Tam bir kabus, derslerde başarılıyım, Türkiye Satranç finallerinden namağlup döndüm, 2. dönem notlarımı 1 puan daha yükselttim gibi cümlelerden bıktım !
Tek yedikleri et yemekleri, 13 yaşında 185 boyu var ama bu yaşına kadar ağzına sebze yemeği koymadı. Şaka değil gerçek.
Bu akşam söylemesi ayıp tuttuğum balıkları yerken yanında benim soğan yediğimi görünce denemek istiyorum dedi. Sanırsın ben viski içiyorum da adam denemek istiyor. Adam 13 yaşına gelmiş kuru soğan yememiş ?
Yine bugün aynı gün adamı Türkiye Drone yarışması finallerine Assos'a götürdüm, kafasını telefona gömdü ve izlemedi yarışmayı. 50 kez baba ne zaman eve döneceğiz diye sordu. Beni, babam böyle bir aktiviteye götürecek 10 sene sırtımda taşırdım herhalde...
LOL denen neidüğü belirsiz boktan bir oyun oynuyor oğlum lütfen yeter dediğimde eğitim hayatında ki başarılarını yüzünüze vuruyor (gerçi benim yüzüme vurması biraz maça ister). Oğlum ortaokulda bizde öyleydik üniversite de görelim diyorum. Adamın soru sen ne yaptın ? Ulan sıpa ben İTÜ gibi bir okulda 96 ile derece ile mezun oldum dediğimde yeme beni okulun son sınıfında yıllarca ara vermişsin cevabını yapıştırıyor.
Çağırmıssın geldim kazen abi . Benim de dört z kuşağı çocuğum var . Mesajlarının hepsini okudum.
İlk olarak beslenme.
Doğdukları ilk günden evde kazan yemekleri pişer . Benim cocuklar kültürümüze ait tüm yemekleri yiyorlar .
Şöyle ki ; yer sofrası kuruyoruz . Tabak , çanak salata vs . Tencere de kepçe ile yanımızda . Hangi yemekse doldur doldur ye .
Soğanı , ev yapımı turşuyu çıtır çıtır yerler yanında . Kuru fasulyeye ekmek de banarlar .
Sokakta oynamayı severler . Bir numara tekti. Ben yanında çıkar beklerdim o doyuncaya kadar oynardı .2, 3-4 olunca, biraz da büyüyünce camdan bakıyorum. Erkekler maç yaparken her hafta bir ayakkabı yırtar oldu. Pantolon bir düşmeye bakıyor . Dizler parçalanıyor .
Okullarında açılan ; kayak, buz pateni, yüzme (belediye ücretsiz açtı ) hocaları arayıp çok yetenekli oldukları , devam etmemiz gerektiği , milli sporcu olabilecek ışık gördüklerini ifade ettiler .
Folklor yöre oyunları kursunda daha ilk provada hocamız , kızımı yanına alarak arkadaşınızın ayakarını takip edin demişti . İl folklor takımına seçildi .
Jimnastik öğretmeni de aynı şekilde . Ben de yetişememekten devamını getirmedim . Açıkçası profesyonel sporcu olmaları gibi bir heves de oluşmadı .
Zeka oyunları turnuvalarında okullarından öteye gidemediler ama .
Okul başarısı degerlendirirsem suan iki ogrencim var . İkisi de bilim sanat merkezi öğrencisi . Bir numara ilimizdeki özel okul sınavlarında derece yaptı . Burslu okumaya hak kazandı . Ayrıca Tales matematik olimpiyatlarında finale kaldı . Aydın bize çok uzak olduğu için gidemedik .
Evde televizyon , telefon, tablet ,akıllı saat, diz üstü bilgisayar da var . Onunla da oynuylar . Folik asit de içmedim .
özetle
Yaşasın çok kardeş , yaşasın çok çocuk
Bende 1 z kusagi sonrasi var ancak teknolojiye duskunlukleri, ozellikle bilgisayar ve mobil oyunlarin hayatlarindaki yeri hakkinda yorum yapmak istedim :)
Bizim kabul etmemiz zor olsada bu kusak bir sekilde bilgisayar oyunlariyla tanisiyor, hepsi de elindeki imkanlar kadar deniyorlar. Bizim pecete koleksiyonumuz, gazoz kapagi biriktirmemiz, pazar sabahi cizgi film icin erken kalkmamiz onlara ne kadar anlamsiz geliyorsa, bu aliskanliklarda bize anlamsiz geliyor :)
Adi ustune farkli bir kusaktan bahsediyoruz, bence teknoloji hayatimizi sarmisken cocuklarimizin da gelisim asamalarinda teknoloji ile hasir nesir olmalari cok normal. Bu durumu hem kendi, hemde cocuklarimizin lehine kullanmak, onlari elestirmekten daha mantikli bence. Burada cogumuzun 90 kusagi oldugunu varsayarak, mahallede oyun oynama imkani olmayanlarimizin garip tv programlarina maruz kalarak buyudugumuz gercegine bakarak, gunumuz cocuklarinin cok daha sansli olduklarini dusunuyorum.
