- 10 Nisan 2020
- 1.446
- 5.676
- 78
- Konu Sahibi En buyuk kk
-
- #61
Aman hocam naptın köpek gibi aşık oluyorlar hem de. Evlilik çok farklı aşk çok farklı şeyler. Kaliteli evlilik isteyen bence aşık olduğu kişiyle evlenmez zaten aşk gerçekten geçici körlük. Cinsellik de zaten aşkın en doğal sonucu. Aşk dediğiniz şey insanlar üresin diye hormon lobisinin oyunu hepErkeklerin aşık olduguna inanmıyorum artık....Tamamen çıkarlarına uyan biriyle evleniyorlar...Kolay kolay da evlenmiyorlar zaten.
Kendin mutlu ol ama bi erkeğin sana mutluluk getireceğini zannetme...
Kafaları hep cinselliktedir, zannedersin müthiş sex yaşatacak ama iş gerçeğe dönüşünce de öyle olmadığını anlarsın...Kadın ruhundan anlayan erkek arama alfa erkekler de zaten kapılmış çoktan...
Bencil hepsi fazla yüzgöz olmaya gelmiyor üzmekten başka bişi yaptıkları yok...Cocuk isteğinde sadece evlen..Seversen neymişim ben olup tepene çıkar, ağırdan alsan benle ilgilenmedin der aldatır....Psikolojik sorunu var cogunun, zaten %90ı da anneci
Sizi gormedim, tanimiyorum ve begendiginiz adamlari da gormuş degilim o yuzden kiyaslayamam elbet ama yazdiklarinizi okuyunca bir ihtimal olarak oyle de olabilir.
Benim de birkaç yıl önce insülin direncim ortaya çıkmıştı. Benimki yüksek değildi, 3'tü. Sonra bir ay çok sağlam beslenme düzeni uyguladım 0 virgüllü sayılara indi, daha da sıkıntı olmadı. Ama bende de depresif, kaygılı ve değersiz hissettiğim dönemlerde çok yeme gibi bir problemim var. Bir de naparsam yapayım ilave şekeri bırakamıyorum. Defalarca denedim yok, olmuyor. Nasıl bırakmayı başardın?Evet yaaaa. Yani sadece ben degilim bunu yasayan, gercekten bircok arkadasim da yalnizliktan sikayetci. Size de gecmis olsun hemsire.
Kompleks karbonhidrat ve sekeri kestim, aralikli oruc uyguladim, biraz da yuruyus yapmaya calistim. Ama bu 20 kiloyu 1 - 1 bucuk sene icinde verdim, epey yavas oldu. Zaman zaman durakladi, geri aldim. Insulin direncim inanilmaz yuksek. Bende tikinircasina yeme vardi. Bir donem, depresyondayken, mesela Dominos'tan 2 ortaboy pizza, 2 patates kizartmasi, 2 sufle soyler, tek basima 45 dakikada silip supururdum bunlari. Depresyondan cikinca bu karbonhidrat bagimliligini yenmek icin karbonhidrati cok azalttim, sekeri kestim. O sekilde biraz insulin direncim de azaldi.
Benim de birkaç yıl önce insülin direncim ortaya çıkmıştı. Benimki yüksek değildi, 3'tü. Sonra bir ay çok sağlam beslenme düzeni uyguladım 0 virgüllü sayılara indi, daha da sıkıntı olmadı. Ama bende de depresif, kaygılı ve değersiz hissettiğim dönemlerde çok yeme gibi bir problemim var. Bir de naparsam yapayım ilave şekeri bırakamıyorum. Defalarca denedim yok, olmuyor. Nasıl bırakmayı başardın?
