Afyon Mutfağının genel temasına bakacak olursak et yemekleri, hamur işleri ve sebze yemeklerinden oluşan bir mutfakla karşılaşırız.
Afyon Mutfağının genel temasına bakacak olursak et yemekleri, hamur işleri ve sebze yemeklerinden oluşan bir mutfakla karşılaşırız.
Patlıcan Afyon mutfağında en çok kullanılan sebzeler arasında başı çeker. Yemeklerde, özellikle yörede yetişen ve mor patlıcan tercih ediliyor. Afyon da patlıcandan 20 fazla yemek yapılır. Bunlardan bazıları : Patlıcan Böreği, Nohutlu Patlıcan, Kavurmalı Patlıcan Kebabı, Patlıcan Küllemesi, Patlıcan Dolması, Patlıcan Kızartması, İmam Bayıldı, Patlıcan Köftesi, Patlıcan Çöp Kebabı, Patlıcan Ezmesi, Patlıcan Pilakisi, Etli Patlıcan Sarması, Etli Patlıcan Yahnisi, Patlıcan Doğraması, Patlıcanlı Pilav, Patlıcan Oturtma, Hünkar Beğendi, Patlıcan Gömmesi, Patlıcan Turşusu, Patlıcan Sırt Dolması olarak örneklendirilebilir.
Afyon daki bunca yemek zenginliği yerli halkın çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Türkmenler, Çerkezler, Azerilerden oluşan yerel halk sayesinde bu zenginliğe kavuşan Afyon mutfağı yapı itibari ile Ege Mutfağı ndan farklılaşarak İç Anadolu Mutfağına yakınlaşmıştır. Afyon mutfağında, et yemekleri uzun sürede, kendi yağında pişirilir. Bulgur ve nohut en çok kullanılan yiyecekler olup, yemeklerde yağ olarak don yağı kullanılır. Hamur işleri, Afyon mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır ve haşhaş ile zenginleştirilir.
SIRA YEMEĞİ
Afyon da Sıra Yemeği de önemli bir gelenektir. Yaklaşık 10-15 çeşitten 40 çeşide kadar yemeğin ikram edildiği; meydanlarda gerçekleştirilen yemekli toplantılar Sıra Yemeği olarak adlandırılır. Bu yemekler toplantının özelliğine göre yemeği veren ev sahibi veya komşular tarafından hazırlanır. Örneğin, doğum, ölüm davetlerinde komşular ve akrabaların hazırladığı sıra yemekleri, sünnet düğünlerinde aşçılar tarafından yapılır. Bunlardan başka; Hacı Daveti, nişandan sonra yapılan Zinardı, Oğlan Kınası, Güveyi Koyma, El Öpme ve Çeyiz İndirme Daveti ile sosyal bir kaynaşma imkanı sunan toplantılardan olan Gezeklerde sıra yemeği verilir.
Sıra yemeklerinde, yemeklerin sofraya getiriliş sırası önemli olup, sindirimi kolaylaştırmak amacıyla yemeğin sonunda Bamya Çorbası verilir. Bamya çorbası Konyada da klasik mönülerde ara yemeği olarak önem arz eder. Konyada pilav ve kara yemek takımında ekşi olduğu için tatlıdan sonra verilerek ikinci tertip yemeklerin yenmesi için iştah açar.
AFYON DEYİNCE SUCUK
Sucuk Afyon deyince akla gelen çok önemli bir gıda maddesidir.Türklerin pastırma ve kavurma ile birlikte Orta Asyadan beri tükettiği et ürünlerinden olan sucuk, Afyon ili ile özdeşleşmiş ürünlerden birisidir. Sucuk yapımının esası pastırma yapımında olduğu gibi çiğ etin, tuz ve baharatla pişirilişi dir. Yapımı için en uygun dönem Ekim ve Kasım aylarıdır. Sucuk yapımı için, pastırma yapmaya elverişli olmayan küçük et parçaları kullanılır veya büyükbaş hayvan kesilerek sucuk elde edilir. Sucuk üretiminde orta yaşlı kasaplık hayvanlar kullanılmalıdır. Yaşlı ve genç hayvanların etleri verim ve lezzet açısından sucuk üretimi için uygun değildir. Kesilerek kuşbaşı büyüklüğüne getirilen etler, karabiber, kırmızı biber, zencefil, yenibahar ve sarımsakla karıştırıldıktan sonra ince delikli kıyma makinasından birkaç kez geçirilir. Sucuk yağlı kıyma ile yapılmalıdır; aksi halde sert olur. Hazırlama sırasında et sıcaklığı -2 derece civarında olursa elde edilen sucuk daha kaliteli olur. Tuz aşamalı olarak ete katılarak, soğuk ortamda etin bir gece boyunca dinlenmesi sağlanır. Hamur haline gelen karışım, önceden temizlenmiş ve kurutulmuş bağırsaklara doldurulur. Bağırsaklar belirli yerlerinden boğum boğum bağlanır ve dinlendirilip güneşte 2 3 gün kurutulmaya bırakılır.
