- 28 Kasım 2007
- 1.059
- 52
- 32
Senden her vazgeçişimde, artık bu sayfa tamamen kapandı dediğimde,
alıştığımda senden kalan boşluğa, tam da ileriye bakmayı beceriyorken
nasıl oluyor da canlandırıyorsun kendini?
Nasıl oluyor da hissediyorsun seni öldürmek üzere olduğumu...? bana
İlginç gelen tek şey bu... Aramızda var olan ama bugüne kadar ikimzinde
çözemediği bir çekim mi var? ...
ilk gidişinde de böyle olmuştu. “tamam artık bu herşeyiyle ayrılıktır”
dediğimde çıkıvermiştin karşıma tekrar. Unutmuyorum o akşamı. Odama
çekilip kitabımı okuyorken, çalan telefona pek aldırmamıştım... “kim olacak ki bu saatte” gibisinden şaşkınlığı belirten bir duygu belirmişti beynimde.
Açtığımda telefonu sendin karşımdaki. “neyapıyorsun” diye sorduğunda,
şaşkınlığım biraz daha artmıştı. “tam da seni öldürmek üzereydim”
diyemezdim. Sanki bir acelen varmış gibi hızlı hızlı dökülüveriyordu
ağzından sözler... “tek istediğim sensin, deliler gibi özledim seni”
dediğinde, elimdeki kitabın az önce okuduğum bir cümlesi çarpmıştı
gözüme;
“Görmüyor musun? Bocalıyor insan, aranıyor hep,yer değiştiriyor, yükünü
atmak ister gibi...” telefonum çalmadan birkaç saniye önce okuduğum bu
sözde canlanmıştın birden. Susuyordum... Oysa sen gurur yapıp ağırdan
aldığımı düşünüyordun, çoktan pişman olmuştun söylediklerin için. Atamıyordun çünkü “yükünü”... sana belli etmesem de heyecanlandırmştın beni. ama bu heyecanı paylaşamazdım senle. Biliyordum çünkü yine kayıplara karışacağını...
O kaybettiğin neşeyi, o çok eskiler de kalmış mutluluğu özlüyordun sen
aslında. Ben sana, o anlarını hatırlatmaktan öteye gitmeyen birisiydim
sadece. Bunu sen de biliyordun, başlamakla bitirmek arasında kaldığın o
sayısız günlerin, bir türlü kurtulamadığın bu tutarsızlığın sebebi de
buydu işte, sen beni değil bende hatırladığın o eski neşeyi, o deli dolu
günlerini özlüyordun... Ama bilirsin sen; benim için ya hep ya hiçtir... ya tam vardır ya da hiç yoktur... O yüzden beni yok sayman için elimden geleni
yaptım.
Bunu içim kanaya kanaya yaptım. Mecburdum buna, çünkü ben bir saniye olsun kalamazdım senin olduğun yerde, ben senin gel-git seanslarının içinde
mutlu olamazdım. O akşam telefonda ağzından dökülen hiçbir şeyi yaşatamadın
bana.
Çünkü sen o akşam benimle değil, düşlerinle konuşuyordun. Beni
Düşlerinle eşitlemek istediğinde ise hiç başaramıyordun bunu... Başarsaydın eğer; kendini şimdilerde olduğu gibi hatırlatmak zorunda kalmayacaktın. Belki de hiç unutulmayacaktın...
Benim de hisettiğim bir şey var, seninkinden farklı.... sen nasıl
unutulmaya- hatırlanmamaya yüz tuttuğunda, bunu fark edip kendini
birşekilde hatırlatıyorsan; Ben de sana, sen de var olan bir şeyi hatırlatıyorum bu
günlerde. Sen pişmansın... Bunu hissediyorum. Vicdanın soluğunu kesiyor
bazı geceler... ve o, zamanında atamadığın yükün daha da artmış gibi...
yoksa neden kendini öyle yada böyle hatırlatmak zorunda kalasın ki? her şey
bitmişken... ayrılık kelimesinin hakkını tam olarak vermişken... ve bir
mucize olmadan, bir araya gelmemizin imkansız olduğunu bile bile
kendini neden hatırlatasın ki? ! işte senin belirli aralıklarla, farklı
yollarla kendini ortaya çıkarma gerekçen bu... rahat değilsin.. istediğin gibi gitmiyor hayat. Benim bunu bildiğimi, bunu hissettiğimi biliyorsun.
Anlıyorsun bunu. Tetiktesin o yüzden. Bir yanın o mucizenin gerçekleşmesi
için duacıyken, bir yanın da (nispeten kendi güçlü hissettiğin zamanlar) bu
nasıl olsa olmaz, hayata geçmez, hatalarımı kabullenip önüme bakmalıyım
diyor. Bunu uzun bir süre başaramazsın. Çünkü vicdan sızısı insanı
kolay kolay terk etmez. O yüzden önüne bakmayı beceremediğin her an, aklına o mucizenin gerçekleşmesi için ettiğin dualar gelecek, tazelenecek
dün'ler...
ve günden güne artan o yükünü boşaltmadıkça önüne bakamayacaksın.
Baksan bile ileriye doğru bir adım atamazsın. Çünkü tutuyorum seni! Vicdanın oldum içine girdim. Ben olmasam bile benim duygularımdır ya da senin yok ettiğin anlamsız kıldığın umutlarımdır her gece soluğunu kesen, vicdanın olup içine giren.... Uykularını kemirip de kendini bana hatırlatmana sebep olan belki de benim....?
işte bu yüzden
YOKLUĞUMLA İYİ GEÇİNMEYE BAK! .....
