ABD, Çin ve Rusya anlaştı: "Teyyip gidici"

DatluCadu

5 dakkaya hazırım
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
22.576
772
44
Suriye provokasyonu (ve Bingazi olayı) Erdoğan’ın biletini kestirdi. Mayıs’taki ABD ziyareti sonun başlangıcı oldu. Önce ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov uzlaştı. Cenevre sürecini sabote eden RTE yönetimi tasfiye edilecek, yerine daha “ılımlı ve uyumlu” Abdullah Gül ile Fethullah Gülen ekibi getirilecekti.

Bu tasfiye hazırlığının işaretini de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin verdi. Gezi parkı isyanına yönelik yaptığı açıklamada (Rusya bu tür konularda kolay kolay açıklama yapmaz, içişlerine müdahale kisvesiyle ama aslında sırça köşkte oturmak meselesi), Tayyip Erdoğan’ı, Esad’ın yerine koydu ve sorunun karşılıklı diyalog çerçevesinde çözülmesi önerisinde bulundu. Aynı Batılı ülkelerin Suriye’deki olayların başlangıcında yaptığı açıklamalar gibi.

Son olarak 7-8 Haziran tarihleri arasında ABD Başkanı Barack Obama ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Kaliforniya’da bir araya geldiler. Hafta sonunu çölde bir çiftlikte geçiren iki lider, epey bir zaman geçirdi, tüm konuları konuştu.

Eminiz ki gündem, siber savaş ve skandallar ile Asya-Pasifik konularıyla kısıtlı kalmadı. ABD’nin Pasifik açılımına, Çin de Ortadoğu ile yanıt veriyor. Çin’in Ortadoğu’daki önceliklerinden biri de ABD ve İsrail’in dolaylı hegemonyasına karşı çıkmak. Suriye’de Esad’a verdiği destek boşuna değil, Irak’ta Maliki yönetimine ve İran’a da destek veriyor Çin. Çünkü enerji ihtiyacı çok büyüdü ve yeni kaynaklar bulması lazım. Obama – Şi görüşmesi yeni bir dönem başlatır mı bilinmez ama basın bu buluşmanın 1979’da Deng Şiaoping ile ABD Başkanı Jimmy Carter görüşmesi kadar önemli olduğu yorumunu yapıyor. Obama’nın yakında yapacağı Avrupa gezisinde siber dünya kadar Türkiye de gündeme gelecek. Beyaz Saray’ın tutumu net zaten, “Tayyip must go” şeklinde özetlenebilir. Avrupa da yanı başındaki faşizm denemesine karşı ayaklandı. Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye özel gündemiyle toplanılıyor.

Esad nasıl Esed olduysa Tayyip de artık “Teyyip” olmuştur. Bunu Amerika’dan gelen son açıklamalar ve Batılı medyanın tutumu artık kesinleştirmiştir. Christian Amanpour’un Başbakan danışmanı İbrahim Kalın’ın sesini “Şov bitti” diyerek kesmesi de bir göstergedir. Mayıs ayında Obama, Erdoğan’ın tasdiknamesini vermiştir. Erdoğan bunun için köşeye sıkışmış kedi misali hırçın ve gaddardır. Koltuğunu korumak için her şeyi yapabileceğini göstermek istiyor. Ama nafile. Toplumsal olayları bastırmak için ne kadar güç kullanırsa, bu, o kadar aleyhine işleyecektir. Bundan sonra polis ve yargı marifetiyle muhalefeti bastırmak da mümkün değildir.

Korku duvarı aşıldı. Başkan babanın karizması çizik yedi. Artık dokunulmaz bir hare içinde değil. Kendi cenahı dahil, herkes çıkıp ağzına geleni söylüyor. Bundan 15 gün önce telefonda konuşmaya çekinirdi insanlar.

Toplumsal olayları zor kullanarak bastırabilir, interneti gözaltılarla sindirebilirsiniz, ama artık cin şişeden çıktı. Benim tahminim bundan sonraki “level”, dünyada kopan siber skandal fırtınasıyla ilgili olacak ve internet ortamına sızdırılacak bazı bilgi ve belgelerle devam edecek. Görüldü ki artık, TV ve gazetelerin tamamını ele geçirseniz de internet, hükümet sansürünü kırıyor. Sosyal medya artık ön planda. Her direnişçi aynı zamanda gazeteci , köşe yazarı, foto muhabiri ve kameraman.

