Anonim Şiirler

NASIL UNUTABİLİRİM GLM SENİ BİLMEM Kİ?

hayalin her dakika gözümün önünde
sesin her an kulağımda
gezdizmiz yerler etrafımda
aşkın öyle alevki içimde hiç sönmemecesine
içim yanıyor...
nasıl unutabilirim glm seni bilmem ki?

artık sevmeyeceğim seni desemde
unutacağım bitecek bu sevda desemde
aldırma gönlüm desemde
olmuyor be glm kalbim söz dinlemiyor...
nasıl unutabilirim glm seni bilmem ki?

o seni 1 damlacık seviyormu dedim içimden
akıllan deli gönlüm diye
kendi kendime kızdım durdum
ama nafile tutulmuşum 1 kere kara sevdaya...
nasıl unutabilirim glm seni bilmem ki?

off off olmuyor be glm olmuyor
anladım ki sen benim alın yazımsın
belkide tanrının bana verdiği ceza
ömür boyu seni sevmek
nasıl unutabilirim glm seni bilmem ki?

 
GEZİNTİ

Ne zaman ki ödeyemeyeceğim
Armağanları vermemeye,
Ne zaman ki öğüt istememeye, almamaya
Ve vermemeye başladım

Ne zaman ki duygularımın
kendilerine göre nedenlerinin olduğunu,
aklımın onları tanımadığını anladım
kapıldım duygularımın seline.

Ne zaman ki bedenimi sevdiğimi,
Ne zaman ki gücümün gizemi içinde
ne kadar çok incindiğimi ve kırıldığımı hissettim.

Ne zaman ki ne oluyor ne bitiyor diye
anlamaya çalıştığım denetleme gücümün
güçsüzlük ve korkularımdan kaynaklandığını anladım

Ne zaman ki insanları şöyle yaptın, böyle davrandın,
Şunları söyledin.... Yargılamamaya başladım
Ne zaman ki yaptığım her şeyde
neden,niçin aramamaya başladım

Ne zaman ki zorundayım ve ihtiyacım var’ı
-İstiyorum- ile yer değiştirdim

Ne zaman ki beni istediğim gibi sevecek mi
beni seviyor mu sorularını,
ben istediğim gibi sevecek miyim
ben seviyor muyum sorularına dönüştürdüm.

Ne zaman ki istediğim gibi yaşamanın bencillik olmadığını,
Başkasının benim istediğim gibi yaşamasını
beklemenin bencillik olduğunu fark ettim...

Ne zaman ki kendimle uğraşmamı
başka insanlarda çözmemeye başladım

Ne zaman ki inancım yıkıldı

Ne zaman ki hüznümü, acımı ve gözyaşımı
coşkum ve sevincim gibi sevdim

Ne zaman ki içimde kalan kullanılmamış yaşantı
Ve duygularımdan ötürü suçluluk duymaya başladım

Ne zaman ki kendimi affetmeyi öğrendim

Ne zaman ki yaşadıklarımın farkına vardım

Ne zaman ki kendi var oluşumun bana verilmediğini
benden istendiğini de gördüm

Ne zaman ki sevgiye giden yolun acı bir bedelinin olduğunu,
Sevgilinin ise topraktan gelen bir sızı,
Vazgeçilmez bir acı, anlam ve anlamsızlık,
Uzun yollardan gelen bir özlem,
Çatlak dudaklardaki su damlası,
Güneşi doğuran, geceyi batıran,
her seferinde beklenen
umutsuz bir umut olduğunu fark ettim...

Ne zaman ki sevginin coşkuları, acıları, hüznü,
sızısı ve hoşnutluğu ile bir potpuri olduğuna,
sevmeninse tek başıma ve kendimce yaşanacağına inandım

Ne zaman ki yaşamın amacını ve araçlarını ayırt etmeyi,
Yaşamın araçlarını kendi işlevlerinde kullanmayı başardım

Ne zaman ki özgürlüğün kendime yetmek olduğunu,
Başkasının verebileceği bir şey olmadığını
Özgürlüğü benim hissedip, yakalayıp,
İstediğim gibi kullanabildiğimi yaşadım

Ne zaman ki sıcaklık ve desteğe gereksinimi olan
İçimdeki çocuğun sevecenliğini,
sıcaklığını duydum,

Son günlerde de mantıklı umutsuzluk yerine
Mantıksız umut aramaya başladım

Şimdi de sevgiyi kendimde tutarak
sevdiklerimi uğurlarken
kendim için, kendimde olduğunu artık iyi bildiğim
duygularımla sevmeye başladım

Yaşıyorum,
Onu anlıyorum.............


