arkadaşlar kendinize gelin. gençlik gibi bir nimet var elinizde. o güzel günlerinizi böyle boş vesveselerle heba etmeyin.
ben de yaşadım benzerlerini. hem de en çok yirmili ve otuzlu yaşlarımda. şimdi 40+ yım. keşke o günlerimi o kuruntularla heba etmeseydim. etrafımdaki insanları darlamasaydım. geçen gün merdivenden düşüp kafamı vurdum, sonra başka bir gün arabanın kapısı aniden kafama çarptı. eski ben olsam krize girer, kendimi yer bitirir, acile koşardım. ama hiçbirini yapmadım. normal insanlar gibi atlattım süreci.
bu hastalık yıllar önce yakamı bıraktı benim. ne yaptın derseniz, öncelikle çok ama çok meşguliyet. iş-ev ve her gün yapılacaklar listem var. hedefim onları bitirmek. bir psikiyatriste gitmiştim. o bana demişti ki, içine atıp kimseye söyleyemediklerini kendi vücuduna yönlendiriyorsun. bu bana bi ışık oldu. ben deli miyim, canıma yazık dedim. terapiye vereceğim paraları hep kendi keyfime harcadım. aritmi mi geldi umursamadım herkeste var dedim. beyne giden damarda daralma çıktı başta korktum sonra saldım. daha sonra kontrole bile gitmedim.
ha hep düşündüğüm bir şey var. ben son yıllarda eskisi gibi çöp gıdalarla beslenmiyorum. şekeri ve sağlıksız gıdaları da baya azalttım. bunun çok etkisi olduğunu düşünüyorum. çünkü fazlasıyla rahatım ve bazen sebepsiz yere içim mutlulukla doluyor. bağırsak floram bence eskisine göre çok iyi.
demem o ki nolur bunu kendinize yapmayın. ben de ağlayarak vasiyetler yazdım, kalp ya da kanserden hep korktum. yıllar geçti çok şükür o korkular hep boş çıktı. hem bazılarınız artık bir anne. çocukların önünde hep zayıf ve sürekli hastalıkla uğraşan zayıf karakterli bir anne olmak mı yoksa onlara örnek özgüvenli bir anne olmak mı. sırf evlatlarımız için bile lanet şeytana diyip önümüze bakalım. bir şey olacağı yok. hepiniz ecelinizle uzun ömürler yaşayarak başka sebeplerle belki yaşlılıktan öleceksiniz. ömrünüz uzun, keyfiniz bol olsun.