Özellikle de 90 kuşağının bilgisayar cambazlığına da şapka çıkartmak lazım. Orantısız bir IQ ve mizahi bakış açısı farkı var zaten. O alandaki fark, Barcelona ile “Yeni Çeltek İdman Yurdu” arasındaki fark kadar bariz.

RTE’NİN SON UMUDU MOSSAD

RTE’nin elinde kala kala bir polis, bir Apo, bir de İsrail’deki ırkçı faşist hükümet kaldı. MOSSAD’dan gelen ekip Erdoğan’a Türkiye’deki İran Devrim Muhafızları tehlikesinden söz etmiş. Demek kukla devlet de tehlikeye girdi ki böyle zor bir dönemde İsrail yardım elini uzatıyor. Ama büyük patron “diktatör” damgasıyla çıkışı verdikten sonra, küçük patrona bir şey yemek düşer.

Bitirirken özetleyeyim; ABD, Çin ve Rusya, tüm dünya üzerinde olduğu gibi, Ortadoğu için de yoğun bir pazarlık yürütüyor. Anlaşılan o ki, bu pazarlığı kapsayan yeni dönemde (kendine butik Anayasa yapıp, Padişah olmak, iç ve dış savaş çıkartmak isteyen bir) RTE’nin yeri bulunmuyor.


Hüseyin Vodinalı
12.06.2013
Odatv.com
 
Son düzenleme:
alıntıladığım haber 12/06/2013 tarihli , yani gezi olaylarının başlamasından yaklaşık 1 ay sonra .
peki neden ekledim? bazen bugünü anlamak için geçmişte şöyle bir dolaşmak lazım. sanal dünyanın sunduğu anında ulaşma imkanı bu konuda çok yardımcı. insanlar unutabiliyor yada günün keşmekeşliğinde kafası karışabiliyor ama sanal mahfuz herşeyi kayediyor.

teker teker ekleme yapacağım bu konuda Tayyip Erdoğan'ın neden gözden çıkarldığını kendi açımdan anlamaya çalışacağım. tek refaransım geçmiş tarihli gazete haberleridir.
 
Son düzenleme:
gezi olayları ne zaman başladı? Erdoğan 15-20 mayıs tarihleri arasında abd ziyaretinde bulunuyor . gündem reyhanlı saldırısı ve suriye . erdoğan abd den suriye konusunda net bir adım bekliyor. ancak abd bu konuda temkinli, acele etmeye niyeti yok. hatta bazı iddalara göre Erdoğan suriyede ölen çocuklar dan bahseder sinirlerine hakim olmaıyor. bi nevi rest belkide.(Erdoğan neye çıldırmış | 7/24 HUKUK|GÜNCEL OLAYLAR)
bu tarihten sonra avrupa ve amerika basınıda Erdoğanı linç kapmanyası başlıyor.

bu örnekleri artırmak mümkün.
.bkz mayıs, haziran gazete haberleri
 
tabiki tarihte hiç bir olay köksüz değildir. domina taşları gibi birbirini etkiler. bu olaylrında öncesi var. mesela Mit müsteşarı Fidan'ın 10 suriyeli ajanı irana teslim etmeesi gibi,

İsrail ile istihbarat ilişkileri Adnan Menders Zamnaında 1958 tarihinde derinleşiyor. Türk istihbaraçıları Mossad ajanları tatarfından eğitime tabi tutuluyolar. zaten o günden sonra Mossad için Mit arkasını rahatlıkla kollayabilecek bir unsur taki Fidan görevi devralana kadar . işte ne olduysa 10 mossad ajanının irana teslim edilmesi ile oluyor. İsrail şaşkın, zaten mavi marmara gerginliği hali hazırda ortada duruyorken buda neyin nesi.....


 
Son düzenleme:
bu tarihten sonra iç ve dış basında hakan FİDAN ve Fidan üzerinden Erdoğan'a yüklenimeye devam ediliyor.




