ankara da ikinci patlama

ayağa kalktık-sokağa döküldük-ya sonrası ?
Neden sokağa dökülme anlayışınız yakıp yıkmak, kaos çıkarmak?
Neden?
Neden insan gibi toplanıp eylem yapıp sesimizi duyuramıyoruz? Neden eylem hakkındaki tek fikriniz postal yalamak?
Neden derdinizi anlatmanın bir yolu olduğunu, bunun hükümeti devirmek değil, rahatsız olduğun bir şeyden bahsetmek olduğunu anlamıyorsunuz?
Size göre eylem hükümeti devirmek
Bana göre yanlış yapıyorsun, düzelt demek.
Eğer polisler kimseyi gazlayıp coplamazsa, hükümet durun bir bu insanlar bir şey diyor diyerek dinlerse, kaos falan olmaz Amine.
Eylem budur.
Sizi korkuttukları o öcü değildir.
Hak bu şekilde elde edilir. Ben yarın sokakta patlarsam arkamdan ettiğiniz yakınmalar beni hayata döndürmeyecek ama benim arkamdan sokağa çıkar, sesimi duyar ve duyurursanız benim gibi masum insanların ölm
esini engellersiniz.
Ama sırf aman kimseye halel gelmesin diye susarsanız. Her birimizin canı yanar, sadece benim değil.
 
Son düzenleme:
Bombalara silah sökmez canım, bomba imha ekiplerinin kıyafetlerinden alıp giymeli. Yakında moda olabilir ülkemizde, hatta olmalı.
Yarin öbür gün o silahlara da ihtiyacımız olacak belli ki. Üst komsumun gelip beni dusuncemden dolayı katletmeyecegi garanti değil. Bombadan korunamiyoruz onlardan korunalim bari.
 
Efkan Ala ya zerre kadar inanmıyorum güvenmiyorum. Söyledikleri nedir Allah aşkına. ''Terörle kararlı mücadele ''...
 
Ölenlere Allahtan rahmet diliyorum ailelerine de sabırlar diliyorum mekanları cennet olsun
Yaralı vatandaşlarımızada geçmiş olsun diyorum inşallah sağlıklarına kavuşurlar
Diyorum diyorum her gün şehitlere diyorum her gün lanet yağdırıyorum belalar okuyorum ne değişiyor hiç bişey hiç..

Peki bu durumda İçişleri Bakmayanı Efkan Ala istifa etmeyi düşünmüyor mu acaba adı üstünde içişleri?
 
Kendini düşman karşısında hissettiği, buna inandırıldıgı, ölümüne kutuplaştırıldıgı icin kendi hatasına, kusuruna kör olanların; yanındakinin varlıgına muhtaç oldugunu zannettiginden sorgulamaya cesaret edemeyenlerin kabugunu kırmanın başka bi yolu var mı ki?


Örnek vermek adına yazıyorum, normal bi ülkede bi yolsuzluk iddiası ortaya atıldıgında aklı başında bi insan ya yapmışlardır der argumanlarını ortaya koyar, ya yapmamıstır der argumanlarını ortaya koyar ya da daha elimizde yeterli bilgi yok bi durun arastırılsın der cekimser kalır. Ama "çalıyorsa benden çalıyor size ne" cümlesini kurabilecek absürd komedi seviyesine erişmek için ciddi bi düsmanlıga, gözü kin bürümüslüge, fanatiklikten agzından cıkanı duymamaya ihtiyac var.

Bu fanatik ortamdan bi çıkabilsek birbirimizin önünde hatamızı itiraf etmeye de cesaretimiz olacak.
"Ya ben öfkeme yenik düstüm, tanımadıgım hayatları yasayan kesimlerden cekindim kendimden olana sıgındım, kandırıldım, artılarına bakmaktan eksilerini göremedim/gördüm de görmezden geldim, hata yaptım, kendi çıkarımı koruyayım derken insanlara zarar verdim pişmanım" diyecek cesareti bulup hatasından dönecek belki de insanlar.

Yani benim bir olalım dan kastım suya sabuna dokunmadan ağlasalım demek degil. Elestiri de, kırmızı çizgileri yerle yeksan etmek de şart bu olayların tekrarını önlemek için. Sadece insanların farklı düsünceleri duyacak, degerlendirecek, kabul edecek alanı olmalı diyorum, dışlamadan kimse kimseyi konusulabilmeli. Demokratik toplumun geregi olan bi sürü tepki öcü insanların gözünde. Bu tabular yikılmalı.

Ha o hoşgörü, o şeffaflık, o tartışma ortamı bu ülkeye asla gelmeyecek, "biz" in "siz"in içi daima degisecek ama herkes gün gelse devran dönse de biz onların gırtlagına cöksek diye bekleyecek, olan da durakta otobüs bekleyen masum insanlara olacak diyorsan ne diyeyim benim de en büyük korkum bu.

