızı gevşeterek; kısa da olsa kendinizi bir nehir kenarında vs hissetmeye çalışarak: zihninize anlık dinlenmeler verin. Hayalle bile olsa, aynı şekilde işe yarayacaktır. Sağlıkla kalın, huzurla kalın dilerim.
 
Rica ederim. Evet, adrenalinin etkisi anlattığınıza benzer bir his. Bu durumdan korktukça durumun şiddeti daha artıyor; sakin kalıp doğru nefes alınca ise yavaşça normale dönüyoruz.

Süpürge önerisi şuna binaen:

Hem bu aktif bir ev işi, seri yapıldığında vücuttaki biriken enerjiyi sağlıklı bir şekilde boşaltmış oluyoruz; hem de kendi nabzımızı takip ederek endişelenme döngüsüne girmekten "dikkatimizi/odağımızı" süpürme işine vererek korunmuş/kurtulmuş oluyoruz. Bu iş süpürge açmak değil de: hafif/orta tempolu bir egzersiz yapmak, hızlı yürümek veya ortam müsaitse vücuda mutluluk hormonu yükleyen "yerinde zıplamak" gibi şeyler de olabilir.

İşin özü: hareket ederek enerjiyi boşaltmak ve aynı zamanda dikkati bu işlere vermek.

Psikolojik her tür durumda, şu en temel şeydir: zihnimizle her neye odaklanırsak, odaklanmadığımız şeyler azalmaya yüz tutar. Bu yüzden stresimizin, gerginliğimizin, fenalık hissimizin geçmesini istiyorsak (sadece panik atak durumlarında değil, genel olarak her tür olumsuz duygudan kurtulmak için) : zihnimizi pozitif olan bir şeylere odaklamalıyız. Keyif veren, rahatlık veren, iyi hissettiren, dikkatimizi bu olumsuz hislerden ayıracak olan her ne varsa.

Bu arada gün içinde, her koşulda, herkesi: kendilerini rahatlatacak şeylerle ara ara gevşemeye davet ediyorum. Telefondan açılacak kuş sesi, cırcır böceği veya okyanus sesi gibi sesler; inananlar için güzel bir kıraat dinlemek; güzel kokulu doğal mumlar; doğal esanslar, gül suyu; güzel kokulu meyveler, kahve vb şeyler ile "anda kalarak; o seslerin, kokuların huzurunu derinden hissetmeye çalışarak" kendilerine birkaç dakikalık bile olsa vakit ayırmalarını muhakkak tavsiye ediyorum. En zor koşullarda bile, eliniz bir yandan işte iken, o an sakin bir nefes eşliğinde omuzlarınızı gevşeterek; kısa da olsa kendinizi bir nehir kenarında vs hissetmeye çalışarak: zihninize anlık dinlenmeler verin. Hayalle bile olsa, aynı şekilde işe yarayacaktır. Sağlıkla kalın, huzurla kalın dilerim.
Çok teşekkür ederim güzel önerileriniz ve dilekleriniz için, bu yazınız da bir önceki gibi huzur verdi.
 
Merhabalar hanımlar,

Öncelikle bu yazımdakilere bakarak size de aynı şeyi yapın diyemem, ancak bende işe yarayan şey bir başkasında da işe yarayabilir diyerek paylaşmak istedim. Bundan 6 yıl kadar önce panik atak durumları yaşamıştım ancak bunu da önceden belirteyim ki: psikiyatri teşhisli değil, çünkü genel olarak bu alandaki doktorlara gitmeyi pek sevmem. Belirtilere göre kendim öyle olduğumu düşünüyorum, hatta şahsen eminim (durduk yerde nabız artışı, endişe hali, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz olması vb. tüm belirtiler örtüşüyordu. Bu arada dahiliyeden testlerim de temizdi, sadece yönlendirildiğim psikoloğa gitmedim.).


(NOT: Panik atak belirtilerine benzer belirtiler farklı rahatsızlıkların işareti olabilir. Bu yüzden teşhis konusunda doktor desteği almak her zaman güvenilir bir yöntemdir. Siz de benim gibi psikiyatri sevmeyenlerdenseniz de, en azından benim yaptığım gibi genel sağlık durumunuzun kontrolünü muhakkak yaptırın.)

