• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Popüler Konu Verimli Rutin

Bebeğin nasıl? Cinsiyeti neydi? Nasıl gidiyor bir yaş sonrası
iyi şükür canım ismi mert :) seninki kızdı galiba , yanlış hatırlamıyorsam doktordun değil mi? ben yürümeye başlayınca epey rahatladım. en azından arkamdan geliyor bana eşlik ediyor. sizin nasıl gidiyor :)
 
Selamlar,

Günlük rutinimizde yaşadığımız bazı sıkıntılardan kaynaklı olarak, bir takım değişiklikler yapmaya karar verdim. Normalde Ela'yı saat 16:00'da okuldan alıp, okulun oradaki parkta biraz oynatıp saat 16:50 civarı eve getiriyordum. Meyve yiyip, İpek'i de alıp 17:30 gibi parka iniyorduk ve yaklaşık 1 saat parkta kalıyorduk.

Eşim saat 19:00'da geldiği için ailecek akşam yemeğine oturmamız 19:30 oluyordu. Ela'nın bu saatte çok uykusu geldiği için tablet seyretme derdine düşüyor ve az yemek yiyerek kalkıyordu.

1) Öncelikle İpek'in günlük hava aldığı saat aralığını değiştirmeye karar verdim zira Ankara akşam 17:30'dan sonra epey serin olmaya başladı. Bu nedenle dün İpek'i öğlen saat 13:00 gibi bebek arabasına bindirip dışarı çıkardım. Yaklaşık yarım saat dolaştık, kasaba ve markete uğradık geldik. Öğlen hava güneşli ve sıcaktı. Hem benim için ekstra bir yürüyüş fırsatı oldu hem de kızımı üşütme ihtimalim azaldı.

2) Ela'yı aynı saatte okuldan aldım, okulun oradaki parkta oynadık. Sonrasında eve çıkarmak yerine sitenin parkına götürdüm. İpeksiz olarak başbaşa oyun oynadık ve hava soğumak üzereyken yani 17:30 civarı eve girdik. 17:30-18:00 arası akşam yemeğimizi yedik. 19:30'da epey az yiyen kızım bu saat aralığında önüne konulanın tamamını yedi.

3) Ela'nın akşam yemeği yedikten sonra yarım saat tablet seyretme hakkı var. Normal düzenimizde bu saat aralığı 20:00-20:30 arasına kayıyordu. Birkaç kez seyredip yattığı için rüyasına girdiğini fark ettim. Dün 18:00-18:30 arasında seyretti ki bu saat aralığı benim için çok ideal. Çünkü bakıcı ablamız saat 18:00'de gidiyor. Ben 1 saat kızlarla yalnızım ve her ikisi de eş zamanlı ilgi istiyor:) Yarım saat Ela tablete kanalize olunca ve bana sarmayınca ben de İpek ile rahat ilgilenebildim.

4) Tablet süresi bitince Ela'nın banyo günü olması nedeniyle küveti doldurdum ve onu orada oynamaya bıraktım. Bu hafta akşamları hep babası yatırdığı için bana karşı negatif tepkisinin arttığını fark ettik. Aramız daha fazla soğumadan ve gerilmeden durumu çözmeye karar verdim. Eşim eve gelir gelmez yemeğini yedi ve İpek'i devraldı. İpek'i ona bırakıp tamamen Ela'ya kanalize oldum. Önce kızımı yıkadım ve giydirdim. Sonrasında biraz oyun oynadık ve etkinlik kitabından bir şeyler yaptık. Tuvalet ve diş fırçalamanın akabinde kitap okudum ve yatırdım. Ben de yanına yattım. Biraz sarıldık, öpüştük koklaştık. Uyuduğunda saat 21:00'di ve içeriden İpek'in çığlıkları geliyordu:)) Hemen İpek'i aldım ve emzirip uyuttum.

Sonrası mutlu son:))) Saat 21:30'da eşime ve kendime birer maden suyu ısmarladım buzdolabından. Biraz sohbet ettik. 22:30'da yatmadan önce salonu ve mutfağı toparladık. Sabaha kolaylık olsun diye ıhlamur, tarçın, ayva yaprağı ve zencefili yıkayıp demliğe koydum. Eşim ve kızım için tost hazırladım ve streçle buzdolabına kaldırdım. Sabah kahvaltı hazırlığından kazandığım süreyi de gün doğumunu daha uzun seyrederek kullandım:))

Özet olarak ufak bir düzen değişikliği ile ufak tefek sıkıntıları çözmüş olduk. Ailecek yemek yeme işini kızlar biraz daha büyüyünce yapmak üzere erteledik.

Ben bu durumdan, hayallerim konusunda diretmemeyi, koşullar doğrultusunda esnemeyi öğrendim.

Sözün özü, hayal kuralım, gerçekleşmeleri için çaba sarf edelim ama olmuyorsa da kendimizi ve sevdiklerimizi zorlamayalım. Hayallerimizin esiri olmayalım, durumla yüzleşip, başka bahara ertelemeyi bir düşünelim.

