Yunanistan göçmenleri - mubadil torunları

Anne tarafım girit-selanik,baba tarafım selanik-arnavut :teytey: Benimde size bir hikayem var.Annemin anneannesiyle dedesi girit adasında yaşarken birbirlerini çok seviyorlarmış savaş çıkınca anneannemler çeşmeye alaçatıya göçmüşler.Dedemlerde bornovaya göçmüşler.dedem orada evlenmiş 3 tane çoçuğu olmuş,seneler sonra anneannemler de bornovaya göçmüşler dedemlerle aynı mahalleye.Dedemin eşi vefat edince anneannemle dedem evlenmişler seneler sonra birbirlerinr kavuşmuşlar,3 tane çoçukları olmuş ama mutlukları çok sürmemiş anneannem 32 yaşında vefat etmiş dedmde bir daha kimseyle evlenmemiş çünkü anneanemi çok seviyormuş senağlama B enimde böyle bir hikayem var işte sizlerle paylaşmak istedim,göçmen olduğum için gururluyum çünkü göçmen olmak bir ayrıcalıktır (izmirli olmakta aynı zamanda bir ayrıcalıktır aslen izmirliyimde kysry gelin geldim de )
 
Merhaba çatalca aksarayda ikamet ediyorum annem tikveşli babam pomak görüşmek isterim sevgiyle kalın dostlar
 
slm arkadaslar ,beninde dedem diramadan anneannem ise selanik kavaladan gonderilmisler kavak 'a ama onlar burayi beyenmeyip verilen mallari kendilerine birakip samsuna gelmisler .dedemin restoranti vardi samsunda diramali diye . ben yurdisinda yasiyorum ve simdi rahmetlileri cok iyi anliyorum, cunku dedemler evlerini duzenlerini anlatirken cok ozlem duyuyorlardi ,iclerinin sizilarini cok iyi hissediyorum simdi.onlara oralara gidip gormek nasip olmadi ama ben gittim ve gordum belki inanmassiniz turkiyenin bir parcasi sanki orasi ben beni bir seyler oraya cekiyor nasil turkiyeye cekiyorsa . muziklri dinlerken hele kendimden geciyorum. samsunda muacirlarin dernegi varsa ve bilen arkadaslar var ise bilgi verirler ise memnun olurum. gorusmek uzre .
 
selam kızlar benimde dedemle babannem selanikten ben çok anilarını dinledim.gemi yolculukları urlada karantina vb gibi.hatta dedem babanneme gemide aşık olmuş ağzım açık dinlerdim maceralarını .
bu konuda size bir adres veriyorum belki sorularınıza cevab bulursunuz.
http://www.lozanmubadilleri.org.tr/
ayrıca denize arkadaş Samsunda bir dernek var canım.kızılayın mubadeledeki rolü dökümanını da tavsiye ederim okuyun.kaç gemi gitmiş hangi limanlara kaç günde varmış kaç kişi getirmişler falan var.Birde bu mübadele konusunda bir kitap var
sevgiyle kalın.büryanı hatırladım vallah bilirsiniz kapama pilav da derler ya yarın yapayım hemen
 
MÜBADELE GÖÇMENLERİ

Cuma, 14 Mart 2008
Güngör Mazlum
MÜBADELE GÖÇMENLERİ (Çile çiçekleri)
İstiklal Savaşından sonra Lozan’da 30.Ocak.1923 tarihinde,Türkiye ile Yunanistan arasında bir sözleşme ve protokol imzalandı.Bu sözleşme ve protokol “Türk-Yunan nüfus mübadelesi’ne ilişkindi.Buna göre 1.Mayıs.1923 tarihinden başlayarak,Türk topraklarında yerleşmiş Rum-Ortadokslar ile Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman Türkler zorunlu göçe tabi tutuldular. Benim de babam Hüseyin Mazlum 1924 yılında Selanik’in kuzeyinde Karacaabat bölgesindeki Sıbiska ( Arıdaıa ) köyünden Gülcemal vapuru ile Tekirdağ Limanına getirildi.Babası Süleyman askerliğini yaparken bir tünelde tren çarpması sonucu şehit olduğu için 8 yaşında amcası himayesinde gelebildi.
Yunanistan’dan göç eden 500 bin Müslüman-Türkün büyük bir bölümü Trakya’ya ve bu arada Edirne’ye yerleştirildi. Büyük göçlerin üzerinden 76 yıl geçti.Evini,toprağını bırakıp,binbir cefa ile yollara düşen,geldikleri yerlere uyum sağlamak,nafakalarını çıkarabilmek için binbir türlü çileler çeken o insanların şimdi ,yurdumuzda çocukları ve torunları yaşıyor.Ben de onlardan birisiyim. Okuduğum kitaplardan,dinlediğim anılardan,Yunanistan’dan gelen Müslüman-Türklerin de Türkiyeden giden Ortadoks-Rumların da çok çileler çektiğini anladım.Okurken, zaman zaman gözyaşlarım kitap sayfalarını ıslatıyordu,kendimi alamıyordum.Onun için o büyük göçü yaşayan insanların hepsine,Türküne de Yunanına da ben ÇİLE ÇİÇEKLERİ diyorum.Bazıları yollarda soldu,atıldılar.Bazıları da yeni topraklarında yeniden açıp çoğaldılar.
İşte o çile çiçeklerinin,çocuklarından torunlarından çevremizde yaşayan binlerce insanvar.
Onlara,dedelerinin,ninelerinin ana ve babalarının ne zorluklarla buralaragelebildiğini ,bugünlere ne zorluklar içinde gelindiğini anlatmak istiyorum.