Isyanım, öfkem, kinim, kırgınlıgım, acım duruyo öyle bi kösede. Arkadasımdan saatlerce haber alamadım aklım çıktı, iyiymiş diye sevinemiyorum simdi ölü yaralı sayısını gördükçe. Kaç gün sonra alacagız yeni bi facia haberi bilmiyorum
 
Son düzenleme:


düşünmüyordur muhtemelen ama etmeli kesinlikle etmeli
 
En basitinden iş siyaset yapma zamanı değil demeyerek işe başlayabiliriz Dombik. Çünkü siyaset bu işin kalbinde. 2001'de şehit sayısı kaçtı, şu anda kaç? Bu siyasi bir sorumluluktur. O hendekler kazılırken valiler uyuyor muydu, MİT uyuyor muydu, İç İşleri Bakanı uyuyor muydu?
Bunları sormakla başlayabilirsiniz işe.
Kimseye zarar vermeden bir STK öncülüğünde ölmek istemiyoruz bildirisi hazırlamak mesela?
Söylemek.
Anlatmak.
Ben çıkalım yağma yapalım, "biz"den olmayanları öldürelim iktidarı devirelim falan demiyorum, bak.
Seçimle geldiler, gideceklerse de seçimle gidecekler.
Ama demokrasi salt sandıkta gerçekleşen bir şey değildir.
Eğer sorumlu kim görmüyorsanız-siz derken seni kastetmiyorum, genel bir ifade- birlik mesajları yazmak havada kalıyor.
Beni PKK bağlamaz, bugün PKK patlatır sokakta birilerini yarın TKK, onu engellemek benden iç güvenlik sebebiyle vergi alan adamın vazifesidir.
Ben vatandaşım, benim muhatabım hükumet, terör örgütü değil.
 
şuandan itibaren korkudan ne sosyal medyaya ne gazetelere giriyorum, ya bunları yaşamak zorunda kalanlar, okdukça baktıkça korkuyor insan
 
Tam yazmaya başlayacaktım ki, önce hükümet sonra da üzerinden seçmenlere katil damgası yapıştırılmaya çalışılmış neredeyse. Kimler tarafından? Herhangi bir fikri olmayanlar tarafından tabi ki...

'devletin suçu, istihbaratın suçu, yanlış siyaset... vs' falan.

Sen söyle o zaman dogrusu neymiş? Sorsan gık diyemezler. Ona buna saydırmayı herkes yapar.

Bazıları zannediyor ki, istihbarat varsa tamam, asla böyle olaylar yaşanamaz... Öyle bir şey yok. Dünyanın hiçbir yerinde yok böyle bir %100 güvenlik, ki hele bizim bulundugumuz cografyada böyle olayların olması çok daha bile olası. Önce şunları anlamak lazım;

- İlk patlama ya da ilk saldırı degil bu. AKP'den önce de vardı.
- Terör yeni başlamadı, te cumhuriyet devrimine hatta öncesine kadar uzanan bir konu bu. 100 yıldan fazla geçmişi var.
- Bu konu yalnızca bizimle alakalı degil; öve öve bitiremediginiz, kendi vatandaşlarından bile daha delicesine aşık oldugunuz Avrupa ülkeleri ve ABD ile de ilgilidir. Hatta Rusya ile de...

Ekim ayında patlama oldugunda ortalıkta şöyle haberler vardı mesela;

http://www.theguardian.com/world/20...d-dead-at-turkish-airport-say-she-acted-alone

Güya BM barış elçisi pıtrcık bir İngiliz bir kadın. Aslında ajanın teki. Atatürk hava limanında öldürülmüş. Belli ki bizim istihbaratımız öldürmüş... Artık ilgisi ne meraklısı bakar.

Yani işin içinde çok sayıda ülke var. Olaylar bizim yanı başımızıda gerçekleştigi için de daha çok bizim üzerimizden ilerliyor dogal olarak çünkü her şeyin sınırında biz varız artık. Her türlü örgütün, çatışmanın yaşandıgı yerin sınırındayız. Cografi koşulları degerlendirmekten aciz olanlara önemsiz gelebilir tabi. Batının sürekli pislik çıkarmak için geldigi ortadogunun dibindeyiz, her şeyden uzak bir Kanada degiliz maalesef.

Bana kalırsa bu olayların sebebi hükümete gözdagı vermek. Birilerinin istemedigi şeyler yaptıysak demek ki...

Her neyse.

Şimdi bir de bu eleştirenlere ne yapılmalıydı diye sorsak, ne derlerdi? Hani yanlış siyaset falanmış ya... Ne yapılmalıydı, ya da ne yapılmalı? Cevap verebileceklerini zannetmeyin çünkü bir fikirleri falan yok.

Ya mesela ne denebilir? Suriyeliler gelmeseydi dimi ülkeye? Bunu diyebilirler...

Bana kalırsa keşke gelmeselerdi. Ama ortadoguda sürekli savaş çıkaran zaten ABD, Avrupa falan. Önce savaşı çıkarıyorlar, ardından insanları yerinden ediyorlar, yani bunun suçluları direkt olarak bunlar.... Sonra insanlar mülteci hakkından faydalanmak istediginde Türkiye bunları alıyor, almak zorunda kalıyor bir yerde.

