chuck palahniuk der ki;
bizi gerçekten seven insanlar, bize gitmemiz için yalvarırlardı. hayalimizi gerçekleştirmemiz, yeteneğimizi kullanmamız için... ve geri döndüğümüzde , bizi sevmeye devam ederlerdi...
Ama bizim ülkemizde benimsenmiş öyle çarpık bir düzen var ki; ne kadar kısıtlarsan,baskilarsan, duygusal ilişkiyse kiskanirsan o kadar çok sevgin olduğuna inaniliyor.
Yazik cidden...
Malesef bizim coğrafyada - bu zihniyette bir ailedeysen bireyselliğini eline alabilmen icin, ozgurlugunden payına düşenin birazını bile alabilmen için türlü fedakarliklar yapman, mücadele etmen, sevdiklerinin kalbini Kirman, belki ayrı dusmen ve hatalar yapman gerekiyor .
Bu konuda hislerimi anlatan , sevdiğim iki bir söz var,
İlki Buket uzuner'in toprak kitabinda , bir nine-torun sarılma sahnesinden. Kendine ait bir hayat için ailesini terkedip buyuk şehre gelen kadın için şöyle bir cümle vardı "bu an yıllardır ailesinden uzak yaşamak zorunda kalan bir küçük şehir kızının , kendi hayatını yaşayabilmek için kaç sıcak kucaklaşmadan fedakarlik ettiğini kavradığı andı"
Ve ikincisi rahmetli Furuğ Ferruhzad' in Almanya'dan babasına yazdigi bir mektubundan;
Özgürüm, bana vermekten korktuğunuz özgürlük ve benim sizden gizli olarak elde etmek istediğim ve bu nedenle de hatalar yaptığım özgürlük… Hata da yapsam benim. ...
Keşke bunu okuyan "ne emeklerle büyüttüm cocugumu,kılına zarar gelsin istemem,onu cam fanusta büyüyeceğim" anneleri çocuklarına aslında ne zorluk yasattigini farkına varabilseler