Anladım, teşekkür ederim. Umarım en kısa zamanda kendini en iyi hissedeceğin kiloya kavuşursun. Bir de alakasız gelecek ama aklıma geldi, sen de ergenlik yıllarında İpek Ongun okudun mu? Bir Genç Kızın Gizli Defteri, Bir Pırıltıdır Yaşamak falan?Lise donemlerimde annemin zoruyla caya kahveye seker atmayi birakmistim, o sekilde alistim, ve de hatirladigim kadariyla cok da uzun surmemisti alismak. Ama ozellikle depresif donemlerde tatliyi cok yiyordum. Yani cayi kahveyi sekersiz icmeye alissam da o kadar cok tatli yiyordum ki, yani insan gibi yemiyordum, inanilmaz cok yiyordum karbonhidrat ve cikolata, seker. Su sandvic zinciri S..y var ya, mesela ordan 2 30 cmlik sandvic ve 12lik kurabiye soyleyip bunlari bir gunde bitiriyordum. Dusununce inanilmaz geliyor... Buraya tasindigimda 98 kiloydum, yuruyemiyordum bile kilodan, hareket edemiyordum, obezite hastasiydim, simdi 78-79 civarindayim... Simdi yasadigim koyde tatli, hazir gida, nutella, cikolata vs yok, satilmiyor. Sadece koyde bir bakkal var, hic adi sani bilinmedik bir Turk markasinin biskuvilerini satiyorlar, cok garip ama gercek. Turkiye'de adini hic duymadigimiz bir marka, bu koyde urunleri satiliyor, ama cok igrenc biskuviler, cikolatalar. Her seyi yiyen ben bile yiyemedim. Eve yemek siparisi olmayinca, cikolata tatli vs hicbir yerde satilmayinca, bir de calisma temposunun agirligindan, bu tur seyleri mecburen yememeye basladim. Tek alabildigim gida taze sebze ve meyveydi. Yani kendi irademle olmadi diyebilirim, biraz sartlar beni sekeri birakmaya zorladi :) Insallah o obez donemime bir daha geri donmem, ciddi bir saglik sorunuydu cunku. Hala sismanim ama en azindan eski ciddiyeti kalmadi durumumun...
Hepsini okudum! Hatta aklimdadir hala.Anladım, teşekkür ederim. Umarım en kısa zamanda kendini en iyi hissedeceğin kiloya kavuşursun. Bir de alakasız gelecek ama aklıma geldi, sen de ergenlik yıllarında İpek Ongun okudun mu? Bir Genç Kızın Gizli Defteri, Bir Pırıltıdır Yaşamak falan?
Hepsini okudum! Hatta aklimdadir hala.
Hah işte ben de okudum hepsini. İki tur okudum hatta. O zaman pek fark etmiyordum da şimdi farkına varıyorum. Kadının kitaplarında inanılmaz bir elitist tutuculuk varmış ya. Serra kafayı takmış şişkoyum da şişkoyum, annesi tuvalet görevlisi kadına şişko diyor gülüyorlar. Bir Pırıltıdır Yaşamak aynı biçimde biçimli vücut, tayyör, parfüm bla bla bla. Manyak bir mükemmeliyetçilik, kalıplar var kadının kitaplarında. Parfüm sık, saçına da sık, eteğinin ucuna da sık, çiçeğe de sık, ampüle de sık... Hep sade makyaj yap, parlatıcı yeter, şeffaf oje sür, aman kırmızı oje sürme, palyaço gibi olursun. Fit ol, hep fit ol, hep klasik müzik dinle, klasik müzik dinlemek için kendini zorla, beğenmen gerek. Dokunduğun her şeyi güzelleştir. Garsonla sen konuşma erkek arkadaşın konuşsun, şarabı da o seçsin. Biiir sürü kalıplara sokan, mükemmeliyetçi, elitist, tutucu tavsiye. Verdiği birçok tavsiye de çok üst standartlarda yaşayan, geçim kaygısı olmayan insanlara uygun. Senin ve benim kendimiz hakkında benzer eleştirileriniz, memnuniyetsizlik veriniz var. Ben biraz da o yaşta o kitaplarla kafamızda çizilen ideal ve mükemmel genç prototipinden dolayı kafamızda böyle yetersizlik hisleri var.Hepsini okudum! Hatta aklimdadir hala.
Tabii. Tarağına sık saçını tara, kombinezonuna(kombinezon ne lan 14 - 15 yaşında çocuk niye kombinezon giyiyor) sık, çiçeğe sık, ampule sık, uyurken yastığa sık, boş parfüm şişesini donlarının atletlerinin arasına koy ki donun da güzel koksun, sonra al o parfümü pamuğa sık ve pamuğu gö...Kendimi begenmemenin temellerini Ipek Teyze'nin parfum kokulu dunyasiyla tanistigimda attigimi dusunuyorum
Hah işte ben de okudum hepsini. İki tur okudum hatta. O zaman pek fark etmiyordum da şimdi farkına varıyorum. Kadının kitaplarında inanılmaz bir elitist tutuculuk varmış ya. Serra kafayı takmış şişkoyum da şişkoyum, annesi tuvalet görevlisi kadına şişko diyor gülüyorlar. Bir Pırıltıdır Yaşamak aynı biçimde biçimli vücut, tayyör, parfüm bla bla bla. Manyak bir mükemmeliyetçilik, kalıplar var kadının kitaplarında. Parfüm sık, saçına da sık, eteğinin ucuna da sık, çiçeğe de sık, ampüle de sık... Hep sade makyaj yap, parlatıcı yeter, şeffaf oje sür, aman kırmızı oje sürme, palyaço gibi olursun. Fit ol, hep fit ol, hep klasik müzik dinle, klasik müzik dinlemek için kendini zorla, beğenmen gerek. Dokunduğun her şeyi güzelleştir. Garsonla sen konuşma erkek arkadaşın konuşsun, şarabı da o seçsin. Biiir sürü kalıplara sokan, mükemmeliyetçi, elitist, tutucu tavsiye. Verdiği birçok tavsiye de çok üst standartlarda yaşayan, geçim kaygısı olmayan insanlara uygun. Senin ve benim kendimiz hakkında benzer eleştirileriniz, memnuniyetsizlik veriniz var. Ben biraz da o yaşta o kitaplarla kafamızda çizilen ideal ve mükemmel genç prototipinden dolayı kafamızda böyle yetersizlik hisleri var.
