Aklımdan çıkmaz oldu? :/

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
ne guzelllll cok severim boyle belli belirsiz biseyleri:)) yukarida hanimlarda demis, sinavi atlatsin, baktin hala bi tik yok 'e canim bende sabir tasi miyim bi numara olacaksa olsun artik da!' de:))
 
Sınav tarihi yakınmış. Az daha dişini sık. Sonra yardır gitsin :) En kötü reddedilirsin ya onun acısı da geçer bikaç aya, içinde kalmasın.
 
ne yaptın en son neye karar verdin? mesaj attın mı doktor beye??

Evet :D öyle naber nasılsın havasında kısa bir sohbet döndü sonra dedim ben vaktini almayım ders çalışacaksan o da elektrik kesik ders çalışamayacağım bu durumda zaten o yüzden sorun değil dedi biraz daha konuştuk ve sohbet bitti ama açılma etme yine yok tabii
 
Sınav tarihi yakınmış. Az daha dişini sık. Sonra yardır gitsin :) En kötü reddedilirsin ya onun acısı da geçer bikaç aya, içinde kalmasın.

Sınav bi geçsin ondan ses çıkmazsa ben bir gün dayanamayıo ne var ne yok dökücem gibi zaten zor duruyorum doldu taştı artık içimde :D
 
Ben olsam açılırdım kaybedecek neyiniz var ki, ya hayalinizde ki adam oysa
 
Ah ah aklıma gençlik yıllarım geldi :)

Ben de iş yerinden bir arkadaşımın doğum gününe zoraki gitmiştim... Ev çok kalabalıktı ve benim tarzım değildi. İyice sıkılmaya başladığım sırada kapıdan biri girdi içeri.... Bir saniye göz göze geldik selamlaşırken... Hayal gördüğümü düşündüm öyle yakışıklı , karizmatik , hele bir gülüşü var insanı cennete davet eden... O bir saniyede adama sırılsıklam aşık oldum. İlk görüşte Aşk :) Neyse o da hemen ev sahibinden kurtulup yanıma oturdu. İnsanlar kendi çaplarında eğleniyorlar , danslar , gülüşmeler vs... Biz dünyada değiliz , gece geç saatlere kadar bahçede sohbet ettik :)) Sonra o sarhoş oldu sabaha kadar ilgilendim :)) Sabah ben erken ayrıldım arkadaşın evinden , o dönem cep telefonu denilen lanet alet herkes de yok daha yeni yeni Türkiye de kullanıma başlamış :)) O ayılıp uyandığında doğum günü sahibine senin arkadaşa ayıp oldu , sabaha kadar benimle uğraştı , arayıp teşekkür etmek istiyorum diye söylemiş ve iş yerinin telefonunu almış :) Pazartesi işteyim saat 5 civarı seni arıyor dedi arkadaş , sesim titriyor ama o kadar mutluyum :) Neyse Bostancı da bir kahve ısmarlayayım sana çok utanıyorum teşekkür etmem lazım diye. Neyse biz buluştuk kahvelerimizi içtik gene sohbet sohbet sohbet ... Çok ama çok iyi dost olduk. Deli gibi aşığım neredeyse her gün buluşuyoruz ama kimseden farklı bir hareket yok , sadece karşıdan karşıya geçerken elimden tutup çekiştiriyor tek temas bu :) O burada teğmen okulundaydı sadece 4 ayı kalmıştı yaşadığı şehre dönmesine... Ne ben itiraf ettim ne de o bir adım attı. Gitmeden bir gün önce buluştuğumuzda çok dolaylı yoldan ima ettim ama beklediğim tepkiyi alamadım. Vedalaştık gitti. Aradan 5 ay geçtikten sonra iş yerinden aradı beni , nasılsın falan filan... Gittikten sonra aramadı sormadı diye bir hayli üzülmüştüm ve o üzüntü ile direkt ben nişanlandım , nişanlımda çok kıskanç , bir daha aramazsan sevinirim deyiverdim. Peki tamam mutluluklar dilerim , ben de aylardır dağdayım iner inmez seni aramıştım ama dedi kapattı :)

