Yavru Kedi

inci_tanesi

Allah'a emanetsin kuzum
Kayıtlı Üye
9 Ekim 2009
18.273
92
213
Herkese iyi geceler.
Evcil hayvanlar bölümüne açacaktım konuyu ama buradan daha çok kişiye ulaşabileceğimi düşündüm.
Kızlar bahçede beslediğimiz bir kedi ve 2 tane yavrusu vardı. Anne ve yavrulardan biri bir kaç gündür kayıp. Diğer yavruyu bugün gördüğümde şok geçirdim. Yüzü gözü yara içindeydi, sesi çıkmıyor, hiçbir şey yemiyordu. Kardeşim 1-2 gündür böyle olduğunu söyledi. Yavruyu kaptığımız gibi veterinerlik fakültesine götürdük. Sağ olsun doktor çok ilgilendi. Şırıngayla mama ve ilaç verdi. Kalan ilaçları ve mamayı bize verdi, şırıngayla verin dedi. Dışarıda bırakırsanız ölür dedi. Biz de kolinin içine koyarak balkona koyduk. Veterinerden geldikten sonra yine şırıngayla biraz mama ve su verdik. Biraz daha iyi gibi ama ağlar gibi ses çıkarıyor. Burnu akıyor ve yaraları var. Veteriner önce bir kendine gelsin daha sonra damağındaki sorun için cerrahi bölüme gösterin dedi. Bu yavrunun hızlı bir şekilde kendine gelmesi için başka ne yapabiliriz kızlar? Yüzünü pamuğu ıslatarak temizliyoruz, mamayı ve suyu şırıngayla veriyoruz ama 2 yudum alıp bırakıyor
 
Ne güzel,bu örnek davranisin icin seni tebrik ediyorum canim,keske herkes senin gibi duyarli olsa...
Veterinerin söylediklerinin fazla disina cikmamayi tavsiye ediyorum.
Yalniz dikkatimi cekti,kediyi balkonda bir kolinin icinde tuttugunuzu söylüyorsun ama imkanin varsa koliyi sicak bir odaya koymanda fayda var,kediler sicagi severler biliyorsun birde bu yavru yani gerisini sen düsün.
Umarim bize en kisa zamanda güzel haberlerle dönersin.
 

Hayvanlara hiç dayanamıyorum hele bir de yavruysa
Tavsiyen için teşekkür ederim canım.
İnş en kısa zamanda iyileşir.
 
yanına sıcak su torbası koyabilirsin bir havluya sararak anne sıcaklığı taklidi... hava sıcak da olsa bir yere sokulması gerek onun. bir de ben kedimi bulduğumda gözleri kapalı, 10 günlük bir yavruydu, veterinerimiz yanına saat koy dedi. o da kalp sesi taklidi. evde olduğum sürece ben koynuma sokuyordum,işteyken de saat ve sıcak su torbası annesi oldu.
gözlerini anne temizler, yoksa kör olabilir çapaklarını kaynatıp ılıttığınız suya batırdığınız pamukla silin. teramisin(okunduğu gibi yazdım:) göz merhemi sürmüştüm ben yine veterinerimizin tavsiyesiyle.
kendisi çiş ve kakasını yapabiliyor mu? yapamıyorsa ılık suya batırdığınız pamukla kasık bölgesini uyarın anne kedinin yalayışının taklidi bu da.
ne mutlu size, sevabınız kapınıza gelmiş. dilerim kediş çabucak iyileşir.
 
Son düzenleme:

Çok sağol canım ya. Çok güzel oldu bunları öğrendiğim.
Yarın alayım o merhemden.
 
Diğer kedilere ne oldu acaba,durduk yerde gitmez bu hayvanlar,saldırıya mı uğradılar acaba ?

Hiç bilmiyorum canım.
Anneleri yavrular biraz büyüyünce bırakmış diğer yavru da onun peşinden gitmiş olabilir. Bu yavru hasta olduğu için kaldı sanırım kapının önünde. Yavrumun yürümeye bile mecali yok
 
Son düzenleme:
tebrik ederim sizi,harika bir davranış annemlerin de vardı kedisi,tek gözü yoktu,yıllarca bizimle yaşadı sonra bir anda yok oldu,çok üzülmüştük,insanlardan daha çok hayvanları seviyorum,çünkü ağızları var dilleri yok ve hain değiller
 
Ahh yavrum yaa :26: Hiç bir yavru varlığa kıyamıyorum :26:

Sanada helal olsun canım, ne güzel ilgilenmişsin...