Alıntı
 
masiva seni soluyorum

ciğerlerime hapsedip suskun üflüyorum geçmişi

sanırsın yüz yıllık yorgunluksun

çöküyorsun boğazıma

düğümleyen bir sızı oluyorsun

masiva seni soluyorum

zehir oluyorsun

zehir edip en güzel yüzün hayalini

ve öperken akıtıp içime

gidiyorsun…

dur diyorum

ne vakit gitsen içimden

nefes alamıyorum…



masiva sana geliyorum

dizlerindeki ağrı benim

uzun yol yorgunluğu geri dönüşlerinde

ve kıvranırken

ve dolanırken ayakların içine

dur diyorum

sanırsın yüz yıllık yorgunluksun

bitkin…düşürüyorsun…

sürüyerek ayaklarımı

yoluna çekiyorum

harcınla ağırlaştığında göğsümde taşıdığım kimsesiz kaya

bir bensiz kaldığında

eğdiğinde dağ başın’ın yaban otu gözlerini

ve süzdüğünde içime sessizliğini

çığ olup düştüğünde çığlıma

ve kapattığında tüm yollarımı

sürüyorum ayaklarımı

sahte cennetimden

senime,cehennemine çekiyorum

dur diyorum

sana geliyorum…



masiva ben ölüyorum

kapayıp gözlerime en güzel yüzün hayalini çiziyorum

ayaklarımda başlıyor tükenişin ateşi

daha ilk kıvılcımda alıp yüreğime işliyorum seni

tenimi soğutuyorsun

masiva dur diyorum

ölüyorum…



susuyorsun

seni benden çekip

sesine tutunmuştum oysa şimdi

düşüyorum…

gidiyorsun

bir mevsimi ateşe verip

bu oda soğuk…şimdi ben çok

üşüyorum…

ne vakit vursa yokluğun

itse senli bir gece

dipsiz bir kuyuya çakılsa bedenim

ölüyorum…

masiva…

bilir misin ben

bu cehennemde kaç zamandır yaşıyorum….�



alıntıdır...
 
… bana bir varmış de
bir varmış,bir yokmuş deme …

ben dizlerinde uyurum yine
saçlarımı savur
sonra parmaklarını sür …
boynumda bir iz
çok eskiden …
ta derinden …
hani
sanki
dudaklarından
dişlerinden
senden işte …
aşktan biraz da
şah damarımı kestiği geceden …

bana bir varmış de …
masala başlamadan hemen önce
söndür ışığı
savur saçlarımı
saçlarım …
masallarının mercan mezarlığı …

…………….
bir varmış
biri yokmuş …
evvel zaman içinde gezinirken
“ben”
kaybolmuş …
sonrası …
yokmuş deme …
dizlerinde uyuyacağım bu gece
parmakların … yüzümde …

“Şşş…yüzünü çiziyorum ellerimle,gözlerime…”
bana bir varmış de …
sonra sus …
ben de bilirim sen gibi
sonrası yokmuş …

alıntıdır...
 
Alıp başını gitmek istersin.
Bilmediğin, bilinmediğin,
Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme.
Biraz ürkek düşünürsün.
Biraz kekeme....

' Üstüme gelme hayat!
Bundan sana ne...? ! '

Kekemeliğin korkularındandır.
Giderken bile; gidene değil de
Geride kalana aklın takılır
Bir yanına yatarsın ' git.. ' der
bir yanın ' kalmalısın... '
Geceleri hep uykusuz kalırsın...
Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin.
Gitmeden daha
Sen; gider gider gelirsin...

' Üstüme gelme hayat....
beni bilirsin....
Kaldığın bu yerde
Harcadığın yılların gelir aklına
Bir bir sayarsın,
Toplarsın, çarparsın,
Böler, çıkarırsın.
Bakkal defteri kadar kalın
Bakkal defteri kadar karmaşa... Farkedersin ki hayatı
Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın.
Kabarmış hesabından kaçarsın
Üstüme gelme hayat...!
Daha neyi alacaksın..? ! '

Hep sevmişsindir aslında.
Hep ama hep sevmişsindir.
Birini sevmişsindir sonra.
Sonra birini daha...
Birini daha...
Daha....! ?
Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur
Gemiler gitmiş
Sen yorulmuşsundur.

