- Konu Sahibi askokuskogelin
-
- #301
Kültür farkı demişsin de.. onlardaki evet türk kültüründe olan bazı adetleri uygulamislar.. sizin ailede ise Türk kültürüne ait bı emare dahi yok. Olmak zorunda değil tabi . Ama ailece saygısız ve simariksiniz. Yok rengi attı yok tepem attı. Yok art niyet arıyorum.. çünkü art niyetli siniz. Köylü derken. Siz nesiniz pardon. Senin atan babam deden bı köye mensup değil mi. Sizin soyunuz çok asil harika mukemel . onlar köylü. Keske birazcik köylü olsaydınız. Kibir çok tehlikelidir.Öncelikle herkese merhaba. Ben yıllardır kadınlar kulübünü ara ara açıp okurum, fakat ilk kez bir hesap açıp buraya yazma ihtiyacı hissettim, çünkü hayatımda bunları paylaşabileceğim kimse yok. 28 yaşındayım 6 aydır nişanlıyım. Nişanlımla aynı kültürlere ve yaşam tarzına sahip, ortak zevkleri olan, birlikte seyahat eden ve keyif alan bir çiftiz. Yaşam tarzı olarak birbirimize çok uygun olduğumuz için ailelerimizin de öyle olacağını düşünmüştüm. Ama öyle olmadı, bu her ne kadar benim için başta sorun olmasa da işin içine aileler girince öyle basit olmuyormuş. Nişanlımın annesi bana patikler yelekler lifler falan yaptırmış çeyiz diye. Yani benim anneannemin dahi hayatında patiği olmamıştır, yoldan geçen biri bile baksa benim böyle şeyler kullanmayacağımı anlar. Biz zaten özellikle çeyiz bohça öyle şeyler istemediğimizi söyledik. Biz hiç böyle dememişiz gibi evimizin ortasına kurdele sarılı bohçalar gelince annemin rengi attı sinirden. Hani durumları olmayan insanlar olsalar, kendilerince bunu yapabilmişler hediye olarak getirmişler derim. Bir de gayet imkanları durumları varken ve rahatsız olduğumu belli ettiğim halde inatla o asla kullanmayacağımın bariz olduğu şeyleri bana göndermenin altında art niyet aramaya başladım. Başka bir ürün de yok sadece patik ve yelek geliyor sürekli. Onların kültürüdür tamam saygı duyayım diyorum. Ama bana bu şeyleri böyle sürekli sürekli göndermek de bana saygısızlık oluyor. Evlerine çok sık gitmiyorum çünkü gittiğimde keyif almıyorum. Geçen gün çağırdıkları için gittim anne baba dedirtmeye çalışıyorlar. Direkt söylemiyorlar ama babana sor bakalım kahve ister mi falan diyor annesi. Yani kimseye anne baba demek zorunda değilim, benim ailemin de bize anne baba desin gibi bir talebi yok özellikle de istemediklerini belirttiler. Sonuçta herkesin tarzı belli hayatı belli bu yaşımdan sonra olduğum kişiyi değiştiremem. Ben yine bir şekilde idare ediyorum uyum sağlamaya çalışıyorum ama annem çok sinirleniyor bunlar ne saçmalıyor diye. Annem sinirlenip söylendikçe bu sefer ben doluyorum. Bugün en sonunda babam bile söyledi kararından emin misin bu aileyi nereye kadar idare edeceksin diye. Böyle söyleyince ne cevap vereceğimi de bilemedim. Bunları kimseye de anlatamam çünkü benim ailemde arkadaş çevremde kaynana gibi bir kavram dahi yok evli olan çok az arkadaşım var onlar da eşlerinin annelerine ismiyle ya da hanım diyerek hitap ederler. Ben bunları anlatsam muhtemelen benimle dalga geçerler nereden buldun o köylüleri diye. Artık kimseye bir şey diyemediğim için de gelip burada sormak istedim. Çok seviyorum evet ama aileler arası bu kültür farklılığı ilişkimizi yıpratır mı? Nişanlımla hiçbir sorunumuz yok şimdiye kadar olmadı da, ailem de onu çok seviyor. Ama ilerde bu ailesiyle yaşadığım sorunları kendimi tutamayıp ona yansıtır mıyım bu saçmalıkları nereye kadar idare edebilirim bilmiyorum. Ya da sadece evlilik yaklaştıkça korkup bundan kaçmak için kendime bahane mi arıyorum bilmiyorum. Belki de burada yazılanlara göre benim sorunlarım şımarıklık gibi algılanacak ama ne yapacağımı bilemiyorum. Umarım kimse söylediklerimi yanlış anlamaz.
