• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

13 yaşındaki ergen kızım...

Ergenler için Stres Yönetimi
Esasında yaygın olarak kullanılan
“stres yönetimi” teriminden pek
hoşlanmam.
Facebook Twitter Yorum Yap
Favorilerine Ekle Mail Gönder
Ben insanın yaşamında tutmak
istediği şeylerin yönetiminden
yanayım, tutmak istemediğimiz
şeylerin ise (yöneterek) hayatımızı
kaplamasına izin vermek yerine
bilinçli olarak küçültülmesinden,
bunu yaptıkça gözden kaybolup
gitmesini tercih ederim ancak
bunun uygulanması ciddi çaba, iç
eğitim ve iç disiplin gerektirir. Kolay
değildir. Bu nedenle çocukluktan
yetişkinliğe kadar ki süreçte; bilinçli
ve farkındalıkla dolu bir yaşam
biçimini öğrenmek şarttır. Eğer
bizler yaşam kalitemizin belirleyici
faktörlerin dış etkenlerden değil,
içimizdeki durağanlık veya
dalgalanmalara bağlı olduğu
bilincini kabullenirsek ve işte bu
durağanlığı ve dalgalanmaları
yönetmeyi öğrenirsek;
yaşantımızda bize stres yaratan
faktörlerin küçülüp kaybolmasını
sağlamak bir o kadar kolay olur.
Hayat güzel, yaşamak harika bir
mucize ama kolay değil elbet.
Büyümek, öğrenmek, çalışmak…
Hepsi kendi içlerinde güzellikleri ile
beraber bin bir zorluğu da getiriyor.
İnsanoğlunun bu kadar geliştiği;
bilim, teknoloji, bilgi ve üretim
konularında hiç olmadığımız kadar
ilerlediğimiz bu yıllarda hiç
olmadığımız kadar mutsuz, ümitsiz
ve zorlu günler geçiriyoruz sanırım
ama diğer yandan da güzel şeyler
de yaşanıyor. Yine bilim, sağlık,
üretim ve teknoloji konusundaki
gelişmeler sayesinde, hiç
olmadığımız kadar sağlıklı ve uzun
yaşayabiliyoruz, hiç sahip
olmadığımız imkanlar var. Bilgi
resmen parmaklarımızın ucunda,
dünya avuçlarımızın içinde. Hızlı bir
yaşamımız var ve bu hız ve
yoğunluk biz yetişkinlerde çok stres
yaratıyor. Günlük hayat
koşuşturmacası içinde stres
döngüsüne o kadar çok kapılıyoruz
ki, bedensel yorgunluk, zihinsel
dağınıklık veya bir sağlık problemi
ile karşı karşıya kalmadan pek fark
edemeyebiliyoruz bize ettiklerini.
Peki ya çocuklarımız?
Ben çok hata yapabilen bir insan ve
bu nedenle eksiklikleri olan bir
anne olarak; kendi iş, geçim derdi
ve duygusal karmaşalarımın
sarmalı içinde kapılıp giderken
bazen oğlumun da kendi okul,
arkadaşlıkları ve günlük
yaşantısında strese girebileceğini
unutuyorum. Unutmak demeyelim
de, “daha çocuk, ne stresi, sadece
sıkılıyor ve şu anda mutsuz” diye
saf ve aptalca bir yanılgıya
düşüyorum. Sanki strese girmek
için illa yetişkin olmak
gerekiyormuş gibi. Sınav dönemi
hazırlığı, arkadaşları ile iletişimi,
artık sosyal medya ve popüler
kültür araçları sayesinde çocuklara
kolaylıklara ulaşan sosyal ve politik
değişim haberleri; çocuklarda
sadece sıkılıyor olmaktan gelen
mutsuzluk değil, baskı ve stres de
yaratıyor. Nasıl biz yetişkinleri
huzursuz eden şey belirsizliğin
artması ise, onlar için de bence
aynı.
Kendi deneyimime göre; baş
ağrıları, karın ağrıları, uykusuzluk
veya aşırı uyku hali, iştahta
değişimler olarak gösteriyor
çocuklarda stres. Ne dedik, yaşam
tüm güzelliğine rağmen zorlukları
da barındırıyor... İşte o zaman nasıl
çocuklarımıza sağlıklı beslenmeyi,
hijyeni, eğitim almayı öğretiyorsak;
stresle baş etmeyi de öğretmemiz
lazım. Bu ne yazık ki, bir süre
öncesine kadar ben de dahil olmak
üzere, bir çok ebeveynin gözden
kaçırdığı bir eğitim (belki de
kendimiz bile çok iyi bilmediğimiz
için).
Peki ben (bir uzman olarak değil
sadece bir anne olarak) neler
yapıyorum:
1.Sağlıklı beslenme: Söylememe
gerek yok. Sağlıklı bir yaşamın başı,
vücudunuzu ne ile beslediğiniz ile
doğrudan ilintilidir. Ergenlik
dönemine giren çocuklar da ani
iştah artışları oluyor ve genellikle
abur cubur tüketerek kolaya
kaçıyorlar. Fazla şeker, yağ ve tuz
tüketimi gelişen bedenlerine zarar
verdiği gibi, “yalancı ve sağlıksız”
bir enerji veriyor bence. Bu nedenle,
doğru beslenme bilincini vermenin
yanı sıra, evdeki ergeniniz için bol
miktarda meyve, kuruyemiş (bizim
evde çekirdek bir favori ve patates
cipsine güzel bir alternatif), doğal
maden suyu, ekmek, kek, yoğurt,
süt gibi gıdalar bulunduruyorum
ben.
Sağlıklı uyku: Ergenlik ile uykuya
dalma süreleri geciken
ergenlerimiz, sabah erken
uyanmaktan kaçamıyorlar. Bu da
onları çok uykusuz bırakıyor. Ben
oğlumun okul döneminde geç
uyumasına izin vermiyorum.
Hemen uykuya dalmasa bile, her
gün aynı saatte yatakta oluyor.
Dinlenmek çok önemli.
Uykusuzluğun getirdiği yorgunluk,
stresi arttırmaktan başka bir işe
yaramıyor.
Spor: Spor eşittir endorfin diyorlar
ya, kendimden biliyorum çok
doğru. Ben spor yaptığım günlerde,
saatlerce kendimi çok mutlu
hissediyorum. Aynı şeyi oğlumda
 