İçinde bulunduğum durumun çözümü için nette araştırdım, İbrahim Bilgen'in bir yazısına denk geldim ve panik atak için nefes egzersizleri öneriyordu. Bu detayı biraz araştırdım ve nefes egzersizinin neden tavsiye edildiğini anladım. Kandaki bozulan karbondioksit dengesini düzeltmek içinmiş. Kandaki karbondioksitin bile bir dengede bulunması gerektiğini bilmeyen ben, bu işi biraz daha araştırırken "hiperventilasyon" kavramını öğrendim. Bunu ilk öğrendiğim yer acil çalışanlarının makale paylaştığı bir yerdi ama şu an o yazı yok, silinmiş. Neler yazıyordu derseniz, kısaca: acile gelen birçok fenalık geçiren kişide ilk akla gelmesi gerekenlerden biri olarak anılıyordu. Bilhassa yoğun tartışmalar esnasında stres yüzünden fenalık geçiren hanımların hali hani, "ay bana bir şeyler oluyor" hali...


Çok uzatmak istemiyorum:


Arkadaşlar, gün içinde nefes alışverişinize dikkat edin. Eğer stres/endişe vs. sebebiyle kendinizi kasıyorsanız (belirtileri: omuzlar yukarıda ve gergin, üst ciğerden sık/yüzeysel solunum hali) bu nefes alıp verme hali yüzünden kandaki oksijen artıyor, karbondioksit azalıyor. Bu "hiperventilasyon" denilen duruma sebep oluyor ve bu denge bozulması "adrenalin" hormonunu tetikleyen bir durum. O çarpıntı var ya hani, el ayak soğuması, dizlerin tutmaz gibi olması: işte hep o hiperventilasyon durumunda salgılanan adrenalinin etkisi. Normalde adrenalin vücudun "savaş ya da kaç" savunma mekanizmasının doğal sürecinin başlangıcıdır ve bu durumlarda hayat kurtarıcıdır. Misal ani bir tehlike karşısında ansızın bu hormon salgılanır ve vücudunuz saniyeler içinde enerji dolar ve siz süper bir güçle savaşır veya hızla koşarak kaçarsınız. Bu gücün sebebi işte: adrenalin, dost hormon. Temel olarak zararsızdır, ortalama 20-30 dk içinde kandaki oranı azalır ve siz normal halinize geri dönersiniz.

Panik atakta ise, normalde etrafta tehlike yoktur ancak bilhassa hanımlar stres (psikolojik veya bedensel stres) sebebiyle yukarıda bahsettiğim yanlış nefes alışverişi haline giriyorlar ve her şey güllük gülistanlıkken adrenalini tetikleyen şey de işte bu yanlış nefes alıp verme hali oluyor.

(NOT: Ben bu bilgilere 2 ay içinde eriştim ve uygulayarak kurtulmam da 3 ay kadar sürdü. Kişilerin bu hali ne kadar uzun süre ve ne şiddette yaşadığı değişebilir ve uzun vadede ardcıl sağlık sorunlarına da yol açabilir. Dolayısıyla basit düzeyde değilse muhakkak doktor desteği almanızı öneririm.)


Çözüme gelelim mi?


Gün içinde kendinizi yoklayın, omuzlarınızı gergin hissettiğinizde hemen gevşemeye koyulun, nefesinizi sakinleştirin, karından (diyaframdan) nefes alın. Bu aşamadayken kendinizi yakalar ve halinizi düzeltirseniz panik atak tetiklenmeyecektir.


Eğer önceden fark edemez ve adrenalini salgılanmış bulursanız da: endişelenmeyin, bu sadece adrenalin. Adrenalinin bağımlıları bile var, hatırladınız mı? Hani eğlence için. Evet, insanlar bu hali yaşamak için çeşitli tehlikeli/heyecan verici aktiviteler peşinde koşuyorlar. Onlar bu hormonun keyfini sürerken, bu hormonu tanımayan insanlar ise: durduk yerde tetiklenen bu hormonun etkileri sebebiyle ölüm vb korkular yaşıyorlar. Ve o korku, adrenalini tekrar ve tekrar salgılattırıyor ve bu bir kısır döngü halini alıyor. Korku = Adrenalin , Adrenalin = Korku. Ancak, bilin ki bu doğal hormonun görevi sadece enerji vermektir ve temel olarak tehlikeli değildir, korkmayı unutun. (el ayak soğumasının nedenlerini de siz araştırın, o da doğal korunma mekanizması). Kısaca: ölüyor bayılıyor değil, tam tersine sadece yoğun bir enerji dolusunuz o an.