Ozellikle bir cocuk televizyon karsisinda hareketsiz oturmaktansa, bilgisayar oyunu oynamayi tercih ediyorsa bence desteklemek lazim. Ekran karsisina oturup saatlerce renkli ekran tarafindan eglendirilmeyi bekleyen bir cocuk sagliksiz olur, bu bir gercek. Dusunmeden, kimildamadan oylece saatlerce oturan cocugun beyin gelisimide zamanla geri kalacaktir. Fakar bir cocuk stratejik dusunerek, belirli bir gurupla iletisim kurup organize olarak bir bilgisayar oyunundan gunde belirlenmis bir sure icerisinde keyif aliyorsa, bunun o cocuga getirisi vardir. Stratejik dusunme, iletisim becerileri, yabanci dil bilgisi, bilgisayar kullanimi ve el-goz koordinasyon gelisimi, problem cozme yetenegi vb faydalari cok. Bence yetiskin cocugu olanlar, o kusagin eglence anlayisina ortak olmak, cocuguyla iletisim kurmak icin onun "hobi" olarak adlandirdigi bu tip oyunlara saygi duymali, hatta mumkunse bu eglencesine ortak olmali. MMO tipi oyunlarda cocuklar cok emek verip karakter gelistiriyorlar, bir grup oyuncu arasinda kazanmaya daha iyi olmaya yonelik strateji gelistirip kendilerince orada bir dunya kuruyorlar, aile cocugun oyun aliskanligini veya oynadigi oyunu elstirdiginde cocuk hakarete maruz kalmis hissediyor, cunku (bize komik gelebilir ama) orada buyuk emegi var! Cocugunuzun legolarla emek verip ugrasarak insaa ettigi birseyi kotuler misiniz? Oyunlarda kurduklari dunyalarinin da ondan bir farki yok aslinda.
Tabii bazi bilgisayar oyunlarini bunun disinda tutmak gerekiyor, ki artik eskisi gibi asiri siddet veya zararli icerik iceren oyunlara erisim yok. "Oyun bagimliligi" diye bir durumda var bunu gozardi edemeyiz ve ciddi sekilde tehlikeli. Bilgisayar oyunlariyla tanisma yasida ulkemizde cok dusuk maalesef, 12 yasindan once online cok oyunculu oyunlarla hasir nesir olmak oldukca zararli. Aileler bu dunyayi tanimazlarsa, cocuklarina uygun oyunu secmekte de yardimci olamazlar.
Ben ebeveynlerin cocuklara katilmalarindan tarafim, bizde oynamaliyiz. Cocugumuzun elinden oyuncagini almak yerine, hem onun dunyasini tanimak, hemde eglencesine ortak olarak paylasimlarimizi artirmak icin birlikte oyun oynamak cok guzel bir firsat! Bir kere ortak bir noktada bulusunca, sonra sure kisitlamasini yapmak daha kolay oluyor.
Birde annelikten ogrendigim en onemli sey: yeni nesile istemedikce birsey vermeyeceksin :) Kazen`in drone yarismasi orneginin benzerlerini yasadim. Artik cocuguma direk birsey sunmuyorum, oyle bir dunyadayizki, birisine sunabilecegimiz herseyin bir alternatifi var. Buyuk cocuklar icin mesela; tiyatro bileti aliyorsun, sevinir, aktivite olur diye, ama tiyatro saati geldiginde cani istemiyorsa veya kalkip gitmek zor geliyorsa hemen gozden cikariveriyor o bileti. nasilsa ertesi gun yine var! Sinemasi var, tvsi var, tableti var... Alternatifi cok artik. Hersey ayaklarina oyle seriliki, onlerine ne koyarsak tatmin olmuyorlar kolay kolay.
Ben kizim istemedikce onun icin plan yapmiyorum. Gormesini istedigim seyleri de bir sekilde kendinin istemesini sagliyorum. Bir arkadasim kiziyla suraya gitmis, bak fotograf yollamis, ne degisik degilmi belki bizde gideriz birgun diyorum. Sonra kendisi istiyor, 1 soruyor, 2 soruyor, 3. de tamam diyorum...