' Üstüme gelme hayat....!
Gemi olmuşmusundur..?
Kocaman bir mahalleden
Daracık bir sokağa.
Sokaktan ufacık bir eve
Evden odaya....
kurtulmak ister gibi
kapatmışsındır kalabalıklara kendini.
Gitgide yanlız kalmışsındır.
Yalın yaşanan gecelerde
Gitmekle kalmak arasında dolanırken
Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını.
Yalnız...Korkak...Kekeme....


!..Üstüme gelme hayat..!
!..Kıyarım kendime..!​
 
Sen canimsin damarimda akan kanimsin
Sensizlik dünde kaldi
Bugunum yarinimsin
Bu bendeki sen hep yasayacak
Senin sevginle dolup tasacak
İnan senden baskasi hiç olmayacak
BEn sende tattim aski sevdayi
Senden anladim BİTEK KALMAYİ
BİRİNİ SEVİP ONUN OLMAYİ
SENDEN ÖGRENDİM
BU bendeki sen hep YASAYACAK
SENİN SEVGİNLE DOLUP TASACAK
SENDEN BASKASİ HİÇ OLMAYACAK.........
 
dagarcik10082pd1.jpg


ERKEK, GÖZYAŞI KATİLİ Mİ ANNE?


İlk özgür çığlığı, rahminden çıkıp, dünyaya
merhaba dedikten hemen sonra attım anne.
Ve son özgür (saf olmasa da) gözyaşlarımı
çok uzaklarda, ergenlik çağımın hemen başında
terk etmek zorunda kaldım.

Bir erkektim artık anne.
Güçlüydüm. Güçlü olmak zorundaydım,
"karılar gibi" zırıldayamazdım. Elalemin maskarası
olamazdım. Kız bile vermezlerdi yoksa bana.
Ben ağlamamalıydım anne. Kadınlar, kızkardeşlerim
hatta sen bile ağlayabilirdin ama ben bunu yapamazdım.
Çünkü; ERKEKLER AĞLAMAZ dı anne.

Hayatın, ta göbeğinde yaşadım anne ve özgürce
ağlamayı tadamadım. Herşeyimi kaybetmekten,
işsiz kalmaktan, çocuklarımdan olmaktan,
yalnızlıktan, kazadan, beladan,
insanlardan korkmadım anne.
Ama ağlamaktan korktum. Sadece bana ait olan,
benim gözyaşlarımdan korktum.
Korktum ve gözyaşlarımı yuttum, kalbime
gömdüm ve onları tuğlalar gibi kullanarak
dev bir kule inşa ettim içimde anne.
Korktum ve boğazıma kadar gelip dayanan
hıçkırıklara sert komutlar verdim.
Boğdum onları anne, özgürlüğümü boğdum.
İşte bunun için seri katil oldum anne ve
cinayetlerimin sayısını bile unuttum.

Sevdiklerimden ayrıldım,
özgürce ağlayamadım sokaklarda,
gözyaşlarımı saklasın diye yağmurları bekledim.
Görkemli kaybettiğim anlarda kaçırdım
gözyaşlarımı merdiven altlarına. Tuvaletlere kaçtım,
ıssızlığın kucağında bırakabildim kendimi ancak.
Korktum ve çocuklarımdan da kaçırdım gözyaşlarımı.
Babaydım ve güçlü olmalıydım. Ağlarsam
güvenemezlerdi bana. Arkadaşlarımı gömdüm
uzun selvi ağaçların gölgelerine.
Yaşadığım ölümdü ve daha ötesi yoktu.
Ama ağlayamadım özgürce.
Birkaç damla gözyaşıyla kurtardım kendimi.
Bazen çıldırmaya az kaldı.
Bazen kendi içimdeki çocukla kavgalara tutuştum
ve o küçük çocuğun özgürlüğüne imrendim.

Bilmiyorum anne, belki de onun gibi
olamadığım için öldürmeye kalktım onu.

Bana çok şey öğrettin anne ama şöyle
adam gibi ağlamayı öğretmeyi unuttuğun için
beni yarım bıraktın anne.

