Babamın gözünde bir hırsız kadar değerim yok

Eurielle

Nirvana
Kayıtlı Üye
29 Ocak 2009
173
132
Benim bir amcam var. Üçkağıtcının önde gideni. Birkaç sene evvel Batum'da kaçakçılıktan dolayı hakkında yakalama kararı çıkmıştı. Babam ta Gürcistan'dan Sakarya'ya kadar rüşvet ağı kurmuştu: Ülkeye getirmek ve siciline kaçakçılıktan hüküm giydiği yazılmaması için. Hapishaneden çıktıktan sonra çok borcu olduğu için rahmetli dedemin cüzdanın maaş kartını çalıp hesabındaki tüm parayı çalmıştı. Bu suçunu da örtbas ettiler. Ama akıllanmadı iş kuracağım diye sürekli para istedi kurmadı, borçlarına yatırdı. Böyle bir döngüye girildi. Beyefendi borçlandı, iş kurma bahanesiyle babamdan, dedemden para aldı, borçlarına yatırdı, sonra tekrar başa sardı. Ben küçükken bir ameliyat geçirmişim. Ameliyatta bana amcam kan vermiş. O zaman küçüktüm, beni ameliyathaneye içeride bisiklet var diye kandırarak sokuyorlardı. Kendimi bildim bileli amcam sürekli bana "Sana kan verdim. Sen benim kanımı taşıyorsun" diye söyler. Sonradan öğrendim ki amcam ameliyat olacağım gün "Hastaneye gitmem. Kan vermem" gibi triplere girmiş. Rahmetli babaannem onu ikna etmiş. Bu mevzuyu sadece benim başıma kakmıyor. Aynısını anneme, babama da yapıyor. Özellikle onların yanında bana bu lafları çok söylüyor. Tamam, Allah razı olsun ondan, lütfetmiş, kan vermiş. Ama ben o zaman küçüktüm yapışmadım boğazına bana kan ver diye. Sen insaniyet namına verdin, sürekli başıma neden kakıyorsun? Bir yerden sonra artık sinirim bozulmaya başladı. Lanet olsun verdiğin kana diyecek boyuta geldim. Ama asıl beni üzen babamın tutumu. Aslında üzülmemem gereken bir konu ama insanı üzen de hep ceviz kabuğunu doldurmayacak konular olur. Bu şişen bir balona iğne batırmak gibi. Ya da çok sevdiğin ve muhafaza ettiğin bir eşyanın zarar görmesi gibi. Ben üniversiteye başladığımda babamla bir iddia girmiştim. Aslında o beni teşvik etmişti, iddiayı da o başlatmıştı. Eğer bölümde ilk 5'e girersem bana araba alacaktı. Üniversiteyi bitirdiğimde fakülte genelinde 3. oldum. Hatta plaket de aldım. Eve döndüğümde çok umutlu dönmüştüm. Ama amcamın arkasını toplamakla ömrü geçen babam iflas etti, işinden oldu. Hatta borçlarını ödeyemedi icralık oldu. Hakkında tutuklama kararı çıktı, dedemin cenazesine giderken yolda tutuklandı. Babasının cenazesini kaçırdı. Sonra babaannem de rahmetli oldu ve babaannemden kalan son şey olan evi amcamın yine kuracağı iş yüzünden sattılar. 3 tane araba aldı. Bir de babama dedi ki: Bir araba daha alacağım onu da senin evinin önüne koyacağım. İstediğin zaman kullanırsın. Lütfetti yani beyefendi. Açıkçası bu durum çok ağrıma gitti. Neden gitti? Çünkü babam mirastan düşen kendi payını da ona verdi. Hem de sorgusuz sualsiz. Sırf ağzı sussun diye. Ev satılmadan önce her saat arayan amcam, şimdi babamın telefonlarını bile açmıyor. Ağrıma giden bu hırsız için babam didinip durdu ama sıra kızına gelince "Ben ister miydim böyle olmasını?" diye sitem edip beni suçlu durumuna düşürmesi. Sürekli uyarmama rağmen beni hiç dinlemedi. Doğru yolu göstermeme rağmen gerçeklerden kaçtı. Kardeşi yüzünden borç batağına saplandı, sorunlarından kaçmak için her gece rakı masalarına oturmaya başladı. En çok ağrıma giden de bu: Beni dinlemeyip, yok sayıp başkalarını dinlemesi, başkaları için çırpınması. Acizliğine üzülüyorum. Üzüldükçe kızıyorum. Herkes hak ettiği hayatı yaşarmış. Onun da hak ettiği hayat bu. Kendi kararlarının cefasını çekiyor, sefasını ise hırsız kardeşi. Neden ben de onun verdiği kararların cefasını çekiyorum? Neden onun verdiği kararlar benim hayatımı etkiliyor? Bu sorulara verdiğim cevap: Hayatımızdaki herkes bize bir şeyler öğretir. Babamın hayatımdaki amacı da bana "neler yapmamam, nasıl olmamam gerektiğini" göstermek. Akıllı insanlar hatalarından ders alır ama daha akıllı insanlar başkalarının hatalarından ders alır. Çok üzülüyorum. Bunu düşünmek istemiyorum ama sesini bile duysam içimde bir şeyler parçalanıyor ve canımı yakıyor.
 