ÇÜNKÜ VARLIĞIM ASLA SENİN OLMUYACAK!!
alıştığımda senden kalan boşluğa, tam da ileriye bakmayı beceriyorken
nasıl oluyor da canlandırıyorsun kendini?
Nasıl oluyor da hissediyorsun seni öldürmek üzere olduğumu...? bana
İlginç gelen tek şey bu... Aramızda var olan ama bugüne kadar ikimzinde
çözemediği bir çekim mi var? ...
ilk gidişinde de böyle olmuştu. “tamam artık bu herşeyiyle ayrılıktır”
dediğimde çıkıvermiştin karşıma tekrar. Unutmuyorum o akşamı. Odama
çekilip kitabımı okuyorken, çalan telefona pek aldırmamıştım... “kim olacak ki bu saatte” gibisinden şaşkınlığı belirten bir duygu belirmişti beynimde.
Açtığımda telefonu sendin karşımdaki. “neyapıyorsun” diye sorduğunda,
şaşkınlığım biraz daha artmıştı. “tam da seni öldürmek üzereydim”
diyemezdim. Sanki bir acelen varmış gibi hızlı hızlı dökülüveriyordu
ağzından sözler... “tek istediğim sensin, deliler gibi özledim seni”
dediğinde, elimdeki kitabın az önce okuduğum bir cümlesi çarpmıştı
gözüme;
“Görmüyor musun? Bocalıyor insan, aranıyor hep,yer değiştiriyor, yükünü
atmak ister gibi...” telefonum çalmadan birkaç saniye önce okuduğum bu
sözde canlanmıştın birden. Susuyordum... Oysa sen gurur yapıp ağırdan
aldığımı düşünüyordun, çoktan pişman olmuştun söylediklerin için. Atamıyordun çünkü “yükünü”... sana belli etmesem de heyecanlandırmştın beni. ama bu heyecanı paylaşamazdım senle. Biliyordum çünkü yine kayıplara karışacağını...
O kaybettiğin neşeyi, o çok eskiler de kalmış mutluluğu özlüyordun sen
aslında. Ben sana, o anlarını hatırlatmaktan öteye gitmeyen birisiydim
sadece. Bunu sen de biliyordun, başlamakla bitirmek arasında kaldığın o
sayısız günlerin, bir türlü kurtulamadığın bu tutarsızlığın sebebi de
buydu işte, sen beni değil bende hatırladığın o eski neşeyi, o deli dolu
günlerini özlüyordun... Ama bilirsin sen; benim için ya hep ya hiçtir... ya tam vardır ya da hiç yoktur... O yüzden beni yok sayman için elimden geleni
yaptım.
Bunu içim kanaya kanaya yaptım. Mecburdum buna, çünkü ben bir saniye olsun kalamazdım senin olduğun yerde, ben senin gel-git seanslarının içinde
mutlu olamazdım. O akşam telefonda ağzından dökülen hiçbir şeyi yaşatamadın
bana.
Çünkü sen o akşam benimle değil, düşlerinle konuşuyordun. Beni
Düşlerinle eşitlemek istediğinde ise hiç başaramıyordun bunu... Başarsaydın eğer; kendini şimdilerde olduğu gibi hatırlatmak zorunda kalmayacaktın. Belki de hiç unutulmayacaktın...
Benim de hisettiğim bir şey var, seninkinden farklı.... sen nasıl
unutulmaya- hatırlanmamaya yüz tuttuğunda, bunu fark edip kendini
birşekilde hatırlatıyorsan; Ben de sana, sen de var olan bir şeyi hatırlatıyorum bu
günlerde. Sen pişmansın... Bunu hissediyorum. Vicdanın soluğunu kesiyor
bazı geceler... ve o, zamanında atamadığın yükün daha da artmış gibi...
yoksa neden kendini öyle yada böyle hatırlatmak zorunda kalasın ki? her şey
bitmişken... ayrılık kelimesinin hakkını tam olarak vermişken... ve bir
mucize olmadan, bir araya gelmemizin imkansız olduğunu bile bile
kendini neden hatırlatasın ki? ! işte senin belirli aralıklarla, farklı
yollarla kendini ortaya çıkarma gerekçen bu... rahat değilsin.. istediğin gibi gitmiyor hayat. Benim bunu bildiğimi, bunu hissettiğimi biliyorsun.
Anlıyorsun bunu. Tetiktesin o yüzden. Bir yanın o mucizenin gerçekleşmesi
için duacıyken, bir yanın da (nispeten kendi güçlü hissettiğin zamanlar) bu
nasıl olsa olmaz, hayata geçmez, hatalarımı kabullenip önüme bakmalıyım
diyor. Bunu uzun bir süre başaramazsın. Çünkü vicdan sızısı insanı
kolay kolay terk etmez. O yüzden önüne bakmayı beceremediğin her an, aklına o mucizenin gerçekleşmesi için ettiğin dualar gelecek, tazelenecek
dün'ler...
ve günden güne artan o yükünü boşaltmadıkça önüne bakamayacaksın.
Baksan bile ileriye doğru bir adım atamazsın. Çünkü tutuyorum seni! Vicdanın oldum içine girdim. Ben olmasam bile benim duygularımdır ya da senin yok ettiğin anlamsız kıldığın umutlarımdır her gece soluğunu kesen, vicdanın olup içine giren.... Uykularını kemirip de kendini bana hatırlatmana sebep olan belki de benim....?
işte bu yüzden
YOKLUĞUMLA İYİ GEÇİNMEYE BAK! .....
ÇÜNKÜ VARLIĞIM ASLA SENİN OLMUYACAK!!