Sevgiler:KK200:

elecda elecda sen ne güzel bir kadınsın,ne mükemmelsin:KK200: eşin ,kızların ve biz çok şanslıyız,iyiki varsın:)

Sevgili elecda elecda sana bir şey danışmak istiyorum.

46 aylık bir kızım var ve anaokuluna gidiyor,5- 6 aydır (benim hatırladığım bu belki daha geçmiş zamandır) her akşam yemeğimiz kavga içerisinde geçiyor.

kızım sandalyeye poposunun bir kısmını koyuyor tam oturmuyor,bir ara kaşık çatalı sürekli fırlatıyordu, yemeği döküyordu,(kilosu da iyi zayıf bir çocuk değil ) uyarınca da ağlıyor beni sevmiyormusun annecim lütfen mutlu ol diyerek ağlıyor.Sofrada sürekli mızırdama halinde ,sofra dışındada bişey soylesin ve anlamayım ya da istediği şekilde cevap vermeyim hep kavga ve ağlamayla bitiyor bu süreç.

benim için de çok yıpratıcı olmaya başladı.Sürekli kendimi sorguluyorum neyi yanlış yapıyorum diye,vicdan azabı çekiyorum kızıyorum diye.

bu konuda bir tavsiyen olur mu?
 
iyi şükür canım ismi mert :) seninki kızdı galiba , yanlış hatırlamıyorsam doktordun değil mi? ben yürümeye başlayınca epey rahatladım. en azından arkamdan geliyor bana eşlik ediyor. sizin nasıl gidiyor :)
Evet canım Serra ismi :) daha yürüyemiyor benim kızım koltukta sıralarken gel deyince birkaç adım atabiliyor o kadar. Dönemsel mi bilmiyorum bu sıralar bana aşırı düştü, zor çıkıyorum bakıcıya bırakıp hemen anne anne ağlıyor, ön ön koridora gidip anne anne sesleniyormuş ben işteyken de, babasına bile gitmek istemiyor. Bakıcıda fazla yürümek istemiyormuş oturup oynuyorlarmış ben gelince de oturmak istemiyor hep elimden tutup yürümek istiyor, mama sandalyesine bile oturtamıyorum bazen, neden böyle oldu anlamadım. Bir aydır böyle, normal mi acaba bu süreç ?
Yürüyünce daha zor olur gibi düşünürdüm ben, işlerin kolaylaşmasana sevindim :)
 
Evet canım Serra ismi :) daha yürüyemiyor benim kızım koltukta sıralarken gel deyince birkaç adım atabiliyor o kadar. Dönemsel mi bilmiyorum bu sıralar bana aşırı düştü, zor çıkıyorum bakıcıya bırakıp hemen anne anne ağlıyor, ön ön koridora gidip anne anne sesleniyormuş ben işteyken de, babasına bile gitmek istemiyor. Bakıcıda fazla yürümek istemiyormuş oturup oynuyorlarmış ben gelince de oturmak istemiyor hep elimden tutup yürümek istiyor, mama sandalyesine bile oturtamıyorum bazen, neden böyle oldu anlamadım. Bir aydır böyle, normal mi acaba bu süreç ?
Yürüyünce daha zor olur gibi düşünürdüm ben, işlerin kolaylaşmasana sevindim :)
maşallah canım :)
Gerçekten emeklerken çok bağımlıydı bana hatta bi wc gitmek bile hayaldi o kadar çok ağlıyordu ki!
ama yürüyünce kendi kendine oyun oynuyor ben mutfağa gidiyorum oda arkamdan geliyor dolapları karıştırıyor :KK51:
enerjisini atsın diye her gün parka götürmeye çalışıyorum. kendi kendine koşturup duruyor :) ama emeklediği dönemlerde parka gidince dışarı çıkınca hep kucakta çok yoruluyordum.
o sürekli anneyi isteme bence de dönemsel bir durum arada bir oluyor öyle aşırı anneci aşırı memeci halleri :) ama hepsi geçici Allah kolaylıklar versin :)
 
Evet canım Serra ismi :) daha yürüyemiyor benim kızım koltukta sıralarken gel deyince birkaç adım atabiliyor o kadar. Dönemsel mi bilmiyorum bu sıralar bana aşırı düştü, zor çıkıyorum bakıcıya bırakıp hemen anne anne ağlıyor, ön ön koridora gidip anne anne sesleniyormuş ben işteyken de, babasına bile gitmek istemiyor. Bakıcıda fazla yürümek istemiyormuş oturup oynuyorlarmış ben gelince de oturmak istemiyor hep elimden tutup yürümek istiyor, mama sandalyesine bile oturtamıyorum bazen, neden böyle oldu anlamadım. Bir aydır böyle, normal mi acaba bu süreç ?
Yürüyünce daha zor olur gibi düşünürdüm ben, işlerin kolaylaşmasana sevindim :)
maşallah canım :)
Gerçekten emeklerken çok bağımlıydı bana hatta bi wc gitmek bile hayaldi o kadar çok ağlıyordu ki!
ama yürüyünce kendi kendine oyun oynuyor ben mutfağa gidiyorum oda arkamdan geliyor dolapları karıştırıyor :KK51:
enerjisini atsın diye her gün parka götürmeye çalışıyorum. kendi kendine koşturup duruyor :) ama emeklediği dönemlerde parka gidince dışarı çıkınca hep kucakta çok yoruluyordum.
o sürekli anneyi isteme bence de dönemsel bir durum arada bir oluyor öyle aşırı anneci aşırı memeci halleri :) ama hepsi geçici Allah kolaylıklar versin :)
 