Neyse aradan uzun yıllar geçti... Ben boşandım sonra sosyal medyadan bunu bulup ekledim. Kabul etti fotoğrafımda var hesabımda ama tanımadı... Kendimi hatırlatmak için sene 1994 de İstanbul da bulundun mu dedim :)) Littleeee sen misin inanamıyorum , ne kadar güzelleşmişsin gerçi o zaman da güzeldin ama olgunluk başka bir hava vermiş sana tanıyamadım kızım ya dedi.... Yaklaşık abatısız 8 saat yazıştık.... Hiç evlenmemiş , ben boşandığımı söyledim vs.... Karşılıklı itiraflar geldi , o zaman geleceğinin belli olmadığını , belirsiz bir geleceğe beni de sürüklememek için kendini hep tuttuğunu , benden de bir adım gelmeyince sustuğunu sonra dağa çıktığında uzun uzun düşündüğünü ve iner inmez beni aradığını ama çok geç kaldığını söyledi. Ben de aslında yalan söylediğimi ona o cümleyi kurduktan tam 6 sene sonra evlendiğimi anlattım... İstanbul a geldiğinde beni mutlaka görmek istediğini ve en kısa zamanda geleceğini söyledi , telefonunu verdi ara beni dedi ama ben aramadım , her yerden de engelledim , bir daha hiç temas kurmadım. Neden böyle davrandığımı bilmiyorum ama sanırım kirletmek istemedim ya da korktum :))

Diyeceğim o ki Tus dan sonra ne olacaksa olsun , umarım her şey gönlünce olur. İçinde kalmasın :)
 
Ah ah aklıma gençlik yıllarım geldi :)

Ben de iş yerinden bir arkadaşımın doğum gününe zoraki gitmiştim... Ev çok kalabalıktı ve benim tarzım değildi. İyice sıkılmaya başladığım sırada kapıdan biri girdi içeri.... Bir saniye göz göze geldik selamlaşırken... Hayal gördüğümü düşündüm öyle yakışıklı , karizmatik , hele bir gülüşü var insanı cennete davet eden... O bir saniyede adama sırılsıklam aşık oldum. İlk görüşte Aşk :) Neyse o da hemen ev sahibinden kurtulup yanıma oturdu. İnsanlar kendi çaplarında eğleniyorlar , danslar , gülüşmeler vs... Biz dünyada değiliz , gece geç saatlere kadar bahçede sohbet ettik :)) Sonra o sarhoş oldu sabaha kadar ilgilendim :)) Sabah ben erken ayrıldım arkadaşın evinden , o dönem cep telefonu denilen lanet alet herkes de yok daha yeni yeni Türkiye de kullanıma başlamış :)) O ayılıp uyandığında doğum günü sahibine senin arkadaşa ayıp oldu , sabaha kadar benimle uğraştı , arayıp teşekkür etmek istiyorum diye söylemiş ve iş yerinin telefonunu almış :) Pazartesi işteyim saat 5 civarı seni arıyor dedi arkadaş , sesim titriyor ama o kadar mutluyum :) Neyse Bostancı da bir kahve ısmarlayayım sana çok utanıyorum teşekkür etmem lazım diye. Neyse biz buluştuk kahvelerimizi içtik gene sohbet sohbet sohbet ... Çok ama çok iyi dost olduk. Deli gibi aşığım neredeyse her gün buluşuyoruz ama kimseden farklı bir hareket yok , sadece karşıdan karşıya geçerken elimden tutup çekiştiriyor tek temas bu :) O burada teğmen okulundaydı sadece 4 ayı kalmıştı yaşadığı şehre dönmesine... Ne ben itiraf ettim ne de o bir adım attı. Gitmeden bir gün önce buluştuğumuzda çok dolaylı yoldan ima ettim ama beklediğim tepkiyi alamadım. Vedalaştık gitti. Aradan 5 ay geçtikten sonra iş yerinden aradı beni , nasılsın falan filan... Gittikten sonra aramadı sormadı diye bir hayli üzülmüştüm ve o üzüntü ile direkt ben nişanlandım , nişanlımda çok kıskanç , bir daha aramazsan sevinirim deyiverdim. Peki tamam mutluluklar dilerim , ben de aylardır dağdayım iner inmez seni aramıştım ama dedi kapattı :)

