Kısa bir 14 Şubat özeti
Dün iki kız arkadaşımla buluştuk. Aşırı bir yağmur vardı, Londra için bile aşırı yağışlıydı yani.
İyi ki pantolon giymişim dedim kendi kendime. Sonra daha henüz gösterime giren Matt Damon'un filmine gittik. Her birimiz birer patlamış mısır aldık. Mel'in aldığı mısır , nasılsa large dir diye düşünüp ben medium istedim ama meğer onunki de medium muş, bir aylık mısır stoğumu yaptım, yani diyet miyet hak getire.
Yanımdaki japon kız uykudaydı. Film boyunca uyudu son 10 dakika da uyandı.
Bir ara dürteyim de kalksın dedim ama dürtmedim. Bir daha o kızı yanımda istemiyorum, resmen bir şeyler yemek ve uyumak için gelmişti ama kız arkadaşı filmi dikkatli izledi. Hakkını yememek lazım.
Son 15 dakika da İspanyol arkadaşım , tuvalete gitti. Onu film bitiminde dışarıda yakaladık. Aaaa film bitti mi dedi. eee bitti dedik. Özetle filmi beğenmedik. Ben Matt için dayandım ama hayal kırıklığına da uğradım. Arada Mel, seninki bu mu dedi, evet benimki dedim. Haha bir Matt ciğimin haberi yok. Yaşlanmış garibim... Neyse sinemadan ayrıldık.
Adam gibi bir şeyler yiyelim derken, dün içki içemediğimiz için o taraflarda dönüp durduk. Arada bir lez club ına davet edildik. Sevgilisi olmayan üç kız oradan da sevgili bulabilirdik belki. Maksat single olmamak değil miydi.
ama yok şeytana uymadık.
Aramaktan bıkmış olacaktık ki; daha önce gittiğim bir yere oturduk ama menü değişmişti, yeni menü pek cazip gelmedi kalktık başka yer ararken China Town tarafında bir pizzacıya oturmuş bulunduk. Sağ tarafımızda Japon olduklarını düşündüğüm bir çift vardı. Kız almış kırmızı gülleri, 14 şubatını yaşıyor. Biz de altın kızlar gecesini.
Sol tarafımızda da üç genç erkek, hmmm acaba mı dedik . Yok ama kısmet değilmiş.
Yağmur eşliğinde ayrıldık birbirimizden. Tek başıma eve dönerken, yine öpüşen çiftler , sarhoş olup dağıtan gruplar...
İşin özeti "
14 Şubat'ın en kötü yani hediye alamamak değil, sevgilin olmadığını hatırlamak" imiş.
Bir daha ki 14 Şubatta görüşmek üzere.