Afyon ekonomisi için sucuk o kadar önemli bir yer etmiştir ki sırf Afyonkarahisar Sucuğunun gerçek lezzetini tattırmak konusunda ise yine Afyonkarahisar Sağlıklı Et, Et Mamulleri ve Sucuk Üreticileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ASEMSU) kurulmuştur.
Afyona özel bir başka ürün de Afyon Köy Peyniri dir. Salamura beyaz peynire benzeyen ama ondan daha az tuzlu, yumuşakça bir peynir çeşidi olan bu peyniri İstanbul da hemen her semt pazarında bulabiliyorsunuz.
Afyon a özgü bir diğer peynir türü de Afyon Tulum Peyniridir. Yaylada yapılmış tam ya da yarım yağlı taze, tuzsuz peynirin, önceden traşlanmış deriye basılmasıyla yapılır. Keçi ya da koyun sütünden yapılır. Afyon tulumunun özelliği, bekletildiği mahzenlerin ısısının daha yüksek olması sebebiyle, diğer peynirlere göre daha çabuk olgunlaşmasıdır.
AFYON KAYMAĞI
Afyon a özgü bir diğer unutulmaz lezzet de Afyon Kaymağı dır. Afyonkarahisar'ın dünyaca ünlü''Afyon Kaymağı'' lokum, sucuk, kaplıcalar ve haşhaşla birlikte ilin tanıtımına sağladığı önemli katkının yanı sıra bölge köylüleri için geçim kaynağı olma niteliğini de sürdürüyor. Afyon kaymağının lezzet sırrının, özel kaplarda ve manda sütünden,tekniğine uygun yapılmasında saklı olduğunu belirten üreticiler, kaymağın sadece 250 gramının 2 günde meydana geldiğini ifade etmektedirler. Sadece evlerde sınırlı imkanlarla yapılan Afyon Kaymağı, çabuk bozulması nedeniyle de, uzak illere gönderilemiyor.
Afyondaki kaymak üreticilerinden olan Ayşe Özçınar kaymaktaki sırrı şöyle anlatıyor :
'Kaymağın Afyon Kaymağı olabilmesi için önce manda sütünden yapılmış olması gerekiyor. Mandalarımızı sabah saatlerinde sağarak, otlaklara göndeririz. Sağdığımız sütü kısık ateşte öğleye kadar kaynatırız. Kaynatmanın ardından üzerine bez parçalarıyla örterek terletiriz. Mandalar akşam saatlerinde geldiğinde ise tekrar sağarak, sabah kaynattığımız sütün üzerine ilave ederek tekrar kaynatırız. Bütün bu işlemler bittikten sonra ise sütün üzerinde kalıplaşmış olan kaymağı keserek, özel kaplarına koyup, buzdolabında soğumaya bırakırız. Belirli bir süre soğutulan kaymak ertesi gün satışa çıkarılır.'' Sütün terlemesi olayını ise ''sütün içinde bulunan su miktarının buharlaşarak azalması'' olarak anlatan Ayşe Özçınar, kaymak satışlarının ise eşlerine düştüğünü kaydetti. Afyonkarahisar köylerinde gram gram hazırlanan ''Afyon Kaymağı'' günün ilk ışıklarıyla kurulan pazarda satışa sunuluyor.