maşallah canım :)
Gerçekten emeklerken çok bağımlıydı bana hatta bi wc gitmek bile hayaldi o kadar çok ağlıyordu ki!
ama yürüyünce kendi kendine oyun oynuyor ben mutfağa gidiyorum oda arkamdan geliyor dolapları karıştırıyor :KK51:
enerjisini atsın diye her gün parka götürmeye çalışıyorum. kendi kendine koşturup duruyor :) ama emeklediği dönemlerde parka gidince dışarı çıkınca hep kucakta çok yoruluyordum.
o sürekli anneyi isteme bence de dönemsel bir durum arada bir oluyor öyle aşırı anneci aşırı memeci halleri :) ama hepsi geçici Allah kolaylıklar versin :)
Bizimki emeklemedi hiç:) elini tutarak yürüyor veya ön ön gidiyor :) bu saatten sonra da emeklemez herhalde direk yürür
 
Günaydın Hanımlar,

Dün gece kızların biri yattı diğeri kalktı. Ela kabus görmüş, çığlık atarak uyandı. Eşimle beraber onun çığlığına fırladık yataktan. Sakinleştirmek epey sürdü. Sonrasında tam yattık İpek öksürürken tıkandı. Hadi geri kalktık, serum fizyolojik ile burnunu açtık, emzirdim yatırdım. Yaklaşık 20 dakika sonra büyük bir gaz çıkarma eşliğinde altını kirletti. Pişmesin değiştireyim dedim, değiştirirken hepten uyandı. Yaklaşık 1 saat geri uyutmaya uğraştım. Tam uyuduk derken Ela gene bağırdı:işsiz: Yatmayı başardığımızda saat 05:45'di. Ben zaten 06:30'da geri kalktım.

Sabah yatayım uyuyayım bugün de kahvaltısız gitsinler diye düşünürken, kendime dedim ki "Gece zorlu geçmiş olabilir ama günü kurtaralım" Kalktım, dişlerimi dilimi fırçaladım. Kremlerimi sürüp mutfağa geldim. Balkonun camını açtım, kendime limonlu su hazırlayıp günün doğumunu seyrettim. Mutfak doğu cephe olduğu için gün doğumu şahane seyrediliyor. Bir kez daha şükrettim yeni bir gün doğumuna daha tanık olabildiğim için...

Ihlamur demledim. İçine tarçın, ayva yaprağı ve zencefil de koydum. Eşim ve kızım için yumurta haşladım. Sofrayı hazırladıktan sonra kızımın yanına gittim. Sarıldım, öptüm kokladım. Onu çok sevdiğimi söyledim. Kalktı, tuvalet, giyinme ve saç işlerini hallettik. Kahvaltısını yaptı. Bugün okulda yüzme dersi var ve aynı zamanda oyuncak günü. Dünden ikisini de hazırlamıştık. Eşyalarını aldı ve babası ile beraber çıktılar.

Onları gönderince İpek kızımı aldım. Öptüm kokladım. Altını değiştirdim ve emzirdim. Emzirirken bir ıhlamur da kendime koydum:) Emerken uyuya kaldı. Beşiğine yatırdım. Ne zamandır yapmak istediğim egzersiz için bugün ilk adımı attım. Yaklaşık 10 dakika sürdü. Ben egzersizi bitirdiğimde evimin karşısındaki okulda İstiklal Marşı okunmaya başladı. Camın önüne gittim, hazır ola geçtim. Oradaki çocuklara evimden eşlik ettim. Okulun çevresindeki hayatın ve insanların 1 dakikalığına donduğu o ana şahitlik ettim. Her seferinde olduğu gibi yine tüylerim ürperdi, gözlerim doldu.

Sonrasında bakıcı ablamız geldi. Çayımızı koydu, yumurtamızı haşladı. Beraber güzel bir kahvaltı yaptık. Ben banyoya girdim. Çıkınca kremlerimi sürdüm. Çiçeklerimi suladım. Abla da bugünün temizlik planı dahilinde yatak odası nevresimlerini değiştirdi. Nevresimler düz beyaz benim. Onlar ile birlikte diğer beyazları makineye attı. Şu an yatak odasını ve ebeveyn banyoyu temizliyor. Ben de İpek kızımı bir daha emzirdim. Uyuyor şu an. Fırsattan istifade bilgisayarımı açtım. Bugün yapmam gereken işlere başladım.

