Anne karnında bebek eğitimi

nazlinur

çoook şükür bin şükür
Kayıtlı Üye
1 Nisan 2010
596
13
Bebeğiniz anne rahmine düştüğü andan itibaren onun istenen bir varlık olduğunu hissettirin. Çocuk zihninde onun değerli bir varlık olduğunu belirleyen ona karşı olan davranışlarınız olacaktır, söylemleriniz değil. Çocuğunuza gözlerinizi çevirdiğiniz zaman, onun bu dünyadaki varlığıyla takdir edildiğini, beğenildiğini hissetmesini sağlayın. “ SEN BİZİM İÇİN ÖNEMLİSİN VE DEĞERLİSİN”. Anne babalıkta bundan daha önemli bir kural yoktur.

Yapılan araştırmalar bebeğin ana dilini anne rahminde öğrendiğini ortaya koyuyor Bebekler zaten anne sesini çok çabuk algılıyorlar Ardından da babayı algılamaya başlıyor İşte bu nedenle bebeğin en baştan itibaren bir birey olduğunu kabul etmekte yarar var Öyle ki hamilelik sırasında karı-koca arasında sürekli gerginlik yaşanması da bebeği etkiliyor O açıdan tartışma sonrasında anne, karnına dönüp "Babanla yüksek sesle konuştuk ama bunun seninle ilgisi yok" demeli

Çocuğunuza yabancı dil, ya da sanat eğitimini hamileliğiniz ilk aylarından itibaren verebileceğinizi biliyor muydunuz?

Psikologlar hamileliğin ikinci 3 aylık dönemi olan 3. ve 6. aylar arasında çocuğun zihinsel gelişiminin başladığını ve annenin heyecana bağlı ortamından etkilenen çocuğun, çeşitli uğraşlarından da etkilendiğini belirtiyorlar.

Anne karnındaki bebeğin, koşullama yöntemiyle yabancı dile, çeşitli sanatsal etkinliklere, bazı bilimlere yatkınlığı artırılabilir, düzenli uyku alışkanlığı kazandırılabilir. Örneğin, hamileliğin 2. döneminde sürekli yabancı dil konuşan, dinleyen annenin çocuğunun o dile kolayca hakim olabildiği; resime kendisini adayan annenin de çocuğunun resime karşı yetenek kazandığı saptanmış. Ayrıca matematik, fizik gibi bilimlerle ilgilenen annenin de çocuğunun bu bilimlere karşı başarılı olduğu görülmüş" diyor. Özerk doğumdan sonra çocuğun uyku düzeninin ise hamilelik döneminde gürültülü ortamda bulunan, sesli müzik dinleyen anne adaylarının çocuklarında daha iyi olduğunu, çocuğun gürültüden fazlaca etkilenmediğini söylüyor. alıntıdır
 
Bebeğe en güçlü ulaşan ses annesinin sesidir. Anne karnındaki bebek 26. haftadan itibaren ise annenin sesinin ritmini, iniş çıkışlarını ayırt edebilir. Anne sakin bir sesle yavaşça ve basit cümleler kurduğunda bebek sakinleşir. Hamileliğin son 3 ayında ise bebek müzik ya da gürültü duyduğunda tekme atar, duyduğu sese göre tepki gösterir

Doğum sonrasında da anne sesi ve annenin kalp atışına benzeyen sesler bebeği çok rahatlatır. Bebekler zamanla göz teması kurmaya, anne sesini dinlemeye, anneyi gözlemlemeye ve annenin yüz ifadesindeki değişiklikleri fark edebilmeye başlarlar; böylece anne-bebek iletişimi yeni bir boyut kazanır. Annenin mimikleri, canlılığı, değişken ses tonu bebeğin ilgisini çekmeye başlar ve bebek gülümseyerek, ayaklarını ve kollarını oynatarak tepki gösterir.
 
