Seneler önce oldu ve bir kahvaltı sofrasından bir sonbahar günü sadece babamın sinirlerini bozduğum için kovulmuştum, evde rahat yoktu, huzursuzluk çıkarıyor, seni beslemek zorunda mıyım diyordu, yıllar geçti unutmadım, babamı sevmiyorum...
tek sebep çalışmıyor olmamdı.sosyal fobiğim, insanlarla da geçinemiyorum...dediğine göre bana yatırım yapmış, Allah var dersanelere gittim, bir dediğim iki edilmezdi, en iyi okullarda okuttu, kursları saymıyorum bile ama iş bulamamıştım işte.onun emeklerini verememişim, o yüzden evde hakir gördü, psikolojik şiddet diz boyu idi, 4 sene önce idi bütün bunlar, sonra doğuda memurluğa gönderdi beni, ölür mü gider mi diye düşünmedi, ölürsem ne olur dedim, kaderindir demişti.
ne düşünüyorsunuz?adamın tek okuyacak ve meslek sahibi olacak çocuğuydum, sonrasında işimden memnun olmadım vs...iş hayatım bir türlü oturmadı.ama ne yapabilirim...O mala mülke tapanlara lanet ediyorum her saniye
Anne-baba hiç bir şekilde evladını evden kovmamalı. İma bile etmemeli.
Babalık ehliyetle, diplomayla olmuyor. Bazıları layıkıyla babalık yapıyor, bazıları buna layık olamıyor. Ama ne yapabilirsiniz bu saatten sonra? Babanızı eğitemezsiniz, ona sevmeyi öğretemezsiniz. Onu ruh hastası biri olarak kabul edin, söylediklerini buna göre değerlendirin, çok ciddiye almayın mutlu olmak istiyorsanız.
Bir de babanızın (ya da başka insanların) eline neden koz veriyorsunuz? Neden çalışmıyorsunuz? Bugün engelli insanlar bile çalışıyor, fiziksel engelliler, zihinsel engelliler bir işe gidip geliyor. Siz sosyal fobinizin arkasına neden sığınmaya çalışıyorsunuz? Bir uzmandan destek alabilirsiniz.
Kendiniz söylüyorsunuz en iyi okullarda, kurslarda okuttu diye. Birazcık da olsa haklı değil mi babanız bu emeğinin karşılığını görmede? Maddi anlamda demiyorum, ama kızının başarılı olduğunu, bir şeylerin üstesinden geldiğini görmek onun için de bir ödül olmaz mıydı?
Doğuda memurluğa gönderdi diyorsunuz da, ben gencecik öğretmenlerle, sağlık çalışanları ile tanıştım biliyor musunuz, hem de Şırnak'ta. Tek başlarına çalışmaya gelmişler, hiç biri de bizi "gönderdiler" diye düşünmüyordu.
Bence siz de kendi hayatınızı sorumluluğunu almaya başlayın. "İşimden memnun olmadım" bir bahane olmasın. Daha iyi bir iş bulun, sonra memnun olmadığınız işi bırakın.
Burası kadınlar kulübü, bir sürü kadın var, sabahın 6'sında işe gitmek için yollara dökülen, bebeğini bırakıp giden, gece nöbete kalan, hafta sonu çalışan... Patronundan fırça yiyen... İş hayatı kolay değil ki.
Biraz aynaya bakın, bu yazdıklarımı düşünün. Babanızı haklı çıkarmaya çalışmıyorum ama sizi de çok haklı göremiyorum.