İşte böyle sevgili annem...
Senin için, sen istedin diye gözyaşlarıma
ihanet ettim ve bir erkek olarak
erkek gibi ağlamayı başaramadım...



not=yazarı bilmiyorum kim yazdıysa yüreğine sağlık sizlerle paylaşmak istedim
 
Seni yağmalamışlar kuytularda korkuların nefes nefese
Yüreğinden bıçaklanan sevdalarda
Pişman mısın kendine düşman mısın?


Hep yanlış sevdalara çiçeklenmiş kuruyup savrulmuşsun
Hasretin çıldırıyor anılara gecelere sığmıyorsun
Şu soğuk duvarların dili olsa anlatsa keşke neler çektiğini
Buz gibi yastıklara sarılıp da sabahı nasılda zor ettiğini



Ağlıyor ağlıyorsun
Artık gülüp geçiyorsun aşklara inanmıyorsun!
Yorgunsun biliyorum oysa birtek sözcük yeterdi anlatmaya
Saçların o elleri özlüyor
Çığlar yuvarlanıyor ömrünün uçurumlarında
O en saklı yerinde ağlayan kahkahalar hangi yasak umudun ihanetidir
Birer birer kopartmışlar büyüttüğün çiçekleri
Anlıyor musun?
Oysa sen anılıyor, ağlıyorsun!


Yaprak döken gençliğinin satır aralarında
Altı kırmızıyla çizilmiş ve tırnak içine alınmış suskunluğun başharflerisin
Şehirler uyurken boğazına sarılırken öfkeler
Bu gizli gülmelerin bu sessiz ağlamaların nedir anlamı?
Sen hangi mevsimin yağmurusun
Yoksa....?



Ağlıyor musun?
 
sen ölmedin ki
ölmedin meleğim
onlar ne derse desin
bak hala radyoda sesin
şu öldü lafını kesin
benim meleğim hala yaşıyor
o sadece kerim abisini zyarete gitti
birazcık dinlemek istedi
o hala yaşıyor ölmedi...
 
Şuan televizyon açık ve bu şiir okunuyor. Şarkı ağıt yakarcasına söyleniyor..Şarkı ve Şiir BARIŞ AKARSU İÇİN... Bende aynı anda sizlerle paylaşmak istedim:KK43:(

Ben ondokuz yaşındaydım öldüğümde
Daha ayaklarım yere basmamıştı konmamıştı aşkın adı..
Gözlerim bir dilberin gözlerine bir karış mesafeden dahi bakmamıştı..
Ve genzime inmemişti hiç yar kokusu
Bir dağ ceylanı yayla kekiği aklımı başıman almamıştı..

Ben ondokuz yaşındaydım öldüğümde Ondokuzundaydım
Şimdiye kadar söylenmiş tüm yalanlar gözlerimin önüne serildiğinde.
Gerçek gibi görünen yalanların ve yalan gibi görünen gerçeklerin
Sahiciligi serldi önüme.
Ondokuzundaydım tüm doğruları gönül gözüyle gördügümde..

Ben ondokuzumdaydım öldüğümde
Daha saçlarıma ak düşmemişti babamın başı düştüğünde öne.
Kırışıklık değmemişti yüzüme ne ayaklarım asker botuna girmiş,
Ne de başım yaslanmıştı yar göğsüne...

Ben ondokuzundaydım öldüğümde.
Belkide herkes öldüğü ben dirildiğimde..
ölüm bile anamın feryadı kadar canımı acıtmamıştı.

Köyün genç ve bekar kızları taşıdı tabutumu.
Olaki birinde gönlüm kalmıştır diye.

Hiç olmazsa gittiğim yerde ruhum huzur bulsun diye
Köyün genç ve bekar kızları taşıdı beni musalladan öteye.
Ve en çok içlerinden biri ağladı adı safiye.

Ağlama canım ağlama anam
Dünya fanidir hayat yalan
Ne kaybettiğine üzül nede yan yıkıl
Ne de kazandığına gül hiç bir zaman..