NÜFUS MÜBADELESİNE NEDEN GEREK DUYULDU

Yunanlılar savaşı kaybettiler.Bu yenilginin ardından Türkiyeli rumlar,önce Ege ve Marmara kentlerinden sonra da Trakya ve Karadeniz kentlerinden Yunanistana göç ettiler.Bu göç değil büyük bir kargaşa içinde kaçıştı.Deniz,kara ve demiryolu aracı olarak ne buluyorlarsa onunla kaçıp kurtulmaya çalışıyorlardı.Başta İstanbul ve İzmir olmak üzere birçok kıyı kentinde yığılmalar oldu.Sağlık,beslenme ve barınma sorunları çözülemiyordu.Samsundan Trabzona kadar uzanan kıyı şeridinde 30 binden fazla insan toplandı.Yunanistandan gelen vapurlar 2 bin kişilik gruplar halinde onları taşımaya çalışıyordu.
Trakyada ise yola düşen Rum göçmenler tren istasyonlarına,Tekirdağ Limanına yığıldılar.Vapurlar hiç durmadan Tekirdağ-Selanik arasında göçmen taşıyordu.Karayoluyla ulaşım daha kolay olduğu için bazıları da at arasaları,kağnı arabaları ile Yunanistana geçiyordu. Yenilgiden sonra bir ay içinde Yunanistana göç eden Rumların sayısı 650 bine ulaştı.Savaş ekonomisi ile tükenmiş olan Yunan hükümeti ,gelen Rumlara barınacak yer gösteremiyor,yiyecek ve giyecek veremiyordu.Kıliseler ,okullar doldu.Kış mevsimi gelmişti.Göçmenler üstü başı paramparça yalınayak ve aç olarak sokaklarda yatıp kalkıyorlardı.Geceleri yerli halkın kapılarını çalarak bir parça ekmek için,ısınmak için yalvarıyorlardı.Bazı göçmenler yerlilerin kapılarını kırarak zorla evlere sığınıyorlardı. Bu şartlar altında Müslüman Türklere baskılar yapılmaya başlandı .Türklerin göç etmesiyle yerlerine Rumların yerleştirilmesi isteniyordu.
İşte bu koşullar altında her iki ülkenin de menfaatleri düşünülerek Lozan’da 30.Ocak.1923 tarihinde “Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi ve Protokolu” imzalandı.Mübadele,İstanbulda oturan Rumları ve Batı Trakyada oturan Müslümanları kapsamıyordu.
MÜBADELE,İMAR VE İSKAN BAKANLIĞI KURULUYOR

Osmanlı Devletinde 1877-1878 Osmanlı-Rus harbi ile 1912-1913 Balkan Harbi sonucunda önemli göç olayları yaşandı.O yıllarda göç edenlerin yerleştirilmeleri bazı komisyonlar tarafından yürütülmüştü.Daha sonraki kurtuluş savaşı yıllarında,işgal edilen yörelerden iç bölgelere kaçan nüfusun buralarda yerleştirilmesi işiyle Sağlık Bakanlğına bağlı olan Muhacirler Müdüdrlüğü ilgilenmişti.Fakat ortık bundan sonra daha örgütlü,daha kapsamlı ve daha yetkili bir kuruluşa ihtiyaç vardı.Çünkü yarım milyon insan yerleştirilecekti.Aksi halde örgütsüz bir ortamda göçmenler çok büyük perişanlıklar içinde kalırlarsa toplulukta derin yaralar açılabilirdi.Daha önceki yıllarda bakanlıklar ve müdürlükler arasındaki luzumsuz yazışmalarla büyük gecikmeler olmuş ve göçmenler perişan durumlara düşürülmüştü.
T.B.M.M de yapılan müzakereler sonunda Tunalı Hilmi beyin 132 arkadaşı ile verdiği önerge 13.Ekim.1923 tarihinde kabul edildi. Böylece “Mübadele,İmar ve İskan Bakanlığı”kurulmuş oldu. Türkiyede eğitim politikasının saptanlasında ,örgütlenmesinde de büyük emeği bulunan Mustafa Necati bakan olarak atandı. Görev süresi için Bakanlığın merkezde ve taşrada örgütlenmesinden yasal düzenlemelere kadar çok başarılı çalışmalar yaptı.