Şirket işlerini bitirdikten sonra akşam markete uğramam gerekiyor. Bir de kendime bu geçiş mevsimlerinde giymek için uzun kollu bir şeyler alacağım. Sonbahar-kış dolabımda fark ettim ki bütün üstlerim yünlü ve bu pastırma sıcakları için kalın geliyor. İnternetten beğendim ama mağazaya gidip deneyip nakit almak istiyorum.

Bir de Ela'nın okuluna yürüyeceğim tabi. Yaklaşık 4 km uzaklıkta ve bana hem fiziksel hem zihinsel olarak inanılmaz iyi geliyor. Bu arada akşam menüsünde Mercimek çorbası ve kıymalı pirinçli ıspanak yemeği var:)

Hepimiz için güzel ve verimli bir gün olması dileğiyle :KK200:

bağlılık,sevgi,insanlık akıyor yazdıklarınızda.....ne mutlu...iki elecda elecda daha büyüyor..
 
Her şeyin olumsuz yönüne odaklanırsak kendimizi kurtulamayacağımız bir girdabın içinde bulabiliriz. her şey aynı anda kötü gitmeye başlıyor benim hayata öyle baktığım dönemlerde.
tamam Pollyanna da olmayalım ama hayatımızı olumluya çevirmek elimizde bence.
Mesela benim modum düşük olduğunda eşim anında dünyanın en mutsuz insanına dönüşüyor. kendi de dedi geçen gün, senin hayat enerjin olmasa ben hiç mutlu olmam diye. bence onunki de yanlış ama mutluluğunu bana endekslemiş görünüyor.

..

Bizde de durum aynı. Benim modum düşükse veya gerginsem mutlaka eşim de geriliyor. Veya bunu ben başarıyorum:) Ve kavga ediyoruz.


Bu sene kendimi o konuda olumlu anlamda değiştirdiğimi görüyorum. Bu ilişkimize yansıyor, hatta güzel geri dönüşler alıyorum eşimden. Bayağı bir düşüne düşüne, kafa patlatarak nerdeyse, günlük sıradan gerginliklerimi bertaraf edebilmeyi öğreniyorum. Yaş 35 olunca bi olgunlaştım sanki.
 
Bizde de durum aynı. Benim modum düşükse veya gerginsem mutlaka eşim de geriliyor. Veya bunu ben başarıyorum:) Ve kavga ediyoruz.


Bu sene kendimi o konuda olumlu anlamda değiştirdiğimi görüyorum. Bu ilişkimize yansıyor, hatta güzel geri dönüşler alıyorum eşimden. Bayağı bir düşüne düşüne, kafa patlatarak nerdeyse, günlük sıradan gerginliklerimi bertaraf edebilmeyi öğreniyorum. Yaş 35 olunca bi olgunlaştım sanki.
nasıl bertaraf edebiliyorsun canım? ben de yapmak istiyorum da. iş yoğunsa mesela, düşündüğümün üstünde ekstra bir iş geldiğinde/ ekstra istemediğim bir misaifr vs istemediğim bir durumda iş yüküm azıcık fazla artsa hemen moodum çok düşüyor, tüm gün canım ona sıkılıyor günüm kötü geçiyor. onun yerine neyse bu da böyle oldu deyip geri kalan kısmı verimli değerlendirmeyi başaramıyorum hiç.
 
Bizde de durum aynı. Benim modum düşükse veya gerginsem mutlaka eşim de geriliyor. Veya bunu ben başarıyorum:) Ve kavga ediyoruz.


Bu sene kendimi o konuda olumlu anlamda değiştirdiğimi görüyorum. Bu ilişkimize yansıyor, hatta güzel geri dönüşler alıyorum eşimden. Bayağı bir düşüne düşüne, kafa patlatarak nerdeyse, günlük sıradan gerginliklerimi bertaraf edebilmeyi öğreniyorum. Yaş 35 olunca bi olgunlaştım sanki.
Bizde de durum aynıydı ve burayı okumaya başladıktan sonra o konuda inanılmaz olumlu gelişmeler oldu, kendi duygularımın farkına varıp kontrol altına almaya başladım, biz değişince çevremizdekiler de değişiyor
 
nasıl bertaraf edebiliyorsun canım? ben de yapmak istiyorum da. iş yoğunsa mesela, düşündüğümün üstünde ekstra bir iş geldiğinde/ ekstra istemediğim bir misaifr vs istemediğim bir durumda iş yüküm azıcık fazla artsa hemen moodum çok düşüyor, tüm gün canım ona sıkılıyor günüm kötü geçiyor. onun yerine neyse bu da böyle oldu deyip geri kalan kısmı verimli değerlendirmeyi başaramıyorum hiç.

Uzun uzun düşündüm ne yazacağımı...

