Kendimi bildim bileli kiloluydum, ve hayatımın hiçbir döneminde zapzayıf bir insan olmadım. boyum 1.75 ve yıllarca boyumun avantajını gördüm. iri olmama rağmen vucudumun orantılı ve göğüslerimin küçük olması da bu konudaki en büyük yardımcımdı. meğer bu özelliklerin bana kattığı tek şey koca bir şanssızlıkmış. yıllarca yedim de yedim, ne olursa olsun nasılsa boyum var, kilomu çok göstermiyor kilo alsam da belli olmuyor diye diye tartıda 88'i gördüm geçtiğimiz sene (haziran, 2011). hiç unutmuyorum o günü, o kadar korktum ki 90 kilo olmaktan. sanki 88 çok değilmiş, 90'la aralarında dağlar varmış gibi, mantıksızlık işte ve mahallemizde yeni açılan spor salonuna yazıldım koşa koşa. haftada 4 gün pilates, kalan günlerde de cardio ve yüzmeyle ilk 1 ay gözle görülür bir sıkılaşma başlamıştı bile.
yıllar önce gittiğim bir diyetisyen tarafından kötü muameleye maruz kaldığım için diyet yapmak psikolojik olarak yıpratıyordu, o yüzden hiçbir şekilde diyet yapmadım. sadece yediğime-içtiğime dikkat ettim. gazlı içecek zaten yıllardır içmiyordum, meyve suyu ice tea vs. de bıraktım, sadece ve bol bol su içtim. "ara öğün" niyetine paket paket jelibon, çikolata ne bulursam yiyordum, hepsini bıraktım. canım çok çektiğinde bir parça yüzde 70 kakaolu çikolata ya da algidanın 56 kalorili dondurmasından yemeye başladım. 10 küsür kilodan sonra mide kendiliğinden küçülüyor, porsiyonlar azalıyor zaten, eskiden bir dilim pastayı anında yerken şimdi yarım dilim fazla geliyor.
hiçbir şekilde 1 kibrit kutusu peynir 3 parça salatalık vesaire diye kısıtlamadım kendimi. yediklerimden kıstım sadece, hamburger yiyor patates istemiyordum, börek varsa 3-4 dilim yerine 1 dilim yiyordum. diyet mantığıyla kısıtlandıkça daha çok yiyesim geliyordu çünkü, bu yüzden kendimi asla ve asla diyetteyim psikolojisine sokmadım, yaz tatiliydi ve canım sıkılıyor diye gidiyordum spora, kilo vermek için değil. kendimi buna inandırdım ve sonucunda tartıda bir bir gitmeye başladı kilolar. yaz bitince okulda son senem olması dolayısıyla sporu bıraktım, yediğime içtiğime dikkat etmeye devam ettim. 3 aylık toparlanma fazlasıyla yetmişti zaten. sonucunda bir 10 kilo da sporu bıraktıktan sonra verdim ve bu senenin ilkbaharında tartıda 68 kiloyu gördüm.
verdiğim kilolardan sonra yaşam kalitem arttı, 44-46 beden pantlonlarım vardı hepsini tek tek çöpe attım! gardrobumu 40'larla 38'lerle en baştan yeniledim çünkü daraltınca bile bacaklarım inceldiği için komik duruyordu artık eskiler, ve o gardrop yenileme sürecinde hayatımın en güzel alışverişlerini yaptım. eskiden kabinde ağlardım üzerime uygun kıyafet yok diye, şimdi bedeni büyük geldiği için üzerime olmayan kıyafetler var, yıllarca pantalonun üzerine giydiğim bluzleri artık taytla beraber utanmadan çekinmeden rahatça giyebiliyorum, birkaç yıl önce bacağım kalın geldiği için kapanmayan çizmemle bacağım arasında şimdi üç-dört parmak var, aylarca görüşmediğim insanların beni gördüğündeki ilk sözü "inanmıyorum, çok kilo vermişsin!" oluyor ve bunun bana yaşattığı mutluluğun tarifi yok. ve en önemlisi spora ilk başladığımda kendime ettiğim bir yemin vardı, mezuniyet balosunda çekinmeden istediğim kıyafeti giyebilecek, kollarımı şifonlarla kapatmayacaktım. 20 kilodan sonra istediğim gibi kolsuz bir elbiseyi alabildim, ve onlarca kişiden iltifat aldığım o gün hayatımın en güzel günüydü. şimdi mezun oldum ve iş arama sürecinde tekrar spora başladım, hedefim 60 kilo olmak. iş hayatına başladığımda istediğim etek-ceket takımları üzerimde güzel taşıyabilmek istiyorum, ve biliyorum ki isteyince gerçekleşmeyen hiçbir şey yok. kilo vermenin tek sırrı da bu bence, gerçekten istemek.
