keşke betonun yenmeyeceğini anlayabilseydik ...
Hiç bir siyasi liderin çiftçiye yönelik vaatleri yok ! Vaatlerle bile mutlu oluyorduk oysa
Neden 70-80 ler de seçimin gidişatını değiştiren çiftçinin artık hükmü yok, yazık
14 Mayıs Dünya çiftçiler günü :)
Şu an ailecek yandan yemişi olsakta çiftçilik için durumun vehametini şimdiden az çok gördük.
Bir kere hayalimiz yerli tohumdu, eğer bu işi para kazanmak için yapıyorsak, sertifikalı tohum olması gerektiğini, bunun da ithal tohum olduğunu öğrendik.
Bu ithal tohumun ata tohum gibi seneye de dikerim düşüncesinin hayal olduğunu öğrendik.
Bu ithal tohumları diktiğimiz zaman, toprağın veriminin her geçen yıl düştüğünü öğrendik.
Hatta bazı çiftçiler iddia ediyor ki, bitki ve böcek florasını bile değiştiriyor, yakındaki meyve ağaçları da etkileniyormuş.
Tecrübeli çiftçilerin dediği bir de şu var,
Tam mahsülü devlete satma zamanı geldiğinde, ithal edip ellerinde olanların fiyatı kırılıyormuş.
Artan benzin fiyatlarını söylemiyorum bile :)
İthalat ile baş etmesi imkansız hale getirilen çiftçi ne yapsın?
Önceden hayvancılık sayesinde saman para ediyordu.
Hala da ediyor sayılır.
Ama şu an hayvancılık zaten iyiden iyiye azaldı.
Türkiye de büyükbaş+küçükbaş hayvan sayısı 55 milyon olarak ifade ediliyor.
(14 milyon kadarı büyükbaş yanlış bilmiyorsam.)
Uruguay da bu oran 3 milyon nüfusa,
14 milyon büyükbaş
(Küçükbaş hakkında fikrim Yok ve umarım uruguay derken doğru hatırlıyorumdur Uganda falan değildir :) )
Şimdi Sürekli et fiyatlarından ve et tüketememekten şikayet eden bize dönersek, nedenine bakmak lazım.
(Hayvancılık ithalatı ile ilgili de apayrı bir dünya yazabilirim :) )
Bu arada hayvancılık epey epey epey zor bir iş.
Yani bugün masa başı iş mi, hayvancılık mı deseniz az olsun benim olsun der masa başına oturur çoğu insan.
Neyse, çok dağıtıyorum ama hep böyle birbiri ile ilintili bu meseleler :)
14 Mayıs çiftçiler günü de kutlu olsun diyeyim de bitsin madem :)