Demek istediğim kesinlikle her şey o kadının yüzünden, almayın, okumayın, İpek Ongun kötü biridir, değil. Ki hâlâ bende serinin hepsi var. Çerez niyetine de eğlenerek okunacak kitaplar. Ama şimdi senin, benim ve birçok bizim jenerasyon kadının bu tarz kafa yapısında olmasında da bu kitapların etkisi olmalı diye düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi.
Senin için hep dönmelisin diye düşünüyordum ama şu cümlenden sonra bir sene daha sık dişini diyorum. Aşk konusuna ben artık kafa yormuyorum künhüne varamadım çünkü, ben de geçmişte kötü ilişkiler (bir de evlilik) yaşadım, sonrasında da zaten iyisi beni bulmaz ki kafasındaydım. Giyim kuşam yürüyüş falan hikaye bana göre, ama şu “ben iyi ilişkiyi hak ediyor muyum ki sanki beni bulurlar mı ki hem iyi adam kaldı mı ki” benzeri sorgulamalar kendimize yapacağımız en büyük kötülükmüş bunu anladım. Özellikle boşandıktan sonra, eski ilişkilerimi de düşününce çok etkilemişti bu düşünceler beni, boşanma olmaz da uzun ilişki olur aynı şey. Şahsen düzelteceksem bunu düzelteyim dedim iyi kötü bir yol aldım sonra da üşendim düşünmeyi bıraktım. Bana kalırsa normal düz yaşayalım işte bakalım hayat ne gösterecek. Sen de bir sene daha köyde dişini sık canım, eminim güzel bir işin olacak yeni insanlarla tanışacaksın.Burda Birlesmis Milletler'de calisiyorum, sozlesmeli elemanim, 2 senem bitti. Bu sozlesmeyle 3. seneyi de tamamlarsam "internal candidate" olarak baska bircok ulkeye, daha iyi pozisyonlara basvurma hakkina sahip olacagim.
Diazz sen dogum haritasi yaptirmissin gibi bir sonuca vardim yazdiklarindanKime, ne kadara yaptirdigini yazman burdan veya ozelden mumkun olur mu?
Tabii. Tarağına sık saçını tara, kombinezonuna(kombinezon ne lan 14 - 15 yaşında çocuk niye kombinezon giyiyor) sık, çiçeğe sık, ampule sık, uyurken yastığa sık, boş parfüm şişesini donlarının atletlerinin arasına koy ki donun da güzel koksun, sonra al o parfümü pamuğa sık ve pamuğu gö...
Neyse banlanmamalıyım. 30 ml parfüme dünya para veriyoruz teyze ampule sık diyor.
Cok cok tesekkurler!! Yani evet, boyle bir degisim donusum surecine girmem lazim sanirim. Kilo vermeye calisiyorum ilk adim olarak ben de bunu goruyorum.
Ahahaha ben de çocukken severdim ipek ongunu, şu genç kız dergileri ipek tiyze falan güzel bir dönemdi ama ben memur çocuğuyum, köyde büyüdüm sokakta oynayan çırpı bacak bişeyim o zamanlar, ipek tiyze ise kombinezon diyor klasik müzik diyor :))) böyle yaşayan kaç insan vardır ki memleketteHah işte ben de okudum hepsini. İki tur okudum hatta. O zaman pek fark etmiyordum da şimdi farkına varıyorum. Kadının kitaplarında inanılmaz bir elitist tutuculuk varmış ya. Serra kafayı takmış şişkoyum da şişkoyum, annesi tuvalet görevlisi kadına şişko diyor gülüyorlar. Bir Pırıltıdır Yaşamak aynı biçimde biçimli vücut, tayyör, parfüm bla bla bla. Manyak bir mükemmeliyetçilik, kalıplar var kadının kitaplarında. Parfüm sık, saçına da sık, eteğinin ucuna da sık, çiçeğe de sık, ampüle de sık... Hep sade makyaj yap, parlatıcı yeter, şeffaf oje sür, aman kırmızı oje sürme, palyaço gibi olursun. Fit ol, hep fit ol, hep klasik müzik dinle, klasik müzik dinlemek için kendini zorla, beğenmen gerek. Dokunduğun her şeyi güzelleştir. Garsonla sen konuşma erkek arkadaşın konuşsun, şarabı da o seçsin. Biiir sürü kalıplara sokan, mükemmeliyetçi, elitist, tutucu tavsiye. Verdiği birçok tavsiye de çok üst standartlarda yaşayan, geçim kaygısı olmayan insanlara uygun. Senin ve benim kendimiz hakkında benzer eleştirileriniz, memnuniyetsizlik veriniz var. Ben biraz da o yaşta o kitaplarla kafamızda çizilen ideal ve mükemmel genç prototipinden dolayı kafamızda böyle yetersizlik hisleri var.