Şöyle ki insanı en çok etkileyen duygu durumları şunlar; yetersizlik hissi, haksızlığa uğramışlık hissi ve kendine acıma. Bunların son ikisini hissetmeye başladığımda hayatım git gide kötüleşiyor. Öncelikle kriz zamanın yaklaştığını hissettiğimde içinde bulunduğum duygu durumunu anlamaya çalışıyorum. Onu adlandırıyorum ve sonra üzerinde düşünüyorum. Yani farkındalık sonrasında duygu durumunu tanımlama yapıyorum. Sonrasında da aklımı çalıştırıyorum. Düşünmek bize bahşedilmiş en büyük nimet. Onunla aşamayacağımız şey yok. Mantığıma uyan herşeyle kendimi ikna edebiliyor olmam benim avantajım. O yüzden kendi kendimi telkin ediyorum. O duygumun mantıksızlığını kavrayıp durduruyorum.


Onun dışında şükrederken teker teker sahip olduğum şeyleri sayarak şükrediyorum. Yastığımı, yatağımı bile katıyorum bu listeye. Sürekli şükrediyorum.


Geçen gün yemek pişirirken bi sıkıldım, bunaldım. Kendimi haksızlığa uğramış gibi hissetmeye tam başlamıştım ki aklımı çalıştırdım ve kendime geldim. Evde huzur içinde, sağlıkla, yemek yapacak malzemelerimle yemek yaptığımın ayırdına vardım. Kendime geldim. O bir anlık his uçtu gitti.


Bir de eşimle ilişkimizde suçlu aramayı bıraktım. Onu suçlamanın ne bana ne de bize bir faydasının olmadığını anladım. Suçlamak yerine takım olup hayatın zorluklarını birlikte aşmaya, çözüm üretmeye odaklanmayı öğrendim. Bu tavrımın eşimin üzerindeki etkisi çok iyi oldu.


Onun dışında eşim çok eğlenceli bir insandır, günlük işlerini yaparken kızımla acayip eğlenirler. Bense sosyal hayatımda eğlenceli bir insan olsam da günlük işlerimi yaparken katı ve ciddi olduğumu gördüm. Eşimi gözlemlemeye başladım ve davranışlarını özümsemeye benimsemeye çalışıyorum bugünlerde. Onun kızımla kurduğu eğlenceli bağı örnek almaya çalışıyorum.


Yani özetlersem bu konuya bayağı bir zihni enerji harcadım canım.
 
Bizde de durum aynıydı ve burayı okumaya başladıktan sonra o konuda inanılmaz olumlu gelişmeler oldu, kendi duygularımın farkına varıp kontrol altına almaya başladım, biz değişince çevremizdekiler de değişiyor
Aynen bende de etkisi büyük oldu. Hayatımıza dokundu resmen elecda:KK200:
 
merhaba arkadaşlar...
Eki Görüntüle 2203567

Ayy görünce konuştuklarınız aklıma geldi. :) çok tatlılar dimi
aynı ela ve ipek:)

Marie kondo Derle topla rahatla
Begüm Başoğlu- Ege Erim SADE
Basit ve Mutlu Yaşam Selen BARANOĞLU
sade ve basit ve mutlu yaşam kitaplarını okumadım. açıkçası Türk yazarlar beni kişisel gelişim alanındaki kitaplarıyla çekmiyor, bu yüzden sanırım okumadım. minimalizm anlamında bana katacağı şeyleri kaçırmış olabilir miyim diye de size sormadan edemedim arkadaşlar:) ne dersiniz bu konuda? kitapları kısaca bir değerlendirirseniz memnun olurum.

Benim de 1
Başkaları yüzünden hep kendimden veriyorum
4 de fena :KK43: istemesem de bazen takılıyorum o bana öyle yapmıştı, böyle demişti diye.

Acaba bunları nasıl aşabiliriz?
tamamen aşmak çok zor ama kendimizi rahatlatmanın ve anlamanın yollarını bulursak bize biraz nefes aldırabilirler:) bilinçaltımız bu noktada mihenk taşı. hayatımız ve temelinde duygularımız buna göre şekilleniyor... içimizdeki "küçük çocuğu" tanıyalım derim:)

Selamlar,

Günlük rutinimizde yaşadığımız bazı sıkıntılardan kaynaklı olarak, bir takım değişiklikler yapmaya karar verdim. Normalde Ela'yı saat 16:00'da okuldan alıp, okulun oradaki parkta biraz oynatıp saat 16:50 civarı eve getiriyordum. Meyve yiyip, İpek'i de alıp 17:30 gibi parka iniyorduk ve yaklaşık 1 saat parkta kalıyorduk.

Eşim saat 19:00'da geldiği için ailecek akşam yemeğine oturmamız 19:30 oluyordu. Ela'nın bu saatte çok uykusu geldiği için tablet seyretme derdine düşüyor ve az yemek yiyerek kalkıyordu.