Tamaaaam şimdi anlaşıldı ne kadar nadide bir çiçek olduğunBenim İstanbulluluğum 7 göbek değil kökte köylülük var kuzucum, düğün dernek için arada gidince köy tatlı geliyordu şalvar da çekiyordum ayağıma lastik ayakkabı da giyiyordum ama bizim köy bir değişik su yerine içki ver, bol bol altın iste, dediklerimi yapmazsanız meydana tellal çıkarır rezil ederim de
Adamlar içki süngeri kadınlar kuyumcu dükkanı:)
7 nesil İstanbullu hayatında hiç mi İstanbul'da yaşayıp da altın isteyen görmedin:)) Ben İstanbul'un nasıl bir yerinde yaşamışımÜlkenin 7 bölgesinden her insanla tanıştım, birinin düğününe gider zılgıt çekerdim diğerinin düğününde kokteyl içerdim, İstanbullu bir hatun olarak sen nasıl böyle kaldın:)))
Ahaha ya aynen öyle Ankara nin merkezinde bile hala gecekondu binaları duruyor yani oralara eski Ankara evleri yapıyorlar.aynen öyle oldu.okuduğum okulun arkası köydü inekler geziniyordu arada üniversitenin bahçesine de kaçardı inek .ama aradan 20 yıla yakın zaman geçti şimdi o köyün yerinde lüks konutlar var ve ankaranın en elit semtlerinden oldu.ben öğrenciyken avm bir iki taneydi bu arada.tühh yaşım da iyice ortaya çıkacak ama neyseee.
Bakin bunu ben de bilmiyordum yani altin hediyesini biliyordum ama aileler oturup bunun pazarligina girip şu kadar gram olacak ondan asagi olmaz. 10 bilezik 2 metre zincir diye liste vermeler filan, kaynanayla don alişverişlerine cikmak...
Disardan goruyordum hediye, takı da iç kisimda ciddi bir pazarliga oturuldugunu biiyordum.
Yün iyidir. Yazın serin, kışın sıcak tutar. :)İnatla kullanıyorum amayıkattım yünü, yıkatmamam gerekiyormuş galiba ama tam da çözemedim o mevzuyu.
Muhtemele nişanlınız ailesine "köylüler" ifadesini kullandığınızı öğrendiğinde sizden ayrılacaktır, ayrılmalı bence.Öncelikle herkese merhaba. Ben yıllardır kadınlar kulübünü ara ara açıp okurum, fakat ilk kez bir hesap açıp buraya yazma ihtiyacı hissettim, çünkü hayatımda bunları paylaşabileceğim kimse yok. 28 yaşındayım 6 aydır nişanlıyım. Nişanlımla aynı kültürlere ve yaşam tarzına sahip, ortak zevkleri olan, birlikte seyahat eden ve keyif alan bir çiftiz. Yaşam tarzı olarak birbirimize çok uygun olduğumuz için ailelerimizin de öyle olacağını düşünmüştüm. Ama öyle olmadı, bu her ne kadar benim için başta sorun olmasa da işin içine aileler girince öyle basit olmuyormuş. Nişanlımın annesi bana patikler yelekler lifler falan yaptırmış çeyiz diye. Yani benim anneannemin dahi hayatında patiği olmamıştır, yoldan geçen biri bile baksa benim böyle şeyler kullanmayacağımı anlar. Biz zaten özellikle çeyiz bohça öyle şeyler istemediğimizi söyledik. Biz hiç böyle dememişiz gibi evimizin ortasına kurdele sarılı bohçalar gelince annemin rengi attı sinirden. Hani durumları olmayan insanlar olsalar, kendilerince bunu yapabilmişler hediye olarak getirmişler derim. Bir de gayet imkanları durumları varken ve rahatsız olduğumu belli ettiğim halde inatla o asla kullanmayacağımın bariz olduğu şeyleri bana göndermenin altında art niyet aramaya başladım. Başka bir ürün de yok sadece patik ve yelek geliyor sürekli. Onların kültürüdür tamam saygı duyayım diyorum. Ama bana bu şeyleri böyle sürekli sürekli göndermek de bana saygısızlık oluyor. Evlerine çok sık gitmiyorum