Köyün genç ve bekar kızları taşıdı beni musalladan öteye.
Olaki birinde gönlüm kalmıştır diye.
Meğer ne çok mezar varmış bu köyde.
Kim bilir kaç meçhul sevgili ve kaç yarım hikaye

Hiç dokunma sakın bizimkine hasrete ve sevdaya doymamış bir hayat işte
Her mezar yaralı güllerin ıssız aşk tepecikleri
Her tepecikte bir uludagın dumanlı gölgesi
Yazık ki bir avuç topraktı işte yaşadığının nihayeti

Her ölüm aşktan inan
Enfaktüs kalp şeker külliyen yalan
Son nefeste unutamadığınsa zira CANAN CANAN CANAN...

Ağlama canım ağlama anam
Dünya fanidir hayat yalan
Ne kaybettiğine üzül nede yan yıkıl
Ne de kazandığına gül hiç bir zaman..


Seni Hiç Unutmayacağız Barış..
 
Dokunulmamış düşlerim vardı benim. Kimseye söylemediğim ve kimsenin bozmasına izin vermediğim düşlerim vardı. İçinde sen olan ama senin bile bilmediğin, dokunulmamış, kirletilmemiş, bozulmamış düşlerim vardı. Beni bu kadar mutlu eden onlardı.

Sana bakarken masallar yazardım ben, seni dinlerken, sana dokunurken, her harfinde bir düşü saklayan masallar yazardım. Kimse bilmezdi. Sen de bilmezdin. Kirlenmesin diye söylemezdim.

Bazen söz biter
Acı kalır içinde
Gecelerin de geçmez olur
Gündüzlerin de

Sonra bitti. Ansızın bitti. Sen gidiyorum dediğin an bozuldu düşlerim. Beklemediğim bir zamandı, beklemediğim bir cümleydi, belki onun için bu kadar yaktı canımı.
Kimselere dokundurmadığım düşlerimin üzerine basa basa gittin. Kirlendi düşlerim.
Alışmaya çalıştım. Nefes almaya çalıştım. Yaşamaya çalıştım. Çalışmakla olmuyordu. Yaşamam için yeni düşler gerekiyordu. Sen yoktun, kurduğum bütün düşler yokluğunla kirleniyordu. Nefes almakla yaşanmıyordu.
Yaşamam için seni sevmem gerekiyordu.
Sonunda bıraktım kendimi..

Rüzgara bırakırsın
Bir kuru yaprak misali
Nerede bulacaksın bilemezsin
Sonunda kendini

Seni sensiz yaşamayı öğrendim sonunda. Seninle sensiz nefes almayı. İçinde senin olduğun düşleri senden uzakta kurmayı. Sana bakmazken, sen dinlemezken masallarıma düşler saklamayı.
Artık sadece seninle değil herkesle paylaştığım dünyada, sadece seninle değil herkesle paylaştığım anlarım vardı. Sen olmayınca yaşam bir masal değildi.
Yaşamdı.
Sıradandı.

Sen Gittin
Herşey Gitti
Sevinçler
Mutluluklar
Hayaller
Artık herşey sıradan
Herşey basit
Ben de seni sevmekten hiç korkmadım Sevgilim

Seni bu kadar çok sevdiğim için kızdım kendime. Bir gün gideceğini anlamadığım için. Durmaksızın sonsuza kadar süreceğini sandığım düşler kurduğum için kızdım. Yaşadıklarımı herkesin yaşadıklarından ayrı tuttuğum için kızdım. Sen bitti dediğinde o kadar çok acı çektiğim için kızdım.
Hala bile bu kadar acı çektiğim için kızdım.
Gidiyorum dediğinde biraz daha kal demediğim için kızdım.

Bazı anlar vardır ya
Ya vardır ya yoktur
Göremezsin karanlıktan
Çarparsın duvarlara
Ama yine de yürürsün
Bir sonraki adımın boşluk olsa bile
Gözlerine bakmaktan
Hiç korkmadım
Sevgilim...

O kadar çoktu ki sana biriktirdiklerim, sensizliğinde bitiremedim. O kadar çok sevmiştim ki seni, sevmekten vazgeçemedim.
Oysa sen bitirdin.
Oysa sen vazgeçtin.
En Gitmez dediğimdin
Gittin..
Sen
Gittin.

Herşey Gitti...





alıntı..​
 
Ne olur şimdi çıkıp gelsen, tutsan sana hasret ellerimi, sarsan beni
Ben benden eminim sende yanarsın o zaman benim gibi
Artık kurban etmesen yanlızlığa, çaresizliğe bendeki acı çeken seni
Gözlerime bir baksan anlarsın seni ne kadar çok sevdiğimi
Hergün dahada çok sevsen beni, sanki birgün yitirecekmiş gibi..