Afyon'un sembolü haline gelen kaymaklı şeker ve kaymaklı lokum 1901 senesinde şekerci ustası Salih Şeker tarafından yapılmıştır. Manda sütü kaymağına şeker karıştırılarak yapılan bu şeker, halen torunları tarafından imal edilmektedir. Kaymaklı şeker, kakaolu, antep fıstıklı, fındıklı ve bademli olarak imal edilmektedir. Kaymaklı lokum ise, hindistan cevizli, çikolatalı ve cevizli olarak yapılmaktadır. Salih Şeker tarafından kurulan,günümüzde ise torunları tarafından yönetilen Altınay Şekerleme, Afyon'un ve Türkiye'nin köklü kuruluşlarından birisidir. Salih Şeker in kaymaklı şekeri muhteşem bir lezzet olarak bize sunmasının hikayesi de oldukça ilginç doğrusu :
1900 li yıllarda Afyon da şekerci dükkanı ve imalathanesi bulunan Şekerci Salih Efendi, binlerce yıllık kültürün uzantısı olarak geleneksel akide şekeri, mevlana şekeri ve lokum üretimi yapmaktaydı. Bir gün çayla birlikte kullanılan ve adına Taş şekeri ya da bergamut şekeri denilen beyaz renkli sert şekeri üretirken, bu şekerin kısa sürede bozulduğunu ve çürüdüğünü farketmiş. Bunun üzerine şeker hamurunun içine halis süt kaymağı katmayı denemiş ve şekeri kaymakla yoğurarak çok değişik lezzette yeni ve dayanıklı bir şeker türü bulmuş; adına da Kaymak Şeker demiş. Ömrü 45 güne kadar uzayan bu tatlı Anadolu da çok sevilmiş ve Türk tatlı kültüründe bir yer edinmiştir.
Afyon mutfağında yer alan diğer lezzetler ise : Bulgur yemekleri, sakala çarpan çorbası,çullama köfte, ilibada dolması, sulu köfte, sırt dolması, göce tarhanası, nohut çöreği, göce köftesi ve tarhanası, özbek pilavı, Afyon salatası, şakşuka.
Afyon yemekleri deyince akla ilk gelen İkbal Lokantası ilk olarak 1922 yılında Afyon çarşısının içinde faaliyete geçmiş. Kurucusu ise Salim Pancar... Salim Pancar 1978 yılında vefat edene kadar yemekleri hep kendisi pişirmiş. O vefat edince yerine oğlu Çetin pancar geçmiş. Lokantada yer alan dev aynaların hikayesini Sayın Ali Rıza Kardüz şöyle anlatıyor : 1946 yılında Yıldız Sarayı'nın bazı eşyaları tasfiye edilmiş. Bunlar il özel idarelerine gönderilmiş. İl özel idareleri de kullanmadıklarını satışa çıkarmış. İkbal'in kurucusu Salim Pancar, Afyon ve Kütahya özel idarelerinin satışa çıkardığı aynaları tanesi 250 bin liradan satın alıp, lokantasının duvarlarına karşılıklı asmış. O tarihlerde 175 bin liraya bahçeli bir ev satın alınabiliyormuş.
İKBAL grubu ismini Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürkten almış. Grubun isim öyküsü kısaca şöyle...(Kaynakça bölümünde de belirttiğim üzere aşağıdaki anı İkbal Grubu nun kendi WEB sitesinden alınmıştır)
Salim Efendinin 1922 yılında Afyonda mütevazı bir Anadolu lokantası olarak işletmeye başladığı Zümrüt Lokantası, 1934 yılında Atatürkün Afyonu ziyaret etmesi ile tarihi bir an yaşar
Atanın Kocatepe ve Dumlupınara yapacağı gezi, dönemin Afyon Valisi Ahmet Evrendileke bildirilir. Vali, Atatürkü nerede, nasıl ağırlayacağını Vilayet Başkatibi Bekir Evrenkayaya danışır. Evrenkaya, Atayı Belkaracaören köyündeki bağ evinde ağırlayabileceğini ve yemeklerin hazırlığı için de, Kabaklı Mahallesi Muhtarı Mustafa Pancarın oğlu aşçı Salim Ustayı çağırabileceğini söyler. Hazırlıklar başlar. Yemeğin verileceği gün, bağ evinin bahçesine masalar kurulur ve hazırlanan yemekler özenle yerleştirilir. Atatürk kurulan sofrayı ve yemekleri öylesine beğenir ki, Salim Ustayı yanına çağırarak ne iş yaptığını sorar. Şehir içinde Zümrüt adında küçük bir lokantası olduğunu söyler genç aşçı. Ata, Zümrüt ismini beğenmez. Usta, sen korkma, böyle gidersen bahtın çok açık olur. Lokantanın adını da, bahtı ve önü açık anlamına gelen İKBAL koy der.
Paşa, Afyondan ayrılmadan önce lokantanın önünden geçer
İkbal tabelası çoktan yerine takılmıştır
ALINTIDIR...