 
Peki Çin ile füze ihalesi bu tartışmaları nasıl alevlendirdi?



 
işte bu noktada cemaat faktörü :



 
şuraya kadar bugün yaşanan olayların belirlenmiş sistematik bir kurgulama olduğu aşikar. Görebildiklerimiz yalnızca suyun yüzeyine çıkan bilgi baloncukları. (bunları bile göremeyneler var ki o ayrı)
17 aralıktan itibaren yürütülen "yolsuzluk" davasının nerden baksanız 3 yıllık geçmişi var. hedef tabiki halkın gözünde hala imajını koruyan Erdoğan'ı itibarsılaştırılmaya çalışılması. bu tarihe kadar alttan alta yürütülen psikolojik savaş
(Bugün AK Parti’ye Sayın Erdoğan’ın şahsından dolayı oy verenlerin oranı büyük yekûn tutar. Bu seçmen kitlesi küserse, AK Parti ciddi bir sarsıntı geçirir. Belki C planı içerisindeki sürpriz hamle, Başbakan Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığına adaylığını koymamasıdır. Sayın Başbakan, bugüne kadar aday olacağını söylemedi. Aday olmazsa, o zaman partili cumhurbaşkanına da ihtiyaç kalmaz. Gülerce 8 Mayıs 2013)

"ERDOĞAN GÜÇ ZEHİRLENMESİ YAŞIYOR"

Gülerce'nin bu yazısı geçtiğimiz günlerde Gerçek Gündem yazarı Barış Yarkadaş'ın bir yazısında geçen iddiaları hatırlattı.

Yarkadaş'ın iddiasına göre ABD'ye götürülen dokuz gazeteci, yaklaşık 15 gün önce Gülen ile görüştü. Gülen bu görüşmede yayınlanmaması kaydıyla Erdoğan için oldukça sert ifadeler kullandı.

Yarkadaş 5 Mayıs tarihli yazısında Gülen'in Erdoğan için "Güç zehirlenmesi yaşıyor" dediğini aktarırken 7 Mayıs tarihli yazısında "Türkiye bir diktatörlüğe gidiyor" ifadeleri kullandığını iddia etmişti.


17 aralık kılıçların çekildiği herkesin kendini belli ettiği bir tarih olma özelliğine sahip. yalnız Türkiye için değil dünya içinde önemli bir tarih. peki bundan sonra ne olacak . dün basında çok ça yer alan "Gülen'in Mektubundan" da anlıyoruz ki hedef davada 3. levele geçildi. Bülent Arınç üzerinde uygulanan , acaba partiyi böler mi düşüncesi tutmayınca sonraki isim olan Abdullah Gül faktörü dervede şu anda . Bülent ARINÇ daima hizmeti desteklemiş bir AKP lidir. Erdoğan'ın 15 mayıs tarihli geziisnde Arınç da bulunmaktadır ve Erdoğanın izni ile Gülenile görüşmüştür. Bu görüşme Arınç tarafında ortalığı yumuşatma adımı olarak düşünülürken cemaat tarafında Arınçı kendi safına çekme güdümündedir. gezi olaylarının da etkisi ile Arınç'ın kafasında belki bir takım acabalar oluşmuş olabilir. En son öğrenci evleri ile aradaki çatışma gözler önüne serilmiş ama Arınç kendi üzeriden oynanmak istenen bu oyunu sağduyu veya başka bir ihtimal üzerine ( ki bu da bir çeşit sağduyudur bana göre) devre dışı bırakmıştır.


şimdi sıra ikinci aday Abdullah Gül'de. Gül'de Arınç gibi diplomasi dilinin yumuşatılması taraftarı. Bu sebepten zaman zaman Erdoğan'ı eleştirir tarzda yorumları oluyor. Baştan beri Erdoğan'a alternatif olabileceği düşünülen Gül ile Erdoğan'ın arası her fırsatta açılmaya çalışılıyor. buradaki arasıın açılması deyimi kankalıklaın bozulması manasında değil tabi, siyasi alternatif olarak görülmesi. Peki neden Gül?


hatta bu haberden 3 ay sonra partinin kurulduğu Gül'ünde partiye katılacağı, başkanın Rıfat Hisarcıklıoğlu olduğu gibi iddalar dolaşmaya başladı.