1) Öncelikle İpek'in günlük hava aldığı saat aralığını değiştirmeye karar verdim zira Ankara akşam 17:30'dan sonra epey serin olmaya başladı. Bu nedenle dün İpek'i öğlen saat 13:00 gibi bebek arabasına bindirip dışarı çıkardım. Yaklaşık yarım saat dolaştık, kasaba ve markete uğradık geldik. Öğlen hava güneşli ve sıcaktı. Hem benim için ekstra bir yürüyüş fırsatı oldu hem de kızımı üşütme ihtimalim azaldı.

2) Ela'yı aynı saatte okuldan aldım, okulun oradaki parkta oynadık. Sonrasında eve çıkarmak yerine sitenin parkına götürdüm. İpeksiz olarak başbaşa oyun oynadık ve hava soğumak üzereyken yani 17:30 civarı eve girdik. 17:30-18:00 arası akşam yemeğimizi yedik. 19:30'da epey az yiyen kızım bu saat aralığında önüne konulanın tamamını yedi.

3) Ela'nın akşam yemeği yedikten sonra yarım saat tablet seyretme hakkı var. Normal düzenimizde bu saat aralığı 20:00-20:30 arasına kayıyordu. Birkaç kez seyredip yattığı için rüyasına girdiğini fark ettim. Dün 18:00-18:30 arasında seyretti ki bu saat aralığı benim için çok ideal. Çünkü bakıcı ablamız saat 18:00'de gidiyor. Ben 1 saat kızlarla yalnızım ve her ikisi de eş zamanlı ilgi istiyor:) Yarım saat Ela tablete kanalize olunca ve bana sarmayınca ben de İpek ile rahat ilgilenebildim.

4) Tablet süresi bitince Ela'nın banyo günü olması nedeniyle küveti doldurdum ve onu orada oynamaya bıraktım. Bu hafta akşamları hep babası yatırdığı için bana karşı negatif tepkisinin arttığını fark ettik. Aramız daha fazla soğumadan ve gerilmeden durumu çözmeye karar verdim. Eşim eve gelir gelmez yemeğini yedi ve İpek'i devraldı. İpek'i ona bırakıp tamamen Ela'ya kanalize oldum. Önce kızımı yıkadım ve giydirdim. Sonrasında biraz oyun oynadık ve etkinlik kitabından bir şeyler yaptık. Tuvalet ve diş fırçalamanın akabinde kitap okudum ve yatırdım. Ben de yanına yattım. Biraz sarıldık, öpüştük koklaştık. Uyuduğunda saat 21:00'di ve içeriden İpek'in çığlıkları geliyordu:)) Hemen İpek'i aldım ve emzirip uyuttum.

Sonrası mutlu son:))) Saat 21:30'da eşime ve kendime birer maden suyu ısmarladım buzdolabından. Biraz sohbet ettik. 22:30'da yatmadan önce salonu ve mutfağı toparladık. Sabaha kolaylık olsun diye ıhlamur, tarçın, ayva yaprağı ve zencefili yıkayıp demliğe koydum. Eşim ve kızım için tost hazırladım ve streçle buzdolabına kaldırdım. Sabah kahvaltı hazırlığından kazandığım süreyi de gün doğumunu daha uzun seyrederek kullandım:))

Özet olarak ufak bir düzen değişikliği ile ufak tefek sıkıntıları çözmüş olduk. Ailecek yemek yeme işini kızlar biraz daha büyüyünce yapmak üzere erteledik.

Ben bu durumdan, hayallerim konusunda diretmemeyi, koşullar doğrultusunda esnemeyi öğrendim.

Sözün özü, hayal kuralım, gerçekleşmeleri için çaba sarf edelim ama olmuyorsa da kendimizi ve sevdiklerimizi zorlamayalım. Hayallerimizin esiri olmayalım, durumla yüzleşip, başka bahara ertelemeyi bir düşünelim.

Sevgiler:KK200:
biz de seni seviyoruz:) elimizden geleni yaptıktan sonra, kesinlikle böyle olmalı diye diretmeyerek esneyebilmek, başka yol ve alternatifleri de farkedebilmek günümüz koşullarında hepimiz (ve hatta tüm organizasyon ve organizmalar için de) için çok önemli. herşey değişirken biz niye aynı kalalım ki:) yine hayatından çok güzel bir "özelliğin" örneğini vermişsin... teşekkürler:KK9:ben de yakın bir zamanda Ela nın olayını oğlumda yaşadım.
Uzun uzun düşündüm ne yazacağımı...