Madem ortada yoğun bir enerji var, bu açıdan biraz tempoya ne dersiniz?

Evet, ben bunları öğrendikten sonra, beden uyum sürecine geçene dek (başlangıç aşamasında bu durumu alışkanlık yapan zihnin sakinleşmesi için en az 1-2 ay süre gerekiyor) : nabzımı yüksek görünce süpürge açma gibi hareketli ev işleri yapıyordum. O dönemde kızımı okuldan benim almam gerekiyordu ve normalde eskiden bu durumdan korktuğum için dışarı çıkamayan ve bu görevi eşime devredip duran ben, sürecin işleyişini öğrenince merdivenlerden koşarak inip, yolu hızlı adım yürüyordum. Hani ayılıp bayılacaktım? Evet, öyle sanıyordum ama o sadece bir hismiş, sadece bir his. Gerçekte ise vücut yakılması gereken bir enerji ile dolup taşmaktaymış.


Bu arada, yakılması gereken dedim, değil mi? Evet, adrenalin karaciğere emir gönderiyor ve kana yüksek oranda şeker salgılattırıyor. O yüksek enerjinin kaynağı bu. Ve yüksek şekerle ilgili neler biliyoruz? Sürekli olduğunda diyabet sebebidir. Evet, masum adrenalinin eğer varsa en büyük riski sanırım bu. O şeker sürekli kanda yüksek seyrettiğinde, baklava yiyip yiyip oturan kişilere ne oluyorsa onun olması mümkün: yani şeker hastalığı riskine kayıyor iş. Ancak, baklava yiyip hemen ardından egzersiz yapan kişi nasıl korunuyorsa, adrenalinin etkili olduğu zamanda bu enerjiyi yakan kişi de aynı şekilde bu hastalıktan (en azından bu sebepten yana) korunuyor.


(Not: Diyabetten korunmanın tek yolu tabi ki bu değil; dengeli beslenmek, hareketli ve kronik stresten uzak yaşam esastır.)


Eğer çok yoğunsa ve kendinizi buna güç bulamaz halde hissediyorsanız da: oturduğunuz yerde, iki elinizi ağız ve burnunuzu kapatacak şekilde yüzünüze kapatın ve elinize soluyun. Bu şekilde verdiğiniz karbondioksiti geri alarak daha kısa sürede kandaki dengeyi düzene koyabilirsiniz. Ve: korkup, endişelenmeyi unutun çünkü bu tekrar ve tekrar adrenalini salgılattırıp duracaktır ve haliyle iş uzayacaktır. Sakin kalırsanız, kısa sürede nabzınızın da sakinleştiğinizi göreceksiniz.


(NOT: Net anlamayanlar için nasıl yapıldığına dair nette videolar var, araştırıp bulabilirsiniz veya doğruca doktorunuza danışabilirsiniz.)


Son Not: Normalde hiçbir sağlık sorunu olmayan, kalp dolaşım sistemi sağlıklı olup, sadece panik atak sebebiyle bu sorunları yaşayanlar için yazılmıştır.


Ek olarak:


Yukarıda bedensel stres demiştim. Psikolojik stres haricinde, çeşitli vitamin mineral eksiklikleri, hormon bozuklukları, günümüzün modası haline gelmiş gluten alerjisi gibi gıda alerjileri, katkılı beslenme vb. vücudu yoran, yıpratan her şey "tıpkı psikolojik stres gibi" vücudu gerer. O yüzden bu tür konularda doktor eşliğinde bedeninizin ne eksiği varsa tespit edip gidermeyi ihmal etmeyin.