GÖÇMENLER TÜRKİYE’YE NASIL TAŞINDI
Yunanistanda yaşayan Türkler baskı altında olduklarındangöçün resmi takvim başlamadan kıyı kentlerine yığıldılar.Devletimiz Hilal-i Ahmer (Kızılay) cemiyetine parasal yardım yapıyordu.Parasal yardımla güçlenen cemiyet yollara düşmüş olan bu insanlara yardım etmeye çalışıyordu. Bir taraftan da Dışişleri Bakanlığı Yunan Hükümeti ile görüşerek ,sahillere doğru akan göçü düzenli hale getirmeye çalışıyordu.
İşte bu koşullar altında yeni kurulan bakanlığa büyük işler düşüyordu. Bakan Mustafa Necati’nin elini çabuk tutması gerekiyordu. İlk iş olarak taşıma araçlarının kararlaştırılması gündeme geldi.Taşıma işini deniz yoluyla yapmak her yönü ile avantajlı ve pratik görülüyordu.Çünkü halkın büyük bir bölümü liman kentlerine yığılmıştı.Üstelik iki ülkenin coğrafi konumu dikkate alındığında deniz ulaşımı daha kestirme ve kolay olacağı gibi daha az masraflı olacaktı.Bütün bu nedenler dikkate alınarak vapur şirketlerine ihale açıldı. Yunanistandan gelecek olan müslüman göçmenler Selanik,Kalikratya ve Kavala’dan alınarak Tekirdağ,İstanbul,Mudanya,Zonguldak,Sinop,Samsun,Ordu,Giresun,İzmit,Gelibolu,Bandırma,Burhaniye ye taşınırken,Girit ve Kandiye ‘den alınan müslüman göçmenler ise Mersin,Silifke,Marmaris,Bodrum,Güllük,Ayvalık,Çanakkale ve Erdek iskelelerine taşınacaktı. Bu taşımayı kabul eden vapur şirketi ayrıca teminat mektubu verecekti.Teminatın kabul edilmesinden bir hafta sonra istenilen iskelelere 4 büyük vapur göndermek zorunluluğu vardı.Hazırlanan taşıma yönetmeliğine göre; 1-Taşıma ücretini göçmen kendisi verecek,ancak parasını ödeyemeyenlerin taşıma ücretini devlet karşılayacak. 2-İnsanların dışında hayvan ve eşya için ayrı ücret tarifesi uygulanacak. 3-Taşıma sırasında vapurda göçmenlerin dinlenmesi için gerekli şartlar hazırlanacak. 4-Vapurlarda tatlı su depoları bulunacak. 5-Elde edilecek gelirin % 20 si Hila-i Ahmer’e bağışlanacak. 6-8 yaşına kadar olan cocuklardan ve 100 kiloya kadar olan eşyalar için nakliye ücreti alınmayacak.Yönetmelik buna benzer birçok maddeleri içeriyordu.
Açılan vapur ihalesine İtalyan,Yunan,Ermeni ve Türk vapur birlikleri katılmıştı.Vapur tonajı yüksek ,taşıma koşulları daha uygun olduğu için ihaleyi İtalyan Lloyd.Tristino Vapur Kumpanyası kazandı.Harpten çıkmış olan bir ulusun toplumsal değer ölçüleri ve olaylara bakışı haliyle çok farklı olacaktı.Türk Vapurlar birliği dururken bir yabancı şirketin ihaleyi kazanması ülke içinde büyük bir tepki ile karşılandı.Zaten ulusal sermayemiz sınırlıydı.Böylece sermaye birikimimizin bir kısmı yurtdışına çıkacaktı.Üstelik yabancıların tercih edilmesi onur kırıcı bir davranıştı.Buna benzeyen birçok görüşlerle tepkiler geldi.
Türk Vapurlar Birliği reisi Suudi bey İstanbul Ticaret Odasında 23.Eylül.1923 te bu konuda bir konuşma yaptı.Daha sonra Hükümet Nezdinde birtakım girişimlerde bulundu.Daha sonra Ticaret ve Sanayi Odası Hükümete resmen başvurarak Türk Vapur Şirketlerinin yabancı şirketlere karşı korunmalarını talebetti.Bunun gibi çeşitli girişimler sonunda italyan şirketinin kazanmış olduğu ihale iptal edildi.İhale Seyr-i Sefain İdaresi ile Türk Vapurcular Birliğine verildi. Bu idarenin tonajı 2000 den fazla olan 6 vapuru bulunuyordu.Diğer vapurlarının tonajı çok küçüktü.İşin gerçeği, ihaleyi kazanan Türk sirketler grubunun vapurları ile ihalesi iptal edilen İtalyan şirketler grubunun vapurları mukayese edilemiyecek kadar farklıydı.Bizimkiler eski ve geriydi.Bazı yük ve kömür gemileri bile yolcu gemisi haline getirilmişti.Aslında bu gemiler limanlara yığılmış yüzbinlerce göçmeni sağlıklı şekilde taşımaya uygun değildi.Olan göçmenlere oldu.Çok kötü şartlar altında yolculuk yapan bu zavallı insanların bir kısmı hastalandı,yolda ölenler çoktu.
Babamla birlikte gelen bir büyüğümden dinlemiştim;yolculuk esnasında ölenlerin denize atıldığını söylemişti.Hatta bir taraftan denize atılma işi gerçekleştirilirken,vapurun diğer tarafında birtakım bağırışlar ve gürültüler çıkarılarak dikkatlar başka yöne çekiliyormuş.
HİLAL-İ AHMER (KIZILAY) CEMİYETİNİN ÇALIŞMALARI
Müslüman Türklerin Yunanistandaki evlerinden koparak Türkiyeye gelişleri,üretici duruma gelene kadar geçen uzun zaman içindeki yaşamları birer dramdır,hazin birer öyküdür.Yaşanılan bu zorlukları,ağır yaşam koşullarını hafifletmek amacıyla , Hilal-i Ahmer Cemiyetinin yardımları unutulamaz.Mustafa Necati’nin isteği üzerine Mübadele,İmar ve İskan Bakanlığı ile Türk Hilal-i Ahmer Cemiyeti arasında 6.Mart.1924 tarihinde Ankara’da anlaşma yapıldı.Devlet tarafından cemiyete parasal destek sağlandı.Yapılan anlaşma uyarınca;gerek Yunanistanda gerekse Türkiye’de cemiyet , örgütünü güçlendirecekti.Göçmenlerin beslenme,sağlık,barınma gibi temel ihtiyaçları ve sorunları ile yakından ilgilenilecekti.Göç veren ve göç alan illere yetkileri geniş temsilciler gönderilecek,cemiyetin kapsamlı olarak örgütlenmesi sağlanacaktı. Selanikteki bindirme iskelesinde bulunan iaşe teşkilatı geliştirilecek, fakir göçmenlerin beslenmesi ,hastaların tedavisi için vapurlarda yiyecek ve ilaç bulundurulacaktı.Bunun için yardımcı personel ve sağlık personeli görevlendirilecekti.
