2 AY ÖNCE ZİKİRE BAŞLAMIŞ BİR KARDEŞİMİN SİZLERE MESAJI:
Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Affedin biraz uzun yazıcam. Kafasında Veysel Karane zikriyle ilgili şüpheleri olan kardeşlerim lütfen okusunlar. Çünkü bende aynı şüphelere sahiptim.
23.11.2015 tarihinde zikre başladım. Kafamda sürekli soru işaretleri vardı. Zikirde ki sayılar kafamı karıştırıyordu. Elimde ki tesbihi bırakıp saymadan yapmaya başladım. Ben zikri abdestsiz de yaparım dedim bir iki defa abdestsiz yaptım. Sitede zikirde yaşayacakların kısmında anlatılan insanların yaşadığı şeyleri yaşamak istiyordum. Bir türlü olmuyordu. Olmayınca da bu insanlar yalan mı söylüyor bile diyordum. Sonra tevbe ederek Allah'ımdan özür diliyordum. Nefsim ise bana bak olmuyor boşuna uğraşma diyordu. Bütün bu şüphelere rağmen nedense zikri bırakmadım devam ettim. Derken ilk rüyamı gördüm. Rüyamı uzun uzun anlatmıycam çok üşüdüğümü gördüm. Bunu sağolsun üveys hocalarım yorumladığında ruhumun aç olduğunu, zikri eksik yaptığımı, kafamda şüphelerin olmaması gerektiğini söyledi. Mesajı almıştım. Zikirleri yaparken tam olarak Allah rızası için yapmadığımı, saf olamadığımı, üveys kardeşlerimizin yaşadıklarını yaşayabilmek adına yaptığımı, yaptığım zikirler karşısında karşılık istediğimi idrak ettim ve tüm zikri daha hissederek yapmaya başladım. Kendimden çok utanmıştım.
Sadece gece namazı ve sabah namazlarını kılarken 25.12.2015 tarihinde 5 vakit namaza başladım.
Derken ikinci rüyamda nefsimi gördüm. Kızgın, bana saldırmaya çalışan ama bağlı bir tekeydi.
04.01.2015 Pazartesi günü ikindi namazını kılarken (gözlerim kapalı idi) gözümün önüne mavi renkte bir şekil belirdi. Şekli bir kaç defa değişti ve kayboldu.
05.01.2015 Salı sabahı uyandım ve saate baktım. 05:55 idi. Günlük zikrim için yataktan doğrulduğum sırada kendimi " Azap kadar canlı bir kurtuluştan, kimse kurtulmayı beklemiyordu " veya " Azap gibi canlı bir kurtuluştan, kimse kurtulmayı beklemiyordu " derken buldum. O an yazmadığım için Azap gibi mi dedim Azap kadar mı dedim tam hatırlayamadım. Kelimeler dudaklarımdan döküldü ama söyleyen ben değildim.
Ama tüm bunlar olurken ister istemez ben dünyevi sıkıntılara da kendimi kaptırıyordum. Borçlar vs vs nedenlerden dolayı sürekli Allah'ıma dua ediyordum. Beni borçlarımdan kurtar diye. Ama bir yandan da babamı arayıp sıkınıtımı ona açıp madden bana yardım edip edemeyeceğini soruyordum. Ve bu yüzden de Allah'a güvenmemek gibi bir durum çıkarıyordum kendimce hem Allah'a dua edip hem babamdan istiyordum yardım etmesi için. Epeyce sıkıntıya düşmüştüm. Derken bir rüya daha gördüm. Rüyanın detayını yazmayacağım ama bana bir yüzü olmayan bir kadın gösterildi. Epey etkilendiğim bu rüyamı yorumu ise şöyle oldu. Abdulkadir Geylani Futuh'ul Gayb adlı eserinde dünyayı ziynetleri açık bir kadın olarak simgelediği ve bu aralar dünyevi sıkıntılara çok kaptırdığımın bana gösterildiğini söyledi. Ne yalan söyleyeyim bu bana biraz uyarı gibi olsa da Allah tarafından her an izlendiğimi gösterdiğinden çok hoşuma gitti.
Rüyalara, özellikle üst taraflarda bahsettiğim ikindi namazında gördüğüm mavi şekle ve kendi kendime söylediğim " Azap kadar canlı bir kurtuluştan, kimse kurtulmayı beklemiyordu " sözüne rağmen aklım sürekli yorum yapıyordu (halen yapıyor) Böyle şeylerin olmayacağına ilişkin, bunların basit rüyalar göz yanılmaları olduğuna ilişkin. Ben son 1 yada 1 buçuk haftadır zevk alamaz olmuştum namazdan ve zikirden. Yapıyordum ama huşu içinde olmuyordu. Bu yüzden vicdan azabı duyuyordum. Bunu da Burak Üveysime sorduğumda şeytanın insanın en çok kandırdığı noktanın burası olduğunu söyledi. Bu durumun Cilve-i Rabbani olduğunu, pes etmemem gerektiğini. devam etmem gerektiğini, Allah'a gayretimi göstermem gerektiğini söyledi.
Bu yorumun üzerine 14.01.2016 gecesi çok güzel bir şükür namazından sonra zikrimi yaptım. Ama bu sefer ne kadar uykum olsa da tevhiti 100'de bırakmadım. 1000'in üzerinde çektim. Ve geceleyin rüyamda bir meydanda eski, kasası falan biraz küflü yıpranmış bir pickup kamyonet gördüm. Sanki etrafı kalabalık, kalabalığı görmüyorum ama hissediyorum. O tarz eski araçlar ilgimi çektiğinden aracın yanına gittim. Aracı bana verdiler ve Ebu Ekrem dediler, sonra ses kesildi ve müthiş tok babacan bir ses bana Keremsin sen dedi.
Böylelikle Kerem isminin bana verildiğini anladım. Ama yine de emin olmak için Burak üveysime yazdım. Aracın bana verilmesinin marifette hızlı yol alacağımı ve zikri yaymam gerektiğini gösterdiğini ve ilk ismiminde verildiğini söyledi.
Bunlar başından sonuna yaşadıklarım. İçinizdeki şüphelere bakmayın. Yılmadan, usanmadan zikrinizi yapın. Bir bakmışsınız nasıl olduğunu anlamadan 5 vakit namaza başlıyorsunuz. Benim yaptığım hatayı yapmayın. Zikirlerinizi ve namazlarınızı karşılık bekleyerek yapmayın. Allah'ın sevgisi kazanmak için, daha iyi bir kul olabilmek için yapın. Bir de gördüğünüz rüyaları üveys hocalarımıza yorumlattırın. Allah hepimizi sevdiği kullarının arasına alsın inşallah.