Sağlıklı, huzurlu günler dilerim.
Merhaba yazınızı yeni okudum çok iyi geldi bana da tavsiyelerinizi de hayatıma ekleyeceğim nefes egzersizlerini zaten yapmaya başlamıştım. Hareketim eksik biraz ama ona da özen göstereceğim daha da. Ben de atak şeklinde başladı ama bir müddettir sağlık anksiyetesi şeklinde ilerliyor bir kaç gün hiçbirşeyin yok saçmala diyorum sonra bir yerim ağrıyor aklıma en kötü ihtimaller geliyor. Ben de dahiliyeye gittim genel kan testi ve Gaita da gizli kan parazit her şeye bakıldı sonuçlarım temiz. Bu sefer de sırtım ağrıyor film mi çektirsem stresine giriyorum. Kendime mümkün olabildiği kadar hatırlatıyorum kötü şeylerin tek belirtisi olmaz ayrıca hep aynı yer ağrır oysa benim bir gün kolum 3 gün sonra karnım vb gibi. Araştırıyorum bunu yaşayanlar da aynısını yaşıyor gibi o da bir nebze ferahlık veriyor yani aynı şeyi yaşıyorsak psikolojik bu diyorum. Ben de kahveyi bıraktık tamamen papatya çayı Melisa çayına başladım. Bu dönem geçiş mevsimlerinde de vücut ağrıları artıyor sanırım.


Benim sormak istediğim şu; hareket yapınca ağrılar olabiliyor sonra beyin ağrıyı en kötü şeylere yorup tekrar vücudu strese sokuyor. Bu döngüyü ne kadar biz zamanda kırarız siz de nasıl oldu? Nefes egzersizlerini dolu dolu bir 5 -6 gündür yapıyorum. Son 2 gündür daha etkili bir şekilde mantığını anlamış bir şekilde yapıyorum. 1 ay sonunda iyi hissedecek miyim diye çok merak ediyorum çok istiyorum iyi hissetmeyi çabalıyorum. Bu arada ben de ilaç kullanmıyorum o yüzden başlığınız dikkatimi çekti yakın buldum. Bir de akşam çocuklar yanımda uyumak istiyor genelde ben de kıyamıyorum ve yatarken çoğunlukla eciş bücüş uyuyorum bu da tam anlamıyla dinlenmemi etkiliyor olabilir.
 
Çok teşekkür ederim güzel önerileriniz ve dilekleriniz için, bu yazınız da bir önceki gibi huzur verdi.

Rica ederim, faydalı olabildiysem ne mutlu bana : )

Merhaba yazınızı yeni okudum çok iyi geldi bana da tavsiyelerinizi de hayatıma ekleyeceğim nefes egzersizlerini zaten yapmaya başlamıştım. Hareketim eksik biraz ama ona da özen göstereceğim daha da. Ben de atak şeklinde başladı ama bir müddettir sağlık anksiyetesi şeklinde ilerliyor bir kaç gün hiçbirşeyin yok saçmala diyorum sonra bir yerim ağrıyor aklıma en kötü ihtimaller geliyor. Ben de dahiliyeye gittim genel kan testi ve Gaita da gizli kan parazit her şeye bakıldı sonuçlarım temiz. Bu sefer de sırtım ağrıyor film mi çektirsem stresine giriyorum. Kendime mümkün olabildiği kadar hatırlatıyorum kötü şeylerin tek belirtisi olmaz ayrıca hep aynı yer ağrır oysa benim bir gün kolum 3 gün sonra karnım vb gibi. Araştırıyorum bunu yaşayanlar da aynısını yaşıyor gibi o da bir nebze ferahlık veriyor yani aynı şeyi yaşıyorsak psikolojik bu diyorum. Ben de kahveyi bıraktık tamamen papatya çayı Melisa çayına başladım. Bu dönem geçiş mevsimlerinde de vücut ağrıları artıyor sanırım.