Bir ara sınırda insnalar öldürülmüştü kaçakçı diye... 43 kişi falan galiba. Ona bile ''hükümet vatandaşlarını öldürüyor'' diye feryat figan eden tipler bugün Suriyelileri almaya neden karşı? Ne olsaydı yani, hepsi öldürülse miydi? Yani her koşulda bunlar zaten karşı olacak çünkü fikirleri yok.

ABD, Avrupa her yere savaş götürürken cici ülkeler, öve öve bitiremezler. Ama belki de bu ülkelerden birinin düzenledigi bu saldırıların karşısında kendi ülkelerine pislik atarlar. Bu ne şimdi? Tabi ki şu; zaten pislik atıyorlardı, hep yapıyorlardı, böyle olaylar olunca da sebep bulmuş oluyorlar, başka bir şey oldugu yok.
 
sence bu mümkün mü marily monroe-bak gezide güya gayet güzel bi niyet ile başlamıştı -ne oldu peki araya giren o kadar adi insan yüzünden -orada gerçekten temiz ve daha neyin ne olduğunu bilmeyen çocuklar-gençler ölmedi mi ?l şimdide aynısı olmayacak mı sanıyorsun -evet hükümete karşı duruşumuzu sergileyelim ancak ortaya çıktığımızda hakkımızı aramaya başladığımızda araya sızan ve güya hak aramak adı altında insanları kışkırtıp hükümeti devirmeye çalışanlar ve buna alet olup onların bu durumdan nemalanmalarına ekmeklerine yağ sürenler olmuyorlar mı ? unutma baş giderse gövdede gider-şimdi hükümet gitsin diyelim tayyip erdoğan gitsin diyelim kim gelsin peki marily söyle kim gelsin-bak bu kadar ülkenin diş bilemesi ülkeme -bu kadar hırlamaları boşa değil boşuna değil -amaçları bu can yakmlarla bizleri sokağa dökmek ve birbirimize daha çok kırdırmak -baksana şurada bile birbirimizin karşışında olsak neler olur
 
Arkadaşlar şöyle bir haber geldi
Herkes dikkat etsin lütfen

Bir çok kaynaktan teyit edilen bilgilere göre PKK, PYD ve sol terör örgütler, 20 Mart'ta Türkiye'yi kan gölüne çevirecek büyük bir kalkışmaya hazırlanıyor. Emniyet istihbaratı, PKK/KCK ile PYD/YPG'li teröristlerin "fedai" türü eylemlerde kullanmayı amaçladığı 20 bombalı aracı tespit etti. Yapılan terör uyarısında, özellikle AK Parti teşkilat binaları, TBMM, askeri yerleşkeler, diplomatik misyonlar, turistik yerler, havalimanları, hassas bölgeler, AVM'ler, meydanlar, ulaşım araçları, miting alanları, ibadet yerleri, metro istasyonları, kamu binaları, polis ve askeri noktalarda olası bir saldırıya karşı "müteyakkız" olunması istenildi. Nevruz öncesi hafta olması nedeniyle protesto, gösteri ve olayların artması, bunlara yönelik güvenlik tedbirlerinin de sıklaşması bekleniyor. O yüzden,

- Gruplaşmanın oluştuğu her yerden uzak durun,
- Hedef olabilecek yerlerden (hükümet tesisleri, elçilikler, AVM’ler gibi) uzak durun,
- Yol güzergahlarınızı bu hafta için yapılacak ikazlara göre değiştirin/ayarlayın,
- Ailenizi durumdan haberdar edin.


İŞTE O ARAÇLAR
- 47 KH 022 (Gri-Renault Laguna)
- 35 GA 0275 (Gri-Chevrolet Cruze)
- 58 DT 292 (Beyaz-Toyota Corolla)
- 47 PT 757 (Kırmızı-Renault Lb)
- 47 PZ 682 (Beyaz-Fiat)
- 47 PD 470 (Gri-Citroen)
- 47 KN 119 (Beyaz-131 Şahin)
- 47 PE 884 (Sarı-Renault Megane)
- 47 PZ 404 (Gümüş-Toyota Corolla)
- 21 NC 976 (Yeşil-Dacia Sd)
- 21 FS 487 (Beyaz-Renault Europa Alize)
- 33 TV 016 (Yeşil-Tofaş Doğan)
- 21 EA 749 (Beyaz-Renault 12 TSW)
- 47 NE 046 (Beyaz-Ford Connect)
- 47 NK 534 (Siyah-Hyundai Gİ20)
- 47 NN 986 (Beyaz-Ford Connect)
- 47 NA 152 (Kırmızı-Peugeot Partner)
- 63 ES 151 (Renault Fluence)
- 34 SM 236 (Siyah-Opel Astra)
- 47 KJ 163 (Renault-Laguna)
 
Patlamaları durdurmak için teröristleri alıp bağrımıza mı basalım nedir?
Patlamaların sebebinin zaten " teröristleri alıp bağrımıza basmamız " olduğunu anlamayacak kadar saf değilsinizdir sanırım.
Başka sebebi varsa patlamaların sizden dinlemek isterim ama bir fikriniz yok galiba.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…