6. Sinema Günleri 1. Hafta Anketi "atlantis"

?


  • Ankete Katılan
    9
Biraz önce izlemiş bulunuyorum bayıldım doğrusu çok güzel bir seçim olmuş.
Film İki farklı kişiliği ele almış. Maude hayatın her türlü güzelliğinden faydalanmaya
çalışan 80 yaşında olmasına rağmen hala hayatını sıradışı ve çılgın bir şekilde
yaşayan bir kadın. Harold ise ölmeyi takıntı haline getirmiş sosyallikten uzak
genç bir erkek. İnsanları yine insanlar değiştirebilir mizahi yaklaşımla çok güzel anlatmış.
Herkes izledikten sonra daha ayrıntılı konuşuruz.
 
Son zamanlarda izlediğim tartışmasız en özgün film.
Naif anlatımı ,müzikleri , karikaturize karakterleriyle kesinlike kült filmin karşılığı olmalı.
Başlarda ölüm ve yaşamı sorgulattı , huzurla karışık içe dokunan ironik bir havası vardı ki zannediyorum hepimiz izlerken şöyle bir yaptıklarına yapamadıklarına göz gezdirmiştir . Maude benim için ütopik bir karakter en çok onu sevdim ...
ve aşk ...
zıt karakter uyumuyla , çok doğaldı.
İzlerken Harold 'a hak vermemek mümkün mü ?
Kim istemez Maude gibi bir eş :)
Harold'un annesi, amcası epey gülümsetti , özellikle evlilik isteğine karşı çıkışlar , Harold intiharlarına annesinin tepkisizliği ...
Her karesinden bahsetmek istiyorum şu an
Teşekkürler Atlantis .
 
Filmi beğenmenize çok sevindim:))

Bana göre tezatlar üzerine kurulu enfes bir sinema deneyimiydi. Harold genç ama zihni ölüm düşünceleriyle zapt edilmiş bir karakter, Maude ölüme yaklaşan fakat yaşam dürtüsüne engel olamayan biri ve ikisini buluşturan cenazeler... Biri için nihai yolculuğunun temsili, diğeri için arzu ettiği ve kendi seçimi olan, kendine uygun bulduğu sonun... Harold ölmek istiyor mu, bence hayır o sadece hayatta yapayalnızlığını aşmak, annesinin dikkatini çekmek ve fark edilmek istiyor, annesinin baskıcı tutumu ona yaşam alanı bırakmazken Harold hapsolduğu o evde tek çıkış olarak ölüme sarılıyor, fakat ölmekten ziyade ölüm düşüncesine ve onu asla sona götürmeyecek başarısız intihar girişimlerine. İkisi de çok uçuk karakterlerdi ya da doğaldılar, yaşamla aralarındaki hesaplaşmanın abartılı yansımalarıydı davranışları.

Kitap karakterleri gibi hafızada kalıcı, ayrıntılı ve net çizilmiş profiller. Kısa süreye bu kadar iyi karakter tahlillerini sığdırmak da az şey değil doğrusu. Harold'un mimikleri beni çok güldürdü, annesinin ses tonundan, tanıştırmak için getirdiği kızların Harold'la karşılaşmalarına dek her sahne her detay incelikle işlenmiş ve samimiyetini de bence bu incelikler ve mizahi ögelerinden almıştı film. Harold'un anketini doldurması ve Harold'a yönelttiği soruları kendine göre yanıtlaması annesinin Harold üzerindeki tahakkümünü göstermek bakımından enfesti.

Din, ordu ve aile gibi toplumsal düzenlemelere de hoş göndermeler vardı, insanı rahatsız edecek düzeyde bir propaganda aracı olarak bu kurumları eleştirirken kullanmak yerine, rahatsız etmeden, müthiş bir kara mizah örneği ile derdini anlatıyor. Bu yönüyle de çok takdir ettim.

Ağaç sahnesi ve tüm yerleşik kuralları yıkmalarına rağmen doğru yaptıklarına inandıkları bir işi savunmaları da hayatta nasıl tavır almak gerektiğine dair ince bir mesaj içeriyordu bence ama didaktik bir söylemle bunu ifade etmediği için filmin o aykırı ve özgün ruhuyla da birebir örtüşüp o samimiyeti arttırıyordu.

