Popüler Konu 24 Haziran Başkanlık seçimi anketi ;

Başkanlık seçiminizde oyunuzu kime vereceksiniz ?

  • AKP ile MHP ortak adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

    OY: 891 37,9%
  • CHP adayı Yalova Milletvekili Muharrem İnce

    OY: 1.067 45,4%
  • HDP adayı İstanbul Milletvekili Selahattin Demirtaş

    OY: 67 2,9%
  • İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener

    OY: 274 11,7%
  • SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu

    OY: 42 1,8%
  • VP Genel Başkanı Doğu Perinçek

    OY: 8 0,3%

  • Ankete Katılan
    2.349
  • Anket Kapalı .
Tarih den,''Ders Almak'' Deyimini Duymadınız mı siz?!
Halife diyen oldu mu?
Sahabe veya Peygamberle kıyaslayan kim?

Sen...
Halifeymis gibi bir muamele, cumhuriyetin verdigi secme secilme hakki ile secilmis birine Rahman in gönderdiği nimet demeler. Hz. Omer in hayatindan, peygamberlerin yaşadığı olaylari örnek gösterip kiyaslamalar falan yazdığını da unutuyorsun herhalde...
 
Okumayı sevenlere kısa bir özet




Bu daha başlangıç daha ne ağlamalar duyacağız


02:57 | 26 Mayıs 2018



HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

BU DAHA BAŞLANGIÇ DAHA NE AĞLAMALAR DUYACAĞIZ
İktidar adeta koşar adım sona doğru gidiyor.
Mesele 24 Haziran'daki seçimi kazanıp kazanmamasında değil.
AKP iktidarı artık Türkiye'yi yönetemiyor.
Türlü oyunlarla ve ağır baskılarla bir süre daha iktidarını sürdürmeyihayal ediyor olabilir ama yolun sonuna geldiklerini hatta duvaratosladıklarını onlar da biliyor.
Durum böyle olunca oyundan erken atılanların ağlamalarına da tanık oluyoruz.
Her ne kadar hepsi de “canımızı alsalar bile reisimizin arkasındayız”mesajları verseler de aslında ne kadar mutsuz olduklarını ve hırslarından deliye döndüklerini açık etmeden de duramıyorlar.
Örneğin bunlardan biri AKP milletvekili Aydın Ünal. Milletvekili olmadan önce Erdoğan'ınkonuşmalarını yazan Aydın Ünaladay gösterilmedi.
Ünal “çaktırmadan” aday yapılmamasından duyduğu kırıklığıve üzüntüyü anlatırken aslında AKP'ye ihanet edenlerin hedefi haline geldiklerini söylüyor.
Ünal'ın yazısından bir bölüm şöyle; “17/25 Aralık ve 15 Temmuz sonrasında ‘gerçeği fark edip', dün ‘Muhterem Hocaefendi' diyerek selam gönderdikleri terörist başına, bugün günahlarını örtmek için abartılı şekilde bağıranların da hedefi olduk. Dün Hocaefendilerine saygısızlıkla, fitnecilikle itham ediyorlardı, aynı kişiler tarafından FETÖ'cülükle suçlandık; aldırmadık. FETÖ ile mücadele ediyormuş gibi yapıp ne kadar Fetullahçı yöntem ve araç varsa kullanan herkese karşı çıktık. FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaya çalışanlara karşı susmadık. Kendi kirli geçmişini örtmek için çirkefleşenlere boyun eğmedik. Tam da FETÖ'ye yaraşır şekilde, isimsiz bildirilerle, ‘Reisçilik' yapıyormuş edasında haddini aşanlara, davayı zehirleyenlere, kendi şahsi hırsları için, kendi ikballeri için, doymak bilmeyen midelerini tıka basa doldurmak arzusuyla tezgâh açarak partiyi, teşkilatı incitenlere sessiz kalmadık. Her ilçede, ilde türeyip, tasmalarını tutan şer odaklarının borazanlarını öttüren trollere de prim vermedik. Adaletten şaşmadık. FETÖ'yü cezalandırmada yanlış yöntemlerin terör örgütünü büyütebileceği tehlikesini, her türlü saldırıyı göze alarak dillendirmekten çekinmedik.”
Nasıl. Müthiş değil mi? Adamın içi ne kadar dolmuş böyle.
Ama Aydın Ünal durmuyor. İğnemelerle hırs ve öfkesiniaçıklamaya devam ediyor; “Ankara'ya istediğimiz kadar hizmet edemedik. Bürokrasiyi aşamadık, dinozor parklarını geçemedik. Çokça torpil, iltimas, nüfuz istendi; ‘iş yapmaz vekil' yaftasına rağmen hamdolsun adaletten şaşmadık. Sistem bize bol geldi, ama yakınma makamında değiliz, yakınmadık.”
Bence bu daha başlangıç.
Kenara atılan AKP'li isimler 24 Haziran'da başarısız bir sonuç alınsın bakın nasıl ortayadökülecekler.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