ancak gül ile Erdoğan'ın ilşkisi ve Gül'ün siyasi duruşu düşünüldüğünde onunda Arınç gibi hareket edeceği açık.
 
kimsenin bu kadar bilgiyi okuma zahmetine katlanmayacağını biliyorum ama araştırmak hoşuma gidiyor işte napıyım
 
son tahlil de Gülerce'nin dediği gibi 2014'ün ilk yarısı çok çetin geçecek. Cemaatin tüm kozlarını oynadığını sanmıyorum. Gülen in mektubu bunun göstergesi bana göre. mesaj alındı alındı alınmazssa çok büyük olaylar yaşanacak, uyarısı. (açıkçası bende Ali Karahasanoğlu'nun komplo teorisne inanmak isterim hemde çok)
bi kaç gün içinde çok daha büyük bombalar gelecek belki. iki tarfta geri adım atmadığı gibi iki tarafı da coşturanlar var. kavgada ivme kazanıldı bi kere . ayrıca her iki tarafta tepkilerinin halk üzerindeki etkisini merak edip elbet kamuoyu araştımları yapıyordur. bundan şu ana kadar karlı çıkan Erdoğan. Bazıları kabul etmesede bu ülkede halkın çoğunluğu dindar bir başbakan arzu ediyor. belkide bir zamnalar onu destekledikleri için çok pişman olanlar vardır. Çünkü Erdoğan yuvarlandıkça büyüyen bir kartopunu andırıyor.
 
DatluCadu;

Aslinda bu kavgalar olacakti.
Dünya güc dengeleri degisiyor.
Her ülke ( ABD, Rusya, AB, Cin, Israil) bu güc dagilmasindan payini almak ve yeni dünyada söz sahibi olmak istiyor.
2016 ya kadar dünya da yeni güc odaklari belirlenmis olacak.

Tam bu noktada her yol dönüp dolasip Türkiye ye dayaniyor.

Enerji akisini ister karadan yapin ister denizden, her halükarda Türkiye kilit ülke.
Bu noktada Erdogan birilerinin mandasi konumunda olmaktansa, söz sahibi ülkeler arasinda olmasini istiyor Türkiye nin.

Diger ülkelerin tahammül edemeyecegi seyler yapiyor Erdogan.
Senelerdir sessiz sedasiz ne emir verilirse yerine getiren Türkiye gitti yerine cikarlarini koruyan, sesini cikaran bir Türkiye geldi.
Kanal Istanbul ( bugün bogazlardan yaklasik 129 milyon ton petrol ve türevleri gecis yapiyor, üstelik vergisiz yani bogaz bir nevi masrafsiz boru hatti özellikle Rusya icin)
Kanal istanbul basta Rusya yi tedirgin etti.
Kanal Istanbul gündeme geldiginden beri Rus gazeteleri Möntrö Anlasmasinin akibeti ne olacak tartismasi yapiyor.
Rusya nin petrol sattigi ülkeler icinde tabiki bu konu cok önemli.
AB de özellikle Almanya ve Ingiltere icin 3. havalimani kabul edilemez.
Zira su anda londra ve Frankfurt havalimanin yaptigi görevi 3. havalimani tek basina yapacak.
Yani Türkiye milyar dolarlara tek basina konacak.
Barzani ile yapilan anlasmalar ve cözüm süreci ise basli basina büyük bir sorun diger ülkeler icin.
Türkiye, Irak petrolünü batiya tasirken hem bedavadan enerji alacak hem de enerji bagimliligini kiracak üstelikte batiya akan enerji icin kilit ülke olacak yaniTürkiye nin eline büyük bir koz gececek.

Aslinda uzar gider.
Türkiye, Erdogan fazla olmaya basladi onlar icin.
Onlarda ipini cekmek istiyorlar.
 
3-) “Hizmetle bağlantılı polisler, eylemcilerin çadırlarını yakarak ve Gezi eylemlerine sert müdahale ederek eylemlerin büyümesini sağladı” Cemaatin emniyet teşkiletını ele geçirdiğini artık beşikteki bebek bile biliyor. Polislik sınavında soruların elden ele dolaştığıda artık herkesin malumu. Cemaat bu gücünü istediği zaman istediği gibi kullanıyor.