Anketten diğer filmleri de izlerseniz bu başlıkta yorumlarınızı okumak isterim.
 
Maude'in kolunda ki dövme detayını atlamamak lazım , oldukça dramatikti benim için.

Bu arada yeni anket cuma günü açılacak sanırım , süre konusunda konuşmadık ama cuma günleri yeni anket için uygun bana kalırsa , siz ne düşünüyorsunuz?
 
''Eskiden hayvan dükkanlarına dalar, kanaryaları serbest bırakırdım Ama bunun için çok erken olduğunu anladım Hayvanat bahçeleri dolu, cezaevleri ağzına kadar dolup taşıyor. Vay canına, dünya nasıl da hâlâ kafesleri seviyor''

en sevdiğim buydu galiba... kafes metaforu. zaten kafesinden sıyrılmış bir ruhtu maude'unki,aslında yine yapmıştı,çırpınan harold'u ruhunun çırpındığı kefesten çekip çıkarmıştı.

yine benim için özel olan bir diğer sahne;Harold nasıl ölmeyi sevdiğini anlattıktan sonra ağlayınca:''Pek çok insan ölü olmaktan hoşlanır ama aslında ölü değillerdir sadece hayattan uzak dururlar Hayata uzan, risk al, hatta incin ama elinden geldiğince iyi oyna.''

bazı insanlar ölmek isterler,çünkü ölünce var olduklarını hissederler,ölüme yakınlaştıkça daha çok varolurlar ya da Harold'un yaptığı gibi ölü rolü oynadıkça.


ayrıca söylemeden edemeyeceğim film müziklerinde Cat Stevens sesi ve tarzıyla muhteşem olmuş bu film için.2 gündür sürekli soundtracklerini dinliyorum.
 
Son düzenleme:

sizin için uygunsa benim için de uygundur kızlar.
 
Harold ve Maude ara ara izlenip güncelleştirilmeli dediğimiz filmlerden.

Maude den etkilenmiş olmayı beklesem de Harold karekteri daha etkiledi,
nedense harold hakkında konuşmaya daha hevesliyim.

harold'un ölüme arzuluymuş gibi olmasının sebebi tahmin edilesi olsa da kendisinden öğrenmek, acıklıydı. anneye serzenişte bulunmama sebep olan ikinci sahne ise, Atlantis'inde değindiği anket sahnesi.

herşey içinde tersini de barındırır felsefesine güzel bir örnek maude. yaşadığı olumsuzluklar ile beslenip
sona doğru adım atarken yaşamadıklarını yaşamak istemesi.
kendisine ve karşılaştığına yaşatması. doğada da devam ettirmesi.

maude harold'da belki de önceki mutsuzluğunu görüyor, harold ise mutsuzluğunun yersizliğini farkediyor maude de.

önce ruhsal doyum,

ardından sürekli birlikte olma arzusu.

maude ile cinselliği yakıştıramayan karekterin birlikteliğe 'bedensel' bakışı,

aşk'ta bedenin etkisi ne kadardır, demesi.

harold maude nin ruhu ile seviştiriyor kendini. maude'nin ruhunda mutlu.
olmayası bir aşk değil nitekim.

çekildiği dönemi düşünürsek oldukça cesur bir film. ve de çok çok doğal. özellikle maude,, kendisiydi adeta.

harold ise kendi ölümünü öldürüyor, arkasında bırakarak da kalan yaşamına dönüyor.

Atlantis, filmi çok beğendim. hem keyifli hem düşünceli vakit geçirmemi sağladığı için.
ayrıca Sult'u da izlemek isiyorum fakat bulamadım,
Heima yı bol gb lı indirdim, görsellik de ön planda dediğin için,, izledikten sonra yine konuşuruz.
 
Nihil'in yorumunu okuduktan sonra farklı bir pencere açıldı benim zihnimde de.

Harold annesinden alamadığı varoluş bilgisini belki de Maude'da buluyor. sanki hayattaki eksiklik yaşadığı her şeyin karşılığı Maude gibi.maude onun için anne rahminin güvenliğini sağlıyordu.işte bundan belki de onun gidişini böyle istemedi. güvenli bir anne rahmi bulmuşken tekrar dış dünyayı tek başına algılamanın zorluğundan. ve tek başına varolmayı yine kendi gibi seçti,asıl kendi gibi. bunu da son sahneden anlama zor değil. ruhunun içinde eriyen Maude'un varlığı ile kendi varlığının birleşmesinin bir sembolü, son intihar şovu(Harold) ve tambur(maude) çalışı.
 