ALLAH KİMSEYİ BUNLARIN DURUMUNA DÜŞÜRMESİN

Muharrem İnce önceki gece CNN Türk ekranında AKP'li üç kişininsorularını cevaplandırdı.
Kurumları tarafından gazeteciolarak nitelendirilen bu üç kişiTayyip Erdoğan adına Muharrem İnce'yi köşeye sıkıştırmayaçalıştılar.
Hal ve hareketleriyle, jest ve mimikleriyle aldıkları her cevaptan sonra içine düştükleri durumu da yansıtan bu üç kişi sosyal medyadada hem eleştiri hem de alay konusu oldu.
AKP'lilerin Muharrem İnce'nin sözünü her seferinde “Ama Tayyip Bey de bunu söylüyor” veya “AKP'nin de bu konuda şu görüşü var” diyerek kesmeye kalkışmaları da hayli tepki topladı.
Sonuç olarak öyle ya da böyle bir zamanlar yaptıkları için gazeteciolarak anılan bu kişilerin düştüğü durum insanı ister istemez üzüyor.
Sadece durumu belirtmek istedim.
Gerçekten Allah kimseyi bunların düştüğü duruma düşürmesin demekten başka bir şey de gelmiyor içimden…

Bİ SORALIM BAKALIM

BORSA HÜKÜMETE DESTEK VERMEK İÇİN NE KADAR DÖVİZ BOZDURDU
Bu köşede dün yazdığım bir yazıda İstanbul Borsası'nın AKP hükümetine destek olmak için “seçime giderken dış oyunları bozuyoruz” dediğini ve döviz varlıklarını sattığını açıkladığını belirterek “Borsa hükümete böyle destek olamaz” diye yazmıştım.
Bu yazıyı yazdıktan sonra ertesi gün bir başka bilgi buldum. Onu zamanında atlamışım.
Meğer bu borsa Erdoğan'a yağcılıkolsun diye iki yıl önceki “dövizinizi bozdurun” kampanyasına da katılmış.
Borsa yönetimi ekonomiye katkısağlamak için “elindeki döviz varlıklarını satma kararı” almış 2016'nın sonunda.
O tarihte 2 milyon 400 bin dolarlıkdöviz varlığı varmış borsa yönetiminin. Bunlar satılmış. Bu kadarlık bir satışla ekonominin düzelmeyeceği ortada ama yine de olsun, psikolojik etki sağlamasından söz edilebilir.
Ancak anlamadığım Erdoğan'a yaranmak için döviz varlığını satan borsa meğer geçen iki yıl içinde yine döviz biriktirmiş.
Madem ekonomiye katkı için döviz pozisyonundan çıkıldı, sonra ne oldu da yine döviz biriktirilmeyebaşlandı ki?
Borsa yönetimi iki yıl sonra kapısına gelen yağcılık fırsatını tepmemekiçin bu dövizi satmış.
Bir süre sonra bakarsınız bu borsa yine “ekonomimize katkı” diyerek yine döviz pozisyonundan çıktığını açıklar.
Milletin bir bölümü buna inandıktan, etkili ve yetkili isimler de “yahu kardeşim ne yapıyorsunuz, kendinizi rezil etmenizi bırakın bizi de rezil ediyorsunuz” demediği sürece bu yalakalık oyunu sürecektir.