çünkü gittiğimde keyif almıyorum. Geçen gün çağırdıkları için gittim anne baba dedirtmeye çalışıyorlar. Direkt söylemiyorlar ama babana sor bakalım kahve ister mi falan diyor annesi. Yani kimseye anne baba demek zorunda değilim, benim ailemin de bize anne baba desin gibi bir talebi yok özellikle de istemediklerini belirttiler. Sonuçta herkesin tarzı belli hayatı belli bu yaşımdan sonra olduğum kişiyi değiştiremem. Ben yine bir şekilde idare ediyorum uyum sağlamaya çalışıyorum ama annem çok sinirleniyor bunlar ne saçmalıyor diye. Annem sinirlenip söylendikçe bu sefer ben doluyorum. Bugün en sonunda babam bile söyledi kararından emin misin bu aileyi nereye kadar idare edeceksin diye. Böyle söyleyince ne cevap vereceğimi de bilemedim. Bunları kimseye de anlatamam çünkü benim ailemde arkadaş çevremde kaynana gibi bir kavram dahi yok evli olan çok az arkadaşım var onlar da eşlerinin annelerine ismiyle ya da hanım diyerek hitap ederler. Ben bunları anlatsam muhtemelen benimle dalga geçerler nereden buldun o köylüleri diye. Artık kimseye bir şey diyemediğim için de gelip burada sormak istedim. Çok seviyorum evet ama aileler arası bu kültür farklılığı ilişkimizi yıpratır mı? Nişanlımla hiçbir sorunumuz yok şimdiye kadar olmadı da, ailem de onu çok seviyor. Ama ilerde bu ailesiyle yaşadığım sorunları kendimi tutamayıp ona yansıtır mıyım bu saçmalıkları nereye kadar idare edebilirim bilmiyorum. Ya da sadece evlilik yaklaştıkça korkup bundan kaçmak için kendime bahane mi arıyorum bilmiyorum. Belki de burada yazılanlara göre benim sorunlarım şımarıklık gibi algılanacak ama ne yapacağımı bilemiyorum. Umarım kimse söylediklerimi yanlış anlamaz.
Aç gözlulugun adı şeref olmuş.Abinizi tebrik ederimBu altın isteme olayı, pazarlığı bizde de yok. Hatta çok ayıp karşılanır. Abimin bir kız arkadaşı vardı, evlenme teklifi etmişti. Yani evleneceklerdi vs vs. Kız demiş ki annemle konuştuk düğünde ne takacaksınız bizim orada (aydın) erkek şanı, şerefi kadar takar. Abim de eeee diyelim ki ben fakir bir adamım, durumum kötü şerefsiz mi oluyorum o zaman? Bu zihniyetle bir dakika dahi geçiremem deyip ayrılmışkızın beni barıştır diye aylarca tacizi ve bunda bir şey yok beni bu yüzden terketti demesi sonucu (kendisi sanki çok normalmiş gibi anlattı) öğrendim neden ayrıldıklarını. Bana da çok abes gelmişti bu olay. Herkes zaten çocuğuna en iyisini yapar. Ama bu pazarlık bazı kültürlerde normal sayılıyor. Ne takalım diye sorulduğunda siz kendiniz bilirsiniz denilir geçilir bizde.
Ben de düğün sevmem o yüzden düğün yapmadım ama akrabanın, eşin dostun düğünlerine katıldım, iyi ki düğün sevmiyorsun çift düğünle evlenmişsinValla bacım ömrümde gittiğim düğün sayısı 10 falanikisi zaten kendi dugunum , kalan da arkadaşlarımın otellerdeki düğünleri , ben düğün hiç sevmem
Sürekli yaşanmaz ama arada bir gitmek güzel oluyor, su kuşu olduğumdan ineğinden eşeğinden önce derelerine, bakir kalmış termal su kaynaklarına koşuyorum:)Ya köy gördüm-görmedim muhabbetini okuyunca aklıma eşimin annesinin köyüne gittiğimizde (Ömrümde ilk kez bir köye gidişimdi), sevinç ve heyecanla denk geldiğim salınık gezen her inek ve eşekle fotoğraf çekinmem geldi ehehe Napıyor bu deli demişlerdir herhalde görenler.
