dayanamadım bu sessizliğe, kendi içimdeki karmaşaya. akıl sağlığımı kaybetmenin eşiğine gelmiştim. ona beni aramasını ileten bir mesaj attım, internete girince görüp aradı. her şeyi anlatmasını istedim. asıl niyetim kafamı netleştirmekti, dönsün diye değildi ama dönmesini bile istedim sonunda elimden geleni yapmış olmak için. önceki gibi karşımda susma hep, açıklamak zorundasın benden dolayı mı şartlardan dolayı mı, değişen ne?? sordum, anlaattııı, anlattı... ne kadar güzel şeyler yaşadığımızı, zaman içindeki hiçbir şeyden pişman olmadığını yaşananların yalan olmadığını anlattı. sorunlu olduğunu bildiğimi söyledi, kendi sorunlarını halledemeden yanında hiçkimseyi istemediğini açıkladı. geleceğimizin olmayacağını, benim şehrime gelemeyeceğini gelse bile yürümeyeceğini anlattı. en başta bütün bunları umursamadığımı sen ve ben varsak her şeyi aşabiliriz, bırakıp pes etme lütfen diye ikna etmek istedim, yeminlerin yalan mıydı dedim, üzgünüm dedi. o sırada ağlayınca cevap vermedi benim anlattığım hiçbir şeye. ben ağlarken konuşmuyor benimle. kapattık daha sonra konuşmak üzere, sonra ben yüreğimi parçalarcasına ağlayıp kendimi biraz daha sakinleştirdim. daha sonra akşam aradı. yine uzun uzun konuştuk. sorun ne sadece ben, ne sadece şartlar. ortada suçlu yok, en çok da bu koyuyor. ne aldatma oldu ne başka bir saygısızlık. ama onun artık o şekilde sevmediğini biliyorum, anlıyorum. benim toyluğumun da etkisi oldu elbet, ona değişmek istediğimi yeniden deneyebileceğimiz bile söyledim. değişmemi istemediğini anlattı, ama ben kendimi böyle sevmiyorum yine insanları kendimden iticem bu şekilde diye diretsem de... benimle uğraşmak istemediğini anladım. devam etsek bile bunun zorla olacağını, güzellik olmayacağını gördüm. devam etsek de ben kafam başka bi şeye atınca seni yine terk edip kötü adam olmak istemiyorum, seni daha fazla üzmek istemiyorum, lütfen daha kötü olmasın dedi. çok haklıydı. ahhh keşke böyle olmasaydı ama ne çare...
1 hafta boyunca onun sesi olmadan yaşamak çok kötü geldi. en başta kızgınlıkla hiç görüşmek istemiyorum dedim evet, ama galiba azar azar iletişimi azaltmak en sağlıklısı. biz en başından beri arkadaşlık konusunda inanılmazdık, sonra nerden başımıza sardıysak bu aşkı, olmadı işte. bizden sevgili olmazdı. o en başta sınırları çizseydi keşke diyorum, ama o da kendini bıraktı ve işler buraya kadar geldi. astrolojiye inanmam diyordum ama yine haklı çıktı işte. koç ile ikizler çok iyi arkadaş olur ama ı-ıh sevgili olmaz derdi herkes her yerde... doğruymuş.
sonra dalgaya aldık birbirimizi, ben o kadar çırılçıplaktım ki karşısında, hem sövüyor hem istiyordum onu. hem kızıyor hem seviyordum. ama anladım... dünyada iki insanın anlaşması kadar zor bir şey var mı? bunu bulmuşken kaybetmek çok büyük bir kayıp. ondan nefret etmek istemiyorum, o da kendi içinde haklı. kadermiş hepsi, olmuyormuş. en azından bana sınavlarım konusunda yardımcı olacak çalışmamı kontrol etmek için, biliyorum bana değer veriyor, o da üzülüyor başka şekillerde.
gerçekten beni kendi karmaşasından uzak tutmak için, sonra ahımı alıp yarı yolda bırakmamak için kendini geri çekmeyi bildi. beni kandırabilirdi de bunun yerine. iyi biri, gerçekten. keşke bu kadar bağlanmasaydım, daha kolay olurdu biliyorum ama elden bişe gelmiyor...
Artık Allah'a sığınıyorum sadece, hepinize en hayırlı kaderler nasip etsin,
en önemlisi ne biliyor musunuz?
doğru yerde,
doğru zamanda,
doğru kişiyle,
doğru şekilde karşılaştırsın İNŞALLAH.
bizde bunlar olmadı. ne zaman, ne yer doğruydu... olmuyorsa zorlamayın lütfen. hayat bu işte. üzer insanı bazen.
gelişmeleri merak edenlere haber edeyim dedim uğrayıp.
hepiniz sağlıcakla kalın, destek veren herkese gönülden teşekkürler :)