Cemiyet İzmirde 20,Tekirdağda 25,Kalikterya’da 15 , Ulukışlada 30, Niğdede 20, Mersinde 50, Kavalada 50 ,Samsunda 30 yataklı hastane kuracaktı.Ayrıca göç alan iller arasında 5 adet gezici doktor görev yapacaktı.Hilal-i Ahmer Cemiyeti gerek yurtdışından,gerekse yurtiçinden yeterli parayı toplayamadı.Devletin yapabildiği kadar maddi yardım ve kendi bütçesinin elverdiği ölçüde yardımlarını devam ettirdi.Ankara anlaşmasında yer alan yukarıda saydığım işlerin birçoğu gerçekleştirilemedi.Yunanistanda Müslüman Türtler baskı ve teröre maruz kalıyorlardı.Evlerinden kovuluyorlardı.Kayalar,Karacaova,Kozana gibi yerlerden baskı ve terörle kovulan Türkler Karaferye İstasyonuna kadar olan 40-65 km yolu yürüyerek geçiyorlardı.Buradan Trenle selanik limanına ulaşılıyordu.Bu meşakkatli yolculukta önemli ölçüde sağlık sorunları yaşanıyordu.
Bu nedenle Hilal-i Ahmer Cemiyeti ,Mübadele,İmar ve İskan Vekaleti ile ortaklaşa olarak İmdad-ı Sıhhiye Heyetleri aracılığı ile perişan durumdaki bu insanların imdadına koştu.Baştabip Mahir bey ile birlikte 3 doktor,bir eczacı,12 memur ve hademeden oluşan Selanik İmdad-ı Sıhhiye Heyeti Kuruldu ve çalışmalara başladı. Bunu Hanya,Drama,Kandiye ve Kavala da kurulan heyetlerin çalışmaları izledi.
GÖÇMENLERE YER HAZIRLIKLARI
Mübadele,İmar ve İskan Bakanlığının çözmesi gereken en önemli sorunlardan birisi de ,Türkiyeye gelecek mübadele göçmenlerinin yerleştirileceği alanların en iyi şekilde belirlenmesiydi.Amaç Türkiyeye gelen göçmenlerin yeni sosyal,kültürel yapıya,iklim şartlarına,meslek bilgilerine uygun alanlara yerleştirilmeleri,böylece topluma çabuk intibak etmelerinin sağlanmasıydı.Bunun için uzun uzun çalışmalar yapıldı. Bakanlıklar arasında komisyonlar kuruldu.Vilayetlere yazılar gönderildi,anketler düzenlerdi.Yanlış yerleştirilmeler sonucunda muhtemel olumsuzluklar üzerinde duruldu.Örneğin; Ormancılık ve odunculukla uğraşan halk,bağcılık ve bahçecilik gibi ayrı bir uzmanlık isteyen alanda yerleştirilirse aç kalıp sefalet yaşamazmıydı?Yerleştirilme öncesi bu gibi ayrıntılara kadar herşey düşünüldü.Tütüncüler,çiftçiler,bağcılar,zeytinciler mesleklerine ve önceki yaşam şartlarına en uygun olan alanlara yerleştirildiler.
İller arasında en çok Edirne İline göçmen yerleştirilmesi yapıldı.Devlet İstatistik Enstitüsünün verdiği rakkamlara göre,mübadele yoluyla gelen göçmenlerin 40.041’i Edirne’ye , 33.138’i Balıkesir’e, 32.075’i Bursa’ya, 22.237 ‘si Tekirdağ’a , 32.773’ü İstanbul’a , 31.867’si İzmir’e ,19.920’si Kırklareli’ne , 16.277’si Samsun’a , 15.530’u Kocaeli’ne , 15.668’i Niğde’ye , 11.872’si Manisa’ya yerleştirildi. Diğer küçük gruplar da muhtelif illere dağıtıldılar.Gene D.İ.E verilerine göre Türkeyeye toplam 456.720 göçmen getirildi. Mübadele,İmar ve İsman Bakanlığına ikinci bakan olarak atanan Refet Bey’in (Canıtez) vermiş olduğu bilgiye göre ; bindirme ve yüklme ile indirme boşalkma iskeleleri arasında geçen süre içinde 269 kişi öldü.Misafirhanelere götürülüşleri sırasında ve misafirhanelerde 870 kişi,iskan edilişlerinden hemen sonra yaşamını yitirenlerle birlikte ölenlerin toplam sayısı 3.819’a ulaştı.
GÖÇMENLERİN YAŞAYACAKLARI YÖRELERE GÖTÜRÜLÜŞÜ
Göçmenler genellikle misafirhanelerde üç gün barındırıldıktan sonra önceden belirlenmiş olan yerlere götürülüyordu.Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti müfettişlerinden Dr.Haydar bay’in genel Merkeze gönderdiği l.Mayıs.1924 tarihli raporu ,bu aşamada birçok sorunun yaşandığını gösteriyordu..taşımalarda türlü aksaklıklar yaşanıyor,gecikme ve ertelemeler oluyor ,bu nedenle de kentlerde yığılmalar görülüyordu. Gecikmelerden dolayı ayrılan evlere fuzuli işgaller oluyor,evler boşaltılana kadar göçmenler soğuk kış şartlarında camilerde-okullarda-meydanlarda bekletiliyor,bazen de başka yörelere sevkediliyorlardı.Yeniden çıkılan yolculuklarda yorgun göçmenler yollarda perişanlıklar yaşıyordu.Bu yolculuklar bazen trenle bazen de yaya olarak gerçekleştiriliyordu.Birçok göçmenin eşyaları kayboluyor,konaklama Yerlerinde camları,kapıları kırık bir okulda birbirlerinin üstlerine istif edilircesine doldurulup bekletiliyorlardı.
İzmir”de yayınlanan Ahenk Gazetesi şunları yazıyordu”.... bir hükümet olurda bu zavallıların eşyalarını nakledecek bir vasıta bulamaz olur mu? “.... ne oluyor da bu kadarcık bir şey yapılmıyor? Ne oluyor da zavallı kardeşlerimizin düşman elinden kurtarabildiği beş parça eşyanın sirkat (hırsızlık)edilmesine meydan veriliyor”
GÖÇMENLERİN BARINMALARI VE TERKEDİLMİŞ EVLER
“Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi”ne ilişkin sözleşme ve protokole göre göçmenlerin,Yunanistanda bıraktıkları taşınmaz mal bildirim belgelerinde gösterilen ölçüde ev,tarla ve bahçe gibi gayrimenkullerin verilmesi gerekiyordu.Savaş yıllarında meydana gelen yıkımlar,büyük yangınlar nedeniyle Türk halkı da felaketler yaşamış,bir kısmı da evsiz kalmıştı.Rumların Türkiyeyi terketmeleriyle, bırakmış oldukları mallar,evler,bağlar,bahçeler ve diğer taşınmaz mallar,felaketzedeler, devlet memurları,subaylar,doğudan gelen göçmenler tarafından işgal edilmişlerdi.Bu nedenle akın akın gelen göçmenlere başlarını sokacak evlerin temininde güçlükler çekiliyordu. Önceden başlatılan ev onarımları ve yeni köylerin yapımı sürerken göçmenler o yörelere gelerek beklemek zorunda kalıyorlardı.Bu durum basında ve halk arasında büyük şikayetlere ve eleştirilere neden oluyordu.Yetkili bakan Mustafa Necati bu şartlar altında kesin tavrını koydu.Bir konuşmasında şöyle diyordu;”mübadeleye tabi olan halkın hakkı olarak,bulduğum mahallelere muhacir koyarım....... Her nerede muhacirin hakkı olan hane mevcut ise görevim oraya muhacir koymaktan ibarettir.Mesken buhranı,vesaire meselesi benim vazifem dahilinde değildir......”
Göçmenlere nasıl ev ve gayrimenkul verileceğini gösteren kanun ve genelge şöyle hükümler taşıyordu,onlardan birkaç örnek vermek istiyorum: 1-Her göçmen ailesine,ailenin nüfusunu barındırmaya yeterli ölçüde terkedilmiş taşınmazlardan bir ev verilecektir. 2-Zorunlu kılınması halinde baba-oğul,kayınvalide-damat veya iki kardeş bir evde toplanabilecektir. 3-Herbir aileye en az birer dönüm tarla verilecektir.Arazilerin köye yakın olmasına dikkat edilecektir. 4-terkedilmiş evlerden fazla göçmen gönderilmişse bunlar diğer yörelere gönderilebilecektir.Yerleştirilecek göçmen köylerinden herbirisinde,bir demirci,bir arabacı,bir marangoz,bir nalbant,semerci vs.sanatkar ve esnafın yanısıra birer de ilkokul öğretmeninin bulunmasına dikkat edilecektir. 5-Bunlara mesleklerine göre evlerinin yanısıra dükkan araç gereç ve sermayeden başka çiftçilere verilen arazinin yarısı kadar arazi ve ağaç verilecektir. İskan kamisyonları bu yasa ve genelge hükümlerine uygun olarak dağıtım yapılmasına gayret etmişlersede uygulama maalesef istenilen şekilde olmamıştır.
GÖÇMENLERİN ÜRETİCİ DURUMUNA GETİRİLMELERİ
Göçmenlerin başlarını sokacak bir eve sahip olmalarıyla iş bitmiyordu.Üretmeleri,kendi nafakalarını kendilerinin çıkarmaları gerekiyordu.Devlet harpten çıkmıştı,uzun süre yardım yapacak hali yoktu.Devlet, ekonomisini güçlendirip başka hizmetlere yönelmek zorundaydı. Rumların Türkiyeden ayrılmalarıyla ekonominin birçok sektöründe boşluklar doğmuş çarklar durmuştu.Gelen göçmenlerin biran önce üretici duruma getirilerek çarkların döndürülmesi gerekiyordu.
Göçmenler sosyal ve kültürel yapılarıyla çok çeşitlilik gösteriyorlardı;kentli,kasabalı,köylü gruplar içinde çiftçiler,tüccarlar,sanatkarlar,işçiler vardı.Kısa zamanda onların şartlarına,özelliklerine uygun olarak üretim imkanları hazırlamak o kadar kolay bir iş değildi. Ayrıca birçok aksilikler de yaşanıyordu.Yunanistan da tütün işi yapan bazı göçmen guruplarına zeytinlikler dağıtılmıştı.Veya tütüncülüğü bilen bazı gruplar bağcılığın yapıldığı yörelere yerleştirilmişlerdi.Buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz.Fakat çoğunlukla göçmenler kendi tarımsal uğraşılarını sürdürebilecekleri alanlara yerleştirildiler.Onlar için de birtakım olumsuzluklar doğdu. Ekim sezonu geçtiği için hemen üretime geçemeyen guruplar oldu.Türkiyeye geliş biçimleri,ortamı ve zamanı açısından ortaya çıkan sorunlar üretim sürecinin hızlanmasını engelledi.Göçmenlerin özellikle bağcılık,zeytincilik ve tütüncülük gibi tarım alanlarında çalışacakların ekim ve hasat mevsiminin gelip ürünün toplanmasına hatta bir ticaret malı olarak satılmasına kadar gececek zaman içinde beslenmeleri ve diğer gereksinmelerini karşılayabilmek bile devlet için büyük bir yüktü.Maddi zorluklar nedeniyle sanatkarların tezgahlarını kurarak üretime geçmeleri,iş kurmaları uzun süre gerçekleşemedi. Göçmenlerin iaşesi devlet tarafından iki aylık süreyle sağlanıyordu.Fakat bu süre yeterli olmuyordu.Yoğun şikayetler üzerine Başbakan İsmet İnönü meclise verdiği bir önergeyle iskan kanununun birinci maddesinin değiştirilmesini sağladı.Böylece göçmenler arasında yardıma ihtiyacı olanların, ürünlerini toplayıncaya kadar beslenmeleri devlet tarafından sağlanacaktı.Yetimler yetiştirme yurtlarına,dul ve hastalar da darülacizeye gönderilecekti. Göçmenlerin Türkiyeye getirilmesiyle iş bitmiyordu.Onlara üretim araçları temin etmek,kredi sağlamak,teknik bilgi için okullar açmak,ürünlerine pazar bulmak hükümeti bekleyen önemli görevlerdi.Ancak bunlar sağlandıktan sonra göçmenlerin yerleştirilmesi işi tamamlanmış olacaktı.