Benim sormak istediğim şu; hareket yapınca ağrılar olabiliyor sonra beyin ağrıyı en kötü şeylere yorup tekrar vücudu strese sokuyor. Bu döngüyü ne kadar biz zamanda kırarız siz de nasıl oldu? Nefes egzersizlerini dolu dolu bir 5 -6 gündür yapıyorum. Son 2 gündür daha etkili bir şekilde mantığını anlamış bir şekilde yapıyorum. 1 ay sonunda iyi hissedecek miyim diye çok merak ediyorum çok istiyorum iyi hissetmeyi çabalıyorum. Bu arada ben de ilaç kullanmıyorum o yüzden başlığınız dikkatimi çekti yakın buldum. Bir de akşam çocuklar yanımda uyumak istiyor genelde ben de kıyamıyorum ve yatarken çoğunlukla eciş bücüş uyuyorum bu da tam anlamıyla dinlenmemi etkiliyor olabilir.

Size daha evvelce "hastalık hastalığından nasıl kurtulduğuma dair" yazdığım bir yorumu atayım, ben de hastalık hastasıydım ve bu duyguları çok iyi anlıyorum. "Ne kadar sürede geçer?" sorusunun cevabı: öncelikle daha ilk andan itibaren faydasını yavaş yavaş göstermeye başlar ancak bu zihnimizde uzun süre köklenmiş bir "düşünce alışkanlığı" olduğu için, zihnimiz "biz tersi için çalışsak da" bir refleks olarak aynı düşünceleri anlık tetikler durur ve bunların tümden hayatımızdan çıkması 3-6 ay arasında ortalama, 1 yıl kadar süre içinde neredeyse yok kıvamında olur diye umarım. Sonraki yıllarda da illaki uğrar, ama siz "pozitif düşünme ustası" olursanız, daha fikir zihninize gelir gelmez olması gereken şekilde davranabilirsiniz.

Yalnız yazımın sonunda da değindiğim üzere: çok uzun süren veya sıradışı durumlarda iyimserliği abartmamak ve kontrole gitmek gerek; orta yol ideal olanıdır : )

Hepsini okuyamadım kusuruma bakmayın, eskiden hastalık hastası olan birisi olduğum için doğruca nasıl atlattığımı söylüyorum:

Stresin insan bedeni üzerindeki etkilerini ve zararlarını öğrendim;

Artı: ağır hasta olan kişilerin pozitif ruh hali ile hastalıklarını atlattığına dair birçok hikaye duydum ve etkilendim.

Ardınca düşündüm:

Eğer bir hastalığım yoksa, "sadece stres" beni korktuğum hastalığa sahip kılabilir;

Eğer bir hastalığım varsa, pozitif ruh hali iyileşmeyi sağlayabilirken korku ise tam tersine kötü hale getirebilir.

Dolayısıyla kendim bu şekilde düşünmeye başladıktan sonra, bu hal azala azala sonunda bitti çok şükür.

Ancak şimdi de çok farklı uca kaydım: bazen acayip rahatsızlık halleri oluyor ve ama ben doktora gitmeyi hiç düşünmüyorum bile. Yıllardır bu ruh halindeyim, bu şekilde çok rahatsızlık atlattım ve genel olarak mutluyum da. Ama doktor kontrolü vs bende pek olmadığı için "erken teşhis hayat kurtarır" durumu lazım olacak olsa, maalesef bu durumumdan ötürü o fırsat bende bulunmaz : )
 