Şöyle ki insanı en çok etkileyen duygu durumları şunlar; yetersizlik hissi, haksızlığa uğramışlık hissi ve kendine acıma. Bunların son ikisini hissetmeye başladığımda hayatım git gide kötüleşiyor. Öncelikle kriz zamanın yaklaştığını hissettiğimde içinde bulunduğum duygu durumunu anlamaya çalışıyorum. Onu adlandırıyorum ve sonra üzerinde düşünüyorum. Yani farkındalık sonrasında duygu durumunu tanımlama yapıyorum. Sonrasında da aklımı çalıştırıyorum. Düşünmek bize bahşedilmiş en büyük nimet. Onunla aşamayacağımız şey yok. Mantığıma uyan herşeyle kendimi ikna edebiliyor olmam benim avantajım. O yüzden kendi kendimi telkin ediyorum. O duygumun mantıksızlığını kavrayıp durduruyorum.


Onun dışında şükrederken teker teker sahip olduğum şeyleri sayarak şükrediyorum. Yastığımı, yatağımı bile katıyorum bu listeye. Sürekli şükrediyorum.


Geçen gün yemek pişirirken bi sıkıldım, bunaldım. Kendimi haksızlığa uğramış gibi hissetmeye tam başlamıştım ki aklımı çalıştırdım ve kendime geldim. Evde huzur içinde, sağlıkla, yemek yapacak malzemelerimle yemek yaptığımın ayırdına vardım. Kendime geldim. O bir anlık his uçtu gitti.


Bir de eşimle ilişkimizde suçlu aramayı bıraktım. Onu suçlamanın ne bana ne de bize bir faydasının olmadığını anladım. Suçlamak yerine takım olup hayatın zorluklarını birlikte aşmaya, çözüm üretmeye odaklanmayı öğrendim. Bu tavrımın eşimin üzerindeki etkisi çok iyi oldu.


Onun dışında eşim çok eğlenceli bir insandır, günlük işlerini yaparken kızımla acayip eğlenirler. Bense sosyal hayatımda eğlenceli bir insan olsam da günlük işlerimi yaparken katı ve ciddi olduğumu gördüm. Eşimi gözlemlemeye başladım ve davranışlarını özümsemeye benimsemeye çalışıyorum bugünlerde. Onun kızımla kurduğu eğlenceli bağı örnek almaya çalışıyorum.


Yani özetlersem bu konuya bayağı bir zihni enerji harcadım canım.
eşinin eğlenceli olması neden kaynaklanabilir hiç düşündün mü roasanayma:) ben biraz ciddi bir insanım galiba(hatta bazen fazla-hele iş anlamında). sempatik bulunmama rağmen bunu nasıl başarıyorum ben de anlamıyorum, da senin gözlemlerinden kendi adıma pay biçmek isterim:)
 
merhaba arkadaşlar...

aynı ela ve ipek:)


sade ve basit ve mutlu yaşam kitaplarını okumadım. açıkçası Türk yazarlar beni kişisel gelişim alanındaki kitaplarıyla çekmiyor, bu yüzden sanırım okumadım. minimalizm anlamında bana katacağı şeyleri kaçırmış olabilir miyim diye de size sormadan edemedim arkadaşlar:) ne dersiniz bu konuda? kitapları kısaca bir değerlendirirseniz memnun olurum.


tamamen aşmak çok zor ama kendimizi rahatlatmanın ve anlamanın yollarını bulursak bize biraz nefes aldırabilirler:) bilinçaltımız bu noktada mihenk taşı. hayatımız ve temelinde duygularımız buna göre şekilleniyor... içimizdeki "küçük çocuğu" tanıyalım derim:)


biz de seni seviyoruz:) elimizden geleni yaptıktan sonra, kesinlikle böyle olmalı diye diretmeyerek esneyebilmek, başka yol ve alternatifleri de farkedebilmek günümüz koşullarında hepimiz (ve hatta tüm organizasyon ve organizmalar için de) için çok önemli. herşey değişirken biz niye aynı kalalım ki:) yine hayatından çok güzel bir "özelliğin" örneğini vermişsin... teşekkürler:KK9:ben de yakın bir zamanda Ela nın olayını oğlumda yaşadım.

eşinin eğlenceli olması neden kaynaklanabilir hiç düşündün mü roasanayma:) ben biraz ciddi bir insanım galiba(hatta bazen fazla-hele iş anlamında). sempatik bulunmama rağmen bunu nasıl başarıyorum ben de anlamıyorum, da senin gözlemlerinden kendi adıma pay biçmek isterim:)

Türk yazarlar olması bizim kültürümüzü bilmeleri açısından beni daha çok tatmin ediyor
Örneğin yemek yeme kültürümüz, çeyiz kültürümüz gibi
 
Uzun uzun düşündüm ne yazacağımı...

Şöyle ki insanı en çok etkileyen duygu durumları şunlar; yetersizlik hissi, haksızlığa uğramışlık hissi ve kendine acıma. Bunların son ikisini hissetmeye başladığımda hayatım git gide kötüleşiyor. Öncelikle kriz zamanın yaklaştığını hissettiğimde içinde bulunduğum duygu durumunu anlamaya çalışıyorum. Onu adlandırıyorum ve sonra üzerinde düşünüyorum. Yani farkındalık sonrasında duygu durumunu tanımlama yapıyorum. Sonrasında da aklımı çalıştırıyorum. Düşünmek bize bahşedilmiş en büyük nimet. Onunla aşamayacağımız şey yok. Mantığıma uyan herşeyle kendimi ikna edebiliyor olmam benim avantajım. O yüzden kendi kendimi telkin ediyorum. O duygumun mantıksızlığını kavrayıp durduruyorum.


