• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Bana da bir bakar mısınız?

Ben de işe girmekte zorlanıyorum. Şimdiye kadar başvurduğum ilanların hemen hepsinden olumlu dönüş aldım ama her defasında kendimce bir bahane bulup ilk görüşmede geri çevirdim. Kimisine girdim 2. gün çıktım.. Bunu yenmeye çalışıyorum ama sosyal fobili bir bayan için en zor kısım işe girmek, oraya alışmaktır. Ben de bağırılmaktan, azarlanmaktan değil de biriyle aramızda gerginlik oluşmasından korku duyuyorum. Çok damarıma basıldığında cevap verebilen bir insanım ama genelde aman ağzımın tadı kaçmasın, aramız kötü olmasın diye diye herşeye evet diyorum. Hayır demekte çok zorlanıyorum. Sanki dünya iyisi, uyumlusu, seveceni, mükemmeli olmak zorundaymışım gibi :S :S :S
 
haklısın ben birçok işe başvurmuştum burası hemen aldı beni işe:) ben de hani korkuyorum ya direk atladım korkumun üstüne gittim bir nevi.Ama iyi olmadı çok kötü oldu.Kimseye de önermem.Ordaki şefim de benim nazik olduğumu kendime göre yer bulmamı belirtmişti.Ben şimdi başvurmak istiyorum.Ama korkum ya bir daha böyle olursa o zaman ben ne yaparım:( hiç kendime güvenim kalmaz diye:( İnsanlardan daha nefret etmek istemiyorum.Haklısın evde oturmak çok kötü bir yandan bunu da düşünüyorum bu yaşta evde oturmaktan utanıyorum:(

utanmak demek doğru olur mu bilmiyorum ama kendini köreltirsin hele ki bizim gibi böyle sorunu olanlar kaçtıkça daha diplere gidiyor. sen de tabii maşallah vur deyip öldürmüşsün ama:) çağrı merkezi aşırı doz olmuş gerçekten:)

ortamın daha sakin olacağı bir yerde ücreti falan düşünmeden kendini tedavi etmek olarak düşünmen yardımcı olacaktır sanırım.
 
utanmak demek doğru olur mu bilmiyorum ama kendini köreltirsin hele ki bizim gibi böyle sorunu olanlar kaçtıkça daha diplere gidiyor. sen de tabii maşallah vur deyip öldürmüşsün ama:) çağrı merkezi aşırı doz olmuş gerçekten:)

ortamın daha sakin olacağı bir yerde ücreti falan düşünmeden kendini tedavi etmek olarak düşünmen yardımcı olacaktır sanırım.

evet ben de hep kaçarım :(öyle bir sorunum da var:( ücreti düşünmüyorum zaten mutlu olayım bana yeter:(
çağrı merkezi zaten doğru normal insanı delirtir:)ama bir yandan da insnalara yardım etmesini çok sverim.
 
Ben de işe girmekte zorlanıyorum. Şimdiye kadar başvurduğum ilanların hemen hepsinden olumlu dönüş aldım ama her defasında kendimce bir bahane bulup ilk görüşmede geri çevirdim. Kimisine girdim 2. gün çıktım.. Bunu yenmeye çalışıyorum ama sosyal fobili bir bayan için en zor kısım işe girmek, oraya alışmaktır. Ben de bağırılmaktan, azarlanmaktan değil de biriyle aramızda gerginlik oluşmasından korku duyuyorum. Çok damarıma basıldığında cevap verebilen bir insanım ama genelde aman ağzımın tadı kaçmasın, aramız kötü olmasın diye diye herşeye evet diyorum. Hayır demekte çok zorlanıyorum. Sanki dünya iyisi, uyumlusu, seveceni, mükemmeli olmak zorundaymışım gibi :S :S :S

ben de hayır demekte çok zorlanıyorum seni anlıyorum.Bazı arkadaşlarımla sırf onlar üzülmesin diye görüşüyorum.Tepkilerimi belli etmem bir de kimseyle kavga etmem kırmak istemem kimseyi böyle oluncada ben üzülüyorum:(
 