Sürekli yaşanmaz ama arada bir gitmek güzel oluyor, su kuşu olduğumdan ineğinden eşeğinden önce derelerine, bakir kalmış termal su kaynaklarına koşuyorum:)
Biz köylerimizi yabancılar kadar bilmiyoruz maalesef, onlar bizden daha çok geziyor.
ben yollarım arkadaşım gönder içimden geldi ne güzel yazmışsın. Keşke herkes senin gibi bilinçli ve kibar olsa :)öteden beri fake konuyum diye bağıran bir konuya bir sürü arkadaş cevap vermiş. şikayet ettim hesabı.
ciddi bir konu gibi cevap vercem ama,
iki okumuş eğitim alan insan kendini bir şey sanıp bir şey beğenmiyor. sanki yalı dairesi olan paşa torunu, sanki büyükelçi kızı.
ha ben de nişanlıyım bohça yapmadım. böyle gelenekleri de çok demode bulurum. ama insanlar emek verip yapmışlar. teşekkür edilir geçilir. ki patik ve yelek aşırı güzel şeyler ben de çeyizime arıyorum bunlardan. adresimi özelden versem bana yollar mısın acaba? :))
Alemsiniz yaKesinlikle.
Yayla köyleri var buralarda, içlerinden şelaleler akar, yol kenarlarına karadutlar dökülür, çardaklarda oturulur, yatılır. Kamping yapan turistler gidiyorlar, geziyorlar hep.
Bana çok değişik gelmişti salınık hayvanları görmek. Hatta sorup durmuştum "E akşam mı topluyorsunuz, kaçıp gitmiyor mu, ya biri alırsa" vs. Kendileri geri geliyorlarmış inekler de tavuk gibi. Ben civciv, tavuk, oğlak, eşek, sıpa yakalayayım seveyim derdine düşüyorum genelde.
Küçümsemek değil de imkan yoktu ki mune. Benim çocukluğumda biz izmirin göbeğinde yaşıyorduk. Annemin de babamın da köyü yok. 90’lı yıllar dört çocuklu memurun altında araba yok doğal olarak. Hadi çevre illeri köyleri gezelim durumu yok. Lojman komşuları köye gidince bizim niye köyümüz yok diye ağladığım çok oldu bebeyken. Sanırım liseye kadar hayvanat bahçesi ve kedi köpek dışında gördüğüm tek hayvan kurbanda getirilip iki üç gün bakılan koyunlardı. Lojmanın bahçesinde meyve ağaçları vardı ama onları tanıyordumAlemsiniz yaİneği eşeği bir tek national geographic de görmüş gibisiniz :))) İstanbul'da bahçeli bir evde oturuyordum, meyve ağaçları vardı bir gün bir arkadaş geldi kocaaaa eriklere bakıp bu kiraz ağacı mı dedi, yok karpuz dedim, yani tamam herkes köyü bilmek zorunda değil fakat İstanbul'da bile tarım ve hayvancılıkla uğraşan köyler var, onları da mı ziyaret eden olmadı
Köyler bir bizde küçümseniyor galiba, köy müüüüüü ımmm şey haline giriyoruz, millet aksine köylerini kalkındırıyor, dünyanın en iyi peynirlerini, şaraplarını üreten ülkeler bunları hep köylerde yapıyor, köylülerine çok kıymet veriyorlar, halkı kırsal alana yerleşip tarım yapsın diye maddi teşvik yapan ülkeler var, umarım bir gün bizim köylerimizde aynı seviyeye ulaşır.
Alemsiniz yaİneği eşeği bir tek national geographic de görmüş gibisiniz :))) İstanbul'da bahçeli bir evde oturuyordum, meyve ağaçları vardı bir gün bir arkadaş geldi kocaaaa eriklere bakıp bu kiraz ağacı mı dedi, yok karpuz dedim, yani tamam herkes köyü bilmek zorunda değil fakat İstanbul'da bile tarım ve hayvancılıkla uğraşan köyler var, onları da mı ziyaret eden olmadı
Köyler bir bizde küçümseniyor galiba, köy müüüüüü ımmm şey haline giriyoruz, millet aksine köylerini kalkındırıyor, dünyanın en iyi peynirlerini, şaraplarını üreten ülkeler bunları hep köylerde yapıyor, köylülerine çok kıymet veriyorlar, halkı kırsal alana yerleşip tarım yapsın diye maddi teşvik yapan ülkeler var, umarım bir gün bizim köylerimizde aynı seviyeye ulaşır.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?