BU GÜNLERE GELEBİLDİK
Büyük göçten günümüze tam 76 (2002) yıl geçti.O zor günleri görmüş olanlardan yaşayan çok az insan kaldı.Halbuki daha 5 yıl öncesine kadar onlardan bazıları ile karşılaşabiliyordum.Bazıları çok yaşlı ve hasta olduğu için evlerinden çıkamıyordu.Onlar hep babamın göç arkadaşlarıydı.Yunanistan’da bıraktıkları köylerini,evlerini,bahçelerini ve çocukluk anılarını hayal meyal hatırlayabiliyorlardı.Yunanistan’a,köylerine,mahallelerine gideceğimi bol bol fotoğraf çekerek resimler getireceğimi söylüyordum.Nasıl da seviniyor gülerek coşuyorlardı. Babam gibi onlar da doğdukları,yaşadıkları yerleri tekrar, hiç görmeden göçüp gittiler.Hepsi memleket hasretiyle yanıyordu. GÜNGÖR MAZLUM
KAYNAKÇA
1- Büyük Mubadele - Kemal Arı - Tarih Vakfı Yayınları
2- Benden Selam Söyle Anadoluya – Dido Sotiriyu - Alan Yayıncılık
3- Göç - Küçük Asya Araştırmalar Merkezi - İletişim Yayınları
4- Aşkın Samatyası Selanik”te Kaldı - Sergun Ağar - Can Yayınları
5- Viran Dağlar - Necati Cumalı - Çağdaş Yayıncılık
6- Mekadonya Eşkiyalık Tarihi ve Son Osmanlı Yönetimi - Tahsin Uzer – Türk Tarih Kurumu
7- Mübadele Çocukları - Renee Hırschon - Tarih Vakfı yayınları www.lozanmubadilleri.org.tr sitesinden alınmıştır
 
