- 13 Ağustos 2008
- 541
- 4
- 36
- Konu Sahibi kelebek088
- #1
EYLÜL’DEN…
“Vedalar canınızı sıkmasın. Tekrar görüşebilmek için bir hoşça kal yeterlidir." R. Bach
Gün içinde pek çok kez kullandığımız bir kelime… Çoğu zaman fark etmeden söylediğimiz…
Kimi zaman belki bir daha hiç göremeyeceğimiz birine, belki sadece birkaç saat sonra görebileceğimiz ya da birkaç ay sonra görebileceğimiz birine söyleriz.
Hoşça kal…
Tekrar görüşebilmek için evet bir hoşça kal yeterli olacaktır belki… Ama başarabilir miyiz bunu?
Hoşça kal diyebilir miyiz?
Ayrılıkların sonunda hep kırılırız aslında… Yüreğimiz buruk, gözlerimiz nemli, sesimizin rengi gri… Yaşanan her şey geçmişte kalmış, dönüşü yok bildiğimiz, ama yaşadıklarımıza daima saygı duymak isteriz biterken bile…
“Hoşça kal” demek isteriz, tesadüfen karşılaştığımızda “merhaba” Diyebilmek için…
Hoşça kal
Ne kadar önemli bir kelime olduğunu, aslında ne büyük anlam taşıdığını fark edemeyiz… Oysa ile başlayan cümleler tekrarlanır hep…
Dikkat etmeyiz ama bu cümleler ile hoşça kal diyebilme ihtimalini azaltırız hep…
Biterken bir şeyler… Saygı duymak isteriz… Yaşamımıza girmişse, bir süre de olsa, bunu hak etmiştir deriz... Başta kendimize saygı duymak isteriz aslında… Çoğu zaman başaramayız.
İlişkiler yakıştıramadığımız şekilde biter genelde…
Sindiremeyiz.
Oysa deriz Oysa her şey ne güzel başlamıştı… Oysa ne kadar güvenmiştim… Oysa ne kadar sevmiştim… Oysa ben öyle olsun istememiştim.
Ben sana gülüm demem, gülün ömrü az olur!” diyerek gösterdiğimiz duyarlılığa dair ilişki bitmiştir… Her şey gibi anlamını yitirir biz anlayamayız oysa…
Sevgi dolu bir yürekte bencillik çıkagelmiştir ansızın…
Adına “BİZ” dediğimiz anlamlar artık BEN olmuştur.
Kızgınlıklarımız, öfkeye dönüşmüştür artık… Dışımızdadır…
Kimi zaman kendimizi rahatlatmak için, bir süre vicdanımızla baş başa kaldığımızda “Ben her şeyi yaptım aslında…” demek için, ayrılığın başlangıcında içimizde ne varsa söyleriz düşünmeden.. Genelde hep karşı tarafı suçlarız kendimize bakmadan… Her şey bittikten sonra, geriye sadece kendimiz kaldığında geçmişe bakma ihtiyacı duyarız birden…
Ben ne yaptım? Deriz. Karşılaştığımızda bir “Merhaba” deme şansı bırakmadığımızı fark edip acı çekeriz… Sonra başa döneriz tekrar… Konuşmak isteriz. Ama artık çok geçtir biliriz. Zaman geçmiştir.
Sonunda bir şekilde her şey bittiğinde ev sahibi olarak yaşam boyu çok derinlerimizde de olsa daimi bir kiracımız vardır artık… Adına burukluk deriz silemeyiz.
Bir merhaba payı bırakmayız.
Bittiği için değil ama onurluca bitmediği için kızgınızdır artık. Saçılmış bir nar gibi.
Söylemediklerimizden değil, söylediklerimizden pişman olmuşuzdur.
Dostça bir “hoşça kal” kelimesin kullanamayıp, bir daha “merhaba” diyemeyecek olmanın burukluğunu yaşarız.
Her şey olur, her şey geçer, her şey biter… Önemli olan nasıl bittiğidir.