YENİ ÖĞRENDİM

HAZIR ÇORBAYA, MISIR GEVREĞİNE VE GOFRETE VERDİĞİMİZ PARALAR DUDAK UÇUKLATIYOR
Neymiş; dış güçler oyun oynuyormuş da döviz fiyatları bu nedenle artıyormuş. Yoksa Türkekonomisi çok güçlüymüş. Çok güçlü bir ekonomi “Türkiye düşmanı birkaç Batılının dedikodusu” ile çöküveriyor, orasını anlamak da mümkün değil tabii.
Gerçi döviz fiyatlarının fırlaması için dış güçlere de pek ihtiyaç yok galiba.
Lükse ve ihtişama o kadar alıştık ki, gofrete mısır gevreğine hatta hazır çorbaya verdiğimiz dövizin sonra dönüp nasıl canımızı acıtacağınıgörmüyoruz.
Ben de bilmiyordum, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in soru önergesi sayesinde öğrendim.
Gürer'in soru önergesine yanıt veren Gümrük ve Ticaret Bakanı Nihat Zeybekci, geçtiğimiz yıl 1 milyon 228 bin 700 dolar karşılığında 556 bin 969 kg hazır çorba ithal ettiğimizi açıklamış.
Vay canına Türk mutfağının değişmezi, Anadolu'nun kahvaltıdabile içtiği çorbayı elin yabancısından alıyormuşuz.
Ne diyeyim, Allah akıl fikir versin.
Sadece hazır çorbayla da kalmamışız.
Bakan Zeybekci, aynı dönemde 9 milyon 370 bin 527 dolar değerinde ve 3 milyon 733 bin 39 kg kahvaltılık gevrek aldığımızı da bildirmiş.
Bir de gofret var. Hani şu yerlisi 80 kuruşa satılan çocukların vazgeçilmezi gofret.
Sıkı durun, geçen yıl 10 milyon 789 bin 97 doları da 3 milyon 218 bin 240 kg gofret ithal etmek için ödemişiz.
Samanı da ithal ediyoruz biliyorsunuz.
Vallahi bu koşullarda saman ithalineşaşırmıyorum artık.,
Müşterisi olduktan sonra niye ithal edilmesin.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

“İÇ SAVAŞÇI” PROFESÖR MEĞER BİR DE BİLİM HIRSIZIYMIŞ
Adının önünde profesör yazan adam çıktı ekrana “Bizim için 24 Haziran'da yenilgi olursa Belgrad ormanında ağacın altına gömdüğümüz talim şeylerini alır çıkarız sokağa” dedi.
Hakkında soruşturma açılmış şimdi.
Ne olur sizce?
Hiçbir şey olmaz.
Birkaç yandaş yazar “Bu bir provokatör” falan diye yazar.
Sonra unutturulur.
Bugünkü iktidarın yarattığı iklimdencesaret alarak güç sarhoşu olan bu kişi gerçekten eline silahı alır sokağa çıkabilir mi, bilemem, ama yeni öğrendiğim bir şey var, bu adamda sokağa çıkacak karakter olmama ihtimali daha yüksek.
Çünkü bu kahraman kişi görünüştebitki uzmanı. Bu konuda çok sayıda kitabı olduğu söyleniyor.
Ama bu kitaplardaki bazı bilgilerin “intihal” yani “bilim hırsızlığı”olduğu ortaya çıkmış.
Bu bir dedikodu değil. Mahkemekararıyla sabitlenmiş bile.
Kendisini ‘Bitkilerin efendisi' olarak tanıtan Ahmet Maranki'ninkitabındaki bitki fotoğraflarını izin almadan ve kaynak göstermeden yazar İbrahim Gökçek'in kitabından aldığı tespit edilmiş. Maranki'yiyargılayan mahkeme tazminata mahkum ettiği gibi dava konusu fotoğrafların yer aldığı kitap için de toplatma kararı vermiş.
Maranki'ye açılan soruşturmadan bir sonuç çıkar mı bilemem ama Maranki'yi “intihal'den yargılayan ve mahkum eden mahkeme heyetinin başına bir şey gelirse hiç şaşırmam.
Bu arada (Prof) Ahmet Maranki'ninkitaplarında “hiçbir zararı veya yan etkisi yoktur” diye belirttiği bazı bitkilerin aslında son derece zararlıolduğu da ileri sürülüyor. Ancak bu konudaki bilgim asla yetmeyeceği için ayrıntılarını yazmak istemiyorum.


https://www.sozcu.com.tr/2018/yazar...acagiz-2430255/amp/?__twitter_impression=true
 


Siz Filistine sadece Türkiye yardım ediyor zannediyorsunuz.Filistine dünyanın birçok ülkesinden

yardım gidiyor.