Ergen çocuklarla ilgili etrafımdaki herkes aynı şeyi söylüyor, çocuklarımızın sinirli, agresif, mutsuz, tembel olduklarını vs, ama sanki benimki daha fazla, 12 yaşındaki oğlum son derece sinirli ve hiç yemek yemiyor, hiç bir yemeği beğenmeyip kriz çıkartıyor, hep dışardan sipariş vermek istiyor, anneannesine, dedesine ve bana, babaya saygısız, kapıları çarpmalar, her istediğinin anında olmasını istemeler, ben sürekli konuşarak halletmeye çalışan bir anneyim, oğlum 3 yaşındayken babasıyla boşandık, bununda etkileri var çocukta biliyorum ancak bu kadar mı zor, bu dönem geçicimi 12 yaşında böyle davranması ilerki yaşlar için beni korkutuyor ve kendimi yanlız hissetmem her daim huzursuz olmam, ama içimden atıp rahat olamamam, çaresizlik bu olsa gerek, (allah kimseyi çaresiz bırakmasın, beterinden korusun) sürekli her şeyden şikayet etmesi, yani ben pozitif ve olumlu bir insanım, benim çocuğum nasıl böyle olabilir diye soruyorum kendime, benim tüm enerjimi emiyor bazen sabretmek çok zor, benimle aynı durumda olan anneler varsa yada yardım edebilecek fikirleri olanları bekliyorum,
Niye bu konuyu hortlatıyorsun ki niye kendine konu açmıyorsun? ?
 