Neyse aradan uzun yıllar geçti... Ben boşandım sonra sosyal medyadan bunu bulup ekledim. Kabul etti fotoğrafımda var hesabımda ama tanımadı... Kendimi hatırlatmak için sene 1994 de İstanbul da bulundun mu dedim :)) Littleeee sen misin inanamıyorum , ne kadar güzelleşmişsin gerçi o zaman da güzeldin ama olgunluk başka bir hava vermiş sana tanıyamadım kızım ya dedi.... Yaklaşık abatısız 8 saat yazıştık.... Hiç evlenmemiş , ben boşandığımı söyledim vs.... Karşılıklı itiraflar geldi , o zaman geleceğinin belli olmadığını , belirsiz bir geleceğe beni de sürüklememek için kendini hep tuttuğunu , benden de bir adım gelmeyince sustuğunu sonra dağa çıktığında uzun uzun düşündüğünü ve iner inmez beni aradığını ama çok geç kaldığını söyledi. Ben de aslında yalan söylediğimi ona o cümleyi kurduktan tam 6 sene sonra evlendiğimi anlattım... İstanbul a geldiğinde beni mutlaka görmek istediğini ve en kısa zamanda geleceğini söyledi , telefonunu verdi ara beni dedi ama ben aramadım , her yerden de engelledim , bir daha hiç temas kurmadım. Neden böyle davrandığımı bilmiyorum ama sanırım kirletmek istemedim ya da korktum :))

Diyeceğim o ki Tus dan sonra ne olacaksa olsun , umarım her şey gönlünce olur. İçinde kalmasın :)
yaaa inanmıyorum sana neden neden nolur buluşun ya
 
Ah ah aklıma gençlik yıllarım geldi :)

Ben de iş yerinden bir arkadaşımın doğum gününe zoraki gitmiştim... Ev çok kalabalıktı ve benim tarzım değildi. İyice sıkılmaya başladığım sırada kapıdan biri girdi içeri.... Bir saniye göz göze geldik selamlaşırken... Hayal gördüğümü düşündüm öyle yakışıklı , karizmatik , hele bir gülüşü var insanı cennete davet eden... O bir saniyede adama sırılsıklam aşık oldum. İlk görüşte Aşk :) Neyse o da hemen ev sahibinden kurtulup yanıma oturdu. İnsanlar kendi çaplarında eğleniyorlar , danslar , gülüşmeler vs... Biz dünyada değiliz , gece geç saatlere kadar bahçede sohbet ettik :)) Sonra o sarhoş oldu sabaha kadar ilgilendim :)) Sabah ben erken ayrıldım arkadaşın evinden , o dönem cep telefonu denilen lanet alet herkes de yok daha yeni yeni Türkiye de kullanıma başlamış :)) O ayılıp uyandığında doğum günü sahibine senin arkadaşa ayıp oldu , sabaha kadar benimle uğraştı , arayıp teşekkür etmek istiyorum diye söylemiş ve iş yerinin telefonunu almış :) Pazartesi işteyim saat 5 civarı seni arıyor dedi arkadaş , sesim titriyor ama o kadar mutluyum :) Neyse Bostancı da bir kahve ısmarlayayım sana çok utanıyorum teşekkür etmem lazım diye. Neyse biz buluştuk kahvelerimizi içtik gene sohbet sohbet sohbet ... Çok ama çok iyi dost olduk. Deli gibi aşığım neredeyse her gün buluşuyoruz ama kimseden farklı bir hareket yok , sadece karşıdan karşıya geçerken elimden tutup çekiştiriyor tek temas bu :) O burada teğmen okulundaydı sadece 4 ayı kalmıştı yaşadığı şehre dönmesine... Ne ben itiraf ettim ne de o bir adım attı. Gitmeden bir gün önce buluştuğumuzda çok dolaylı yoldan ima ettim ama beklediğim tepkiyi alamadım. Vedalaştık gitti. Aradan 5 ay geçtikten sonra iş yerinden aradı beni , nasılsın falan filan... Gittikten sonra aramadı sormadı diye bir hayli üzülmüştüm ve o üzüntü ile direkt ben nişanlandım , nişanlımda çok kıskanç , bir daha aramazsan sevinirim deyiverdim. Peki tamam mutluluklar dilerim , ben de aylardır dağdayım iner inmez seni aramıştım ama dedi kapattı :)