Babanın bu denli borç içinde olmasının nedeni sence amcan mı? Baban esnaf mıydı maaşlı çalışan mı ?
 
Babanın bu denli borç içinde olmasının nedeni sence amcan mı? Baban esnaf mıydı maaşlı çalışan mı ?
Maaşlı çalışandı. Amcam sürekli para isterdi, öyle böyle de değil. Babaanneme baskı yapardı. Ortalığı karıştırırdı. Babaannem de dedeme söylerdi. Dedem, arınmaz benden ne hali varsa görsün derdi. İhale de babama kalırdı. Babamı asıl iflas ettiren borçlarının ödeyemeyecek hale gelmesi. Gelir gider dengesi iyice bozulmuştu. Borçlar birike birike dağ kadar oldu. Bir de üstüne sorunlardan kaçmak için fazla harcama yapınca (bize sorunları yansıtmamak için parası olmasa bile var dedi, her gece rakı sofralarına gitti vs.) kaçmaya çalıştığı sorunlar canavar kadar oldu. Ben çok dil döktüm. Acıma kardeşlerine, sen onların babası değilsin, kendi başlarının çaresine baksınlar, ailenden saklama bir şey, senden istediğimiz tek şey dürüstlük dedim. Ama korkak bir insana ne kadar dil döksen boşa kürek çekersin. Şimdi sefil halde. Didinip durduğu kardeşleri yüzüne bile bakmıyor. Mevlana'nın bir sözü var: Acıma, acınacak hale düşersin. Babamın durumu tam da bu. Kardeşlerini, annesini acıdı sonunda kendisi acınacak hale düştü.
 