Benim anlamadığım şu.İktidar bütün güç elindeyken böyle bir yapılanmaya engel olabilecek gücümü yoktu,
yoksa bilerek gözmü yumdu."Bunlar iki kazı güdemez" diye diğer partileri eleştiren başbakan
rüşvetler yolsuzluklar ayyuka çıkarken ,gözüne ölü toprağımı atılmıştı derin uykulardamıydı.Polis çadırları yakıp
eylemi kışkırtmışken başbakan neden olayları yatıştıracak girişimde bulunmadı.Dış güçler mi sen bunlara çapulcu de
kışkırt dedi.

Şimdi çıkıp ağlama vakti biz yapmadık o yaptı.bunlar hep dış güçlerin işi,ay olay tam bu tarihte ortaya çoktı çok manidar.
Demek ki Türkiye olmuş muz cumhuriyeti ne kadar dış güç varsa ipler ellerinde.

Sonuç hiç birşey olmaz evet %50 dindar başbakan istiyor(muş) yazılanların hiç biri umrunda değil.
Geri kalanlar da dinsiz istiyor herhalde orasını anlamadım 2 gram aklım var onuda burada kaybettim.Bende ampul patladı
 
Son düzenleme:
Belkide bakiliyor ama görülmek istenmiyor, yada görülüyor ama anlamak istenmiyor bilemiyorum.
Evet Basbakan gözlerini kapatmamisti, görüyordu.
Basbakana " biz madur edildik, yillarca okuyamadik, esimiz basörtülü oldugu icin görevden atildik, kendi ülkemizde dislandik" deniliyordu.
Basbakan bir nevi hak iadesi yapiyordu.
Ama hak iadesi yapilan kisiler bos durmadi.
Geldikleri kilit noktalari kullanarak giderek devletin tüm noktalari ele gecirmek istendiler.
Sonunda, 2008 yilinda Basbakan yapmak istedikleri seyi gördü ve restini cekti.
O noktadan sonra ipler giderek gerildi ama artik yerlesecekleri kilit noktalara yerlesmislerdi.
" hükümet bizi fisledi" dedikleri aslinda ülkenin hangi noktalarini ne kadar ele gecirdiklerini anlamak icin hükümetin yaptigi arastirmalardi.
Evet hükümet arastirmalar yapiyor ve ne kadar ileri gittiklerini bilmek istiyordu.
Bu noktada zaten, dis ülkeler icinde artik cok olan Erdogani devirmek icin önce gezi olaylari ile arkasindan dersane ve bu operasyonlarla ellerinden geleni yaptilar/yapiyorlar.
 
Son düzenleme:
Erdogan'in komplo kurbani oldugunu ispatlamak icin sayfalarca yazmaniz gozlerimi yasartti. Bu ne buyuk Erdogan hayranligidir boyle... Halbuki Arif'e tarif gerekmez diye bir laf vardir, olaylarin hepsi Turkiye'de, halkin gozu onunde gerceklesiyor. Gezi olayi bir halk hareketidir. Orada gaz bombalari ile kor edilen, gazli sular ile yakilan, Turk halkidir, komplo kurduklarini iddia ettiginiz dis gucler filan degil... Polislerin kasklarindaki numaralar dis gucler tarafindan kapatilmamistir okunmasin diye... Yanlarinda dolasan, onlarla birlikte halkin ustune salinan ne idugu belirsiz eli civili sopali adamlar dis gucler tarafindan salinmamistir sokaktaki halkin uzerine... Onlara ayyas, capulcu, terorist dedirten guc dis guc degildir. Ille de AVM'yi, kislayi oraya kuracam, kac kisi olurse olsun, kac kisinin gozu cikarsa ciksin zihniyetini Erdogan'a veren dis gucler degildir. Aldigi oylar ona halkini ezme, katletme gucunu vermez... Verdigini dusunenler kalkip da o bir diktator degil, halka hizmet icin gelmis bir milletin vekili diyemez. Ikisi ayni kaba sigmaz cunki... Erdogan'i Teyyip yapan dis gucler degil, halkina karsi tutundugu tavir yuzunden kendisidir. Turk halki ile birlikte dunya da onun ne kadar acimasiz olabildigini gormustur. Halkini Kurt, Turk, Sunni, Alevi diye kutuplara bolmesi de cabasi.. Bolunmus bir Turkiye mi gucludur sizce?

