arkadaşım,elinize,kaleminize ve ruhunuza sağlık...a.s.size katılmamak mümkün değil...bu tür olaylarda suçlu aramak olayına hiç girmiyorum....çünkü o kadar ucu açık ve o kadar sonuç çıkarki bunu sorgulasak burada sayfalar doldururda yinede bitiremeyiz:sm_confused:bir bakıyorsunuz adam karaktersiz,bir bakıyorsunuz 2. kadın çok fettan,bir bakıyorsunuz ne kocasından,ne çocuklarından bihaber; 1.kadın konumundaki kadınlar (evet bu da bir gerçek...hergün sokaklarda,kırk kapıya kırk değnek vurup,işi gücü ne giyeyim,modada ne var,saçımın rengi,basenimin ölçüsü vs vs veya gidim ayşeye fatmayı konuşayım,üst kattaki kocası ile kavga etti,alt kattakine yetiştireyimi hayatının merkezine koyup evinden dışarda bir hayata adapte olmuş kadınlarımızda var...veya tam tersi adamın sabah pijamayla bırakıp,akşam aynı aynı pijamayla bulduğu 1.kadınlarımız...vs vs vs ve daha bir sürü şey)dediğim gibi ,işin bu boyutuna girersek her olayın farklı bir suçlusu ve o noktaya getiren yaşanmışlıklar dizisi çıkar karşımıza:sm_confused:
bende mamba gibi klüpte böyle bir konuya hiç denk gelmedim:uhm:ama hangi sebeble,ne anlatılmış olursa olsun bu onaylanabilir birşey değil...tüm sınırlarımı zorluyorum...ne 1.kadın olarak 2. kadını hoş görebilirim,nede bir erkek bana 2. kadınlığa ikna edebilir:1closedeyes:...büyük lafıma tövbe olsun:Saruboceq: hayatımda böyle bir şeye kafa dahi yormadım...çünkü benim için bu mevzu bahis dahi olacak birşey değil...her iki konumdada..yok ! olmayan birşey işte... bunun ötesi olabilirmi:sm_confused:... bakın ben bu aşk,tutku yok o,yok bu mavallarına inanmıyorum.....insanların gelişirken edindikleri birtakım değerler vardır...ahlaki,toplumsal,sosyal vs vs...yıllarca eğitilerek sağlam bir şeyler edindi iseniz birgün bir erkeğin gözüne bakıp(veya tersi bir kadının) bütün bunları bir kalemde silemezsiniz...hiç bir aşk bunların üstüne çıkamaz...insan öğrenen, gelişen ve düşünüp yorumlama yapabilen bir varlıktır...duyguları vardır ama birde mantığı vardır...şimdi konumuz üstünden bakarsak...kendi üstümden gideyim...biliyorumki evli bir adam bir başka kadına,söz vermiş ve onunla bir yaşam yoluna girmiş ve büyük ihtimalle en az bir çocukla bu olayı perçinlemiş...bir kere sağlam değerleri olan bir kadın olarak böyle bir adam benim için dünyanın en dayanılmaz erkeğide olsa hiç bir şey ifade etmez,yani kafadan tüm algılarım,tüm beğenilerim,aradığım tüm özelliklerede sahip olsa benim ilgi alanıma girme şansı sıfırdır:sm_confused:dolayısı ile ona aşk duymam söz konusu olamaz.....diyelimki bu adam beni kandırdı bekarım dedi bende aradığım niteliklere sahip biri olduğu için ve onunla beraber olmamda her hangi bir sakıncalı durum olmadığını düşündüğüm için algılarımı ona açık bıraktım ve ona aşık oldum:asigim:ama bir zaman sonra öğrendimki bu adam evli ve beni kandırdı yani beni aldattı,benim doğrularıma ve değerlerime ters düşen bir duruma düşmeme sebeb oldu...bu durumda yine benim gibi sağlam edinimler edinmiş bir kadın bunu affedebilir mi!!! ne aşkı
orda bende aşk maşk kalırmı...o adam o saatten sonra ne anlatırsa anlatsın hepsi hikaye....yani benim için o noktada öncelik benim kandırılmış olmamdır...benim bitirme noktam orası olur....adamın karısı çocuğu bu noktada 2. bitirme nedeni olamaz...çünkü orda bir 2. nokta yoktur benim açımdan
...beni 2. kadın pozisyonuna sürükleyen bir adamın aşkına inanmam mümkün değil...dolayısı ile ortada aşk diye birşey yoktur...yani demekki ne imiş...aşk vardır olabilir....ama aşk bile koşullara ve şartlara bağlıdır ve hiç bir aşk toplum değer yargılarının ve kamu vicdanının üstünde değildir olamaz....koca bir toplumun reddettiği ve olamaz dediği bir şeye siz olur diyemezsiniz...derseniz orda bir sakatlık var o sakatlıkta sizin karakterinizdedir...zayıf olan ahlaki değerleriniz ve edinimlerinizdir...bu zayıflığın veya zafiyetin adınıda aşk deyip işin içinden sıyrılamazsınız...yada bununla örtemezsiniz....açıkcası kişi bu zayıflığa haizse,onun ömründe bu tür aşklar hep varolacaktır...kimse bu insanların ilk ve son aşkı olamaz....demek istediğğim bu bir karakter meselesidir....böyle bir şey yaşanıyorsa ortada bir karaktersizlik söz konusudur...belli bir yaşa gelipte bu edinimleri kazanamamış bir insanıda kalkıpta siz eğitemezsiniz...ben buna inanırım...ama işte yuvamdır,çocuğumdur felan dersiniz mücadele edersiniz,ama yok bu karaktersizliktir çocuğum bunu doğal birşeymiş gibi algılamasın der bu anlamda bir fedakarlığı anlamsız görür başka bir boyutta mücadeleyi tercih edersiniz ...sonuçta ikiside tartışmaya açıktır...