cok tsk ev- hanimi verdigin site bakacagim. mumkunse okudugun kitaplarin adlarini verebilirmisin bilgilenmem acisindan . Turkiyeye gidince alirim .tekrar tskbilgilerin icin .
 
merhaba. ben de mubadil torunuyum:dance: babannem ve dedem yunanistan drama doğumlu. babannemin yunanistandan bahsederken hala gözleri dolar. birgün gidip görmeyi çok istiyorum anlattığı yerleri..a.s
 
Merhaba arkadaşlar bizde girit göçmeniyiz dedem çoçukken antalyaya getirilmişler......yerimseniben
 
merhaba arkadaşlar benimkilerde tahmini 1924 te Selanik yanyadan gelmişler hem anne hem baba:)
 
Mübadele

--------------------------------------------------------------------------------

Aşağıdaki liste Çanakkale Savaşında şehit verdiğimiz hemşehrilerimizin listesidir. Selanik'ten, Drama'dan, Preveze'den kalkıp Çanakkale'de can verenlerin listesidir.
Genel Kurmay Başkanlığının hazırladığı arşivde yaptığım çalışmada doğrusu bu kadar kahramana rastlamayı hiç ummuyordum, çünkü 1912 Balkan Savaşı sonrasında Meriç'in öte yakasında kalan topraklarımızı yitirdiğimiz için Osmanlı o bölgeden asker toplayamamıştı.

Bu listede yeralan şehitlerimiz ya kendi rızası ile sınırı aşıp savaşmak için vatana gelenler, ya okumak için İstanbul'da olanlar, ya 1912 öncesi askere alınıp terhis zamanı gelmesine karşın memleketleri elden çıktığı için gidecek yeri olamayanlar, ya da subaylardı. Gerçekten orana baktığımızda şehit subayların oranının yüksekliği dikkat çekicidir.

İşte bu vatanı borçlu olduğumuz şehitlerimiz:

Kd.Yzb İbrahim Ethem oğlu Kazım Efendi 18/2/1915 Sedddülbahir'de.

Er Ahmet oğlu Demir Köprülü Askerlik şubesinden 21/4/1915 Kerevizdere'de.

Er Yusuf oğlu Emin Tire askerlik şubesinden 1/11/1915 Davutpaşa Kışlası Hastanesinde.

Yzb Atıf oğlu Fuat Efendi Selanik Usturumca'lı 15/2/1915'de.

Er Hasan oğlu Halil Selanik Tikveş'ten 19/8/1915'de.

Er Süleyman oğlu Hasan 24/5/1915 Çapa Hastanesi Selanik Askerlik şubesi

Ustgm. Sami oğlu Hüseyin Hüsnü Selanik askerlik şubesi 19/2/1915 Kirte harbinde

Kd.Yzb. İbrahim Ethem oğlu Kazım Efendi Selanik askerlik şubesi 18/5/1915 Seddülbahir'de.

Tgm. Mehmet Şükrü oğlu Mahmut Nedim Efendi Selanik askerlik şubesi 28/5/1915 gece hücumunda.

Er Ali oğlu Mehmet Selanik- Aynaroz 26/4/1915 Ağadere 11. Fıkra seyyar hastanesi.

Yzb. Hasan oğlu Mehmet Sami 1/6/1915 tarihinde Selanik Yenice'den Baytar birliğinde Simal grubu.

Yzb. Mustafa oğlu Mehmet Zeki Efendi 19/6/1915 Şahintepe Muharabesinde.

Tgm. Tahir oğlu Mehmet Sami Efendi 16/10/1915 Meydan Harbinde.

Bşçvş. Sait oğlu Mustafa 15/6/1915 Gümüşsuyu Hastanesi.

Üsttgm. Talip oğlu Mustafa Kasım Efendi Selanik Vodina'dan 19/2/1915 Seddül Bahirde.

Tgm. Süleyman Kadir oğlu Mustafa İhsan Efendi 15/7/1915 Tevhir'de.

Tgm. Mehmet oğlu Rauf efendi 6/3/1915 Arıburnu Muharebesinde.

Yzbaş. Ali oğlu Seyfettin Efendi 27/10/1915 Selanik Vodina'dan Seddülbahir Muharebesi.

Er İsmail oğlu Süleyman 7/6/1915 Akbaş Hastanesinde Gelibolu Seyyar Jandarma Taburu.

Er Mustafa oğlu Süleyman 3/4/1915 Lapseki Hastanesi.

Üstgm. Şeyho oğlu Yahya Hayati Efendi Edirne Kale İst. taburu 27/5/1915.

Er Ali oğlu İbrahim Taroz 26/9/1915 Mektebi Harbiye Hastanesi.

Er Mustafa oğlu İsmail 28/5/1915 3. Harp Hastanesi.

*** SEREZ***

Er Eşref oğlu Bahri Demirhisar 28/5/1915 Siperde.

Yd.Sb.Ad. Yusuf oğlu Hilmi Efendi Serez 30/4/1915 Kerevizdere.

