2. Kadınlar!!!

"2. kadinin kendini kontrol etme becerisi elbette vardir ama mecburiyeti yoktur. erkegin var ama"


Olayın özü budur işte.
 
2ci kadınında kendine bir saygısı varsa eğer, bu mecburiyeti vardır bence..

bak iste "eger" diyorsun. yok ki? olmadigini biliyoruz zaten. kendine saygisi olan kadin bastan 2. kadin olmaz ki? o halde mecburiyeti zaten yok.
 
okypete, nasıl yani? Evli olan kadının ekonomik özgürlüğü olsa, çocuğu olmasa o zaman ne olacak? O zaman iki kadından biri daha az suçlu mu olacak? Ya da daha az suçsuz? Emsal üzerinden gidince daha iyi oldu aslında. Şu anda bunu bir kere daha anladım, çünkü farklı açılardan bakabiliyoruz. Şimdi evli olan kadının ekonomik özgürlüğü olduğunu çocukları olmadığını düşünelim. O zaman ne olacak? Gitmemesinin sebebi yine aşk olacak. O zaman evli kadın=Diğer kadın olacak. Yani demem o ki kalma sebebi ne olursa olsun, önemli ya da önemsiz.(çünkü size göre önemsiz olan şey başkasına göre önemli olabilir.) Gerçek şu: ıki kadın da aldatıldı ve bu adamın terk edilmesi gerek.
 
yaw nasıl bu konu bu kadar karıştı anlayamıyorum
biri bana açıklasın iki kadın nasıl eşit suçlu ya da eşit mağdur
aldatılan bir kadın ve aldatmaya ortak başka bir kadın var
hadi diğer kadın suçsuz, en azından suça ortak
bu da bir suçtur bana göre
ilk kadın nasıl suçlu hele onu hiç anlamadım
 
işte,maalesef yok... ve işte bu yüzden de suçlu..

bir yandan bana bir yandan belki1gun'e cevap yetistirmek zorunda kaliyorsun, saldiriya ugramis gibi oldun:)) o yuzden ben sunu da yazip birakayim:

insan kendine saygisi yok diye suclanamaz. eger oyleyse herhangi bir nedenle kendine saygisi olmayan butun insanlari suclaman gerekir. nasil ayirdedilir? adamin pisirikligindan knedine saygisi olmayabilir, cocuklugunda yasadigi bir olaydan dolayi olmayabilir, basarisizligindan dolayi olmayabilir, ezildigi icin olmayabilir, binlerce nedenden dolayi kisinin kendine saygisi olmayabilir. hepsine sen suclusun demek lazim o zaman.

bu bir ahlak meselesi. butun dunyada genel gecer olan, yapilanin ahlak disi oldugudur. (Ferza'nin ilk mesajinda belirttigi gibi bunun toprakla domatesle filan ilgisi yoktur). 2. kadin ahlaki degerleri az gelismis ya da gelismemis kadindir, o yuzden mide bulandirir ama o kadar. suclanamaz.
 
bakın.
evli bir kadının ekonomik özgürlüğü varsa ve aşığım diye onu aldatan kocasını hala bırakmıyorsa, ve hala seviyorum diyorsa ,bu kadını asla savunmam. yaptığı yanlıştır.

Gerçek şu: İki kadın da aldatıldı ve bu adamın terk edilmesi gerek
işte buna katılıyorum. kesinlikle bu adamın ,bu 2 kadın tarafından da terkedilmesi gerek.
 
Belki1 gün......

1) Öncelikle bu konudaki samimiyetinize kesinlikle inanmıyorum. Herhangi bir sitedeki herhangi bir olaydan etkilenip bu kadar çöküntü yaşıyorsanız zaten burada bir gariplik var.


Sonunda iş; benim samimiyetimi yargılama kadar geldiği için, iki cümle de ben sarfedeyim yüksek müsadenizle....

Benim bildiğim, kalplerdeki samimiyeti tartabilen tek yargı TANRILIK makamıdır…
Demek ki siz; bir karış boyunuzla Tanrılığa adaysınız…Şu halde benden çok daha komik durumdasınız…



2) Ben yazınızdaki dile takıldım. Sanki bir kürsüye çıkıp birilerine ahlak dersi veriyorsunuz. Bir mejdeci bir haberci gibi kimsenin bilmediği şeyleri anlatıyorum'a getiriyorsunuz. Hayır, sandığınız gibi olmadığını düşünüyorum. Kimsenin ahlak değerlerini bir insan olarak siz yargılayamazsınız. Bunu yapamazsınız, çünkü yargı gücü siz değilsiniz.
Yazdıklarınızı öyle yüksek bir kürsüden yazmışsınız ki sizin samimiyetinize inanmayı, politikacıların samimiyetine inanmaya benzettim. O kürsü bu ülkeye hoş şeyler getirmedi. Bence kürsüden değil bizim yanımızdan konusun. Sesinizi ünlemler olmadan da duyabiliyoruz.