çünkü içinde olduğu durumu en yaşayan bilir ve kendisi için neyin doğru olduğunuda...bu anlamda ahkam kesmekte haddimizi aşar.....haklı olduğunuz nokta şudur çocuklarımızın eğitimi...yani onların hayatında matematik eğitiminden daha önemli,toplumsal değerler eğitimi var...biz ebeveynler bu noktayı kaçırmamalıyız...ama bugünkü toplumda bütün ebeveynler daha çok çocuklarının matematikten aldığı notlara kitlenmiş durumda...böyle olıuncada matematiği kuvvetle eğitilmiş ve yüksek öğrenimli ama bazı değerleri olmayan genç yetişkinlerimiz olduğu gibi,tüm çabalarımıza rağmen matematiği iyi olamamış ama bu araad birde toplumsal değerler edinimi terbiyesi alamamış tamamen vasıfsız genç yetişkinlerimiz oluyor...buda kimin gücü kime yeterse,gemisini yürüten kaptandır durumunu çıkarıyor....:çok üzgünüm:...dediklerim maksadını aşmasın lütfen...benim demek istediğğim kendi canavarlarımızı öpe seve yaratıp,sonrada "aaaaa bu niye böyle oluyor"dememizin anlamsızlığı....bu işi konuşacaksak nalınada mıhınada vurmamız gerekli......aşk_memnu'dan bahsedilmiş...o diziyi asla seyretmiyorum...tiksiniyorum o diziden..o dizi ben ve çocuklarıma hiç birşeyi meşru kılamaz hoşda gösteremez...
önceden millet erol taş'tan nefret ederdi (Allah rahmet eylesin toprağına ağır gitmesin) veya nuri alço veya tecavüzcü çoşkun...size komik gelecek ama ben beren saatçi'den,ve kıvanç tatlıtuğ'dan aynı şekilde iğrenir oldum...tabiiki onların bir artist olduğunu biliyorum ama işte benim asla tasvip edemeyeceğim iğrenç bir ilişkinin kahramanlarının fiziki manada yüzü oldular...böyle karakterler söz konusu olunca onların yüzü gözlerimde canlanıyor anlamsız ama böyle....:sm_confused:ayrıca yazarı kafama takılıyor...halit ziya uşaklıgil..(latife hanımın amcası aynı zamanda) edebiyatın güçlü bir kalemi ama bu kitabın yazarı...bu kitabın konusunu nerden kurgulamış...acaba şahit olduğu bir yaşanmışlıktanmı esinlendi,yok öyle değilde kafasından mı kurguladı?,kafasından kurguladı ise bu nasıl bir kurgulama idi?vs vs...yaşadığı yıllara bakarak insan ilişkilerindeki çarpıklık her dönemde mevcuttu demekki diye düşünesim geliyor:sm_confused:yani bu bir tek günümüze mal edilemez.....ve bir nokta daha bu kokuşmuşluk ve çirkin ilişkiler müslümanlık ve ya hıristiyanlıkla veya musevilik yada başka bir dinle ,ilişkilendirilemez...bu çok yanlış bence...hıristiyanlığın veya museviliğin yada başka bir din veya mezheblerinde aynen biz müslümanlar gibi bu tür ilişkileri hoş görmediğini biliyoruz....o dinlerinde öğretilerinde bunlar men edilmiş...nasıl biz müslümanlar aramızdan bu tür insanların çıkmasına engel olamıyorsak,onlarda olamıyorlar...en katı islam ülkelerinde,hatta şeriatla yönetilenlerde bile bu mevcut...hatta daha bile fazla olabilir...çünkü insanlar bastırılıyor....hatta bir müslüman olarak utanç verici buluyorum,geçenlerde suudi arabistanda 8 yaşında bir kız çocuğu babasının arkadaşına olan borcuna karşılık alacaklının nikahına verildi
üstelik mahkeme kararı ile....yani meşru ve legal bir şekilde....bu durumda bir hıristiyanda çıkıp deseki sizler ergenliğe bile daha seneleri olan kızlarınızı mal gibi satıp evlendiriyorsunuz....müslümanlar böyle işte dese ne ile savunacağız kendimizi...durum ortada adam müslümanlığın en katı halinin olduğu bir ülkede, müslüman bir adam bunu hemde legal olarak yaptı....o yüzden bu tür insan karakterinin kokuşmuşluklarını dinlerle ilişkilendirmeyelim....yargısız infaz yapmış oluruz....sahip olduğumuz,güzel ve hak dinimizde bu tür bir yargısız infazı hoş görmez...hak altına gireriz çünkü..şüphesiz diğer din toplumlarında en az bizler kadar insani değerlere sahip çıkan düzgün insanlarda var....
sonuç olarak herşey insanların elinde...kişiler toplumda yer alacakları konumları kendi elleriyle belirler diyorum...ve size tekrar teşekkür ediyor endişelerinize katılıyorum...diğer yandan kimsenin 2.kadın konumlarını onaylayacaklarını veya kanıksıyacaklarını sanmıyorum...yada belki kabullenemiyorum....sonuçta aklın yolu birdir....
esenkalın..a.s.
(şimdi metini okudumda...birçok imla hatası yapmışım...aslında bugün çok yorucu ve sıkıntılı bir gün olmuştu benim için...niyetim biraz kafamı dağıtıp yatmaktı ...ama konuyuda görünce es geçemedim...bu saatte yorgunluğuma ve uykusuzluğuma verin lütfen..peşinen hepinizden özür diliyorum...a.s.)