Benim bir amcam var. Üçkağıtcının önde gideni. Birkaç sene evvel Batum'da kaçakçılıktan dolayı hakkında yakalama kararı çıkmıştı. Babam ta Gürcistan'dan Sakarya'ya kadar rüşvet ağı kurmuştu: Ülkeye getirmek ve siciline kaçakçılıktan hüküm giydiği yazılmaması için. Hapishaneden çıktıktan sonra çok borcu olduğu için rahmetli dedemin cüzdanın maaş kartını çalıp hesabındaki tüm parayı çalmıştı. Bu suçunu da örtbas ettiler. Ama akıllanmadı iş kuracağım diye sürekli para istedi kurmadı, borçlarına yatırdı. Böyle bir döngüye girildi. Beyefendi borçlandı, iş kurma bahanesiyle babamdan, dedemden para aldı, borçlarına yatırdı, sonra tekrar başa sardı. Ben küçükken bir ameliyat geçirmişim. Ameliyatta bana amcam kan vermiş. O zaman küçüktüm, beni ameliyathaneye içeride bisiklet var diye kandırarak sokuyorlardı. Kendimi bildim bileli amcam sürekli bana "Sana kan verdim. Sen benim kanımı taşıyorsun" diye söyler. Sonradan öğrendim ki amcam ameliyat olacağım gün "Hastaneye gitmem. Kan vermem" gibi triplere girmiş. Rahmetli babaannem onu ikna etmiş. Bu mevzuyu sadece benim başıma kakmıyor. Aynısını anneme, babama da yapıyor. Özellikle onların yanında bana bu lafları çok söylüyor. Tamam, Allah razı olsun ondan, lütfetmiş, kan vermiş. Ama ben o zaman küçüktüm yapışmadım boğazına bana kan ver diye. Sen insaniyet namına verdin, sürekli başıma neden kakıyorsun? Bir yerden sonra artık sinirim bozulmaya başladı. Lanet olsun verdiğin kana diyecek boyuta geldim. Ama asıl beni üzen babamın tutumu. Aslında üzülmemem gereken bir konu ama insanı üzen de hep ceviz kabuğunu doldurmayacak konular olur. Bu şişen bir balona iğne batırmak gibi. Ya da çok sevdiğin ve muhafaza ettiğin bir eşyanın zarar görmesi gibi. Ben üniversiteye başladığımda babamla bir iddia girmiştim. Aslında o beni teşvik etmişti, iddiayı da o başlatmıştı. Eğer bölümde ilk 5'e girersem bana araba alacaktı. Üniversiteyi bitirdiğimde fakülte genelinde 3. oldum. Hatta plaket de aldım. Eve döndüğümde çok umutlu dönmüştüm. Ama amcamın arkasını toplamakla ömrü geçen babam iflas etti, işinden oldu. Hatta borçlarını ödeyemedi icralık oldu. Hakkında tutuklama kararı çıktı, dedemin cenazesine giderken yolda tutuklandı. Babasının cenazesini kaçırdı. Sonra babaannem de rahmetli oldu ve babaannemden kalan son şey olan evi amcamın yine kuracağı iş yüzünden sattılar. 3 tane araba aldı. Bir de babama dedi ki: Bir araba daha alacağım onu da senin evinin önüne koyacağım. İstediğin zaman kullanırsın. Lütfetti yani beyefendi. Açıkçası bu durum çok ağrıma gitti. Neden gitti? Çünkü babam mirastan düşen kendi payını da ona verdi. Hem de sorgusuz sualsiz. Sırf ağzı sussun diye. Ev satılmadan önce her saat arayan amcam, şimdi babamın telefonlarını bile açmıyor. Ağrıma giden bu hırsız için babam didinip durdu ama sıra kızına gelince "Ben ister miydim böyle olmasını?" diye sitem edip beni suçlu durumuna düşürmesi. Sürekli uyarmama rağmen beni hiç dinlemedi. Doğru yolu göstermeme rağmen gerçeklerden kaçtı. Kardeşi yüzünden borç batağına saplandı, sorunlarından kaçmak için her gece rakı masalarına oturmaya başladı. En çok ağrıma giden de bu: Beni dinlemeyip, yok sayıp başkalarını dinlemesi, başkaları için çırpınması. Acizliğine üzülüyorum. Üzüldükçe kızıyorum. Herkes hak ettiği hayatı yaşarmış. Onun da hak ettiği hayat bu. Kendi kararlarının cefasını çekiyor, sefasını ise hırsız kardeşi. Neden ben de onun verdiği kararların cefasını çekiyorum? Neden onun verdiği kararlar benim hayatımı etkiliyor? Bu sorulara verdiğim cevap: Hayatımızdaki herkes bize bir şeyler öğretir. Babamın hayatımdaki amacı da bana "neler yapmamam, nasıl olmamam gerektiğini" göstermek. Akıllı insanlar hatalarından ders alır ama daha akıllı insanlar başkalarının hatalarından ders alır. Çok üzülüyorum. Bunu düşünmek istemiyorum ama sesini bile duysam içimde bir şeyler parçalanıyor ve canımı yakıyor.
Ne kadar güzel bir insansın.Sen babana bakma o cahil hayatın anlamını öğrenememiş,sefil biri sen Allah tan iste çalış,Rabbim tüm isteklerini kabul etsin inşallah
 