Onunla iletişim kurmanın en etkili yolu ellerinizi karnınıza koyarak ona hitaben konuşmaktır. Erkeklerin sesleri nispeten kalın olduğundan, bebeklerin yeni gelişmekte olan işitme sistemleri baba adaylarının seslerini çok iyi algılayamayabilir. Baba adayının yine ellerini eşinin karnına koyarak inceltilmiş (tiz) bir sesle konuşması bebekle iletişimde daha etkili bir yol olabilir. Bizler zaten çocuklarla konuşurken hep refleks bir şekilde sesimizi inceltiveririz. İşte bu refleksimizin temelinde yine aynı gerçek, yani bebek ve çocukların ince sesleri daha iyi duyduğu ve bu tür sesleri daha çok sevdiği gerçeği yatar. Çocuklara yönelik müziklerde de aynı prensip işler. Bebeğinize müzik dinletmek isterseniz müzik sesini kendinizin dinleyeceği kadar açın ve yumuşak melodiler tercih edin. "Beyin geliştirici müzikler" için bolca para vermek yerine kendinize müzik arşivinizde bulunan uygun melodilerden birkaç albüm oluşturun.
 
GEBELİKTE STRES

Hamilelik döneminin sakin ve güven içinde geçmesi, anne ile bebeğin sağlığı açısından büyük önem taşıyor.
Yaşanan stres, acı ve üzüntülü olaylar ise hem bebek hem de annenin sağlığını olumsuz etkiliyor. Öyle ki yorucu iş temposu ve ruhsal yönden çöküntüye neden olabilecek üzücü olaylar, bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimini sekteye uğratabiliyor. Problemli bir gebelikde erken doğum riski taşıyabiliyor. Hatta doğum esnasında bebeğin oksijensiz kalmasına bile neden olabiliyor.
Bilim adamları, stresli bir hamilelik dönemi geçiren anne adaylarının erkeklik hormonu testosteronu daha çok salgıladıklarını belirterek, bu hormonun da bebeğin sosyalleşme yeteneğini, konuşma kabiliyetini olumsuz etkilediğine dikkat çektiler.
Erken doğan bebeklerin kilolarının düşük olması normaldir. Ancak stres, zamanında doğan bebeklerin kilolarının da olması gerekenden daha düşük olmasına yol açmaktadır. Bazı stres hormonları plasentaya giden damarlarda daralmaya neden olarak bebeğe daha az oksijen ve besin maddesi gitmesine neden olmaktadırlar.
Stres altında doğan çocuklarda uzun vadede diyabet, obezite, hipertansiyon ve alerjik bünyeye sahip olma olasılığı artabilmektedir. Ayrıca stres altında olan annelerden doğan çocukların uzun vadede sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu gibi davranış bozukluklarının daha yüksek olabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur.
 
Son düzenleme:
Hamilelikte kendinizi üzmeyin. Hiçbir şeyi kafanıza takmayın.
-Kendinizi kötü hissetmenize neden olacak kişi ve olaylardan uzak durun.
-Deprem, sel, kaza gibi felaket haberlerini ve bu tür görüntüleri izlemeyin.
-Yorucu ve stresli bir işiniz varsa izin alın.
-Doktorunuz hamileliğiniz esnasında size istirahat önerdiyse onu mutlaka dinleyin.

Rahatlama egzersizleri hamilelik döneminde işe yarar. Kalp atışları, kan basıncı, stres hormonu ve kas gerginliği azalır, zihin de tüm bu fiziksel değişimlerden olumlu etkilenir. Kaygı ve depresyon ile baş etmede, bedeni rahatlatmak, öncelikle zihni rahatlatmanın ve endişe ve kaygılardan uzaklaşmanın yoludur. Her gün veya gün aşırı, bu egzersizlerden faydalanmalıdır. Hamilelik döneminde psikolojik destek alınması, duyguları ifade etmek, yapıcı ve alternatif düşünme yöntemleri geliştirmek, başa çıkma becerileri kazanmak açısından yardımcı olacaktır.

hamile bir kadın sağlıklı beslenmeli, yeteri kadar uyumalı, alkol ve sigaradan uzak durmalı ve egzersiz yapmalıdır. Egzersiz yorgunluk, halsizlik ve bel ağrıları gibi hamilelik ile ilgili rahatsızlıkların görülme sıklığını azaltır
 
Hamilelik süreci; kadının yaşamında çok önemli bir dönemdir Bu dönemde duygular ve davranışlar hızla değişen hormonlara bağlı olarak farklılaşır ve kadının hassaslığı artar Geçen her ay bebeğinin sağlığı ile ilgili endişeleri yükselir ve bu endişelere bağlı olarak oluşan sinirlilik çevresindeki kişiler tarafından sıklıkla gözlemlenir Değişen duygusal değişimler karşısında çevrenin desteği ve anlayışı çok önemidir Bu dönemde anne adayı da hem kendisi hem de bebeğinin sağlığı için bazı çabalar göstermelidir