Sen benim gülen yanım, bedenimdeki diger yanım
Senin deyiminle hayatımdaki ikinci baharım
Susadığım aşkım , geceleri senin için el açtığım dualarım
Sevgilimsin, bazen kendime bile yakıştıramadığım
Dedimya birtanem bendeki sana kelimeleri bulmak zor
İyiki varsın, iyiki benimsin, herşeyim, hep benim olacak
Tek dileğim sensiz hiç olan bu beden seninle toprak olacak
 
hani sormustun bana gunde binkere
beni ne kadar seviyorsun diyee
iste bende seviyorum demistim ama tarif edememistim
senden ayrilinca anladim sevgimi
anlatmak istedim sana da

seni seviyorum bebegim
hani cocuk aksam isten gelen babasini beklerya
gozu yolda kulagi kapida ve anaftarin sesi duyulur
kapiya firlar bagirarak iste o babanin cocuguba
sarildigi gibi seviyorum seni

seviyorum seni bebegim
hani cocuk hasta yatar yataginda
basindan ayrilmayan bir melek vardir
oksurdumu bakar tiksirdimi bakar cocuga
adina anne derler ya, iste o annenin
hasta cocugana baktigi gibi seviyorum seni

seviyorum seni bebegim
hani kiral kizlarina sormus nekadar sevginiz diye bana
biri demis mucevher biri demis dunay biride dimis tuz kadar
iste bende seni yekte olmadiginda kralin anladigi
tuz kadar seviyorum seni

seviyorum seni bebegim
gece yatagimda uyurken seni yanimda sandigim
sagima baktigimda bulamadigim ve
hickira hickira agladigim gelecekmissin gibi
yalvardigim gecelerde kendimden nefraet ettigim kadar
seviyorum seni bebegim
Taa AYA kadar....
 
Genç var ki imanı kuvvetli

Din-i âliye hizmetli

Büyüklerine hürmetli

Adam olacağı belli...



Genç var ki insafa gelmiyor

Öğüt versen tesiri olmuyor

Büyük, küçüğü bilmiyor

İnsan olmayacağı belli...



Genç var ki abdestini alıyor

Beş vakit namazını kılıyor

Halis mü’minleri buluyor

Adam olacağı belli...



Genç var ki cami görmemiş

Secdeye yüzün sürmemiş

Alim yanında durmamış

İnsan olmayacağı belli...



Genç var ki Kur’an elinde

Allah’ın zikri dilinde

Büyük zatların yolunda

Adam olacağı belli...



Genç var ki kahvede yatar

Evin eşyasını satar

Derya-yı günaha batar

İnsan olmayacağı belli...



Genç var ki ilme çalışır

Vaaz vermeye alışır

Büyük zatlarla buluşur

Adan olacağı belli...



Genç var ki sinema işi

Yitirmiş ekmeği aşı

Geçiyor kıymetli yaşı

İnsan olmayacağı belli...



Genç var ki camiden çıkmaz

Elin namusuna bakmaz

Fanilere boyun bükmez

Adam olacağı belli...



Genç var ki namazdan kaçar

Korkmaz Hakk’tan içki içer

Salyasın etrafa saçar

İnsan olmayacağı belli...



Genç var ki anneyi kırmaz

Babasına karşı durmaz

Sigaraya para vermez

Adam olacağı belli...



Genç var ki babasını döver

Din, iman, anneye söver

Para için insan boğar

İnsan olmayacağı belli...



Genç var ki söylersen tutar

Gayet tevazulu yürür

Din yolunda canın verir

Adam olacağı belli...



Genç var ki gayet açık suçu

Danslarda ağarmış saçı

Siyonizm’i sever içi

İnsan olmayacağı belli...



Genç var ki kürsüye çıkar

Sözü mü’minleri yakar

Gözlerinden yaşlar döker

Adam olacağı belli...



Genç var ki açık bacağı-başı

Şeytanın tam olmuş eşi

Gece-gündüz kumar işi

İnsan olmayacağı belli...
 