Boşver aileni sen bak ne güzel okuyup mezun olmuşsun.gir bı ise çalış arabanı kendin al.kimseye eyvallah etmeden yaşa.bu amcaların geneli böyle galiba.gecen gün bı söz okudum amca baba yarısı değil baba dolandircisidir diye çok haklı bı söz.
 
Hata babanda evlenmis karisi cocugu var ne demek hakkini kardesine vermek ! Baban once sizi düşünmeliydi,var böyle adamlar kendi çocuğundan çok kardeşini ve kardeşinin çocuğunu düşünen. Olacak iş değil. Ben yemiyorum al sen ye. Sizin rızkınız,sizin hakkınız yazık.
 
Boşver aileni sen bak ne güzel okuyup mezun olmuşsun.gir bı ise çalış arabanı kendin al.kimseye eyvallah etmeden yaşa.bu amcaların geneli böyle galiba.gecen gün bı söz okudum amca baba yarısı değil baba dolandircisidir diye çok haklı bı söz.
Kesinlikle dolandırıcılar. Bir de cebinde ne kadar para olduğunu da anlayabiliyorlar. Bu dolandırıcıların öyle bir özelliği de var. Allah'tan ben borç konusunda çok titizimdir. Önceliklerim bellidir. Herkese de güvenmem. Babamın bana öğrettiği tek iyi şey bu: Kimseye güvenmemem gerektiği. Kimseye eyvallah etmemeye çalışıyorum. Hatta mümkün oldukça babamdan uzak duruyorum, aynı ortamda bulunmuyorum. Ama yine de içimde bir hüzün var, kanayan bir yara var. Anne-baba evlatlar için gerçekten çok önemli. Özellikle de verdikleri sözleri tutmamaları kaç yaşında olursan ol içinde bir şeyleri yıkıyor.
 
Babaniz bu networku nasil kurabildi? Amcanizdan pek farki yok sanki?
Gürcü polisler doları çok severmiş. Batum'dan öyle kaçtı. Bizim ülkeye gelince... rüşvet yiyen çok jandarma var. Sonuçta aynı ailede büyümüşler, babamın da amcamdan farkı yok. Gerçi şuan hatalarından ders almış gibi bir hali var. Ama güvenemiyorum da. İnsanoğluna güven olmaz. Babam ve kardeşleri hastalıklı bir ağacın çürük meyveleri. Üstlerine bela çekmekten başka yaptıkları bir şey yok. Gittikleri yeri kokutmaktan başka yaptıkları bir şey yok. Yanında duranları çürütmekten başka yaptıkları bir şey yok. Bu dünyaya tek faydaları toprağa gübre olmak.
 
Gürcü polisler doları çok severmiş. Batum'dan öyle kaçtı. Bizim ülkeye gelince... rüşvet yiyen çok jandarma var. Sonuçta aynı ailede büyümüşler, babamın da amcamdan farkı yok. Gerçi şuan hatalarından ders almış gibi bir hali var. Ama güvenemiyorum da. İnsanoğluna güven olmaz. Babam ve kardeşleri hastalıklı bir ağacın çürük meyveleri. Üstlerine bela çekmekten başka yaptıkları bir şey yok. Gittikleri yeri kokutmaktan başka yaptıkları bir şey yok. Yanında duranları çürütmekten başka yaptıkları bir şey yok. Bu dünyaya tek faydaları toprağa gübre olmak.
Tum bunlari bilip ihbar etmemeniz suc. Biliyorsunuz degilmi?