Buradan kürsüden İsraile posta koyunca adamların tepesi atarsa sana amborgo uyugularsa.

Yok burdan sallarım, hiçbir şey söylemeden de olmaz ama kapı arkasında gönlünü alırım.

Ama amborgo uygularsam ortada somut bir tepki olur, bi de para gider.

Ama ortaya salla dur.
 
Birde yaptık dediği silahlar hele ki uçak daha kimse tarafından henüz görülmedi. Bir dönem tank yaptık dendi Azerbaycan a şu adet tank sattık dendi. Ertesi gün Azerbaycan yalanladı; biz tank da görmedik tank da satın almadık dediler. Sadece Süleyman Demirel zamanında f16 almıştık dediler.
Ne kadar bilgili olduğumu diplomama göremi anlıcaksınız acaba?
Bence yanlış yerden girdiniz konuya.
Bilgili olması diplomalı olmayı gerektirmiyorsa; o zaman sen hastalanınca tıp doktoruna değil de üfürükçüye tükürükçüye git.
 
Bu toptancı yaklaşımının yanlış olduğunu belirtmek isterim bütün akp seçmeni baş örtülü de değil zaten ve bütün akpliler aynı düşünmüyor tıpkı bütün CHP liderinin aynı düşünmediği gibi toplumun her kesiminde hem bilmeyen hemde bilmediğini bilmeyen bir sürü insan var ne yazik ki ve toplumdaki kutuplaşma dan şikayet eden iki tarafa da uzaktan bakabilsek ne kadar birbirlerine benzediklerini görürsünüz aslında çok kronik bir şekilde iki tarafında bazı gazeteler yönlendiriyor ve iki sivri tarafta birbirine tahammülsuz
sadece benim tarafımdan birisi söylüyorsa doğrudur diye düşünenler oldukça fazla iktidarında muhalefetinden yanlışları ve doğruları olacaktır siyaset çok bilinmeyenli bir denklem ,bazense risk almak demek ..evet mevcut durumdan memnun olmaya bilirsiniz ama buradaki eleştiri tarzı resmen saldırı şeklinde insanlar birşeyi savunduklarında o yapının içindeki mevcut hataların hepsi o insana yüklenemez hem üstelik muhalefet olmak her zaman kolaydır çünkü para insanları iktidar partileri bozar sana bir abla olarak tavsiyem toptancı düşünme çünkü tem akp nin seçmeni ve kendi içerisinde hemde CHP nin ve diğer partilerin seçmeni ve parti içerisinde çok kıymetli insanlar var aslinda
Muhtemelen yaşım senden çok büyük 40 yaşındayım üniversite mezunuyum 20 senedir çalışma hayatının içindeyim ve bende baş örtülülüm
Neyse Müslümanlıktan laf açılmışken bende bir eleştiri yapmak isterim
Biz müslümanların en büyük problemi Ahlak problemi. Ahlakımızı kaybettik ( iyi insanlar istisna).
İş Ahlakımız yok. Çalmadan yanayız.
Dost ahlakımız yok. En ufak bir yanlışta dostumuzu satıyoruz.
Siyasi ahlakımız yok. Görüşümüzün haklı çıkması İçin her yolu mübah görüyoruz.
Komşuluk ahlakımız yok. Araba parkı yüzünden bile komşusunu öldüren var.
Aile ahlakımız yok. Herkes kendi dünyasını sanal yaşıyor.
Devlet ahlakımız yok. Devleti yolunacak kaz görüyoruz.
Hangi birini sayayım. En ufak bir şey alevlenip, yalan yanlış demeden birbirimize giriyoruz. Eş demiyoruz, akraba demiyoruz, komşu demiyoruz, devlet demiyoruz her türlü desiseyi hileyi mübah görüyoruz. Kendi çıkarlarımız için, çekinmeden kardeşimize iftira atabiliyoruz. Noluyor nereye bu gidiş. Bi duralım sakinleyelim kendimize gelelim. Yaptığımız her şeyi bir teraziye vuralım. Ne ara bu hale geldik. Gözümüz körelmiş doğruyu yanlışı ayırdedemez olmuşuz. Vallahi gittiğimiz yol yol değil. Tuttuğumuz iş iş değil. Yanlış yapıyoruz dostlar. Ne ara sevgimizi kaybettik. Nerde kaldı müslümanın nezaketi. Birbirimizi bir kaşık suda boğacak hale gelmişiz. Bi sakinleyelim derin bir nefes alalım, alalımda beynimize bi oksijen gitsin.
Daha bir sürü şey ...
Derim.
Ve nolur Eğer yorum yapacaksak birbirimizi eleştirmek yerine kimseye atıfta bulunmadan,yol gösterici cümleler yazın.
 

