yalnız kaldığında tıkla

kıs ben bayıldım bu eve bayıııııııııııldım ben bu evde yaşamak istiyoruuuum

Yaşamanı ben de isterdim patsy im ama müze orası şimdi biri bizi gözetliyor daki gibi hissedersin rahat edemezsin bence
 


Artistik bir doğam var evet eheh Ama kendime güveniyorum orada yanılmış işte Bir de keşke mantığımı dinleyebilsem o zaman daha az hata yapardım kesin
 
..........................................................
 
Son düzenleme:
SİZ AŞK'TAN N'ANLARSINIZ BAYIM?

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!

Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmay
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!

Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!

Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.

Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır.
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.

Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!
DİDEM MADAK

didem madak temmuz 2011 de kolon kanserinden öldü..
 
Çok güzelmiş patsy buuu bayıldım Böyle huzur doldu içim, bir şiir huzur verir mi hiç bilmezdim gerçekten huzur duydum çok güzel..
 
[video=youtube;NMwXujV-130]http://www.youtube.com/watch?v=NMwXujV-130&feature=related[/video]








doktor derdıme bul bır care, ona doyamıyorum yaz bır recete!!

sabah aksam yemekten önce sonrada her anımda yanımda ıstıyorum!!
 
Rasulullah s.a.v.’in uyarısı
Allah Rasulü s.a.v. bir gün Medine’de ashabıyla otururlarken uzaktan kendilerine doğru gelmekte olan Mus’ab b. Umeyr r.a.’i gördüler. Mus’ab’ın üzerinde deri parçalarıyla yamanmış eski bir hırka vardı. O’nun bu hali Efendimiz’e dokundu, gözleri yaşardı. Çok zengin bir ailenin evladı olan Mus’ab’ın Mekke’de güzel kıyafetlerle dolaştığı, bolluk ve rahat içinde yaşadığı günleri hatırlamıştı. Medinelilerin öğretmeni, Uhud’un şanlı sancaktarı bu büyük sahabi, müslüman olduğu için ailesi tarafından reddedilmiş, imanı uğruna fakr u zaruret içinde yaşamayı seçmişti.
Rasul-i Ekrem s.a.v., ashabına döndü:
– Gün gelip sizden biri sabah bir elbise, akşam başka bir elbise giyse, önüne yemek tabaklarının biri getirilip diğeri kaldırılsa, evlerinizi de (halılar ve kilimler ile) Kâbe gibi örtseniz, o zamanda nasıl olursunuz, diye sordu. Orada bulunan sahabe efendilerimiz:
– O gün bugünümüzden çok daha iyi oluruz. Çünkü hayatımızdaki külfet gitmiş olacağından ibadete daha fazla zaman ayırabileceğiz, dediler.
Alemlerin Efendisi:
– Hayır, buyurdu; aksine siz bugün o günden daha iyisiniz.
Tirmizî’de nakledilen bu haber, zenginlikle gelen refah ve konforun insanı dünyaya daha fazla bağlayıp kulluk vazifelerinde gevşemeye yol açacağı konusunda hepimizi uyarıyor.
 
Bir gece halifenin yanında bir misafiri vardı, kandilin yağı tükenmişti. Misafir: “Hizmetçiyi uyandıralım da kandilin yağını koyuversin” dedi. Halife: “Hayır, bırak o uyusun. Ben ona iki ayrı iş yaptırmak istemem” dedi. Bunun üzerine misafir, “Öyleyse ben kalkıp kandile yağ koyayım.” dedi. Halife: “Olmaz, misafire iş yaptırmak bize yakışmaz.” deyip kalktı, kandilin yağını koyup yerine döndü ve şöyle dedi: “Ben kalkıp iş yaparken de Ömer’im, gelip oturdum ve yine aynı Ömer’im.”
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…