Neyse sizin yerinize ben ihbar ediyorum. 🌸
 
Abim emniyette amir. O oyle demiyor.
Ben ihbarimi yaptim, gerisine adli merciler karar verir. İyi forumlar. ☺️
Vatandaşlık görevinizin bilincinde olmanız takdir edilesi. Sizin gibi bilinçli insanların olması çok güzel. Ben de sizin gibi vatandaşlık görevimin bilincindeyim. "Ağabeyiniz" emniyet prosedürünü bilebilir. Sonuçta emniyet her ihbarı dikkate almak zorunda. Kanunları korumak onların görevi. Adli merciler ise kanunlara göre yargılar ve karar verir. Zamanaşımı da kanunda yazan bir durumdur. Olağan sürenin geçmesiyle kamu davası düşer. Benim başıma geleni paylaştım sizinle. Olayı "tekrar" yaşatacağınız için teşekkür ederim.
 
Benim bir amcam var. Üçkağıtcının önde gideni. Birkaç sene evvel Batum'da kaçakçılıktan dolayı hakkında yakalama kararı çıkmıştı. Babam ta Gürcistan'dan Sakarya'ya kadar rüşvet ağı kurmuştu: Ülkeye getirmek ve siciline kaçakçılıktan hüküm giydiği yazılmaması için. Hapishaneden çıktıktan sonra çok borcu olduğu için rahmetli dedemin cüzdanın maaş kartını çalıp hesabındaki tüm parayı çalmıştı. Bu suçunu da örtbas ettiler. Ama akıllanmadı iş kuracağım diye sürekli para istedi kurmadı, borçlarına yatırdı. Böyle bir döngüye girildi. Beyefendi borçlandı, iş kurma bahanesiyle babamdan, dedemden para aldı, borçlarına yatırdı, sonra tekrar başa sardı. Ben küçükken bir ameliyat geçirmişim. Ameliyatta bana amcam kan vermiş. O zaman küçüktüm, beni ameliyathaneye içeride bisiklet var diye kandırarak sokuyorlardı. Kendimi bildim bileli amcam sürekli bana "Sana kan verdim. Sen benim kanımı taşıyorsun" diye söyler. Sonradan öğrendim ki amcam ameliyat olacağım gün "Hastaneye gitmem. Kan vermem" gibi triplere girmiş. Rahmetli babaannem onu ikna etmiş. Bu mevzuyu sadece benim başıma kakmıyor. Aynısını anneme, babama da yapıyor. Özellikle onların yanında bana bu lafları çok söylüyor. Tamam, Allah razı olsun ondan, lütfetmiş, kan vermiş. Ama ben o zaman küçüktüm yapışmadım boğazına bana kan ver diye. Sen insaniyet namına verdin, sürekli başıma neden kakıyorsun? Bir yerden sonra artık sinirim bozulmaya başladı. Lanet olsun verdiğin kana diyecek boyuta geldim. Ama asıl beni üzen babamın tutumu. Aslında üzülmemem gereken bir konu ama insanı üzen de hep ceviz kabuğunu doldurmayacak konular olur. Bu şişen bir balona iğne batırmak gibi. Ya da çok sevdiğin ve muhafaza ettiğin bir eşyanın zarar görmesi gibi. Ben üniversiteye başladığımda babamla bir iddia girmiştim. Aslında o beni teşvik etmişti, iddiayı da o başlatmıştı. Eğer bölümde ilk 5'e girersem bana araba alacaktı. Üniversiteyi bitirdiğimde fakülte genelinde 3. oldum. Hatta plaket de aldım. Eve döndüğümde çok umutlu dönmüştüm. Ama amcamın arkasını toplamakla ömrü geçen babam iflas etti, işinden oldu. Hatta borçlarını ödeyemedi icralık oldu. Hakkında tutuklama kararı çıktı, dedemin cenazesine giderken yolda tutuklandı. Babasının cenazesini kaçırdı. Sonra babaannem de rahmetli oldu ve babaannemden kalan son şey olan evi amcamın yine kuracağı iş yüzünden sattılar. 