Tekrar görüşebilmek için bir “Hoşça kal” yeterlidir.
“Vedalar canınızı sıkmasın. Tekrar görüşebilmek için bir hoşça kal yeterlidir." R. Bach
Gün içinde pek çok kez kullandığımız bir kelime… Çoğu zaman fark etmeden söylediğimiz…
Kimi zaman belki bir daha hiç göremeyeceğimiz birine, belki sadece birkaç saat sonra görebileceğimiz ya da birkaç ay sonra görebileceğimiz birine söyleriz.
Hoşça kal…
Tekrar görüşebilmek için evet bir hoşça kal yeterli olacaktır belki… Ama başarabilir miyiz bunu?
Hoşça kal diyebilir miyiz?
Ayrılıkların sonunda hep kırılırız aslında… Yüreğimiz buruk, gözlerimiz nemli, sesimizin rengi gri… Yaşanan her şey geçmişte kalmış, dönüşü yok bildiğimiz, ama yaşadıklarımıza daima saygı duymak isteriz biterken bile…
“Hoşça kal” demek isteriz, tesadüfen karşılaştığımızda “merhaba” Diyebilmek için…
Hoşça kal
Ne kadar önemli bir kelime olduğunu, aslında ne büyük anlam taşıdığını fark edemeyiz… Oysa ile başlayan cümleler tekrarlanır hep…
Dikkat etmeyiz ama bu cümleler ile hoşça kal diyebilme ihtimalini azaltırız hep…
Biterken bir şeyler… Saygı duymak isteriz… Yaşamımıza girmişse, bir süre de olsa, bunu hak etmiştir deriz... Başta kendimize saygı duymak isteriz aslında… Çoğu zaman başaramayız.
İlişkiler yakıştıramadığımız şekilde biter genelde…
Sindiremeyiz.
Oysa deriz Oysa her şey ne güzel başlamıştı… Oysa ne kadar güvenmiştim… Oysa ne kadar sevmiştim… Oysa ben öyle olsun istememiştim.
Ben sana gülüm demem, gülün ömrü az olur!” diyerek gösterdiğimiz duyarlılığa dair ilişki bitmiştir… Her şey gibi anlamını yitirir biz anlayamayız oysa…
Sevgi dolu bir yürekte bencillik çıkagelmiştir ansızın…
Adına “BİZ” dediğimiz anlamlar artık BEN olmuştur.
Kızgınlıklarımız, öfkeye dönüşmüştür artık… Dışımızdadır…
Kimi zaman kendimizi rahatlatmak için, bir süre vicdanımızla baş başa kaldığımızda “Ben her şeyi yaptım aslında…” demek için, ayrılığın başlangıcında içimizde ne varsa söyleriz düşünmeden.. Genelde hep karşı tarafı suçlarız kendimize bakmadan… Her şey bittikten sonra, geriye sadece kendimiz kaldığında geçmişe bakma ihtiyacı duyarız birden…
Ben ne yaptım? Deriz. Karşılaştığımızda bir “Merhaba” deme şansı bırakmadığımızı fark edip acı çekeriz… Sonra başa döneriz tekrar… Konuşmak isteriz. Ama artık çok geçtir biliriz. Zaman geçmiştir.
Sonunda bir şekilde her şey bittiğinde ev sahibi olarak yaşam boyu çok derinlerimizde de olsa daimi bir kiracımız vardır artık… Adına burukluk deriz silemeyiz.
Bir merhaba payı bırakmayız.
Bittiği için değil ama onurluca bitmediği için kızgınızdır artık. Saçılmış bir nar gibi.
Söylemediklerimizden değil, söylediklerimizden pişman olmuşuzdur.
Dostça bir “hoşça kal” kelimesin kullanamayıp, bir daha “merhaba” diyemeyecek olmanın burukluğunu yaşarız.
Her şey olur, her şey geçer, her şey biter… Önemli olan nasıl bittiğidir.
Tekrar görüşebilmek için bir “Hoşça kal” yeterlidir.