çok doğru bir tespit, senin analizlerine hastayım bu arada:) psikolojiye hakimiyetin nereden? yane eğitiminimi aldın, yoksa ilgi alanınmı merak ettim canım?
Konu sahibiyle aynı fikirdeyim, böyle erkekler evlenmemeli. Bayanlar bu sınırlarını çizme konusunda daha kararlı, az sayıda da olsa hemcinslerimizdende aileye aşırı düşkün olan olabilir.
Ama nedense erkeklerin genelinde böle aşırı bir düşkünlük var ve sınırları çizebilenler aynı çizemeyen bayanlar gibi sınırlı sayıda
Hepimiz ailemize düşkünüz, ama bunun bir ölçüsü olmalı. Ölçü kaçınca tadı da kaçıyor ilişkilerin bence.
Benim eşimin annesinin ciddi bir sağlık sorunu var. O yüzden ilişkimiz normal. Yalnız bayrağı görümcem almış durumda ve bazen bende çok bunalıyorum, hatta bu nedenle ayrılmayı düşünüyorum. Çünkü hayatımın sonuna kadar bunu kaldırabileceğim konusunda net değilim.
Erkekler sınırı çizmeli diyoruz ama işte net birşey varki bunu beceremiyorlar, çünkü anneler öyle bir suçluluk duygusu işlemişlerki içine erkek aslına bakarsanız daha çok bu vicdani durumdan dolayı annelerine hayır diyemiyorlar. Benim eşim dediği hayırları bana geri yansıttı birtakım tartışmalarla ve hiç beklemediğim şekil ve zamanlarda. Birikim yaptığını gördüm, çünkü anne ve ablasına karşı suçluluk hissediyordu. Acısını benden çıkardı. Objektif davranmayı başaramadı, haklı olduğumda bile. Oysa ki net olsaydı, o zaman belki güvenim yara almazdı:
Bu konuda erkekler ne yazıkki zayıf, bu zayıflığın bu kadar ileri boyutta olabileceğini evlenmeden kanıksayamıyorsunuz.
Yane genel kural şu; eşinizi seviyorsanız, bu durumu kabul edeceksiniz. Kabul etmemeniz sevmediğiniz anlamına gelmez ama ne yazıkki bizim toplumumuzda evlilikler üç maymunu oynarsanız yürüyor. Ben bunu beceremedim kendi adıma ve ayrılmayı ciddi ciddi düşünüyorum gerekli şartları oluşturduğumda. Ne yazıkki bazı şeyler sevgimin önüne geçti