Neyse aradan uzun yıllar geçti... Ben boşandım sonra sosyal medyadan bunu bulup ekledim. Kabul etti fotoğrafımda var hesabımda ama tanımadı... Kendimi hatırlatmak için sene 1994 de İstanbul da bulundun mu dedim :)) Littleeee sen misin inanamıyorum , ne kadar güzelleşmişsin gerçi o zaman da güzeldin ama olgunluk başka bir hava vermiş sana tanıyamadım kızım ya dedi.... Yaklaşık abatısız 8 saat yazıştık.... Hiç evlenmemiş , ben boşandığımı söyledim vs.... Karşılıklı itiraflar geldi , o zaman geleceğinin belli olmadığını , belirsiz bir geleceğe beni de sürüklememek için kendini hep tuttuğunu , benden de bir adım gelmeyince sustuğunu sonra dağa çıktığında uzun uzun düşündüğünü ve iner inmez beni aradığını ama çok geç kaldığını söyledi. Ben de aslında yalan söylediğimi ona o cümleyi kurduktan tam 6 sene sonra evlendiğimi anlattım... İstanbul a geldiğinde beni mutlaka görmek istediğini ve en kısa zamanda geleceğini söyledi , telefonunu verdi ara beni dedi ama ben aramadım , her yerden de engelledim , bir daha hiç temas kurmadım. Neden böyle davrandığımı bilmiyorum ama sanırım kirletmek istemedim ya da korktum :))

Diyeceğim o ki Tus dan sonra ne olacaksa olsun , umarım her şey gönlünce olur. İçinde kalmasın :)
Ay soluksuz okudum :)
 
yaaa inanmıyorum sana neden neden nolur buluşun ya
Artık çok ama çok geç... Bu arada ben tekrar evlenip boşandım ve oğlumun ikinci adı onun ismi kimse bilmez o yüzden de daha bir aşkla seviyorum kuzucuğumu :) Onu bulduğumda aradan 13 sene geçmişti ve sene 2005 di :) Şu an tam 13 sene daha geçti :) Sanırım artık kel bir adam olup , çoluk çocuğa karışmıştır. Hala gülüşünü hatırladıkça yüzüme aptal bir tebessüm oturur. Ve karşılıklı itiraf edildi ya bazı şeyler aşkımın karşılıksız olmadığını öğrenince çok huzur buldu kalbim :)
 
Ah ah aklıma gençlik yıllarım geldi :)