Haliyle insan, karşısında ağır işitenler olduğunu görünce; yüksek perdeden konuşmak zorunda kalıyor…
Ben, bu toplumun bir ferdi olduğuma göre, en az sizin kadar; yargılama hakkına sahibim… (Sizin bu tavrınız yargılamak olmuyor sanırım.)

Zavallı ünlemler!! Anlamak istemeyenler için; ne kadar da çırpınıyorlar değil mi?
Benim kürsüden konuştuğumuzu farzedelim..
Sizin konuştuğunuz merciyi çok merak ediyorum doğrusu... Çukurdan mı, fezadan mı?



3) Burada kışkırtıcı, galeyana getirici bir ses tonu duyuyorum. Hani bir kitap vardı Halide Edip Adıvar'ın "Vurun Kahpe'ye" diye. O kitaptaki kadın kahramanı taşlamalarını söyleyenlerin ses tonuna benziyor aynı. Kutuplara bölücü bir sesiniz var hanfendi ve bu ülke artık kutup istemiyor. Yani diyor ki bu ses "işte bu suçluları dışalayın! Onları afaroz edin!" Öyle mi? Siz günahsız mısınız? Günahsız ya da yanlışsız olduğunuzdan nasıl bu kadar eminsiniz? Yoksa sokakta minietekli gördüğünüz kadınlardan daha az günahsız olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Kendi kendinize cenneti garantilediniz de başkalarının cehennemine mi karışır oldunuz?

Benim sesim, size bile ulaştığına göre; amaç hasıl olmuştur..
Nitekim defalarca suçlu aramadığımızı söylememize rağmen; bu isnad ve yargılarınız, bölücülüğü, yok ediciliğe tercih etmemizi sağlıyor…
Siz yargı makamı olduğunuz için, bu konuda bizi taşa tutma hakkınız sonuna kadar mevcuttur…

Bir ilave; ben entari giydiğimi söylediğimi sanmıyorum; yeri gelince mini eteği de giymeyi severim... Dikkat edin de, başkalarını cehennemden aklamaya çalışırken; ateşinden bir kıvılcım da sizin eteğinize sıçramasın...


4) Öyleyse sizin yaptığınızın aynısını yapmış bu insanlar. Siz de aile kavramının yüceliği üzerinden insanlardan nefret etmemizi öğütlüyorsunuz bize. Nasl olsa aile denen kavram herkesin üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu. O konu üzerinden gidersem herkes peşimden gelir diye düşünmüşsünüz, ama olmamış. Üzgünüm. Herkes aynı değil.

Demek burada da müneccimlik devreye giriyor…
Sizin gözünüzde ben, çobanlığa soyundum; koyunları toplamaya çalışıyorum…
Tebrikler!! Güzel bir mantık anlayışı….



5) Önceki paragraflarla sempatinizi kazanan kitle için zehirli bir cümle kurmuşsunuz. Evet, değil mi ya... Artık size hak verecek onlarca insan olacak nasıl olsa. Hangi cümleyi kursam altına imzasını atacak. Ne yani, evli olduğunu söylemediği için bekar bildiği bir adamı sevmek aşık olmak mı suç? Yani kadın aşık olduysa suçlu mu? Bekar bir adama. Bekar olduğunu iddia eden bir adama? İnanın yazınızda bu cümleyi görmeseydim her ne kadar diliniz kürsü kokan bir dil olsa da size hak verirdim. Biraz kinci yaklaşmış ama çok doğru söylüyor derdim, ama..... Bu ne kadar erkil bir dil böyle. Bu kadar ataerkil bir yapı ki evet, yalnızca bekar olduğunu bildiği için bir erkeği seven bir kadına böylesine zehirli bir üslupla saldırabiliyor. Ben size şunu söyleyeyim. Evli olduğunu öğrendikten sonra terk etmeyen kadınla, aldatıldığını öğrenip de terk etmeyen bir kadın arasında hiçbir fark yoktur gözümde. Burada iki kadın da tamamiyle suçsuzdur. Burada aşağılık tek insan o erkektir. Ondan daha aşağılık olansa "erkektir yapar, kadın kendini bilecek" diyen kesimdir. (ki burada sizin böyle bir şey söylemediğinizi de göz önünde bulundurmalıyım.)