Valla ben de kiziniz gibiydim. Disarda sesim cikmazdi evde oooo saymadigim laf kalmazdi. Kapi carpmalar,ailemi hersey icin suclamalar,asilikler,umursamazliklar..
Ama yine de bir terbiyesizlik,bir yanlisa dusmek vs birseyim olmadi.
Bence onemli.olan.bu..Kiziniza guvenin,terbiyesini ona siz verdiniz,onu siz egittiniz..Yanlis birsey yapmasin da,arkadaslarini duzgun secsin de.. tek bagirsin asilessin.
Bu donemi az hasarla atlatmak icin,annemin yaptigini yapin,hic biseyine ses etmeyin. Umursamayin. Bagirsa cagirsa da siz susun . . Bazen kavga etmek istycek ama cevap bulamiycak sizden mesela..ve dinginlesicek git gide..
 
Cok ustune varmayin dersleri toparlanir ama bu donem de sizden uzaklasmasin
Birde ben kendi hallerimi dusunuyorum da tek derdim buyumekti, bence bebegim demenize icten ice sinir oluyodur ben buyuduum diye dusunuyordur
 
Zor zaman..
Biz eskiden ergenlik donemi diye bir kelimeyi bile bilmezdik o yuzden hic ergenlik donemim gecmedi gibi geliyor bana. 7 yasinda ne isem oyle buyudum.

Hic ergen olmadım galiba.
Ama zaman degisti... simdi ergenlik donemi sözcüğünü biliyorlar. Ve bunu kullananda cok var. Gercektende gecirmekte zorlanda.
ALLAH evlatlarimiza ve ailelerine sabir versin.
 