Cumhuriyetin ilk 15 yılı yapılanlar.Bir bakın da görün üretirsen varsın dünyada

6 Nisan 1920’de ilk olarak Anadolu Ajansı, Milli Mücadelenin haklı davasını tüm dünyaya duyurmak amacıyla kurulmuştur.

19 Nisan 1923’te Türkiye Şeker Fabrikaları kurulmuştur.

26 Ağustos 1924 tarihinde ülkenin sanayi ve ticarette kalkınmasına katkıda bulunması amacıyla Türkiye İş Bankası Atatürk tarafından kurulmuştur.

1924’te Ankara Fişek Fabrikası ve Gölcük Tersanesi kuruldu.

19 Nisan 1925’te Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulmuş olan Feshane Yünlü Dokuma, Beykoz Deri ve Kundura ile Hereke ipekli ve Yünlü Dokuma Fabrikalarını devralarak işletilmesini sağlamak amacıyla Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur.

5 Mayıs 1925’te Atatürk’ün çaba ve gayretleriyle Ankara Orman Çiftliği kurulmuştur. Çiftliğin tüm masrafları Atatürk tarafından karşılanmış, yine 1937’de Atatürk, çiftlikleri ve içerisindeki köşkleri Türk milletine armağan etmiştir.

5 Kasım 1925’te Ankara Hukuk Fakültesi (Ankara Adliye Hukuk Mektebi), ülkenin hukukçu ihtiyacını karşılamak amacıyla kurulmuştur.

1925 yılında Atatürk’ün onayıyla silah, bomba ve cephane üretecek olan Şakir Zümre Fabrikası ve Adana Mensucat (Dokuma) Fabrikası özel sektör eliyle kurulmuştur. Aynı yıl Eskişehir Hava Tamirhanesi de kurulmuştur.

1926’da çıkarılan bir yasa ile petrol arama ve işletme hakkı devlete verilmiştir.

1926 yılında Alpullu Şeker Fabrikası, Uşak Şeker Fabrikası, Kayseri Uçak Fabrikası kurulmuştur. İnşaat demiri üreten ilk haddehane İstanbul’da kurulmuştur. Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri, Bakırköy Çimento Fabrikası 1926’da faaliyete geçmiştir.

1927 yılında Kırıkale Mühimmat Fabrikası, Bünyan Dokuma Fabrikası ve Eskişehir Kiremit Fabrikası, Bursa Dokumacılık Fabrikası kuruldu. Aynı yıl Köy Öğretmen Okulları kurulmaya başladı; İş Bankası ve Anadolu Ajansının %70’ine sahip olduğu Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketikuruldu.

1927‘de Ankara-Kayseri, Samsun-Havza-Amasya tren hatları yapımına başlanmış; sonraki beş yılda Amasya-Zile, Ankara-Sivas, Kayseri-Şarkışla, Kütahya-Emirler, Fevzipaşa-Gölbaşı, Gölbaşı-Malatya, Ulukışla-Niğde, Zile-Sivas, Kütahya-Balıkesir gibi tren hatları yapılmıştır.

27 Haziran 1928’de koruyucu hekimliğin tahlil, kontrol, üretim ve araştırma görevlerini yürütmek amacıyla Merkez Hıfzısıhha Müessesesi kuruldu.

1928 yılında Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası, Malatya Elektrik Santralı, Ankara Çimento Fabrikası, Gaziantep Mensucat Fabrikası kuruldu.

1928‘de Anadolu Demiryolu Şirketi yabancılardan satın alındı.

1929 yılında Ankara Havagazı Fabrikası, Ayancık Kereste Fabrikası, Trabzon Hidroelektrik Santralı ve İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası kuruldu.