yıllar önce gittiğim bir diyetisyen tarafından kötü muameleye maruz kaldığım için diyet yapmak psikolojik olarak yıpratıyordu, o yüzden hiçbir şekilde diyet yapmadım. sadece yediğime-içtiğime dikkat ettim. gazlı içecek zaten yıllardır içmiyordum, meyve suyu ice tea vs. de bıraktım, sadece ve bol bol su içtim. "ara öğün" niyetine paket paket jelibon, çikolata ne bulursam yiyordum, hepsini bıraktım. canım çok çektiğinde bir parça yüzde 70 kakaolu çikolata ya da algidanın 56 kalorili dondurmasından yemeye başladım. 10 küsür kilodan sonra mide kendiliğinden küçülüyor, porsiyonlar azalıyor zaten, eskiden bir dilim pastayı anında yerken şimdi yarım dilim fazla geliyor.
hiçbir şekilde 1 kibrit kutusu peynir 3 parça salatalık vesaire diye kısıtlamadım kendimi. yediklerimden kıstım sadece, hamburger yiyor patates istemiyordum, börek varsa 3-4 dilim yerine 1 dilim yiyordum. diyet mantığıyla kısıtlandıkça daha çok yiyesim geliyordu çünkü, bu yüzden kendimi asla ve asla diyetteyim psikolojisine sokmadım, yaz tatiliydi ve canım sıkılıyor diye gidiyordum spora, kilo vermek için değil. kendimi buna inandırdım ve sonucunda tartıda bir bir gitmeye başladı kilolar. yaz bitince okulda son senem olması dolayısıyla sporu bıraktım, yediğime içtiğime dikkat etmeye devam ettim. 3 aylık toparlanma fazlasıyla yetmişti zaten. sonucunda bir 10 kilo da sporu bıraktıktan sonra verdim ve bu senenin ilkbaharında tartıda 68 kiloyu gördüm.
verdiğim kilolardan sonra yaşam kalitem arttı, 44-46 beden pantlonlarım vardı hepsini tek tek çöpe attım! gardrobumu 40'larla 38'lerle en baştan yeniledim çünkü daraltınca bile bacaklarım inceldiği için komik duruyordu artık eskiler, ve o gardrop yenileme sürecinde hayatımın en güzel alışverişlerini yaptım. eskiden kabinde ağlardım üzerime uygun kıyafet yok diye, şimdi bedeni büyük geldiği için üzerime olmayan kıyafetler var, yıllarca pantalonun üzerine giydiğim bluzleri artık taytla beraber utanmadan çekinmeden rahatça giyebiliyorum, birkaç yıl önce bacağım kalın geldiği için kapanmayan çizmemle bacağım arasında şimdi üç-dört parmak var, aylarca görüşmediğim insanların beni gördüğündeki ilk sözü "inanmıyorum, çok kilo vermişsin!" oluyor ve bunun bana yaşattığı mutluluğun tarifi yok. ve en önemlisi spora ilk başladığımda kendime ettiğim bir yemin vardı, mezuniyet balosunda çekinmeden istediğim kıyafeti giyebilecek, kollarımı şifonlarla kapatmayacaktım. 20 kilodan sonra istediğim gibi kolsuz bir elbiseyi alabildim, ve onlarca kişiden iltifat aldığım o gün hayatımın en güzel günüydü. şimdi mezun oldum ve iş arama sürecinde tekrar spora başladım, hedefim 60 kilo olmak. iş hayatına başladığımda istediğim etek-ceket takımları üzerimde güzel taşıyabilmek istiyorum, ve biliyorum ki isteyince gerçekleşmeyen hiçbir şey yok. kilo vermenin tek sırrı da bu bence, gerçekten istemek.