16 NİSAN ve SONRASI...
Daha önceki bir köşe yazımda 16 Nisan'ı Milat olarak vermiştim. Uzun zamandır bu konu üzerine kafa yordum. Yanılmışım!... 16 Nisan tarihi milat olmayacak. Ama büyük olasılıkla 26 Nisan tarihi yepyeni bir sayfa olacak. 26 Nisan tarihinden sonra da her an her şey olabilecek. Nasıl mı? Bakın anlatayım...
Önümüzdeki en kritik soru (tabi ki piyasalar açısından...) sayın Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağıdır. Hepimiz 16 Nisan tarihini bekliyoruz ve Tayyip Erdoğan aday olacak mı, olmayacak mı? sorusunu soruyoruz. İki seçenek var. Ya olur ya da olmaz...
Şimdi diyeceksiniz ki "biz de biliyoruz... ya olur ya da olmaz". Fakat bunu bilmek yetmiyor. Şimdi her iki varsayım altında düşüneceğiz. Önce sayın Başbakan'ın aday olmak istediğini varsayalım.
Birinci Varsayım: Sayın Tayyip Erdoğan Aday olmayı düşünüyorsa...
Birinci Versiyon
Bu varsayım altında hepimiz 16 Nisan veya izleyen bir kaç gün içinde sayın Tayyip Erdoğan adaylığını açıklarsa piyasaların olumsuza döneceğini biliyoruz. Çünkü AKP'nin tek başına iktidarı yerine, koalisyon olasılığı artabilir ve Erdoğan ismine karşı ciddi bir karşıt hareket başlayabilir ve iç siyaset karışabilir diye düşünüyoruz. Daha doğrusu piyasada kiminle konuşsak bu senaryoyu veriyor. Peki bunun böyle olacağını sayın Başbakan bilmiyor mu?
Elbette ki biliyor.
Peki o zaman, sayın başbakan nasıl bir strateji izler?
Bana göre şöyle bir strateji izler.
16 Nisan'da veya bunu izleyen bir kaç gün sonra en az üç dört ismi Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklar. Bu isimler içinde çok sürpriz isimler de olabilir (yani beklenmedik ve kamuoyunun üzerinde mutabık olacağı isimler... hatta sayın Ali babacan veya aileden sorumlu Bakanımız bile aday gösterilebilir. )
Bu sayede AKP şu mesajı verir; "Meclis milletvekilleri kapalı oylama olduğu için, demokratik bir şekilde, bu adaylar arasından istediklerini oylar, aday sayısı en son ikiye düşer ve son turda iki aday yarışır." Bu sayede zaman kazanılır. Medya hemen bu isimler üzerine atlar. Adayların biyografilerini verir. Gündem tamamıyla adayların üzerine oluşacak spekülasyonlara boğulur. Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olması olasılığı gündemden düşmüştür.
Peki bu arada piyasalar ne yapar?
Bu tür bir gelişme piyasaları coşturur ve endeks 48 bine kadar yükselebilir. Çünkü o andaki resme bakınca Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı adayı olmamıştır, partisinin başında seçime girecektir. Yavuz Donat'ın söylediği gibi, halk son krizi unutmuş değildir ve esnaf durumundan şikayetçi olsa da istikrara önem vermektedir ve karşısında AK Partiye karşı güçlü bir iktidar adayı da görmüyorsa Tayyip Erdoğan bakanlığında seçime girecek AK Parti'nin yine tek başına ipi göğüsleyeceği beklentisi hakim olur. Faizler hızla düşmeye başlar. Dolar 1.350 seviyelerinin altına gerileyebilir. Merkez Bankası'nın faiz indirimi gündeme gelir ve bir anda ülkeye deli gibi yabancı para girmeye başlar, ev fiyatları hareketlenir.
Fakaaat... Yukarıdaki başlığı tekrar hatırlayınız... "Sayın Başbakan aday olmayı istiyorsa" demiştik. Peki sayın Erdoğan nasıl aday olacak?
16 Nisan ile 25 Nisan arasında adaylar hakkındaki yorumlar ve analizlerin bini bir para olur ve 25 Nisan çarşamba günü, adaylık başvurularının son bulmasından birkaç dakika önce daaaannkk diye Tayyip Erdoğan'ın da aday olduğu açıklanır.
Hani Erol Evgin'in bir şarkısı vardı...
"İşte o an bir fırtına kopaaar...
İşte o an yer yerinden oynaaaar...
Düşen yapraklar misali...
Kaybolur içinde dünyaaaam..."