1929‘da Mersin-Adana, Anadolu-Bağdat, Mersin- Tarsus Demiryolları yabancılardan satın alındı.

1929‘da Haydarpaşa Limanı yabancılardan satın alındı.

1930 yılında Kayaş Kapsül Fabrikası ve Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Üretim Tesisleri kuruldu.

15 Nisan 1931’de Atatürk’ün direktifleriyle Türk tarihinin araştırılması amacıyla Türk Tarih Kurumukurulmuştur.

12 Temmuz 1932’de Atatürk himayesinde Türk dilinin araştırılması ve Türkçenin güncel sorunlarıyla ilgilenilmesi için Türk Dil Kurumu’nun kurulması sağlandı.

1933 yılında sanayi kuruluşlarına kredi vermek ve tüm bankacılık işlerini yapmak ve sanayinin gelişmesine ilişkin tedbirler almak üzere Sümerbank kuruldu.

20 Mayıs 1933’te Devlet Hava Yolları, Petrol Arama ve İşletme İdaresi ile Altın Arama ve İşletme İdaresi kurulmuştur.

1934 yılında Eskişehir Şeker Fabrikası, Turhal Şeker Fabrikası, Konya Ereğli Bez Fabrikası, Bakırköy Bez Fabrikası, Bursa Süt Fabrikası, İzmit Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası, Zonguldak Antrasit Fabrikası, Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası, Keçiborlu Kükürt Fabrikası, Isparta Gülyağı Fabrikası, Ankara, Konya, Eskişehir, Sivas Buğday Siloları, Kayseri Bez Fabrikasıkuruldu.

2 Haziran 1935’te devletin maden ve enerji ihtiyacını sağlamak amacıyla Etibank kurulmuştur. Yine aynı yıl içerisinde Maden Tetkik Arama Enstitüsü kurulmuştur. İstanbul Rıhtım Şirketiyabancılardan satın alınmıştır.

1935 yılında Nazilli Basma Fabrikası, Bursa Merinos Fabrikası, Gemlik Suni İpek Fabrikasıkuruldu.

1936 yılından itibaren madenlerin millileştirilmesi politikasına gidildi.

1936’da Ankara Çubuk Barajı, Zonguldak Taş Kömürü Fabrikası, Nuri Demirağ Uçak Fabrikası, Malatya Sigara Fabrikası, Malatya İplik Fabrikası, Bitlis Sigara Fabrikası, Elazığ Şark Kromları İşletmesi kuruldu.

1936’da İzmir Havagazı Şirketi ve İstanbul Telefon Şirketi yabancılardan satın alındı.

1937 yılında Malatya Bez Fabrikası, İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası, Karabük Demir Çelik Fabrikası kuruldu. Kozlu Kömür İşletmeleri yabancılardan satın alındı. Diyarbakır-Cizre demiryolu yapıldı. Trakya-İstanbul Demiryolları yabancılardan satın alındı. Urfa Ceylanpınar Devlet Üretme Çiftliği kuruldu.

1938’de Divriği Demir Ocakları, Sivas Çimento Fabrikası kuruldu.

Bunlara ilave olarak ülkenin tarım alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü, havacılık sporlarının yürütülmesi ve havacılığın geliştirilmesi amacıyla Türk Kuşu, ticareti canlandırmak amacıyla Uluslararası İzmir Fuarı, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Merkez Bankası, Halkevleri, Devlet İstatistik Enstitüsü, Demiryolları ve Limanlar Genel Müdürlüğü, Çocuk Esirgeme Kurumu (Himaye-i Eftal Cemiyeti) gibi çok sayıda kurum ve kuruluş Atatürk’ün öncülüğünde kurulmuştur. Bu dönemde yapılan veya kurulan çok sayıda üniversite, enstitü, araştırma hastaneleri, müzeler, yollar, elektrik santralleri, demiryolları, limanlar ve fabrikalar vardır. Listemiz tamamını kapsamasa da önemli bir kısmını sizlerle paylaştık.