Keşke diğer mesajlarımızı da okusaydınız da; bu kadar komik duruma düşmeseydiniz…
Zira; sonraki mesajlarda, yeterince sizinle paralel cümleler kurmuştuk…

Ataerkil kelimesi; gerçekten cümlenize çok güzel uymuş… Dil bilginizi de tartma imkanına sahip olduk böylece…



6) Kimse hiçbir kavramı sorgulamıyor, ha illa sorgulanacaksa imam nikahı, mute nikahı sorgulansın derim ben. Bu nikahlar adı altında dost hayatı yaşayan binlerce kadın var. BU arada küçük bir bilgi vereyim hanfendi. Sosyoloji okumuş biri olarak. Ensest denilen şeyin en çok kapalı muhafazakar toplumlarda görüldüğünü biliyor muydunuz? Yani bu şu demektir. Nerede ahlaktan, namustan çok söz ediliyorsa orada bunun yoksunluğu vardır. İnsan karşısındakini kendinden bilirmiş derler.


Demek siz de bana çokça "Kürsüden konuşuyorsun! " diyerek; beni kendinizden sanmışsınız... Söz konusu ensest kavramı olduğu için...
Doğru ya, sizinle alt – üst komşu olduğumuz için; benim yapımın muhafazakarlığını tartabilecek imkanınız fazlasıyla vardı…

Benim yazımda muhafazakarlık arayacak kadar; sosyoloji bildiğinizi gösterdiniz…
Keşke biraz da; anlam bilgisi okusaymışsınız..( Edebiyatın bir bölümü olur&#8230



7) Bu site sizin şahsi mülkünüz değil. Karar mercii siz değilsiniz. Siz Mevlana'nın "Ne olursan ol gel." sözünü duymamış olabilirsiniz. Siz hayatınızda hiç hata yapmamış olabilirsiniz. Siz sütten çıkmış ak kaşık olabilirsiniz. Siz günahsız tertemiz olabilirsiniz. Siz bembeyaz olabilirsiniz. Ama ben siteye girerken "ahlaksız olanlar girmesin" tarzında bir ibare görmedim. Kaldı ki ahlakın ne olduğunu kimse kimseye anlatma cürretini göstermesin, çünkü hiçbirimiz masum değiliz.


Sosyoloji okumuş biri olarak, toplumun ahlak yaptırımlarını hiçe sayacak kadar da cür’etlisiniz maşallah…
Mevlana’nın o sözü; “Aman hatanıza devam edin de öyle gelin..” kastıyla söylediğini iddea ederseniz, size sadece gülerler…


8) İşte bu kısmına cidden güldüm. "Çok büyük bir oyun"dan bahsetmişsiniz. Benim gözümde şöyle bir şey oluştu. 100 kadar sizin ataerkil tabirinizle 2. kadın toplanıp "nuhahahah, şu internete girek de kadınların beynini yıkayak. nuhahahah" nidaları atmış ve siteye hücum etmiş gibi. Bakıyorum da siz gardınızı almışsınız. Vallahi korkmak gerek :)

Burada kahkaha efekti koymayı unutmuşsunuz…
Onu da ben koyuyorum…
Çıkardığınız anlama göre; şahane bir bilgi dağarcına sahipsiniz…



9) En küçük birim aile değil, bireydir. Birey bozulmaya görsün, yoksa ortalığı ateşleyici kutuplaştırıcı ve kavga çıkarıcı çok insan çıkıyor mazallah. Dünya hali bu. Bir de çocuğu yalnızca kadın yetiştiriyormuş, engin sosyoloji bilginizle bunu da öğenmiş olduk. Çok teşekkür ediyoruz.

Demek; sizin gibi harika sosyologlar; ne kadar çok bilseler de; okullarda yanlış öğretebiliyorlarmış… Nitekim o kitapları yazan bizler değiliz...




10) Kadınların ahlak yapısı? Böyle bir terimi de ilk defa sizden duydum. Demek siz ahlakın sınırlarını çizmişsiniz. Evrensel ahlak yasasını kafanızda oturtmuşsunuz bize öğüt veriyorsunuz. Kadınların ahlak yapısıyla ne alakası var? Ahlak kadında mı bitiyor? Bu nasıl bir dil böyle? Kadını bundan daha fazla aşağılayan yerden yere vuran bir dil görmedim. Ne yani namus ahlak kadında mı tecelli ediyor? Bir de aileye sahip çıkması gereken tek kişi kadınmış gibi aileye sahip çıkın diyorsunuz. Daha da ileri gidip "eşlerinize sahip çıkın" diyorsunuz. Siz necisiniz hanfendi? Siz nasıl yalnızca kadını ahlakın bekçisi, ailenin kocanın bekçisi sayıyorsunuz. Biz bekçi köpeği miyiz? Biz nöbetçi asker miyiz? Uçkuruna sahip çıkamayan, nefsine hakim olamayan ve kadınları "evli değilim" yalanıyla aldatıp kendine aşık eden o erkeklere sahip çıkacağız ha? Yani evi biz koruyacağız ha? Biz kadınlar günah keçileri değiliz. Herkes her birey kendinden sorumludur. Kimse kimseye sahip çıkmak zorunda değil. Eğer böyle bir durum varsa erkek de kadına sahip çıksın. Şartlar eşit hanfendi. Sizin ataerkil üslubunuzdaki gibi değil yani.