Ben de iş yerinden bir arkadaşımın doğum gününe zoraki gitmiştim... Ev çok kalabalıktı ve benim tarzım değildi. İyice sıkılmaya başladığım sırada kapıdan biri girdi içeri.... Bir saniye göz göze geldik selamlaşırken... Hayal gördüğümü düşündüm öyle yakışıklı , karizmatik , hele bir gülüşü var insanı cennete davet eden... O bir saniyede adama sırılsıklam aşık oldum. İlk görüşte Aşk :) Neyse o da hemen ev sahibinden kurtulup yanıma oturdu. İnsanlar kendi çaplarında eğleniyorlar , danslar , gülüşmeler vs... Biz dünyada değiliz , gece geç saatlere kadar bahçede sohbet ettik :)) Sonra o sarhoş oldu sabaha kadar ilgilendim :)) Sabah ben erken ayrıldım arkadaşın evinden , o dönem cep telefonu denilen lanet alet herkes de yok daha yeni yeni Türkiye de kullanıma başlamış :)) O ayılıp uyandığında doğum günü sahibine senin arkadaşa ayıp oldu , sabaha kadar benimle uğraştı , arayıp teşekkür etmek istiyorum diye söylemiş ve iş yerinin telefonunu almış :) Pazartesi işteyim saat 5 civarı seni arıyor dedi arkadaş , sesim titriyor ama o kadar mutluyum :) Neyse Bostancı da bir kahve ısmarlayayım sana çok utanıyorum teşekkür etmem lazım diye. Neyse biz buluştuk kahvelerimizi içtik gene sohbet sohbet sohbet ... Çok ama çok iyi dost olduk. Deli gibi aşığım neredeyse her gün buluşuyoruz ama kimseden farklı bir hareket yok , sadece karşıdan karşıya geçerken elimden tutup çekiştiriyor tek temas bu :) O burada teğmen okulundaydı sadece 4 ayı kalmıştı yaşadığı şehre dönmesine... Ne ben itiraf ettim ne de o bir adım attı. Gitmeden bir gün önce buluştuğumuzda çok dolaylı yoldan ima ettim ama beklediğim tepkiyi alamadım. Vedalaştık gitti. Aradan 5 ay geçtikten sonra iş yerinden aradı beni , nasılsın falan filan... Gittikten sonra aramadı sormadı diye bir hayli üzülmüştüm ve o üzüntü ile direkt ben nişanlandım , nişanlımda çok kıskanç , bir daha aramazsan sevinirim deyiverdim. Peki tamam mutluluklar dilerim , ben de aylardır dağdayım iner inmez seni aramıştım ama dedi kapattı :)

Neyse aradan uzun yıllar geçti... Ben boşandım sonra sosyal medyadan bunu bulup ekledim. Kabul etti fotoğrafımda var hesabımda ama tanımadı... Kendimi hatırlatmak için sene 1994 de İstanbul da bulundun mu dedim :)) Littleeee sen misin inanamıyorum , ne kadar güzelleşmişsin gerçi o zaman da güzeldin ama olgunluk başka bir hava vermiş sana tanıyamadım kızım ya dedi.... Yaklaşık abatısız 8 saat yazıştık.... Hiç evlenmemiş , ben boşandığımı söyledim vs.... Karşılıklı itiraflar geldi , o zaman geleceğinin belli olmadığını , belirsiz bir geleceğe beni de sürüklememek için kendini hep tuttuğunu , benden de bir adım gelmeyince sustuğunu sonra dağa çıktığında uzun uzun düşündüğünü ve iner inmez beni aradığını ama çok geç kaldığını söyledi. Ben de aslında yalan söylediğimi ona o cümleyi kurduktan tam 6 sene sonra evlendiğimi anlattım... İstanbul a geldiğinde beni mutlaka görmek istediğini ve en kısa zamanda geleceğini söyledi , telefonunu verdi ara beni dedi ama ben aramadım , her yerden de engelledim , bir daha hiç temas kurmadım. Neden böyle davrandığımı bilmiyorum ama sanırım kirletmek istemedim ya da korktum :))

Diyeceğim o ki Tus dan sonra ne olacaksa olsun , umarım her şey gönlünce olur. İçinde kalmasın :)
Uuuuuuuuuuu
Bu neydi :)
 
Artık çok ama çok geç... Bu arada ben tekrar evlenip boşandım ve oğlumun ikinci adı onun ismi kimse bilmez o yüzden de daha bir aşkla seviyorum kuzucuğumu :) Onu bulduğumda aradan 13 sene geçmişti ve sene 2005 di :) Şu an tam 13 sene daha geçti :) Sanırım artık kel bir adam olup , çoluk çocuğa karışmıştır. Hala gülüşünü hatırladıkça yüzüme aptal bir tebessüm oturur. Ve karşılıklı itiraf edildi ya bazı şeyler aşkımın karşılıksız olmadığını öğrenince çok huzur buldu kalbim :)
Gerçekten inanamıyorum bu hikayeye ya hiç mi acaba demiyorsun
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back
X