Bizimde sitemizde 2-3 kedimiz var. Herkes bir şeyler veriyo, güzel güzel bakılıyorlar.. Bir tanesinin ayağının biri yok, her gördüğümde içim sızlıyo ağlamaklı oluyorum Birine geçen akşam 1 kutu ayran içirdim, bitene kadar içti, yanmış hayvan demek ki :26:


Kızlar lütfen bu sıcak havalarda hayvanlarıda unutmayalım, onlarda bir can.. En azından evinizin önüne bir kap su koyarsanız, o canlarında sevabını alırsınız.. Onları aç susuz bırakmayın
 
ne kadar iyi ve temiz kalplisiniz yavru bakımı ile ilgili bir bilgim yok malesef ,sadece sizin gibi vicdanlı insanların olduğunu bilmek mutlu etti teşekkür etmek istedim
 
Biz de 1 ay önce evin yanında bulduk bir yavru kedi. Kıvrılmıştı ama elime alırken ölü mü yaşıyor mu bilmeden aldım.O kadar kötüydü ki anlatamam.Akşam geç saatlerdi o gece veterineri aradık ama uzak yerdeydi gelemedi.Gece 10 defa kalkıp nefes alıyormu diye kontrol ettim.Ertesi gün hemen götürdük.Veterinerimiz enfeksiyon kapmış ve saldırıya uğramış dedi.Yaşama şansı çok az dedi.Eve getirdik. Veterinerimiz kemik alıp kaynatıp suyunu sütle karıştırın dedi.Bir de ben ekmeğe sürülen taze peynirler var ya ama labne yada krem peynir değil. Ül...İç...mavi kutuda var.Ondan verdim hep.Yerken çok zorlanmıyordu, yemesi kolay.Hem de enerji verdi.Şimdi tosun gibi oldu.sahiplendirdik bile.
 
aaaa çok üzüldüm saldırıya uğramıştır o yaa ben de geçen iş yerimin önüne koydum gölgeye bi kap su almışlar,off yaaa niye bu kadar hain insanlar niyeeeeeeeeeeeee
 
Sayfayı hevesle mutlulukla okurken öldüğünü öğrenmek çok çok üzücü
Ben kapıma ne bir tas yemek ne de bir tas su bırakabiliyorum, ertesi gün yerinde yeller esiyor.
Kim alıyor ne yapıyor anlamadım evde koyacak kap kalmadı resmen, benim kedim de dışarda, ne yerler ne içerler düşündükçe çok üzülüyorum bu sıcakta hele ki.. Geçen gece miyavlayan bir yavru vardı hiç susmadı gece yarısı indik süt verdik, garibim annesini mi kaybetti acaba evimiz cadde üzeri tüm gece aklım onda kaldı camlardan bakındım durdum, kaçmasaydı alıp besleyecektim. Umarım şimdi iyidir. Burada çok kedi var, belediyeden hayvanlar için ilçede barınak, ve su içmek için de küçük hayvan sebillerinin olmasını talep etmiştim zamanında, şuanda bir barınak ve çoğu parklarda, sokak başlarında küçük su sebilleri var, geçtikçe temizleyip temiz su koyuyorum ama insanımız onların içinde bile sigara söndürüyor, çöp döküyor
 
Ay ya çok üzülüdm. Bizim burda da vardı. Bir arkadaşım sahip çıkmıştı bakıyorduk. Bir süre annesi gelir diye dışarıya yemek su falan koyuyorduk sonra 1 gün kayboldu. Meğersem diğer kediler onun yemeğini almak için saldırmışlar. Yara bere içinde bırakıp çöpe koymuşlar yavruyu. Hemen aldık götürdük veterinere yaraları enfeksiyon kapmış iyi bakım lazım demişti. Sonra fark ettik sürekli ağlar gibi miyavlıyordu dediğin gibi ne bişey içip yiyordu. Veterinere kontrol için götürdüğümüzde "Yavrular eğer annelerinden ilk kez ayrı kalırlarsa böyle olur, bide saldırıya uğramış artık çevresine güvenmiyor, onlar da insanlar gibi ağlar bunun için yapabilecek bir şey yok. yeni çevresine alışmasını beklemelisiniz" demişti. Sonra arkadaşımla beraber bir süre baktık. Eve aldılar. Sepeti bile vardı. Bir gün geldiklerinde bulamamışlar gitmiş. Ben de hiç dayanamam.
 
Yapmanız gereken herşeyi yapmışsınız zaten.. Ama eğer çok daha hızlı iyileşmesini iistiyorsanız yapabileceğiniz bir şey daha var... SEVGİ... alın kucağınıza insandaki iki kaş arasına denk gelen yeri yukarı doğru hareketlerle sevin - çok hoşuna gidecektir- bir süre sonra kafası aşağı düşer ve uyur muhtemelen... Kediler kucakta sevilmeye bayılır bu dediğim hareketi ve klasik baştan kuyruğa kadar sevme hareketini yaparsanız daha hızlı iyileşecektir...
 