Tüm bunlar Türkiye Cumhuriyetinin ilk 15 yılında gerçekleştirilmiş ve devletimiz için sağlam bir temel kurulmuştur. Tüm bu gelişmelere paralel olarak Osmanlı Devletinin borçlarının bir kısmı da tüm zorluklara rağmen bu dönemde ödenmiştir. 1928 yılında Paris’te düzenlenen konferansta Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kalan ve Osmanlı Devletinden ayrılan veya toprak elde eden diğer ülkeler (İtalya, Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya, Suriye- Lübnan, Filistin, Ürdün, Irak, Necit, Hicaz, Asir, Yemen, Maan) arasında Osmanlı Devleti dış borçlarının paylaştırılması Atatürk’ün çabalarıyla sağlanmıştır. 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti’nin dış borçlarından payına düşeni, taksitlerini aksatmadan ödeyerek, 1954 yılına kadar tavsiye etmiştir.

1924’te Lozan antlaşması ile kapitülasyonlar, yabancılara verilmiş bütün hak ve imtiyazlar Atatürk döneminde kaldırılmıştır. Atatürk döneminde, devletin kendi gelirleri ve maliyesi, ülkenin ticari ve sanayi etkinlikleri üzerinde kayıtsız ve koşulsuz egemenliğini sağlamış, bağımsız ve milli bir ekonomi benimsenmişti


 
İşin bu yönünü düşünün nolur.
Seçimler için konuşayım:Falanca yada filanca kazanırsa ne olacak?Hepimizi idare edecek.Gelenin iyi şeyler yapmasını ümid etmekden,dilemekden başka bişi gelmiyor elimden.
 

Burda tıp konuşmuyoruz siyaset konuşuyoruz farkettiysen..
Herkes siyasetmi okusun tartışmak için..
Dışarda üni mezunu bir sürü cahil tayfa var.hatta bi ropörtajda üniversiteli gençlere soruyolar.cumhurbaşkanı ,kim milli eğitim bakanı vs kim diye.kimse bilmiyor..
Ee demekki herşet okulda öğrenilmiyor
 


Nankörrrrr.Bak işte belgesi.Görünmez uçak yaptılar.Ne kadanda başarılı.Görebiliyon mu?Yok


 
Maalesef siyaset de de öyle. Herkes çıkıp jöleleri sürünüp sürünüp konuşuyor; ama konuştuklarının yarısı değil çeyreği bile isabetli olmuyor. Sonra onbaşı değil beşbaşı bile olamamış 18 bin Tl ye bedelli olarak askerliğini yapan biri ekrana eline bir değnek alıp çıkıyor haritada kobaniye Nemriç e ve afrin e değneği dokundurunca kendini askeri bilimci stratejist zannediyor. Laz fıkraları komik diye onlar kendilerini daha komik olmak zorunda mı hissediyor
 


Bu üniversite mezunu olanların değil eğitimin eksikliği.Her yere bin tane üniversite açarsan. apartman

katında özel üniversite kurarsan eğitemezsin.Böyle olur.
 
Son düzenleme:

Çıkarın Osman Pamukoğlu paşamı analtsın size en doğru şekilde. Horozun resminin altına horoz yazmaya gerek yok; dünyanın her yerinde horoz resmini gören onun horoz olduğunu bilir desin. Tutsak suriye ordusu nun disiplinsiz olduğunu başımıza bela olacağını anlatsın.
 


Zaten en büyük sorun bu AKP seçmenin kompleksleri.
 
Hem benim vatandaşım bakanı bakmayanının adını bilmek zorunda mı? ONlar benim vatandaşımı bilsinler. Benim vatandaşımın vergisiyle sofrasındaki zeytininden peynirinden bile vergi aldığı paralardan dünyanın en üst standartlarıyla maaş alanlar benim vatandaşımın onlara tapmasını istemesinler. Bir şikayetini söylediğinde artistlik yapma ananı babanı alda git demesinler. Gözünüzü toprak doyursun demesinler.
Birde şu habere yorum yapmamışın.
https://www.kadinlarkulubu.com/foru...uecue-koltugunda-poz-veren-bu-sahtek.1070657/
 
Bu üniversite mezunu olanların değil eğitimin eksikliği.Her yere bin tane üniversite açarsan. apartman

katında özel üniversite kurarsan eğitemezsin.Böyle olur.

Katılıyorum size.aile ve okul eğitiminin eksikliğidir.
insanın bilgili olup olmadığını hangi bölümden mezun olup olmadığıyla değerlendirelemez.konunun özeti budur.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…