Dövme miydi ? kesik çizgisi gibi anlamıştım ben,.

Anket içinse cuma günü iyi bence de.
 
Evet Nazi kampına gidenlere yapılan damgalardandı.
Orchidea sende filmde repliklere dikkat ediyorsun sanırım :)
Çok güzel replikleri vardı filmin ...

Bu arada Dulcinea filmdeki cinsellik imasından rahatsız olduğunu belirtmiştin , ilk okuduğumda çok şaşırdığımı söyleyebilirim. Aslında karşı bir yorum yapacaktım ama Nihil duygularımı çok güzel özetlemiş :)

"harold maude nin ruhu ile seviştiriyor kendini. maude'nin ruhunda mutlu.
olmayası bir aşk değil nitekim. "

Aşkın içinde bedensel yakınlaşma barındırır düşüncesinde olduğum için filmdeki ima kusur olarak görülmemeli diye düşünüyorum.
 
Son düzenleme:

evet genelde kelimelerin kullanım şekline çok dikkat ederim. genelde 'acaba bunları söylerken ne hissetti'' diye düşünüyorum karakterler için.benim için onlar canlılar sanki.(aslında tabi ki bir bakıma öyle)

cinsellikle ilgili olarak,ben de bununla ilgili değinmenin çok güzel,naif bir biçimde olduğunu düşünüyorum. tam da olması gerektiği gibiydi. bedensel yaşın bu kadar farklı olduğu iki karakterin arasındai cinsel çekime odaklanmasının hoş olmayacağı gibi, hiç değinilmemiş olmasının da gerçekçi olmayacağını düşünürdüm. bana göre tam da kararındayd bu yüzden.
 
Merhaba arkadaşlar...

Uzun zamandır bol boş vakitli hayatım, sizin aranıza yeni katıldığım şu dönemde dopdolu oldu ne yazık ki (( Değil film izlemek, eve gelince bilgisayarı bile açamayacak hali geldim. (yeni işe başladım) (( O yüzden planladığım gibi burda aktif olamıyorum. Anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.

Yazılan tüm yorumları okudum. Büyük oranda her yazılana katılıyorum. Ruhların sevişmiş olmasına da... Zaten ben de bu yüzden cinsel imayı uygun bulmadım. Harold Maude un ruhuna aşık olmuştu çünkü... Heteroseksüel bir erkek olarak, Maude erkek olsa, yine aynı aşkla bağlanırdı çünkü... "Kadın" ya da "erkek", "çocuk ya da yaşlı", "güzel ya da çirkin" olmanın hiçbir etkisi yoktu Maude ve Harold ın dünyasında. O etkileri filmdeki diğer karakterlerin gözünden görmek yeterliydi benim için. (İma dediğim de öyle çok bişi değildi, hani bir sahnede kıyafetsiz, aynı yatakta görüyoruz ya, sadece o sahneyi sevmedim)

Tabi yukarıdaki yorumum tamamiyle Maude ve Harold ın ilişkisini nasıl tanımladığımla alakalı. Ben sadece zihinsel olarak sevişen iki "insan" gördüm. O şekilde sevişen kadın ve erkek görseydim aynen Orchidea gibi düşünürdüm cinsellik konusunda :)

Konuşulduğu gibi cuma günü geç saatlerde anketi hazırlarım arkadaşlar. (Yanlış bilmiyorsam sıradaki benim sanırım)

Filmi hatırlayınca içimden tekrar teşekkür etmek geldi Atlantis Sen söylemesen belki de hiçbir zaman izleme fırsatı bulamacağım, izlenmezse olmaz bir filmdi. Ayrıntılı olarak beni başka dünyalara götüren şeyleri paylaşmak isterdim halbuki (neyse ki büyük oranda paylaşılmış burda), ama hayatımda ilk kez böyle yoğun bir duruma düştüm Normalde anketlerdeki tüm filmleri izlemeyi planlıyordum. Şimdi ise öyle bir imkanım yok Umarım en kısa zamanda yol yordam bulurum kendimce... Neyse kızlar, ben yazdıkça dertleneceğim sanırım. En iyisi susayım :)
 