Yani 26 Nisan sabahı bambaşka bir gündemle uyanırız. Piyasalar allak bulak olmuştur. Siyasi gözlemciler ilk turun 27 Nisan Perşembe günü olacağını söylüyorlar. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan'ın adaylığını açıklamasıyla oylama arasında sadece bir günlük bir süre olacaktır ve herşey oldu bittiye gelir ve ilk turda yeni Cumhurbaşkanımız seçilmiştir ve adı da Tayyip Erdoğan'dır. Bu aşamadan sonra CHP, daha önce açıkladığı gerekçelerle anayasa mahkemesine başvuruda bulunur. Piyasa anormal bir şok yemiştir. Herkesin gözü AK Parti'nin başına kimin geçeceğine odaklanır. Normal şartlar altında Abdullah Gül doğal genel başkan gibi görünse de, Bülent Arınç'ın buna karşıt olası söylemleri herşeyi arap saçına çevirir. AK Parti içinde çatlama görüntüleri oluşmaya başladığı anda piyasaların aşağı yöndeki hareketinin önüne kimse set vuramaz. Bir anda çok başlı ve çok sesli bir AK Parti görürüz. Genel seçime ilişkin kamuoyu anketlerinde çok hızlı değişimler gözlenmeye başlayabilir. Bu konudaki belirsiliği artırıcı her kamuoyu anketi piyasaları daha da kötüleştirir. Böyle bir sonuçtan kaçınmak için AK Parti'nin Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında hemen genel başkanını seçmesi ve vakit kaybetmemesi ve çatlak bir görüntü vermemesi gerekir. Fakat bu tür bir senaryoda şunu da belirteyim ki, "Bu da nerden çıktı" diyeceğimiz inanılmaz olaylar silsilesi ile karşılşabiliriz.
Yani Tayyip Erdoğan'ın aday olmayı istemesi durumundaki ilk senaryo çok mutlu başlayan ve hüsranla biten bir Türk filmlerine benzeyebilir.
İkinci Versiyon
Bu verisyon daha amatör bir durumu ifade eder. 16 Nisan'dan itibaren herkes AK Parti'nin "adayını ha açıkladı, ha açıklayacak" diye beklediği bir döneme dönüşebilir. Piyasalar ilk anda kötüleşmez ama süre uzadıkça, sayın Başbakan'ın adaya olacağı zaten anlaşılır. Ya da bakarlar ki huzursuluk artıyor az önce yukarıda verdiğim senrayoyu gecikmeli olarak devreye sokarlar. Yukarıdaki senaryo devreye girdiği anda yukarıda söylediklerim olur. Ama 20-21 Nisan'a kadar, hala aday açıklanmamışsa, artık piyasa Tayyip Erdoğan'ın aday olacağını anlar ve 25 Nisan öncesinde piyasalar hızla bozulur.
İkinci Varsayım: Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmak istemiyor:
Bu varsayım altında, adayların açıklanması geciktirilmez. Açıklanan adaylar AK Parti'nin, kendi anketinde ismini öne sürdüğü dört isim olur. Böylelikle sürpriz olmaz. Piyasalar bunu yine coşkuyla karşılar. 26 Nisan sabahına kadar bu coşku devam eder. Fakat 26 Nisan'dan sonra olacakları kestirmek zordur. Fakat belki de 26 Nisan'dan sonraki bir hafta daha coşku devam eder. Ama Cumhurbaşkanı olacak kişi eğer AK Parti atamalarını onaylayacak bir isim olursa, genel seçimlere kadar olan dönemde siyasi ve ekonomik alanda ortaya çıkabilecek olayları sakın bana sormayın.
SONUÇ: Yukarıdaki her iki senaryo da 16 Nisan sonrasında coşacak bir piyasayı işaret etmektedir. Bu yüzden Mart ayı anflasyonu açıklandıktan sonra dış piyasaların etkisinde kalacak ve dış piyasalara endeksli gidecek bir borsa görürüz ama 16 Nisan tarihine yaklaşıtıkça dış piyasalardan kopmaya başlayarak yuarı yönlü hareketin güçlendiğini görmeye başlayabiliriz. Ak parti'nin veya sayın başbakan'ın kararı ne olursa olsun, yapacakları en akıllıca iş, 16 Nisan sonrasında fazla vakit geçirmeden adayları açıklamak olmalıdır.
Eğer adaylar arasında Tayyip Erdoğan ismi yoksa, sayın Başbakan'ın son günde aday olup olmayacağını nasıl anlarız?
Eğer sayın Başbakan hala aday olup olmayacağı yönündeki soruları "işte adaylarımızı açıkladık ya... bunu sormanın anlamı var mı?" şeklinde cevap veriyorsa son gün sürprizini beklemelisiniz. Fakat cevabı şöyle ise "Bizim adaylarımız ortadadır ve partimin başında seçime girerek ülkeme hizmet etmeye devam edeceğim, kesinlikle adaya olmayacağım, benim adaylığım artık sözkonusu olamaz, kimse sürpriz beklemesin" diyorsa siz yine de sayıon Başbakan'ın adaylık şansına yüzde 50 olasılık verin derim. Çünkü siyasette "Dün dündür, bugün bugündür". Adaylık başvuru süresinin biteceği gün, sayın Başbakan "Cumhurbaşkanı olarak ülkesine daha büyük hizmet verebileceği"nin farkına varabilir.
Benim fikrimi sorarsanız, sayın Tayyip Erdoğan aday olmayacak. Ama bu sadece benim fikrim ve geçmişte olduğu gibi yine yanılabilirim.