Bu arada sigara vb bırakmak için irademizi nasıl kullanmamız gerektiğini, nefsten gelen dürtülerle nasıl bir mücadele verdiğimizi herkes bilir. İş o ki: herhangi bir köklenmiş olumsuz düşünce veya duygudan kurtulmanın rotası da aynıdır. "Sigarayı düşünme; onun yerine faydalı hobilere odaklan, onları düşün, onlardan zevk almaya çalış. Dikkatini iyi olana verdikçe, sigara fikri yavaş yavaş aklından çıkacak ve sen iyi olanlarla başbaşa kalacaksın." Mantık bu; her neyden kurtulmak istiyorsanız (bu tırnak yeme gibi bir alışkanlık olabilir; "kötü şeyler olacak" gibi düşünceler olabilir; veya öfke, hüzün gibi duygular olabilir) bu olumsuz fikirlerle güreşmeyi bırakın, onlarla karşı karşıya savaştıkça onlardan kurtulmanızın imkânı yok. Onlarla savaştıkça, onlar güçlenir çünkü beynin şöyle bir özelliği var: üzerine odaklandığı şey her ne ise, o konuda derinleşir. Siz kötü şeyleri yok etmek için onlara odaklanıyorsunuz ama niyetiniz bu olsa da bu beynin işleyiş sistemi sebebi ile yanlış sonuçlara yol açıyor. Üzerinde düşünüp düşünüp durduğunuz için beyin daimi olarak bunları hatırlatıyor. Bu yüzden çözüm: "bu düşünceleri unutulmaya terk etmek". Görmezden gelin, üzerinde düşünmeyin, kurtulmak için çabalamayın. Sadece geldiğini gördüğünüzde bunu fark edin ve hani "sevilmeyen bir misafir gelir, ayıp olmasın diye bir köşeye misafir edersiniz; ancak o dırdır konuşur ama siz ona ilgi göstermez, elinizdeki kendi işinizle uğraşırsınız ve onu duymaz olursunuz ya" işte zihninizdeki olumsuz düşüncelere aynısını yapın. Bırakın konuşsun, dırdır etsin, yıllardır alıştığını tekrarlasın dursun. Siz her nasıl olmak istiyorsanız sadece ona odaklanın ve daimi şekilde bu yönde çabalayın. Bu sizin iradenizle ortaya koyduğunuz güçtür.

En başlarda, beynin refleks haline gelmiş alışkanlıklarına karşı iradenizi cılız hissedersiniz ve sıklıkla yenildiğinizi düşünürsünüz ama hayır: irade, her ne kadar bilinç altımıza karşı zayıf gibi görünse de, asıl güçlü olan iradedir. Sadece beynimiz hemen değişmez, zamanla değişir. Bu yüzden iradenin o zayıf gibi görünen gücünün "daimiliğine" ihtiyacımız var. Ben bunu şu temsille ifade etmeyi çok seviyorum: yavaş ama istikrarlı kaplumbağa, hızlı tavşanı geçer : ) Bunun bilinciyle, yenilgiyi düşünmek gibi bir hataya sakın düşmeyin, unutmayın irade "insanı nefes alan en üstün canlı" yapan şey ve hepimizde var çok şükür : ) Sadece buna inanın, güvenin, sakın şüpheye düşmeyin çünkü şüphenin olduğu yerde "kesin bir inanç" yoktur. Oysa ki bizlerin iradesini keskin kılıç yapan şey sadece inançtır. İnanın, ve gerçek olsun : )
 
Bu arada sigara vb bırakmak için irademizi nasıl kullanmamız gerektiğini, nefsten gelen dürtülerle nasıl bir mücadele verdiğimizi herkes bilir. İş o ki: herhangi bir köklenmiş olumsuz düşünce veya duygudan kurtulmanın rotası da aynıdır. "Sigarayı düşünme; onun yerine faydalı hobilere odaklan, onları düşün, onlardan zevk almaya çalış. Dikkatini iyi olana verdikçe, sigara fikri yavaş yavaş aklından çıkacak ve sen iyi olanlarla başbaşa kalacaksın." Mantık bu; her neyden kurtulmak istiyorsanız (bu tırnak yeme gibi bir alışkanlık olabilir; "kötü şeyler olacak" gibi düşünceler olabilir; veya öfke, hüzün gibi duygular olabilir) bu olumsuz fikirlerle güreşmeyi bırakın, onlarla karşı karşıya savaştıkça onlardan kurtulmanızın imkânı yok. Onlarla savaştıkça, onlar güçlenir çünkü beynin şöyle bir özelliği var: üzerine odaklandığı şey her ne ise, o konuda derinleşir. Siz kötü şeyleri yok etmek için onlara odaklanıyorsunuz ama niyetiniz bu olsa da bu beynin işleyiş sistemi sebebi ile yanlış sonuçlara yol açıyor. Üzerinde düşünüp düşünüp durduğunuz için beyin daimi olarak bunları hatırlatıyor. Bu yüzden çözüm: "bu düşünceleri unutulmaya terk etmek". Görmezden gelin, üzerinde düşünmeyin, kurtulmak için çabalamayın. Sadece geldiğini gördüğünüzde bunu fark edin ve hani "sevilmeyen bir misafir gelir, ayıp olmasın diye bir köşeye misafir edersiniz; ancak o dırdır konuşur ama siz ona ilgi göstermez, elinizdeki kendi işinizle uğraşırsınız ve onu duymaz olursunuz ya" işte zihninizdeki olumsuz düşüncelere aynısını yapın. Bırakın konuşsun, dırdır etsin, yıllardır alıştığını tekrarlasın dursun. Siz her nasıl olmak istiyorsanız sadece ona odaklanın ve daimi şekilde bu yönde çabalayın. Bu sizin iradenizle ortaya koyduğunuz güçtür.