Icinde sen olan düsler kurdum
düslerim cogaldikca
cogaldi özlemlerim
özlemlerim cogaldikca sen sustun
artik susma sirasi benim
kirilma darilma bana
cünki ben sana dargin degilim
icimdeki cokluguna inat
yokluguna kirginligim benim
kendine iyi bak
seni cok üzdüm.:asigim:

---------------@@@@@@@@@@@@@@@--------------------

Sustum sadece sustum
ve ben sustukca
gözümde beliren iki damla yas konustu
Anladimki
Melekler biten asklara aglarmissenağlama

-----------------@@@@@@@@@@@@@@---------------------

Sen gittikten sonra yalniz kalacagim
yanliz kalmaktan korkmuyorum da
Ya CANIM
ellerini tutmak isterse:çok üzgünüm:

------------------@@@@@@@@@@@@@@--------------------

Tedavisi mümkün olmayan
sizofren bir ask benimkisi
hangi doktora gittiysem
ayrilik yazdi receteme ve ekledi
hergün düzenli olarak öleceksin diye:a015:

--------------------@@@@@@@@@@@@@-------------------------

aklimda oldugunun yarisi kadar
yanimda olsaydin
ben hic sensiz kalmazdim:1no2:

--------------------@@@@@@@@@@@@@@------------------------

tatli biri vardi sevilmeye deger
iyi dostlar vardi özlemeye deger
ama biri vardiki can vermeye deger
tabi anlarsa eger:asigim:

alintidir...
 
Tedavisi mümkün olmayan
sizofren bir ask benimkisi
hangi doktora gittiysem
ayrilik yazdi receteme ve ekledi
hergün düzenli olarak öleceksin diye....

Bunu ancak ölenler anlar :a015:
Çok beğendim paylaşımın için teşekkürler
 
Anladım ki, ben en çok
ayrılık acısını seviyorum
Şöyle gecelerini kan ter içinde böleninden...
Karanlıkta küçük kırmızı kalplerin uçuştuğu,
Ve bir türlü yakalayamadığın,
yaşayamadığın zamanların önünde
suçluluk hissettiren ayrılıkların...

Anladım ki, ben en çok
terkedilmeyi seviyorum
'Ne olur dön' diye yalvarmayı dilinde yücelteninden...
Sarı yaprakların tüllediği sokaklarda boş bakışlar bırakan,
Ve titremekten olduğu yere yığılıp kalan bedenine
söz geçiremediğin çaresiz terkedilişleri

Anladım ki, ben en çok
aşka ağlamayı seviyorum
Dizlerini göğsüne çekip,
sığındığın yastığı sırılsıklam bırakanından...
Durduramadığın, susturamadığın,
doya doya, hıçkıra hıçkıra
dilsiz haykırışlarını dünyaya getiren
Ve, çok değil ilk dolunayda
gecede kalan o son birkaç damlanın
bulut olup başka gözlerde doğduğu aşklara

Anladım ki, ben en çok.......


alıntı
 
Anladım Sevgili

Gözlerinde telaş...
Anladım sevgili gideceksin.
Bırak o zaman uzasın gece,
Son değişiyse dudaklarına dudaklarımın,
Bırak veda etsinler birbirlerine, özgürce.

Anladım sevgili,
Üryan, yalınayak,
Geçen yılları hiçe sayarak,
Gideceksin biliyorum,
Kendini bende bırakarak...

Ellerindeki ürkeklikten anladım.
Tıpkı ilk günkü gibi,
Çıplakken utanmandan,
Bitti belli,hiç bitmez sandığımız.
Kapatalım ışığı,
Görünmesin ağladığımız..

Neyi kurtarabilirim, bilmiyorum,
İndirsem suya yüreğimin filikalarını?
Anladım sevgili,
Yetti beklediğin
Benimle batmak yerine,
sen de terk edeceksin...


alıntı
 
Aşk Tende Kaldı

Bu aşk hepimizde var olan aşktı.
Ben, aşkımızı ayrıntılı sanmışım.
Ayrılınca anladım ki;
Ayrıntılara çok takılı kalmışım.
Ne sen kaybettin, ne ben kazandım

Ruh havuzuna soğuk dereler aktıktan sonra
Ayrıntılar tende unutulmazlığa miras kaldı

Artık,
Sen sevginin sözünü edenlerden
Ben sevginin özünü sevenlerden
Ve biz, aşkı hiç edenlerden olduk.



alıntı
 
Dost

Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
Dokunarak uçalım.

insanlardan buz gibi soğudum,
işte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.


alıntı
 
X