Bildiğiniz gibi insanoğlu vücudunu, hastalıklarının nedenini, kendini bildi bileli araştırıyor. Bir çok hastalığın nedenleri için, stres, yasam stili ve çevre kirliliğini suçlamak mümkün. Bana göre başka bir neden ise kendi bedenimizi yeterince sevmiyor ve ilgilenmiyor oluşumuz. Zaten kendi bedenimize ilgi göstersek ve sevsek belki de dünya bu kadar kirli olmayacaktı.
Sanırım doğada kendisine bakmayan tek canlı türü, insanlar. Sanki bize, sınırsız sağlık verilmiş gibi davranıyoruz, öyle ya en akılıi biziz! Doğaya hükmediyoruz, kolay değil! Oysa evimizdeki tekir kedi saatlerce kendisini sevebiliyor, yine bu tekir kedi çıkardığı mırlama sesiyle, kendi kendini iyileştirmeyi becerebiliyor. Nasıl mı?
Geçenlerde Bioakustik ile ilgili çok ilginç bir makale okudum. Bioakustik kısaca; doğada bulunan canlıların seslerini dinleyip frekanslarını belirleyen, çıkarılan seslerin, beden hareketleriyle olan bağlantısını ve canlıların birbirleriyle nasıl iletişim kurduğunu araştıran bir bilim dalı. Bu makale Bioakustikci Dr Elizabeth Von Muggenthaler'in, kedigiller üzerine yaptığı ilginç bir araştırma üzerineydi.
Dr Elizabeth'in hipotezine göre; evimizdeki kediden, vahşi kedi ailesinin diğer üyelerine kadar kedigiller, kendi kendini mırlama sesiyle iyileştirmeyi biliyor ve hatta istersek bizi dahi iyileştirebilir. Nasıl mi? Yanıbaşımızda yatmalarına ve mırlamalarına izin vererek tabii ki.
Bu keşfin ortaya çıkış hikayesi gerçekten çok ilginç; Dr Elizabeth, çalıştığı araştırma merkezinde vahşi kedilerin kafeslerinin önünden geçerken, bu kedilerin mayışmış bir şekilde derinden mırladıklarını duyuyor. Ofisine geldiğinde hala bu mırlamaları düşünürken Dr Elizabeth'in aklına, daha önce National Geographic* dergisinde okuduğu ilginç bir araştırma geliyor; bu araştırmada, tavukları belli frekansta titresen bir platforma, 20 dakikalığına koymuşlar ve tavukların kemikleri bu süre zarfında inanılmaz bir şekilde büyümüş. İki ayrı olayla bağlantıyı kuran Dr Elizabeth, bu araştırmayı yapan bilim adamını arıyor ve araştırmada kullandıkları ilgili frekansların ne olduğunu soruyor.
Aldığı yanıt, bu frekansların 20- 90 Hz arasında olduğudur ve verilere göre kemik büyümesinde en etkili olan frekanslar 25-50 Hz arasında olanlardır. Dr Elizabeth, ertesi gün mikrofonu, sanatçı doktor, tekir ev kedisine tutuyor ve mırlamasını bilgisayara kaydediyor. Bu kaydın sonuçlarına baktığında temel frekansın 25 Hz olduğunu ve harmonim yapısının ise 50-75... diye yükseldiğini buluyor. Bunun üzerine çevresinde bulduğu her kedinin mırlamasını kaydetmeye başlıyor. Kedigiller ailesinden çeşitli vahşi türler üzerinde yaptığı kayıtlar sonucunda; mırlama frekanslarının 20-140 Z arasında olduğunu, ev kedilerimizin ise ortalama 20-50 Hz arasında mırladığını buluyor.
Kedinin mırlamasında bulunan bu frekansların, kemikleri iyileştirme ve büyütmedeki gücü çeşitli** bilim çevrelerince bir suredir araştırılmakta ve dergilerde yayınlanmaktadır. Dr Elizabeth bu verilerle, kendi verilerini ve kediler hakkında yapılmış tüm araştırmaları birleştirdiğinde hipotezini dünyaya sunuyor. Kedigiller 20-50 Hz frekanslarındaki mırlamalarıyla kendilerini iyileştirebilme özelliğine sahip ve en önemlisi bu mırlama insanlarında kemik ve kas hastalıklarının daha çabuk iyileşmesine yardımcı olabilir. Bu hipotez birçok çevreden destek görmüş; özellikle de veterinerlerden.*** Kedinin birçok kemik hastalığına hiç derecede yakalanmadığı da veterinerlerce uzun yıllardır biliniyor. Öyle ki ünlü bir veterinerlik deyişi dahi var ve bu halen okullarda öğretilmektedir;
"Bir kediyi kırılmış kemiklerle bir odaya kapatın, bir süre sonra kemikler iyileşecektir."
Bu frekansların iyileştirme gücü olduğu şimdilik bilim dünyasında bir hipotez olarak konuşulsa da, Dr Elizabeth; "Kedilerinizle uyumanızda hiç bir sakınca yok, kesinlikle iyileşmeyi hızlandıracaklardır" diyor. (Gerçi vahşi kediler ile uyumak zor olabilir.:))

ALINTIDIR.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…