3 tane araba aldı. Bir de babama dedi ki: Bir araba daha alacağım onu da senin evinin önüne koyacağım. İstediğin zaman kullanırsın. Lütfetti yani beyefendi. Açıkçası bu durum çok ağrıma gitti. Neden gitti? Çünkü babam mirastan düşen kendi payını da ona verdi. Hem de sorgusuz sualsiz. Sırf ağzı sussun diye. Ev satılmadan önce her saat arayan amcam, şimdi babamın telefonlarını bile açmıyor. Ağrıma giden bu hırsız için babam didinip durdu ama sıra kızına gelince "Ben ister miydim böyle olmasını?" diye sitem edip beni suçlu durumuna düşürmesi. Sürekli uyarmama rağmen beni hiç dinlemedi. Doğru yolu göstermeme rağmen gerçeklerden kaçtı. Kardeşi yüzünden borç batağına saplandı, sorunlarından kaçmak için her gece rakı masalarına oturmaya başladı. En çok ağrıma giden de bu: Beni dinlemeyip, yok sayıp başkalarını dinlemesi, başkaları için çırpınması. Acizliğine üzülüyorum. Üzüldükçe kızıyorum. Herkes hak ettiği hayatı yaşarmış. Onun da hak ettiği hayat bu. Kendi kararlarının cefasını çekiyor, sefasını ise hırsız kardeşi. Neden ben de onun verdiği kararların cefasını çekiyorum? Neden onun verdiği kararlar benim hayatımı etkiliyor? Bu sorulara verdiğim cevap: Hayatımızdaki herkes bize bir şeyler öğretir. Babamın hayatımdaki amacı da bana "neler yapmamam, nasıl olmamam gerektiğini" göstermek. Akıllı insanlar hatalarından ders alır ama daha akıllı insanlar başkalarının hatalarından ders alır. Çok üzülüyorum. Bunu düşünmek istemiyorum ama sesini bile duysam içimde bir şeyler parçalanıyor ve canımı yakıyor.
Oha annem ve dayımları anlatmışsın resmen aynı kaderi paylaşmışız :KK70: Bizim iki dairemiz olurdu şimdi ama dayım yamyamları özellikle de en küçüğü yüzünden elde avuçta bi şey kalmadı ama engel oldum çok şükür yoksa anneme hadi bana eyvallah diyecektim. Bi insan çocukken bile bunların farkına varabiliyorsa ortada ciddi bir soygunluk söz konusudur ben ilkokul 4. sınıfta anneme demiştim ki '' anne abartmıyor musun neden her şeyi sen alıyorsun eli ayağı tutuyor dayımın gitsin çalışsın '' dedim diye dünyanın azarını işittim. Şimdi kalbi kırık, canı yanıyor çünkü sırt çevirdi dayım ona hemde ortada tartışma bile tek bir sebep var arsa parası istedi en son bizden bende tabi ki izin vermedim verirsen giderim bu evden dedim oda sözde akıllanmış farkına varmış vermedi. O gün bu gündür dayım bizimle konuşmaz :KK70: Bu kardeşlik abilik ablalık değil ya bu afedersiniz ama enayilik, cahillik. Çocuklarının hakkını yediriyorsun. Hele ki amcanızın işlediği suçlar kabul edilebilir şeyler değil. Açıkçası ben öyle aileyi kabul etmezdim yani mesafemi koyardım ki annemle bunun konuşmasını da yapmıştım konuşmam diye. En son dayım anneme konusu açılmıştı fetodan içeri girseniz sizi tanımam dedi kendisi de gardiyan oldu torpille. Ben şaşırmadım tabi böyle söylemesine aksine bende ona '' aa ne tesadüf ben de seni tanımam üstüne duyarsam ihbar bile ederim haberin olsun '' demiştim :KK70: Yani annemin bunlara şaşırıyor oluşu beni şaşırtırdı. Burada size düşen mesafe koyup uzaklaşmanız hem sürekli laflara maruz kalmazsınız hem de uzak kaldığınız için kafanız rahat olur.
 
