Yazdıklarını okudum da
anlamaya çalıştım epey..
Şunu çok rahat söyleyebilirim.
Hayatın, yaşamın yada tabiatın.. bir bütünlüğü olduğunu idrak edemeyen bir arkadaşımızsın.
Konu burada bir koyunun hayatının benim hayatımdan üstün olması yada olmaması değil.
yada bir koyunun hayatıyla ilgili benim karar verme yada vermemek üzere söz hakkımın olup olmaması da değil.
Mevzu bahis tabiatımız, yaratılışımız..
O zaman bir aslan kim oluyor da bir insanı öldürmeye yeltenebiliyor da diyebiliriz.
Yada zehirli bir yılan.
Ama onların tabiatı öyle, yaratılışların da bu var mı diyeceksin.
Senin mantığına göre
ben kimim ki konuşamıyor diye bir danayı kesebilme hakkını kendimde bulabiliyorum.
Ama bir yılan da bana gelip seni sokabilir miyim diye sormuyor.
İzin istemiyor.
Yaşama, barınma, işkence görmeme, öldürümeme gibi haklarda her can'lı eşittir.
Fakat nasıl bir bebek zihinsel olarak senden daha az gelişmiş ise, hayvan içinde bu geçerli.
Bir bebek elini değil ısırmak, koparsa suçlu olmaz. Fakat sen ona karşı önlemini alırsın.
Ve o dişi bile olmayan bebeğin sana "ısırayım mı abla!" demesini beklemezsen, daha da önemlisi ön uyarıda bulunmadığı için onu ağırlaştırılmış müebbet hapsine çarptıramazsın.
Hayvanlardan kendini korursun. Hiçbir Müslümanın kesip yemediği köpeklerde insanlara saldırabilir, çözümü onları kaynar tencereye atmak değilmiş demek ki. Bunun yerine alternatif çözümler üretirsin. Ki evinize ne yılanın ne de aslanın girmediğinden eminim. Kendinizce mantık yürütüyorsunuz.
Düşünme yetisi olan varlıkların tabiatı "canilik" üzerinden şekillenmez.
Senin aklın, vicdanın ve mantığın var. Çözüm üretmek üzere geliştirilmiş beynin var. Sana saldıran hayvanı yastığının altına koy demiyorum, hatta gerekirse onu öldürürsün. Çünkü ortada bir cana kast etme var. Ki İslam etobur, yani saldırma iç güdüsü olan hayvanları değil, çayırda otlamak, güneşe doğru koşmaktan öte hayali olmayan koyunları, keçileri, inekleri hedefine almış durumda. Bu da ayrı bir komedi.