Her zaman iyilik, kibarlık perisini oynamaya çalışmak artık iyice yıprattı beni. Ama öteki türlüsü de elimden gelmiyor. Kalp kırmak, biriyle küs kalmak, sonra o küs olduğum/nanemolla olduğum kişiyle aynı ortamda bulunmak beni mahvediyor. Nefes alamıyorum o sorunu o kişiyle aramda çözmeden. Bu kişi çok yakınım da olabilir, çok alakasız az biraz tanıdığım biri de... Farketmiyor. Bazen diyorum kendime bu neyin ezikliği böyle azıcık rahat ol, seni düşünmeyeni sen niye düşünüyosun diye.. Yok, bi türlü dengeyi bulamıyorum. Kibarlıktan, iyilikten çıt diye kırılıcam bigün ya da kanatlanıp uçucam o olacak :))))
 
Her zaman iyilik, kibarlık perisini oynamaya çalışmak artık iyice yıprattı beni. Ama öteki türlüsü de elimden gelmiyor. Kalp kırmak, biriyle küs kalmak, sonra o küs olduğum/nanemolla olduğum kişiyle aynı ortamda bulunmak beni mahvediyor. Nefes alamıyorum o sorunu o kişiyle aramda çözmeden. Bu kişi çok yakınım da olabilir, çok alakasız az biraz tanıdığım biri de... Farketmiyor. Bazen diyorum kendime bu neyin ezikliği böyle azıcık rahat ol, seni düşünmeyeni sen niye düşünüyosun diye.. Yok, bi türlü dengeyi bulamıyorum. Kibarlıktan, iyilikten çıt diye kırılıcam bigün ya da kanatlanıp uçucam o olacak :))))

ben de öyleyim:(
 
insanlara itiraz ederdim, ama ancak iş konusunda yani fikir tartışırken. amaaa... birisi bir yerde görüşmek istedi, pat diye aradı yarın akşam size geleceğiz dedi, bir konuda yardım istedi vb... uzar gider. aileden öyle görmüşüm ya ( hoş kardeşim tam tersimdir büyük olduğu halde benden)illa ki herkese yetişeceğim, kendimi paralayacağım. başka örnek görmemişim ki, bizim ailede hep millete adanmış hayatlar, zaman zaman farkedip onlara kızmış olsam bile azıcık da kendinizi düşünün diye...
böyleydim... bir yıl öncesine kadar...
hayatımda ilk büyük kayıbımı yaşayana kadar...ölüm insanın burnunun ucunda, sapasağlam bir insan eriyip gidebiliyor bu hayattan sinsi hastalıklar yüzünden. tabii kolay olmadı ama kendime şart edindim bunu, annem ve erkek arkadaşıma da söyledim, onlar da destek oldu. insan tek başına yapamıyor.

artık; yetişemeyeceğimi düşündüğüm sözler vermiyorum, ya da beni çok zora sokacağını düşündüğüm. çok bitkin olduğumda, migrenim tuttuğunda rahatlıkla, üzgünüm ama migrenim tuttu lütfen başka bir gün gelin diyebiliyorum.

sonuç: hayatta bu şekilde daha kolay kalınabileceğini anladım! memnunum, ama her ana kendimi kaybediyorum, annem ya da erkek arkadaşım uyarıyor, onlar danışmanım gibi oldu, birine söz vermeden zaman istiyorum, onlarla konuşunca bak zorlanırsın derlerse söz vermiyorum, kabul etmiyorum yani.
 
insanlara itiraz ederdim, ama ancak iş konusunda yani fikir tartışırken. amaaa... birisi bir yerde görüşmek istedi, pat diye aradı yarın akşam size geleceğiz dedi, bir konuda yardım istedi vb... uzar gider. aileden öyle görmüşüm ya ( hoş kardeşim tam tersimdir büyük olduğu halde benden)illa ki herkese yetişeceğim, kendimi paralayacağım. başka örnek görmemişim ki, bizim ailede hep millete adanmış hayatlar, zaman zaman farkedip onlara kızmış olsam bile azıcık da kendinizi düşünün diye...
böyleydim... bir yıl öncesine kadar...
hayatımda ilk büyük kayıbımı yaşayana kadar...ölüm insanın burnunun ucunda, sapasağlam bir insan eriyip gidebiliyor bu hayattan sinsi hastalıklar yüzünden. tabii kolay olmadı ama kendime şart edindim bunu, annem ve erkek arkadaşıma da söyledim, onlar da destek oldu. insan tek başına yapamıyor.

artık; yetişemeyeceğimi düşündüğüm sözler vermiyorum, ya da beni çok zora sokacağını düşündüğüm. çok bitkin olduğumda, migrenim tuttuğunda rahatlıkla, üzgünüm ama migrenim tuttu lütfen başka bir gün gelin diyebiliyorum.

sonuç: hayatta bu şekilde daha kolay kalınabileceğini anladım! memnunum, ama her ana kendimi kaybediyorum, annem ya da erkek arkadaşım uyarıyor, onlar danışmanım gibi oldu, birine söz vermeden zaman istiyorum, onlarla konuşunca bak zorlanırsın derlerse söz vermiyorum, kabul etmiyorum yani.