Benim bir amcam var. Üçkağıtcının önde gideni. Birkaç sene evvel Batum'da kaçakçılıktan dolayı hakkında yakalama kararı çıkmıştı. Babam ta Gürcistan'dan Sakarya'ya kadar rüşvet ağı kurmuştu: Ülkeye getirmek ve siciline kaçakçılıktan hüküm giydiği yazılmaması için. Hapishaneden çıktıktan sonra çok borcu olduğu için rahmetli dedemin cüzdanın maaş kartını çalıp hesabındaki tüm parayı çalmıştı. Bu suçunu da örtbas ettiler. Ama akıllanmadı iş kuracağım diye sürekli para istedi kurmadı, borçlarına yatırdı. Böyle bir döngüye girildi. Beyefendi borçlandı, iş kurma bahanesiyle babamdan, dedemden para aldı, borçlarına yatırdı, sonra tekrar başa sardı. Ben küçükken bir ameliyat geçirmişim. Ameliyatta bana amcam kan vermiş. O zaman küçüktüm, beni ameliyathaneye içeride bisiklet var diye kandırarak sokuyorlardı. Kendimi bildim bileli amcam sürekli bana "Sana kan verdim. Sen benim kanımı taşıyorsun" diye söyler. Sonradan öğrendim ki amcam ameliyat olacağım gün "Hastaneye gitmem. Kan vermem" gibi triplere girmiş. Rahmetli babaannem onu ikna etmiş. Bu mevzuyu sadece benim başıma kakmıyor. Aynısını anneme, babama da yapıyor. Özellikle onların yanında bana bu lafları çok söylüyor. Tamam, Allah razı olsun ondan, lütfetmiş, kan vermiş. Ama ben o zaman küçüktüm yapışmadım boğazına bana kan ver diye. Sen insaniyet namına verdin, sürekli başıma neden kakıyorsun? Bir yerden sonra artık sinirim bozulmaya başladı. Lanet olsun verdiğin kana diyecek boyuta geldim. Ama asıl beni üzen babamın tutumu. Aslında üzülmemem gereken bir konu ama insanı üzen de hep ceviz kabuğunu doldurmayacak konular olur. Bu şişen bir balona iğne batırmak gibi. Ya da çok sevdiğin ve muhafaza ettiğin bir eşyanın zarar görmesi gibi. Ben üniversiteye başladığımda babamla bir iddia girmiştim. Aslında o beni teşvik etmişti, iddiayı da o başlatmıştı. Eğer bölümde ilk 5'e girersem bana araba alacaktı. Üniversiteyi bitirdiğimde fakülte genelinde 3. oldum. Hatta plaket de aldım. Eve döndüğümde çok umutlu dönmüştüm. Ama amcamın arkasını toplamakla ömrü geçen babam iflas etti, işinden oldu. Hatta borçlarını ödeyemedi icralık oldu. Hakkında tutuklama kararı çıktı, dedemin cenazesine giderken yolda tutuklandı. Babasının cenazesini kaçırdı. Sonra babaannem de rahmetli oldu ve babaannemden kalan son şey olan evi amcamın yine kuracağı iş yüzünden sattılar. 3 tane araba aldı. Bir de babama dedi ki: Bir araba daha alacağım onu da senin evinin önüne koyacağım. İstediğin zaman kullanırsın. Lütfetti yani beyefendi. Açıkçası bu durum çok ağrıma gitti. Neden gitti? Çünkü babam mirastan düşen kendi payını da ona verdi. Hem de sorgusuz sualsiz. Sırf ağzı sussun diye. Ev satılmadan önce her saat arayan amcam, şimdi babamın telefonlarını bile açmıyor. Ağrıma giden bu hırsız için babam didinip durdu ama sıra kızına gelince "Ben ister miydim böyle olmasını?" diye sitem edip beni suçlu durumuna düşürmesi. Sürekli uyarmama rağmen beni hiç dinlemedi. Doğru yolu göstermeme rağmen gerçeklerden kaçtı. Kardeşi yüzünden borç batağına saplandı, sorunlarından kaçmak için her gece rakı masalarına oturmaya başladı. En çok ağrıma giden de bu: Beni dinlemeyip, yok sayıp başkalarını dinlemesi, başkaları için çırpınması. Acizliğine üzülüyorum. Üzüldükçe kızıyorum. Herkes hak ettiği hayatı yaşarmış. Onun da hak ettiği hayat bu. Kendi kararlarının cefasını çekiyor, sefasını ise hırsız kardeşi. Neden ben de onun verdiği kararların cefasını çekiyorum? Neden onun verdiği kararlar benim hayatımı etkiliyor? Bu sorulara verdiğim cevap: Hayatımızdaki herkes bize bir şeyler öğretir. Babamın hayatımdaki amacı da bana "neler yapmamam, nasıl olmamam gerektiğini" göstermek. Akıllı insanlar hatalarından ders alır ama daha akıllı insanlar başkalarının hatalarından ders alır. Çok üzülüyorum. Bunu düşünmek istemiyorum ama sesini bile duysam içimde bir şeyler parçalanıyor ve canımı yakıyor.
Mafya mi sizinkiler
Hiç tasvip etmedim anormal anormal işler
 