Onun dışında şükrederken teker teker sahip olduğum şeyleri sayarak şükrediyorum. Yastığımı, yatağımı bile katıyorum bu listeye. Sürekli şükrediyorum.


Geçen gün yemek pişirirken bi sıkıldım, bunaldım. Kendimi haksızlığa uğramış gibi hissetmeye tam başlamıştım ki aklımı çalıştırdım ve kendime geldim. Evde huzur içinde, sağlıkla, yemek yapacak malzemelerimle yemek yaptığımın ayırdına vardım. Kendime geldim. O bir anlık his uçtu gitti.


Bir de eşimle ilişkimizde suçlu aramayı bıraktım. Onu suçlamanın ne bana ne de bize bir faydasının olmadığını anladım. Suçlamak yerine takım olup hayatın zorluklarını birlikte aşmaya, çözüm üretmeye odaklanmayı öğrendim. Bu tavrımın eşimin üzerindeki etkisi çok iyi oldu.


Onun dışında eşim çok eğlenceli bir insandır, günlük işlerini yaparken kızımla acayip eğlenirler. Bense sosyal hayatımda eğlenceli bir insan olsam da günlük işlerimi yaparken katı ve ciddi olduğumu gördüm. Eşimi gözlemlemeye başladım ve davranışlarını özümsemeye benimsemeye çalışıyorum bugünlerde. Onun kızımla kurduğu eğlenceli bağı örnek almaya çalışıyorum.


Yani özetlersem bu konuya bayağı bir zihni enerji harcadım canım.
Ben de mecburen yaptığım işlerde çok gerginim:( temizlik mesela hiç sevmediğim için yaparken çok geriliyorum ve ister istemez çocuklara yansıtıyorum. Neyseki her gün yapmıyorum:)
 
merhaba arkadaşlar...

aynı ela ve ipek:)


sade ve basit ve mutlu yaşam kitaplarını okumadım. açıkçası Türk yazarlar beni kişisel gelişim alanındaki kitaplarıyla çekmiyor, bu yüzden sanırım okumadım. minimalizm anlamında bana katacağı şeyleri kaçırmış olabilir miyim diye de size sormadan edemedim arkadaşlar:) ne dersiniz bu konuda? kitapları kısaca bir değerlendirirseniz memnun olurum.


tamamen aşmak çok zor ama kendimizi rahatlatmanın ve anlamanın yollarını bulursak bize biraz nefes aldırabilirler:) bilinçaltımız bu noktada mihenk taşı. hayatımız ve temelinde duygularımız buna göre şekilleniyor... içimizdeki "küçük çocuğu" tanıyalım derim:)


biz de seni seviyoruz:) elimizden geleni yaptıktan sonra, kesinlikle böyle olmalı diye diretmeyerek esneyebilmek, başka yol ve alternatifleri de farkedebilmek günümüz koşullarında hepimiz (ve hatta tüm organizasyon ve organizmalar için de) için çok önemli. herşey değişirken biz niye aynı kalalım ki:) yine hayatından çok güzel bir "özelliğin" örneğini vermişsin... teşekkürler:KK9:ben de yakın bir zamanda Ela nın olayını oğlumda yaşadım.

eşinin eğlenceli olması neden kaynaklanabilir hiç düşündün mü roasanayma:) ben biraz ciddi bir insanım galiba(hatta bazen fazla-hele iş anlamında). sempatik bulunmama rağmen bunu nasıl başarıyorum ben de anlamıyorum, da senin gözlemlerinden kendi adıma pay biçmek isterim:)
Çok enerji veren huzur veren bir yazın var. Daha çok yazsan keşke:36:
 
Türk yazarlar olması bizim kültürümüzü bilmeleri açısından beni daha çok tatmin ediyor
Örneğin yemek yeme kültürümüz, çeyiz kültürümüz gibi
teşekkürler cevap için. ben zaten norm dışıyım:) yoksa kültür birliği açısından mantıklı böyle düşünmek.
kitapları okuduysan peki neler kazandırdı? yada mesela diğer kitapları okuyan biri bunları okumamanın eksikliğini hisseder mi? ( o ben:))
 
Çok enerji veren huzur veren bir yazın var. Daha çok yazsan keşke:KK36:
güzel duyguların için çok teşekkür ederim phoenix cim:):KK200: ben de senin için, elecda için, buradaki bir çok arkadaş için aynı şeyleri hissediyorum... :KK5:inşallah hep bu olumlu duyguları hissettiririz birbirimize. "insanlar sizdeki herşeyi unutabilir, ama onlara hissettirdiklerinizi asla."
 
Back