Hamile olduğunu ilk öğrendiği andan itibaren bu duygunun keyfini çıkarmalıdır Bebeği ile konuşmaya başlayabilir, yaşadığı güzel duyguları eşi ve yakın çevresi ile paylaşabilir Her paylaşımı bu duyguyu daha yoğun hissetmesine neden olacaktır

ilk haftadan itibaren yaşamında stres yaratabilecek kişilere ve olaylara karşı kendisini korumaya almalıdır İlerleyen aylarda onu üzebilecek kişi ve olaylardan uzak kalmayı başarabilmeli sadece yaşamına ve bebeğine odaklanmalıdır
 
Yapılan araştırmalar hamilelik sürecini olumsuz, kaygı ve korku ile geçiren annelerin bebeklerinin doğumdan sonra huzursuz, uykusuz ve gergin bebekler olduklarını; hamilelik sürecini olumlu ve huzurlu geçiren annelerin bebeklerinin doğumdan sonra sakin mizaçlı, uyku ve beslenme düzeni olan bebekler olduklarını göstermiştir. Hatta bebeklerin annelerinin kendilerini kabul edip etmediklerini dahi bu iç ses veya hislerle bilmekte oldukları görüşü hakim. Bebeğin anne tarafından kabul edilmediği dile dökülmese de bu çocukların güvensiz, içe kapanık ve sessiz çocuklar oldukları uzmanlar tarafından ortaya konulmaktadır.

Fetus dışarıdan gelen seslere karşı da hassastır. Annenin dış dünyada yaşadıkları örneğin korktuğu bir olay, durum veya ses karşısında bebeğinde rahim içinde kasıldığı ve bir müddet annenin rahminin bir köşesinde pozisyonunu koruduğu bilinir. Anne gevşedikçe bebekte gevşer, eski haline dönebilir.

Anne eğer keyifli bir gün geçirdiyse, bulunduğu ortamda huzurluysa, sevdiği bir müziği dinliyorsa veya yediği yemekten bile keyif alıyorsa bebekte annenin bu durumundan etkilenerek hareketlenmeye başlar, tepkiler verir. Hatta anneler bunu bilir ve onun da keyifli ve huzurlu olduğunu etrafındakilerle paylaşırlar. Doğum öncesinde annesiyle iletişimde olan bebeklerin annenin dinlediği müziği sevmesi ya da sevmemesi durumunda bebeğin doğduktan sonra o müziğe annenin duygularıyla paralel tepkiler verdiği belirtilmektedir.
 
Bebekler doğar doğmaz annelerinin sesini tanırlar ve ona tepkide bulunurlar. Ağladıkları zaman annelerinin seslerini duyduklarında sakinleşirler ve kısa sürede ağlamayı keserler. Bu durum onların dış dünyayı anne karnındayken öğrenmeye başladıklarını ve annenin sesini diğerlerinden ayırabildiklerini göstermektedir.
Doğum öncesinde gerekli ölçüde uyarılan, konuşulan, dokunma duyularıyla iletişime geçilen bebeklerin doğum sonrasında çevreleriyle daha ilgili olduğu, daha fazla bilgiyi hazmedebildiği, bu bilgileri işleyebildiği görülmektedir. Tüm bunların sonucunda uygulama yeteneği kazanan bebeklerin, ilk uyaranları çok az ya da gereksiz derecede fazla ve ürkütücü olan bebeklere oranla, genetik yönden belirlenmiş entelektüel güçlerini daha iyi geliştirebildikleri düşünülmektedir.
 
bebekler doğum sonrası, annelerinin sesini duydukları anda derin bir huzur duyarak kendilerini annelerinin güvenli kollarına bırakmaktadırlar. Bunun üzerine bilim adamları gebelerin bir grubuna belli bir şarkıyı gebelik boyunca defalarca dinletmiş ve aynı melodiyle doğumdan sonrada onları karşılaştırmıştır. Bebekler aynı şarkılarda ağlamayı bırakmış, hem daha kolay hem daha uzun uyumuşlardır. "Yaşamımızın en huzurlu dönemi" diye sunulan anne karnındaki fetal döneme ait olduğuna inandıkları bu müzikle aynı huzuru yaşamaları şaşırtıcı değildir. Bu bulgu bizi onlarla ses ve müzikle iletişim kurmaya yöneltmiştir.
 