Guclu Turkiye... Cunki yol yapti, Marmaray yapti... Yedikleri ne olacak? Ayakkabi kutularindan cikanlar? Onlari da Putin mi koymus Genel Mudurun evine? Bayraktar'i hangi dis gucler kandirmis sizce ki ilk aciklamasinda agzindan "Erdogan da..." laflari cikti? Bilal Erdogan neden ifade vermek yerine kacti, guclu Turikiyenin adil hukukuna guvenemediler mi? Bu ne bicim guc boyle? Adalete bile guven yok, birak onu, en basta memleketi yonetenlerin bile guvenmedigi bir adalet sistemi olan guclu Turkiye... Kazlar bile guluyor bu guce inanin... O yuzden ben burada bu guclu Turkiye'nin onunu kesmek icin yapildigi iddia edilen komplo teorilerini insanlarin aklina sokmaya calisan yazilari okudukca sadece guluyorum.

Zaten herkesin malumu olan yolsuzluklarin ortaya bu sekilde dokulmesi fillerin tepismesinin sonucudur, o kadar... Simdilik kendi kirli camasirlarini ortaya dokmekle mesguller... Bu olayin sebebi kurdugunuz komplo teorileri degil, Erdogan'in gittikce yukselen kibrinin duvara carpmasidir. Aslinda kendini Turkiye'nin en tepesinde gorurken, dokunulmazligini ve yikilmazligini ilan etmisken gercekte iktidar bile olamadiginin resmidir. Bugune kadar kurdugu kadrolar cemaatin kadrolari imis meger, en ufak bir menfaat catismasinda kopup gittiler.. Onlar Cin'in, Putin'in, ve diger devletlerin kadrolari degiller, onlar bugune dek misler gibi anlasip giden Erdogan ve cemaatin kadrolari idiler. Erdogan apar topar degistirdi ama yetmez... Ok yaydan cikti bir kere... Hepinize gecmisler ola...
 

Allah askina savunayım derken saçmalama bir de. Ne demek hak iadesi yapiyordu. Onlara hak verilirken yenilen hakkımız ne olacak? Mesela Kpss de benim hakkım yendi benim iade-i hakkimi kim verecek? Soruların servis edilmesine göz yumulmus anlamı çıkıyor yazdiklarindan ki zaten gerçeği de bu. Abes olan bunu bile savunmaya çalışman.
 
Yazimi alintilayacaksaniz saygisizlik yapmadan yazin yazinizi, sorun sorunuzu.
Yok eger niyetiniz soru sormak degil saygisizlik yapmak ise bende karsilik bulmaz bilesiniz!
 
Hep bir şeyleri görmemek ya da görmek istememekle suclanıyoruz da hiç aynaya bakmıyor musunuz? Şu Gezi olaylarında bile bir sürü komplo teorisi üretiliyor. Bu ülke insanı sanki böyle bi tepki veremezmis gibi. Sanki Gezi sürecinde onca yanlışı dış güçler yaptirdi , sokaklara dokulenleri iyice kışkırttı.

17 Aralık operasyonundan sonra yaşananları izlerken gülüyorum aglanacak halimize. Hiç bu kadar adaletsiz oldu mu bu ülke? Kim neye nasıl inansın? Daha dün oymlerin savcısı benim diyen Başbakan simdi milli orduya kumpas kuruldu diyor. Ne zaman kumpas kuranlar kendine uzanınca. Ey Basbakan sen dün başka soyleyip bugün başka soylerken sana neden inanayım? Bu olayın komplo olduğuna neden inanayım?
 

Gezi olaylarını dersanelerle ilintiliyorlar ya komik oluyor.

Gezi'de camiye bira "şişesi koydular, ayakkabıyla girdiler, başörtülüye saldırdılar" gibi daha pek çok YALAN haberle 'bunların söylediği kesim' haberlerinde propaganda yapmadı mı?

O zamanlar koç otelini eylemcilere açtı vs. diye faiz lobisi bunlar diyerek beraberce bağırmadılar mı? şimdi nasıl oluyor da "geziyle ellerinden geleni" yapmış oluyorlar?
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…