En başlarda, beynin refleks haline gelmiş alışkanlıklarına karşı iradenizi cılız hissedersiniz ve sıklıkla yenildiğinizi düşünürsünüz ama hayır: irade, her ne kadar bilinç altımıza karşı zayıf gibi görünse de, asıl güçlü olan iradedir. Sadece beynimiz hemen değişmez, zamanla değişir. Bu yüzden iradenin o zayıf gibi görünen gücünün "daimiliğine" ihtiyacımız var. Ben bunu şu temsille ifade etmeyi çok seviyorum: yavaş ama istikrarlı kaplumbağa, hızlı tavşanı geçer : ) Bunun bilinciyle, yenilgiyi düşünmek gibi bir hataya sakın düşmeyin, unutmayın irade "insanı nefes alan en üstün canlı" yapan şey ve hepimizde var çok şükür : ) Sadece buna inanın, güvenin, sakın şüpheye düşmeyin çünkü şüphenin olduğu yerde "kesin bir inanç" yoktur. Oysa ki bizlerin iradesini keskin kılıç yapan şey sadece inançtır. İnanın, ve gerçek olsun : )
Çok teşekkür ederim tüm yazdıklarınız için çok büyük umut oldu şifa gibi geliyor. İlerleme hissediyorum zaten bu çok motive edici, gerçekten çoğu şeyde dediğiniz gibi yaptığım şeylerden sonuç aldım örneğin ilk 1,5-2 hafta öyle bir savaş verdim ki bana ne oluyor diye böyle yaparak sadece korkularımı besledim neredeyse tir tir tireyen bir hale gelmiştim. Akabindeki 2 hafta ise tersi bir psikoloji uyguladım umursamamaya çalıştım olabilir diye baktım ataklarım hafifledi geçti neredeyse şimdilik sadece ölümsüz duyguların yoklama durumu var onu da aynı taktik ile yeneceğimi hissediyorum. Dediğiniz gibi zaman vermek gerekiyor sadece🙏 Güzel desteğiniz için tekrardan teşekkür ederim bunu gerçekten sadece yaşayan anlar anlaşıldığımızı bilmek de çok rahatlatıcı🌸
 
Çok teşekkür ederim tüm yazdıklarınız için çok büyük umut oldu şifa gibi geliyor. İlerleme hissediyorum zaten bu çok motive edici, gerçekten çoğu şeyde dediğiniz gibi yaptığım şeylerden sonuç aldım örneğin ilk 1,5-2 hafta öyle bir savaş verdim ki bana ne oluyor diye böyle yaparak sadece korkularımı besledim neredeyse tir tir tireyen bir hale gelmiştim. Akabindeki 2 hafta ise tersi bir psikoloji uyguladım umursamamaya çalıştım olabilir diye baktım ataklarım hafifledi geçti neredeyse şimdilik sadece ölümsüz duyguların yoklama durumu var onu da aynı taktik ile yeneceğimi hissediyorum. Dediğiniz gibi zaman vermek gerekiyor sadece🙏 Güzel desteğiniz için tekrardan teşekkür ederim bunu gerçekten sadece yaşayan anlar anlaşıldığımızı bilmek de çok rahatlatıcı🌸
Tıpkı Nasrettin Hoca'nın damdan düştüğünde doktor istemeyip "Bana daha önce damdan düşen birini bulup getirin" demesi misali, evet birbirimizi yine en iyi bizler anlarız : )

Faydalı olabildiysem ne mutlu bana, dilerim sizin gibi okuyan herkes kendisi için faydalı olacak şeyler bulur. Sağlıcakla, mutlulukla, sevgiyle kalın dilerim : )
 
X