En çok yapilan hatalardan biri anne karninda ve doğduktan sonra bebegin isminden başka isimlerle seslenilmesi. Anneler bebeklerini severken buna çok dikkat etmeli sanirim.
 
ve tabi buaytınlatıcı konuşmaya beni strese sokma ki sende girmeyesin veya kavag ettikten snr çocuğum biz yüksek sesle konuyorduk deyinceye kadar kavga etme çok tuıtarsız bir yazı diyen kocalar için bir öneriniz varmı
 
Bebeğiniz anne rahmine düştüğü andan itibaren onun istenen bir varlık olduğunu hissettirin. Çocuk zihninde onun değerli bir varlık olduğunu belirleyen ona karşı olan davranışlarınız olacaktır, söylemleriniz değil. Çocuğunuza gözlerinizi çevirdiğiniz zaman, onun bu dünyadaki varlığıyla takdir edildiğini, beğenildiğini hissetmesini sağlayın. “ SEN BİZİM İÇİN ÖNEMLİSİN VE DEĞERLİSİN”. Anne babalıkta bundan daha önemli bir kural yoktur.

Yapılan araştırmalar bebeğin ana dilini anne rahminde öğrendiğini ortaya koyuyor Bebekler zaten anne sesini çok çabuk algılıyorlar Ardından da babayı algılamaya başlıyor İşte bu nedenle bebeğin en baştan itibaren bir birey olduğunu kabul etmekte yarar var Öyle ki hamilelik sırasında karı-koca arasında sürekli gerginlik yaşanması da bebeği etkiliyor O açıdan tartışma sonrasında anne, karnına dönüp "Babanla yüksek sesle konuştuk ama bunun seninle ilgisi yok" demeli

Çocuğunuza yabancı dil, ya da sanat eğitimini hamileliğiniz ilk aylarından itibaren verebileceğinizi biliyor muydunuz?

Psikologlar hamileliğin ikinci 3 aylık dönemi olan 3. ve 6. aylar arasında çocuğun zihinsel gelişiminin başladığını ve annenin heyecana bağlı ortamından etkilenen çocuğun, çeşitli uğraşlarından da etkilendiğini belirtiyorlar.

Anne karnındaki bebeğin, koşullama yöntemiyle yabancı dile, çeşitli sanatsal etkinliklere, bazı bilimlere yatkınlığı artırılabilir, düzenli uyku alışkanlığı kazandırılabilir. Örneğin, hamileliğin 2. döneminde sürekli yabancı dil konuşan, dinleyen annenin çocuğunun o dile kolayca hakim olabildiği; resime kendisini adayan annenin de çocuğunun resime karşı yetenek kazandığı saptanmış. Ayrıca matematik, fizik gibi bilimlerle ilgilenen annenin de çocuğunun bu bilimlere karşı başarılı olduğu görülmüş" diyor. Özerk doğumdan sonra çocuğun uyku düzeninin ise hamilelik döneminde gürültülü ortamda bulunan, sesli müzik dinleyen anne adaylarının çocuklarında daha iyi olduğunu, çocuğun gürültüden fazlaca etkilenmediğini söylüyor. alıntıdır

dikkatle okudum çok teşekkür ederim :)
 
BU YAZILAR GERÇEKTEN ÇOK İYİ EMEĞİNİZE SAĞLIK BEN BEBEĞİM İÇİN DOKTORUN VERDİĞİ İLAÇLARI DÜZENLİ ALIYORUM HERGÜN YUMUŞAK MÜZİK DİNLETMEYE İNGİLİZCE MASAL DİNLETMEYE ÖZEN GÖZTERİYORUM. YEDİKLERİME PEK DİKKAT EDEMEDİĞİM İÇİN OMEGA 3 Ü MUHAKKAK ALIYORUM. NE KONUŞTUĞUMU BİLMEDEN BEBEĞİMLE KONUŞUYORUM. İŞALLAH DOĞRU ŞEYLER YAPIYORUMDUR.
 
X