:(( evet hayat çok boş ve kısa aslında:( hiç birşeyden de kaçmamak lazım:( sosyal fobi yüzünden mesela ben hayatın çok gerisinde kaldım sürekli evde durmak istiyorum:(
 
Hipnozla tedavi mümkün oluyor mu ki? :1shok:

oluyormuş tedavide hipnozla sorunun köküne iniliyor ve tedavisi oluyormuş:( hatta değişik tedavi olarak cdler varmış dinleyince tedavi oluyormuşsun:S BELKi kendine güvenini getiriyordur:sama şu hipnozu deniyeceğim.
 
Evet ben de hem evden çıkmak istemiyorum, dışarıdaki hayat ve insanlar beni strese sokuyor.. hem de diyorum iyi bir mesleğim var biran önce başlasam çalışmaya maddi anlamda çok daha rahat edeceğiz. Arada sıkışmış gibi hissediyorum. Hayatı kaçırıyormuş hissine kapıldıkça da daha çok içime kapanıyorum. Olanın bitenin gayet güzel farkındayım, bişeyler yapmam gerektiğinin de farkındayım ama o geçiş süreci hep çok sancılı oluyor...
 
Evet ben de hem evden çıkmak istemiyorum, dışarıdaki hayat ve insanlar beni strese sokuyor.. hem de diyorum iyi bir mesleğim var biran önce başlasam çalışmaya maddi anlamda çok daha rahat edeceğiz. Arada sıkışmış gibi hissediyorum. Hayatı kaçırıyormuş hissine kapıldıkça da daha çok içime kapanıyorum. Olanın bitenin gayet güzel farkındayım, bişeyler yapmam gerektiğinin de farkındayım ama o geçiş süreci hep çok sancılı oluyor...

:( ben de kaçıyorum herşeyden mesela doktora gitmem gerekiyordu 3 yıl gitmedim:) iş görüşmelerinden de kaçıyorum:( en büyük korkum bağrılmak ve aşağılanmak:(
 
Doktora gidip dert anlatmak ve iş görüşmelerinde kendini anlatıp, beğendirmeye çalışmak benim de ellerimin buz kesmesine neden oluyor.. İçeri girene kadar hele o son dakikalar çok zor geçer, girdikten sonra bana sorulan bir soru yüzünden köşeye sıkışmışlık hissi yaşamadığım sürece zamanla rahatlarım, açılırım biraz.

Bazen öyle anlardan birinde diyorumki şimdi gidip aynaya bi bakıcam bütün saçlarım bembeyaz olmuş stresten, gerginlikten :D :D bi o eksik kaldı çünkü.. Üstelik bu sinir stres bu saçma sapan korkular gün gelecek beni kanser edecek ya da erkenden çökücem yaşlanıcam diye de korkar oldum.
 
Doktora gidip dert anlatmak ve iş görüşmelerinde kendini anlatıp, beğendirmeye çalışmak benim de ellerimin buz kesmesine neden oluyor.. İçeri girene kadar hele o son dakikalar çok zor geçer, girdikten sonra bana sorulan bir soru yüzünden köşeye sıkışmışlık hissi yaşamadığım sürece zamanla rahatlarım, açılırım biraz.

Bazen öyle anlardan birinde diyorumki şimdi gidip aynaya bi bakıcam bütün saçlarım bembeyaz olmuş stresten, gerginlikten :D :D bi o eksik kaldı çünkü.. Üstelik bu sinir stres bu saçma sapan korkular gün gelecek beni kanser edecek ya da erkenden çökücem yaşlanıcam diye de korkar oldum.

nasıl düzeleceğiz biz:) var mı önerisi olan?
 
nasıl düzeleceğiz biz:) var mı önerisi olan?