Ben çok hata yapabilen bir insan ve
bu nedenle eksiklikleri olan bir
anne olarak; kendi iş, geçim derdi
ve duygusal karmaşalarımın
sarmalı içinde kapılıp giderken
bazen oğlumun da kendi okul,
arkadaşlıkları ve günlük
yaşantısında strese girebileceğini
unutuyorum. Unutmak demeyelim
de, “daha çocuk, ne stresi, sadece
sıkılıyor ve şu anda mutsuz” diye
saf ve aptalca bir yanılgıya
düşüyorum. Sanki strese girmek
için illa yetişkin olmak
gerekiyormuş gibi. Sınav dönemi
hazırlığı, arkadaşları ile iletişimi,
artık sosyal medya ve popüler
kültür araçları sayesinde çocuklara
kolaylıklara ulaşan sosyal ve politik
değişim haberleri; çocuklarda
sadece sıkılıyor olmaktan gelen
mutsuzluk değil, baskı ve stres de
yaratıyor. Nasıl biz yetişkinleri
huzursuz eden şey belirsizliğin
artması ise, onlar için de bence
aynı.
Kendi deneyimime göre; baş
ağrıları, karın ağrıları, uykusuzluk
veya aşırı uyku hali, iştahta
değişimler olarak gösteriyor
çocuklarda stres. Ne dedik, yaşam
tüm güzelliğine rağmen zorlukları
da barındırıyor... İşte o zaman nasıl
çocuklarımıza sağlıklı beslenmeyi,
hijyeni, eğitim almayı öğretiyorsak;
stresle baş etmeyi de öğretmemiz
lazım. Bu ne yazık ki, bir süre
öncesine kadar ben de dahil olmak
üzere, bir çok ebeveynin gözden
kaçırdığı bir eğitim (belki de
kendimiz bile çok iyi bilmediğimiz
için).
Peki ben (bir uzman olarak değil
sadece bir anne olarak) neler
yapıyorum:
1.Sağlıklı beslenme: Söylememe
gerek yok. Sağlıklı bir yaşamın başı,
vücudunuzu ne ile beslediğiniz ile
doğrudan ilintilidir. Ergenlik
dönemine giren çocuklar da ani
iştah artışları oluyor ve genellikle
abur cubur tüketerek kolaya
kaçıyorlar. Fazla şeker, yağ ve tuz
tüketimi gelişen bedenlerine zarar
verdiği gibi, “yalancı ve sağlıksız”
bir enerji veriyor bence. Bu nedenle,
doğru beslenme bilincini vermenin
yanı sıra, evdeki ergeniniz için bol
miktarda meyve, kuruyemiş (bizim
evde çekirdek bir favori ve patates
cipsine güzel bir alternatif), doğal
maden suyu, ekmek, kek, yoğurt,
süt gibi gıdalar bulunduruyorum
ben.
Sağlıklı uyku: Ergenlik ile uykuya
dalma süreleri geciken
ergenlerimiz, sabah erken
uyanmaktan kaçamıyorlar. Bu da
onları çok uykusuz bırakıyor. Ben
oğlumun okul döneminde geç
uyumasına izin vermiyorum.
Hemen uykuya dalmasa bile, her
gün aynı saatte yatakta oluyor.
Dinlenmek çok önemli.
Uykusuzluğun getirdiği yorgunluk,
stresi arttırmaktan başka bir işe
yaramıyor.
Spor: Spor eşittir endorfin diyorlar
ya, kendimden biliyorum çok
doğru. Ben spor yaptığım günlerde,
saatlerce kendimi çok mutlu
hissediyorum. Aynı şeyi oğlumda
da gözlemliyorum. Antrenmana
gitmediği bazı günler çok huzursuz
oluyor. Eğer çocuk belli bir spor dalı
ile ilgilenmiyorsa yürüyüşe çıkartın.
Hem baş başa vakit geçirmek için
güzel bir fırsat, hem zihni dağılır
hem de yorulacağı için uykuya
daha kolay dağılır. Biz en stresli,
gergin zamanlarımızda yürüyüş
yapıyoruz. Markete kadar bile gidip
gelsek, oğluma çok iyi geliyor.
Evden çıkan çocuk ile yürüyüş
sonrası eve giren çocuk bambaşka
bir ruh halinde oluyor.
Doğa: Doğa ile baş başa kalmak,
strese karşı bağışıklık geliştiren en
etkileyici ilaç. İstanbul’da yaşıyoruz
biz, uzaklaşmamızı sağlayacak bir
aracımız yok ama toprağa yakınız.
Siz çocuğunuza ağaçlara sarılmayı,
bir parkın ufacık çim alanında
yuvarlanmayı öğrettiniz mi?
Öğretin mutlaka. Doğa’nın
iyileştiremeyeceği hiçbir stres türü
yok bence.
Spritüel: Dini inancınız olabilir,
olmayabilir. Benim burada
bahsettiğim kişinin kendi içine
dönmesi. Bazımız bunu Allah’a
inançla yapıyoruz, bazımız da
sadece kendi ruhumuzu dinleyerek.
Bazımızın inancına özgü ritüelleri
var, bazımızın yok ama burada esas
çevremizde, fiziksel dünyamızda ne
oluyor olursa olsun; endişeye
yenilmemektir. Ben meditasyon
yapan bir anne olarak, oğluma da
öğretiyorum. Oğlum ayrıca, kendi
tercihi ile inançlı bir insan. En zor
zamanlarında iki dakika nefes
almak, (isterse) dua etmek,
endişeleri uzaklaştırıp, korkuları
düşünmeden durmanın, kendini
yine merkeze almanın etkisi
anlatılmaz, denemek lazım. Onu
strese sokan bir sınavdan evvel
“korkma, nefes al, dua et” dememin
bile onu çok rahatlattığını
gözlemledim.
Kaçmak: Strese sebep olan
haberlerden kaçmak, özellikle
çocuklar ve ergenler için, çok
önemlidir. Ben gizlemekten
bahsetmiyorum, hiçbir şey yokmuş
gibi davranılıyor olmasından da.
Özellikle bilginin bu kadar kolay
ulaşılabilir dahası bilgi kirliliğinin
de bu kadar yoğun olduğu bu
çağda; ergenlik dönemindeki
çocuklardan gündemi saklamanın,
süsleyip anlatmanın veya en kötüsü
de tüm
 