Son düzenleme:
Keyif almış olmana, izlemene vesile olduğuma çok sevindim Dulcinea, hayırlı olsun yeni işin, vakit buldukça katılırsın, kendini zorlamana gerek yok, hepimiz anlayışlıyız bu konuda:)

Anketini merakla bekliyorum...
 
hayırlı olsun dulcinea, çok iyi anlıyorum seni, yoğunluklar başlar biter üzülme:) Katılabildiğin kadar katıl.
bugün kafam biraz güzelken film hakkında uzun uzun yazayım istedim.

Öncelikle filmin en sevdiğim noktası çok absürd bir ilişki görmemize rağmen yadırgamamam hatta çıksa ya karşıma bir Harold diyecek kıvama gelmemdi:) Bu da yönetmenin başarısı sanırım. Karakterlerin çok başarılı çizilmesi.. Bir anne olarak düşünün oğlunuz karşınıza çıkıyor, yaşlı bir kadınla evlenmek istediğini söylüyor, anne olmaya bile gerek yok, yakın arkadaşımız bile yaşasa yadırgar, yanlış deriz. Oysa incelikler dahilinde herşeyin ne kadar doğal ve normal karşılanabileceğini gösteriyor bize film. Herkes kendi deneyimlerine göre ilişkileri yargılar, mantığımız da yalnızca deneyimlediklerimizden ibaret. Tam da şu anda böyle bir ilişki seyretmek o yüzden çok iyi geldi:)

Film doğum-ölüm, heyecan-üzüntü gibi hayatın kendisi olan karşıtlıkları daha başlarda cenazenin ve bando takımının bir sokağı paylaşmasıyla veriyor. Hayata genel bir bakıştan sonra karakterlerle birlikte daha bireysel tanımlamalar peşinde yönetmen, Harold ‘ayçiçeğine dönüşmek isterdim’ diyor, suda ikilinin ve birkaç ayçiçeğinin aksını görürüz, çok sevdiğim bir kare oldu. Ayçiçeğini bilsek de yansımadaki görüntüsüyle çok daha hayalci yaklaşıyoruz, gözümüzde güzelleştiriyor.. ve Maude, benim ve sanırım çağımızın birçok insanın düştüğü hissiyatla, koca papatya tarlasını gösteriyor, ‘belki bunlardan biri’ diyor. Hayran kaldığım an işte, hiçlik hissiyatı böyle güzel anlatılamazdı. Sonrasında Harold, dünyadaki acıların birçoğu özel olan ama kendilerine herkesle aynıymış gibi davranılmasına izin veren insanlar yüzünden gibi bir şey söylüyor ki resmen aydınlandım oracıkta.

Filmde yine çok beğendiğim sözlerden biri, ‘herkesin kendini aptal durumuna düşürme hakkı vardır. Dünyanın seni fazla yargılamasına izin veremezsin’ diyor Harold. Sanırım Maude gibi sürekli intihar girişimlerim olmasa da kendimi ona yakın hissettiğimden, aslında daha önce duymadığım, bilmediğim şeyler olmasa da Harold’un her hareketine, her sözüne bayıldım.

Cinsellik mevzusuna gelince, daha önce birbirlerine defalarca seni seviyorum deseler de, bir nevi anne-oğul ilişkisi olarak okuduğumuzdan kabullenmek zor oldu. Hatta ikili plana geçene kadar Maude çıplak ama hayırdır, yok canım olamaz diye söylenip durdum, sonra sordum kendime gerekli miydi, evet hem de çok. Çünkü o zamana kadar, ikilinin aşkını çok da ciddiye almıyorduk, Maude annesinde bulamadığını Harold’da buldu diye geçiştirdik. İki ruh seviştikten sonra bedenimiz bize ne kadar engel olabilir ya da olmalı mıdır? Ve karşımızda 80’in ölmek için ideal bir yaş olduğu için ölmeyi tercih eden, tüm ahlak kurallarını sorgulayan bir kadın var. Büyük kavgalardan sonra, bireysel savaşların peşinde olan. Maude hayata dönerken Harold da kendi adına bir savaş kazanmış oldu. Çok güzeldi ne desem az.