Burada gerçekten acıma hissiyle doldum… Gelecek nesillere yön verenler kadınlar olduğu için söylenmişti o sözler… Sizin bu mantıktan yoksun anlam çıkarmalarınız için değil…
Ayrıca, düzden okuyup tersten anlama kabiliyetiniz; sizin önünüzde eğilme zorunluluğu hissettiriyor…



11) Oooooh, toprağı da koymuşsunuz altına. Hadi bakalım, şimdi bir kişi buna hayır desin. Kutsalla beraber anıyorsunuz da kimse hayır diyemesin. Üzerinde yaşadığınız toprak hatrına ha? Ben o toprağın hatrı olduğu için size şu anda böyle bir cevap yazıyorum. Mustafa Kemal gibi kadını yüceltmek için elinden geleni yapmış birinin ve onların silah arkadaşlarının hatrına size cevap yazıyorum. Bütün öğütleri kadına vermişsiniz. Siz bu konuda yetki sahibi değilsiniz hanfendi. Kimseye ahlak dersi veremezsiniz. BU hadd meselesi, siz haddinizi aşmışsınız.


Suçlu aramadığımızı belirtmiştik sanırım…
Tekrar etmek güzeldir. 180 kere bile edilmiş olsa….

Haliyle kadın olduğumuz ve kadın sitesiyle yazıştığımız için, ( Ki ERKEKLERİ yetiştiren anne sıfatıyla değinilmişti kadınlara. ) ; başkasına söz söylemem olanaksızdı…
Hadd meselesine gelince; bu yorumlar, sizin haddinizin ne kadar yüce, sınırlarınızın ne kadar ulaşılmaz olduğunu gösteriyor…



12) Bu görevler yalnızca kadına mı ait? Yani biz her daim başka ellere gitmesin diye eşlerimizin uçkurlarının önünde bekçi mi olacağız? Bu ne çirkin bir ilişki türü ki içinde zerre güven yok. Güven olmadığı için her an başkasına gidecek korkusu ile bir hoş tutma çabaları, bir başka hoş görünme ayakları. Kimse kimseyi değiştirme lüksüne de sahip değildir. Siz o kişiyi bilip evlenirsiniz. Zaten öyle böyle bir adamsa onunla evlenen insan suçludur. Kimse ar damarı çatlamış insanları değiştirebileceğine inanmasın.
Eşimizin birey olduğundan bahsetmişsiniz kadının bireyselliğini eze eze, çize çize, çiğneye çiğneye... Kadınları belli bir kalıba dökmeye çalışırken erkeğin bireysellik bayrağını göndere kendi ellerinizle çekmişsiniz... Siz ataerkil bir toplumun erkil bir bireyi olmayı şimdiden kabullenmişsiniz...



Ayakta alkışlıyorum...
Hayran olmamak elde değil…
Aldatma konusunda bir değişimden bahsedilmediği halde, lafı oraya bağlamayı becerebilmişsiniz…

Buyurun efendim; çok sevdiğiniz eşiniz, içkiyi attırıp her gün fıçı gibi geldiğinde; ya da saçma sapan bilgisayar oyunlarına hastalık derecesinde bağlandığında, sakın değiştirmeye çalışmayın… Direk boşayın!!




13) Eğer ben aldatanlara karşı bir yazı yazmış olsaydım, bu yazı asla böyle aşağılayıcı, kutuplaştırıcı ve uzaklaştırıcı olmazdı. Tam tersine kapsayıcı ve iyileştirici olurdu. Çünkü sevginin gücü kötüyü iyi,, siyahı beyaz eder.
Buna inanmayanlar utansın.



Buyurun bir de siz yazın!... Sevginizin gücünü beraber görelim…
 

sorma:.)))
nereye yetişeceğimi şaşırdım.
saygısızlıktan kastım,onun bunu yaşaması ve devam ettirmesiydi. yani evli bir erkekle beraber olduğu için ,kendine saygısı yok dedim....
 
konu neden kilitleniyor? :uhm:

karsit goruslere tahammul siniri burada mi ciziliyor yani? hic anlamadim.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…