Ben çok hata yapabilen bir insan ve
bu nedenle eksiklikleri olan bir
anne olarak; kendi iş, geçim derdi
ve duygusal karmaşalarımın
sarmalı içinde kapılıp giderken
bazen oğlumun da kendi okul,
arkadaşlıkları ve günlük
yaşantısında strese girebileceğini
unutuyorum. Unutmak demeyelim
de, “daha çocuk, ne stresi, sadece
sıkılıyor ve şu anda mutsuz” diye
saf ve aptalca bir yanılgıya
düşüyorum. Sanki strese girmek
için illa yetişkin olmak
gerekiyormuş gibi. Sınav dönemi
hazırlığı, arkadaşları ile iletişimi,
artık sosyal medya ve popüler
kültür araçları sayesinde çocuklara
kolaylıklara ulaşan sosyal ve politik
değişim haberleri; çocuklarda
sadece sıkılıyor olmaktan gelen
mutsuzluk değil, baskı ve stres de
yaratıyor. Nasıl biz yetişkinleri
huzursuz eden şey belirsizliğin
artması ise, onlar için de bence
aynı.
Kendi deneyimime göre; baş
ağrıları, karın ağrıları, uykusuzluk
veya aşırı uyku hali, iştahta
değişimler olarak gösteriyor
çocuklarda stres. Ne dedik, yaşam
tüm güzelliğine rağmen zorlukları
da barındırıyor... İşte o zaman nasıl
çocuklarımıza sağlıklı beslenmeyi,
hijyeni, eğitim almayı öğretiyorsak;
stresle baş etmeyi de öğretmemiz
lazım. Bu ne yazık ki, bir süre
öncesine kadar ben de dahil olmak
üzere, bir çok ebeveynin gözden
kaçırdığı bir eğitim (belki de
kendimiz bile çok iyi bilmediğimiz
için).
Peki ben (bir uzman olarak değil
sadece bir anne olarak) neler
yapıyorum:
1.Sağlıklı beslenme: Söylememe
gerek yok. Sağlıklı bir yaşamın başı,
vücudunuzu ne ile beslediğiniz ile
doğrudan ilintilidir. Ergenlik
dönemine giren çocuklar da ani
iştah artışları oluyor ve genellikle
abur cubur tüketerek kolaya
kaçıyorlar. Fazla şeker, yağ ve tuz
tüketimi gelişen bedenlerine zarar
verdiği gibi, “yalancı ve sağlıksız”
bir enerji veriyor bence. Bu nedenle,
doğru beslenme bilincini vermenin
yanı sıra, evdeki ergeniniz için bol
miktarda meyve, kuruyemiş (bizim
evde çekirdek bir favori ve patates
cipsine güzel bir alternatif), doğal
maden suyu, ekmek, kek, yoğurt,
süt gibi gıdalar bulunduruyorum
ben.
Sağlıklı uyku: Ergenlik ile uykuya
dalma süreleri geciken
ergenlerimiz, sabah erken
uyanmaktan kaçamıyorlar. Bu da
onları çok uykusuz bırakıyor. Ben
oğlumun okul döneminde geç
uyumasına izin vermiyorum.
Hemen uykuya dalmasa bile, her
gün aynı saatte yatakta oluyor.
Dinlenmek çok önemli.
Uykusuzluğun getirdiği yorgunluk,
stresi arttırmaktan başka bir işe
yaramıyor.
Spor: Spor eşittir endorfin diyorlar
ya, kendimden biliyorum çok
doğru. Ben spor yaptığım günlerde,
saatlerce kendimi çok mutlu
hissediyorum. Aynı şeyi oğlumda
da gözlemliyorum. Antrenmana
gitmediği bazı günler çok huzursuz
oluyor. Eğer çocuk belli bir spor dalı