Son kareye ayrıca değinmesem olmaz, Maude hayatının en ciddi kararını veriyor ama kamera bize bi güzel şaka yapıyor. İşin güzeli, kamera yukarıya çıkmasa da ben Maude’un intihar etmediğine inanmıştım, enstrümanıyla hayata devam ediyor o, evet öyle olmalı derken seke seke uzaklaştı gencimiz. Çok güzel bir andı benim için. Yine yönetmen başarısı, o son intihar anını donduruyor ekranda, oyun karesi gibi, bir gün intihar etmeyi düşünürseniz, bir daha sorgulayın der gibi gözümüze gözümüze sokuyor.

Asker ideolojisi ve faşizm arasındaki ince çizgiyi göstermesi ve anket bölümüne de diyecek lafım yok:) Bir de psikoloğun oedipus sendromunu açıkladıktan sonra işin garibi senin babaannenle yatmak istediğin dediği an gülmekten yerlere yattım. Galiba sonu geldi yazdıklarımın tamam gidiyorum:)
 
Sinema günlüğü'ne yazdım zaten Sult'ı da izledim atlantis, bu film için de çok çok teşekkür ederim. Yazacak enerjim kalmasa da bir iki bişi diyim:)
Öncelikle başta çok ağır ilerliyo sakın vazgeçme dedin ama filmi koymamla bitmesi bir oldu, kafamı kaldıramadım. Bir ara birşeyler yiyim diye mutfağa gittim aklım Knut Hamsun karakterinde kaldı. Filmin böyle de bir etkisi var, müthiş aç hissediyorsunuz, sürekli aç hissediyorsunuz. Kitabı önce okuduğum için karakteri daha iyi anladığımdan sanırım hiç sıkılmadım. Başrol oyuncusunu Johnny Deep'e benzetmem ayrı bir tat oldu, açlıktan geberen haliymiş gibi.
 

belki de öyküyü bildiğinden bu tempo sana durağan gelmedi, nihayetinde karakterle önceden özdeşleşmiş, kafandaki imgeyle de görselliğin birleşmesiyle başından tadına vardın. Sevindim beğenmene, demek sadece beni etkilemedi yazarın hali...=) O kadar net ki onun açlığı, açlığına rağmen dimdik duruşu film şu anda bile hafızamda canlı... Düğmelerini satacak kadar yoksulluk ve o sefaletin içinde hala gururlu bir duruş. Sult'da beni etkileyen sahnelerden biri de sevdiği kadının evinde geçen diyaloglar ve zihinsel karmaşasının yönetmenin maharetiyle enfes görsel anlatısı.

Johnny Depp'e benzetemesem de şimdi düşününce o role Depp'in de çok yakışacağını fark ettim, ama yine de uzak dursunlar yeni bir uyarlamasından, bu haliyle gayet iyi=))
 
evet kesinlikle, adamın davranışlarına anlam verebiliyordum çünkü, bu arada kitabını okumadıysan mutlaka okumalısın, filmi izledikten sonra hızlıca bir okuma yaptım yine, çok iyi bir yazar, diğer kitaplarını da almaya karar verdim.
sevdiği kadınla kapıdaki konuşmaları çok güzeldi ama sult'ta benim için en vurucu nokta, dilenciyle olan sahnesi. ondan daha çaresiz ama yeleğini satıp adama para veriyor ve ben varlığımı bu dünyadaki herkese borçluyum gibi birşey söylüyor.

nietzsche ağladığında ve açlık'ı karşılaştırınca neyin iyi bir film uyarlama olup olamayacağını görmem açısından da iyi oldu. bu arada başka tavsiyelerini de bekliyorum...
 
Son düzenleme:

doğru tavsiyeler...=) bakarım arşivime neler izlemişim:) kitabını okumadım hatta geçen gün kitapçıda gördüm ama filmi izlediğimden tereddüt ettim. Alayım okuyayım en iyisi=)
 
Sult'ı indirdim bende en kısa zamanda izleyeceğim.
Kitap uyarlamalarından konu açılmışken , başarılı bulduğunuz filmler var mı ? -tabikide önce kitabını okuyup - :)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…