kızlar ajanda tutmaya ne dersiniz? benim de yeni aklıma geldi, eskiden böyle depresyona girip elimi ayağımı sosyal hayatttan çektiğimde dönüş için yapardım bunu. tekrar başlıyorum. iş için mecburen cep ajandası kullanıyorum, ders saatlerim için. dersler küçük harfle, kendimi biraz zorlayarak planladığım arkadaş görüşmeleri, tiyatro, konser vb şeyleri büyük harflerle ya da başka renkte bir kalemle yazıyorum. ya da gülen suratla o günü iyi geçirdiğimi falan. geriye dönüp hafta hafta baktığımda gelişimimitakip edebiliyorum böylece. biraz mesleki bir yöntem oluyor ama benim sevdiğim bir yol, paylaşmak istedim:)
 
kızlar ajanda tutmaya ne dersiniz? benim de yeni aklıma geldi, eskiden böyle depresyona girip elimi ayağımı sosyal hayatttan çektiğimde dönüş için yapardım bunu. tekrar başlıyorum. iş için mecburen cep ajandası kullanıyorum, ders saatlerim için. dersler küçük harfle, kendimi biraz zorlayarak planladığım arkadaş görüşmeleri, tiyatro, konser vb şeyleri büyük harflerle ya da başka renkte bir kalemle yazıyorum. ya da gülen suratla o günü iyi geçirdiğimi falan. geriye dönüp hafta hafta baktığımda gelişimimitakip edebiliyorum böylece. biraz mesleki bir yöntem oluyor ama benim sevdiğim bir yol, paylaşmak istedim:)

yani topluma karışıp mutlu olduğumuz deneyimleri mi? doğrumu anlamışıım?
 
oluyormuş tedavide hipnozla sorunun köküne iniliyor ve tedavisi oluyormuş:( hatta değişik tedavi olarak cdler varmış dinleyince tedavi oluyormuşsun:S BELKi kendine güvenini getiriyordur:sama şu hipnozu deniyeceğim.

Elektroşok uygulaması da varmış. Ağır depresyon durumlarında. Ya da daha ileri derece psikotik bozukluklarda. Biraz araştır hipnozu yeteri kadar bilgi edin derim ben.
 
ELEKTROŞOK TEDAVİSİ NE ZAMAN UYGULANMALI


Kolay kolay ilaca cevap vermeyen ya da intihar riski çok yüksek yapısal depresyonların bazı türlerinde elektroşok tedavisi (EKT) çok hızlı ve gayet etkin bir yöntemdir.

Sıkıntılı ve zahmetli olduğu, hakkında birtakım önyargılar bulunduğu için hemen tercih edilen bir yöntem değildir elbette. Ama değişik tür antidepresanlara direnç gösteren hastalarda depresyonun şiddeti ağırsa ve intihar riski ya da hayati tehlike varsa EKT önemli bir tedavi aracıdır. Yan etkiler açısında da aslında ilaçlardan daha güvenlidir. Anestezi halinde, kaslar gevşetilerek verilen EKT'nin yan etkileri yok denecek kadar azdır. Her ne kadar EKT ile depresyon hızlı iyileşebilirse de, EKT depresyonun nüks etmesini önleyemez. EKT ile depresyon atağı atlatılabilir, ama yine ilaçla takibi gereklidir.
Bir de depresyondan insanların öğrenebileceği çok şey olduğunu vurgulamak gerekir. Özellikle reaktif depresyonlar, insanların kişiliğini, uyum yeteneklerini, yaşam planlarını gözden geçirmelerine aracı olabilir. Depresyon geçirmiş olmak, ruh hastası olmak anlamına gelmez. Çökkünlük ve kaygı çok insani duygulardır, önemli olan bu duyguların belirli bir dönem şiddeti, yoğunluğu ve süresidir. Bunlar organizmanın bir çeşit alarmı da olabilir. Ben taşıyamayacağımdan daha fazla yük altındaysam ve bunun bilinçli olarak farkında değilsem organizmam bir karşılık verir adeta. İnsan bundan çok şey öğrenebilir. Depresyon içinde olmak insana acı verir, hayat kalitesini bozar; ama bu tüm duygularımızı etkileyen bir şey olduğu için kendi hakkımızda da çok şey öğretebilir bize. Ben nasıl yaşarsam, nasıl davranırsam, hayatımı nasıl planlarsam tekrarlayacak depresyonlardan kendimi koruyabileceğimi öğretir en azından.
DR. OĞUZ TAN


Alıntıdır.
 
Back