ile ilgilenmiyorsa yürüyüşe çıkartın.
Hem baş başa vakit geçirmek için
güzel bir fırsat, hem zihni dağılır
hem de yorulacağı için uykuya
daha kolay dağılır. Biz en stresli,
gergin zamanlarımızda yürüyüş
yapıyoruz. Markete kadar bile gidip
gelsek, oğluma çok iyi geliyor.
Evden çıkan çocuk ile yürüyüş
sonrası eve giren çocuk bambaşka
bir ruh halinde oluyor.
Doğa: Doğa ile baş başa kalmak,
strese karşı bağışıklık geliştiren en
etkileyici ilaç. İstanbul’da yaşıyoruz
biz, uzaklaşmamızı sağlayacak bir
aracımız yok ama toprağa yakınız.
Siz çocuğunuza ağaçlara sarılmayı,
bir parkın ufacık çim alanında
yuvarlanmayı öğrettiniz mi?
Öğretin mutlaka. Doğa’nın
iyileştiremeyeceği hiçbir stres türü
yok bence.
Spritüel: Dini inancınız olabilir,
olmayabilir. Benim burada
bahsettiğim kişinin kendi içine
dönmesi. Bazımız bunu Allah’a
inançla yapıyoruz, bazımız da
sadece kendi ruhumuzu dinleyerek.
Bazımızın inancına özgü ritüelleri
var, bazımızın yok ama burada esas
çevremizde, fiziksel dünyamızda ne
oluyor olursa olsun; endişeye
yenilmemektir. Ben meditasyon
yapan bir anne olarak, oğluma da
öğretiyorum. Oğlum ayrıca, kendi
tercihi ile inançlı bir insan. En zor
zamanlarında iki dakika nefes
almak, (isterse) dua etmek,
endişeleri uzaklaştırıp, korkuları
düşünmeden durmanın, kendini
yine merkeze almanın etkisi
anlatılmaz, denemek lazım. Onu
strese sokan bir sınavdan evvel
“korkma, nefes al, dua et” dememin
bile onu çok rahatlattığını
gözlemledim.
Kaçmak: Strese sebep olan
haberlerden kaçmak, özellikle
çocuklar ve ergenler için, çok
önemlidir. Ben gizlemekten
bahsetmiyorum, hiçbir şey yokmuş
gibi davranılıyor olmasından da.
Özellikle bilginin bu kadar kolay
ulaşılabilir dahası bilgi kirliliğinin
de bu kadar yoğun olduğu bu
çağda; ergenlik dönemindeki
çocuklardan gündemi saklamanın,
süsleyip anlatmanın veya en kötüsü
de tüm
 
Bu tarz durumlar bir doktordan destek almak en önemlisi aslında, NPİstanbul Beyin Hastanesi bu konularda çok başarılı sizlere de tavsiye ederim. Bir görünsünler bir konuşsunlar oradaki doktorlarla eminim ki işinize yarayacaktır. Mutlu bir sonuçla oradan ayrılabileceksinizdir :)
 
Kızımda böyle hem kendisi bağırıyor hem de siz bağırtıyorsunuz diye odasını girip kapıyı çarpıp ağlıyor. Gidip konuşmak istediğimde hem beni sinir ediyorsunuz hem de odama geliyorsunuz diye tepki veriyor. Gerçekten çok zor bir dönemmiş insanın başına gelmeden anlamıyor bu dönemi.

Benim kız da 2003 doğumlu. Ayarı yok. Bir iyiyiz bir kötü. Tartışırken öyle pis bakıyor ki artık benimde tahammülüm kalmadı. Psikiyatriye gidiyoruz. Benim ikinci ergen deneyimim ama cidden kızlarınki çok pis oluyormuş.
Bazen çekip gitmek istiyorum ama olmuyor.
 
Back
X