Tgm. Raif oğlu Sait Recai Efendi 21/2/1915 Kiremitli dere muh. Bursa Seyayr tb.

*** SERFİCE***

ÜStgm. Kazım oğlu Ahmet Şevki Efendi 10/8/1915 Serfice Nasliç.

Er Veli oğlu Mustafa 21/5/1915 Serfice Cuma.

*** PREVEZE***

Er Mustafa oğlu Mehmet Salim 20/2/1915 Gülhane Hastanesi.

*** MİDİLLİ***

Er Hasan oğlu Ahmet 22/4/1915 5. Fıkra kıtasında.

Üstgm. M.Ali oğlu Hasan Efendi Ağır topçu 21/8/1915 ingiliz Fransız filosu bombardımanı.

Üstgm. Şefik oğlu Mehmet Nail Efendi 7/4/1915 Mitrelyoz bölüğü Seddülbahir civarı.

Ali oğlu Osman Midilli Mölve'den 7/5/1915.

*** GİRİT***

Üstgm. İbrahim oğlu Abdülaziz Girit Hanya'dan 9/3/1915.

Yd.Sb.alayı Yusuf oğlu Ahmet Girit Kardiye'den Maliye ve Hukuk mektebi mezunu Arıburnu Yörükderesinde 28/5/1915 yılında.

Çvş. Yusuf oğlu Ahmet Girit Kandiye'den 28/5/1915 Karayürek deresi.

Yd.Şb. İbrahim oğlu Ahmet Adnan Efendi.

Er Mustafa oğlu Aziz 15/6/1915 4.Fırka Sıhhıye bölüğü.

Üstgm. Zihni oğlu Aziz Efendi 9/5/1915 Sıgındere.

Üst Kamil Efendi 25/5/1915.

Er Derviş oğlu Mehmet 29/5/1915 Sevk Mecruhin hastanesi.

Tgm. Salih Muhlis oğlu Mehmet Naim efendi 25/5/1915 Sığındere Muharabesi.

Teg. Muhtar oğlu Mehmet Necip Efendi 13/5/1915 Sığındere Muharabesi.

Er Mehmet oğlu Nesip 18/2/1915 Kanlıtepe'de.

Yzb. Ömer oğlu Osman Nuri Efendi 9/6/1915 Anafartalar Muharebesi.

Yzb. Sami oğlu Rauf Efendi 14/4/1915 Haseki Nisa Hastanesi.

Tgm. İsmail oğlu Süleyman Efendi 22/3/1915 Kanlıdere Muharebesi.

Er Ahmet oğlu Ömer 12/8/1915 Çanakkale Merkez Hastanesi.

Tgm. Ahmet oğlu İbrahim Efendi. 30/3/1915 Kandiye'li Gümüşsuyu hastanesi.

*** DRAMA ***

Yzb. Yusuf oğlu Ali Fahri 22/4/1915 Triyandefil Çiftliği.

Üst. İlyas oğlu İsmail Efendi 22/3/1915 Sıgındere de.

*** İLSİZLER LİSTESİNDE***

Er İbrahim oğlu Ahmet Aynaroz 29/4/1915 Seddülbahir.

Er Ömer oğlu Ahmet Cumabala 9/6/1915.

er Murat oğlu Fehsel Grabere 18/10/1967 Seddülbahir Kirte Mumarebesi.

Yzb. Mustafa oğlu İsmail Hakkı Efendi Tırhalı 12/3/1915 Yassıtepe.

Er Mustafa oğlu Mehmet Yabelu 28/4/1915 9. Fırka Seyyar Hastanesi.
 
canım ne güzel bir araştırma, teşekkürler..Binlerce kahraman sayesinde sömürgelerden kurtulup bağımsızlığımızı kazanmışız yine o kahramanlardan yüce önderimiz Mustafa Kemal Atatürkte Selanikli.
Bizde selanik göçmeniyiz anne tarafımda baba tarafımda..Sizin ailenizde göçmenlik varmı?
 
Selamlar bizde selanik gocmeniyiz yani baba tarafım selanik göçmeni. Babannem o zamanlar küçükmüş gerçi. Ama babannem az çok hatırlıyor annesi ve kardesleriyl goc edişini. Bazen hatırldıklarını anlatır bize anlatırken de hep gozyaşlarını tutamaz. Çünkü o yaşta korkunç şeyleri görmek zorunda kalmış bazı kardeşleri göç sırasında hayatını kaybetmiş. Elveda Rumeli' yi de izlerken ağlar hep. Heyy gidi günler. Ama bunların yanı sıra göçmen özelliğini taşıdığım için gururluyum ben :)
 
Merhaba :-) Bende Yunanistan göçmeniyim. Babam Gümülcine'den annem İskeçe'den..Ama biz hristiyanız...Şuan İzmirde yaşıyoruz ama akrabalardan çoğunluk Yunanistan'da..
 
Son düzenleyen: Moderatör:
merhaba benimde büyüklerim selanik vodinadan kırklareli vize ilçesine yerleşmişler bir rumelili torunu olmaktan gurur duyuyorum herkeze hayırlı ramazanlar dilerim
 
X