Tum bunlari bilip ihbar etmemeniz suc. Biliyorsunuz degilmi?

Neyse sizin yerinize ben ihbar ediyorum. 🌸
Hakkaten amaç ne?
Suç Gürcistan’da işlenmiş.
Ay Türkiye’de işlenen tüm suçlar takip ediliyor da, Gürcistan’dakinin peşine düşecekler.
Ben heralde başka ülkede yaşıyorum.
 
Oha annem ve dayımları anlatmışsın resmen aynı kaderi paylaşmışız :KK70: Bizim iki dairemiz olurdu şimdi ama dayım yamyamları özellikle de en küçüğü yüzünden elde avuçta bi şey kalmadı ama engel oldum çok şükür yoksa anneme hadi bana eyvallah diyecektim. Bi insan çocukken bile bunların farkına varabiliyorsa ortada ciddi bir soygunluk söz konusudur ben ilkokul 4. sınıfta anneme demiştim ki '' anne abartmıyor musun neden her şeyi sen alıyorsun eli ayağı tutuyor dayımın gitsin çalışsın '' dedim diye dünyanın azarını işittim. Şimdi kalbi kırık, canı yanıyor çünkü sırt çevirdi dayım ona hemde ortada tartışma bile tek bir sebep var arsa parası istedi en son bizden bende tabi ki izin vermedim verirsen giderim bu evden dedim oda sözde akıllanmış farkına varmış vermedi. O gün bu gündür dayım bizimle konuşmaz :KK70: Bu kardeşlik abilik ablalık değil ya bu afedersiniz ama enayilik, cahillik. Çocuklarının hakkını yediriyorsun. Hele ki amcanızın işlediği suçlar kabul edilebilir şeyler değil. Açıkçası ben öyle aileyi kabul etmezdim yani mesafemi koyardım ki annemle bunun konuşmasını da yapmıştım konuşmam diye. En son dayım anneme konusu açılmıştı fetodan içeri girseniz sizi tanımam dedi kendisi de gardiyan oldu torpille. Ben şaşırmadım tabi böyle söylemesine aksine bende ona '' aa ne tesadüf ben de seni tanımam üstüne duyarsam ihbar bile ederim haberin olsun '' demiştim :KK70: Yani annemin bunlara şaşırıyor oluşu beni şaşırtırdı. Burada size düşen mesafe koyup uzaklaşmanız hem sürekli laflara maruz kalmazsınız hem de uzak kaldığınız için kafanız rahat olur.
Bizim meselelerimiz de bitti. Kaç senedir konuşmuyorum amcamla. Annem zaten hiç sevmezdi o da konuşmuyor. Tabiri caizse eğer her ailede bir farklı (enayi veya dolandırıcı) var. :)
 
X