Demek istediğim kesinlikle her şey o kadının yüzünden, almayın, okumayın, İpek Ongun kötü biridir, değil. Ki hâlâ bende serinin hepsi var. Çerez niyetine de eğlenerek okunacak kitaplar. Ama şimdi senin, benim ve birçok bizim jenerasyon kadının bu tarz kafa yapısında olmasında da bu kitapların etkisi olmalı diye düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi.
Ben tüm seriyi kendi paramla aldım, heeepsini okudum. Sonra da lan ben niye çalışırken, dinlenirken, yürürken, koşarken, tuvalete giderken falan klasik batı müziği dinlemiyorum diye kendimi kültürsüz hissettim. Sevdiğim birkaç kült eser vardı, zaman zaman dinliyordum ama hayatımın bir parçası değildi. Ben rock ve alternatif müzik dinlemekten mutlu oluyordum. İpek Teyze duysa büyük kınar. Mesela ikinci kitapta Melis ve Esin The Marmara Oteli'ne çaya gidiyorlar. Tabi ki üzerlerinde de tayyörleri var. Allah için ya 14 - 15 yaşındaki hangi genç tayyör giyip The Marmara Oteli'ne çaya gider? Bu zengin babaanne aktivitesi. Sonra da alt-orta sınıf gençler bunu okuyup kendilerini kötü hissediyor.ben bir tek arkadaşlar arasında isimli kitabı okumuştum. Ondan da çok bir şey hatırlamıyorum.
diğer kitaplarını da okumayı çok istemiştim ama durumumuz o zamanlar çok kötüydü annemden istemiştim ama pahalı buluyordu o kitapları bana almamıştı. Yukarıdaki yorumu görünce iyi ki almamış okumamışım dedim . Canım anam
Eveeet izledim sonra da dedim ki kadın çok haklı. Sonra küçükken klasik müzik dinlemediğim için kendimi kültürsüz hissettiğim günleri hatırladım. Şu an evde hayatın anlamını kavramışım gibi, ejderham varmış gibi dolaşıyorumKazikliMaria izleyip gelmişiz sanki.
Ben de çok seviyordum. Aslında hâlâ arada okuyorum k seriyi eğlenceli geliyor böyle Disney Channel gençlik dizileri gibi. Hepsini de kendi paramla almışım zamanında, ölene kadar saklayacağım.Ahahaha ben de çocukken severdim ipek ongunu, şu genç kız dergileri ipek tiyze falan güzel bir dönemdi ama ben memur çocuğuyum, köyde büyüdüm sokakta oynayan çırpı bacak bişeyim o zamanlar, ipek tiyze ise kombinezon diyor klasik müzik diyor :))) böyle yaşayan kaç insan vardır ki memlekette
Gözümün önünde 14 yaşında queen elizabeth neneler canlanıyor şu an, kol kola girmiş taksimde yürüyorlar pardon beyoğlundaBen tüm seriyi kendi paramla aldım, heeepsini okudum. Sonra da lan ben niye çalışırken, dinlenirken, yürürken, koşarken, tuvalete giderken falan klasik batı müziği dinlemiyorum diye kendimi kültürsüz hissettim. Sevdiğim birkaç kült eser vardı, zaman zaman dinliyordum ama hayatımın bir parçası değildi. Ben rock ve alternatif müzik dinlemekten mutlu oluyordum. İpek Teyze duysa büyük kınar. Mesela ikinci kitapta Melis ve Esin The Marmara Oteli'ne çaya gidiyorlar. Tabi ki üzerlerinde de tayyörleri var. Allah için ya 14 - 15 yaşındaki hangi genç tayyör giyip The Marmara Oteli'ne çaya gider? Bu zengin babaanne aktivitesi. Sonra da alt-orta sınıf gençler bunu okuyup kendilerini kötü hissediyor.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?